selvetbayraktarr@hotmail.com
Uzun, gür, kahverengi saçları, mavi kazağıyla, elleri klavyenin üzerinde çalışıyor.
Siyah beyaz çizimli resimde, Uzun tırnaklı ve ojeli zarif bir kadın parmağı, yerde duran yerküreye parmağının ucuyla dokunuyor. Kadın elinin yan tarafında “No War” yazıyor.

Merhaba değerli okurlarımız ve dinleyenlerimiz. 6 Şubat büyük deprem felaketinin birinci yılını geride bırakıyoruz. Yitirilen canların acısı unutulmadı.  Bölgede yaşayan halkın devasa sorunları var. Barınma, iş, yoksulluk ve bunun gibi büyük problemler hala devam ediyor. Bir daha böyle felaketler yaşamamayı dilesek de, ülkemizin deprem kuşağında olduğu gerçeğini reddedemeyiz. İmar aflarının oy almak için çıkartılmadığı, rüşvet uğuruna kaçak binalara göz yumulmadığı, rant elde etme amacıyla dayanıksız binalar yapan vicdandan yoksun müteahhitlerin denetlendiği bir sistemi mutlaka ama mutlaka kurmak zorundayız. 



Yepyeni bir kadının güncesiyle yine sizlerleyiz. Kadına, mücadeleye dair ne varsa bulup buluşturuyor ve haberdar ediyoruz siz takipçilerimizi.



Bazen kazanımları paylaşıyoruz, bazen de yapılan haksızlıklara yer veriyoruz.



Önce başlıklar:



Eşitlik İçin Kadın Girişimi “EŞİK”: Medeni Yasa’nın değiştirilmesine izin vermeyeceğiz



Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu raporunda ‘sığınak’ detayı: erkeklerin hedeflerinde adresler var



Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ilk Türk kadın yargıcı Prof. Dr. Ayşe Işıl Karakaş yaşamını yitirdi



Mor Yerleşke deprem mağduru kadınlara umut olsa da: Eski hayatlar bir hayâl



İngiltere de Polis teşkilatına cinsiyetçilik cezası: 820 bin sterlin



Kötü başörtüsü taktıkları için Taliban kırbaçladı



Eşitlik İçin Kadın Girişimi “EŞİK”: Medeni Yasa’nın değiştirilmesine izin vermeyeceğiz



Eşitlik İçin Kadın Girişimi-EŞİK, 98 yıl önce, 1926’da,eşit yurttaşlığın ve laik toplumsal yaşamın temel taşı olan Medeni Yasa’nın Meclis’te kabul edilmesinin yıldönümü olması nedeniyle bir açıklama yaptı ve önemli hatırlatmalarda bulundu. Medeni Yasa’nın laik ve eşitlikçi özünü değiştirerek, kadınların yasayla garanti altında olan tüm haklarına el koymak, hayatlarına el koymaktır. İzin vermeyeceğiz. 



*“Boşanma davaları hızlanacak” bahanesi ile yapılmak istenen değişiklikle erkeklerin boşanması kolaylaştırılacak.



*“Ailenin korunması” adı altında getirilmek istenen aile arabuluculuğu sistemiyle kadınların boşanması zorlaştırılacak.



*“Nafaka erkekleri mağdur ediyor”, “haramdır, sadakadır” gibi maksatlı söylemlere dayanarak, kadına ödenen yoksulluk nafakasına el konulacak



*Bir kez medeni haklara dokunulursa arkasından neler gelebileceğini çok iyi biliyoruz, izin vermeyeceğiz.



*Sonuç olarak; yapılmak istenen aslında kadınların eşit yurttaşlık hakkını gasp etmektir. Konunun gündemde tutulmasının nedeni sadece; toplumun dikkatini ekonomik çöküşten uzaklaştırmak veya yerel seçimlerde eşitlik karşıtı kesimlerin oy desteğini almak için taktik uygulamak değildir. Aksine, laiklik ve demokrasiden yana tüm çevreler kendi içlerine dönmüşken, eşitlik ve laiklikten uzaklaşmada 22 yılda fiilen alınan mesafeyi yasalaştırmaktır.



*İstenen; örneklerini İŞİD ve Taliban uygulamalarında gördüğümüz gibi kadınların nefes almasını bile erkeklerin iznine bağlamaktır. Olmaz demeyin! Unutmayın! Taliban rejimi kadınların hayatını bir günde cehenneme çevirmişti. 



*Dindar-dindar olmayan, zengin-yoksul, genç-yaşlı tüm kadınlara ve demokrasiden yana herkese sesleniyoruz; hayatlarımıza, haklarımıza ve hayallerimize el koymalarına hep birlikte izin vermeyelim.



*Medeni Yasa medeni hayatın anayasasıdır.



Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu raporunda ‘sığınak’ detayı: erkeklerin hedeflerinde adresler var



Türkiye’de kadına şiddet her geçen gün artıyor. Kadına şiddet önlenemezken, kadın derneklerinin verileri de tabloyu ortaya koyuyor. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF), Ev İçi Şiddet Acil Yardım Hattı 2023 Yıllık Veri ve Analiz Raporu’nu yayımladı. Rapora göre, yardım hattına bir yılda toplam 5 bin 76 çağrı geldi. Ayrıca 116 şiddet faili erkeğin de acil yardım hattını arayarak kadınların sığınaklarının adresini öğrenmeye çalıştığı ortaya çıktı. Cumhuriyet konuya ilişkin TKDF Başkanı Canan Güllü ile konuştu. TKDF Başkanı Güllü, adres öğrenmeye çalışan şiddet faillerinin son üç yıldır arttığının altını çizerek “Erkekler, evdeki şiddetten kurtulmaya çalışarak yasal mevzuatlardan yararlanan kadını, gözü kara bir şekilde sığınağa giderek aynı şiddeti uygulamaya ya da nerede olduğunu öğrenmeye çalışıyor. Şiddetini devam ettirmeye çalışan bir erkeklikle karşı karşıyayız” dedi. Devletin acilen önleyici bir politikayı yaşama geçirmesi gerektiğini vurgulayan Güllü, “Çünkü İstanbul Sözleşmesi’yle bu önleyici politikalardan uzaklaştık. Fail için vereceğin örnek bir ceza sistemin yok.” diye konuştu.



Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ilk Türk kadın yargıcı Prof. Dr. Ayşe Işıl Karakaş yaşamını yitirdi



Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkan Yardımcısı ve akademisyen Prof. Dr. Işıl Karakaş, vefat etti. 66 yaşındaki Karakaş bir süredir kanser tedavisi görüyordu.



8 Aralık 1958 İstanbul doğumlu olan Karakaş, Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Kamu hukuku alanında yüksek lisansını İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde ve Avrupa Birliği hukuku alanında ikinci yüksek lisansını Fransa Nancy 2 Üniversitesi'nde tamamladı. Doktora derecesini İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nden aldı.



Akademik kariyerine İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde yardımcı doçent olarak başlayan Karakaş, daha sonra doçent ve profesör unvanlarıyla Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde dekan yardımcılığı yaptı. Ayrıca, Aix-Marseille III ve Montpellier II Üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği görevlerinde bulundu.



Prof. Dr. Işıl Karakaş, 22 Ocak 2008 tarihinde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye'yi temsil edecek ilk kadın yargıcı seçilmişti. 1 Ocak 2015'ten itibaren AİHM ikinci bölüm başkanı, 1 Kasım 2015 tarihinde ise AİHM başkan yardımcısı oldu. 30 Nisan 2017'de asıl görev süresi dolduğu için bölüm başkanlığı ve başkan yardımcılığı görevlerinden ayrıldı. Karakaş, 2019 yılında yeni yargıç Saadet Yüksel görevine başlayana kadar yargıçlık görevini sürdürdü.



Prof. Dr. Karakaş, Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde kamu hukuku bölüm başkanı olarak görev yapıyordu.



Mor Yerleşke deprem mağduru kadınlara umut olsa da: Eski hayatlar bir hayal



Depremden sonra hayalet kent olarak tanımlanan Adıyaman’da hasarlı evlerin çoğu yıkılmış, ayakta kalan binalar ise hasarlı. Kıbrıslı 26 genç voleybolcu ve 9 veliye mezar olan İsias Otelin yıkıntıları hala göze çarpıyor. 



Kentin her yanı inşaat vinçleriyle dolu. Parası olanlar için depreme dayanıklı konutların üretimi başlamış. Devletin hemen vereceğini söylediği TOKİ evlerinin bir bölümü ise yerel seçim malzemesi olarak dağıtılmaya hazırlanıyor.



Hayatların altüst olduğu depremin üzerinden geçen bir yılda ne yazık ki yoksulun, çaresizin yarası kanamaya devam ediyor.



Bir yandan tekrarlayan depremlerin korkusu kapalı yer travmalarını depreştirirken bir yandan da sadece iki küçük odadan oluşan konteynerlerde yaşam kalabalıklaşıyor.



Bu da duygusal şiddet, psikolojik şiddet, ekonomik şiddet yani aile içi şiddeti artırıyor. Bu şiddetin bedelini ödeyenler kadın ve çocuklar.



Cumhuriyet gazetesi olarak Depremin daha ilk gününden itibaren bölgeye koşan Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü’nün öncülüğünde kurulan sayısı bugün 30’a ulaşan Mor Yerleşkelerden birindeyiz yine. Kadın ve çocuklara destek için kurulan yerleşkeler bu kadın ve çocuklar için bir umut.



Ziyarete geldiğimiz Mor Yerleşkede “iyileşmeye” çalışankadınlar yaşadıklarını büyük bir heyecanla paylaşıyor.



Aslı Bozkurt gencecik bir kadın. Üç kız çocuğu var. Yedi aylık hamile. Kendilerine ait ev yıkılmış. Bir kızıyla saatlerce enkaz altında kalmış. Çocuklarının uykularından çığlıklarla kalktığı dönemler aylar sonra yeniden düzene girmiş. Eşi şu anda işsiz. Adıyaman’da kiralar 15-20 bine ulaştığı için konteynerden başka yer düşünemiyor. “Artık yeniden ev alma, eski hayatımıza dönme hayal oldu ama yine de çocuklarımız için hayata tutunuyoruz” diyor. 



Bedriye Arslan’ın ise biri 17 yaşında engelli üç çocuğu var. Depremden yara almadan kurtulmuşlar ama her geçen gün hayata tutunmak daha zor olmuş. Gözyaşları içinde anlatıyor yaşadıklarını. “Hayatımdan vazgeçtiğim bir anda Mor Yerleşke ile tanıştım. Kadınların desteğiyle yeniden yeşeren bir hayatın içindeyiz” diyor.



Psikolojik ve fiziksel şiddet yaşayan iki çocuklu Ayşe Güler ise özel hayatında değişiklik yapacağı bir dönemde yakalanmış depreme. “Burada aslında hayatla barışıyoruz. Ancak acımız ve korkularımız hâlâ devam ediyor” diyor.



Boyner Grup Yönetim Kurulu üyesi Ümit Boyner de bir yılda deprem bölgesinde hayatın normale dönemediğini belirterek şunları söylüyor: “Maalesef bu senaryonun çok gerisindeyiz. Sevgili Canan Güllü’nün telefonuyla projeye dâhil olduk. Şu an 11 yerleşkedeyiz. 3 binden fazla kadın ve çocuğa ulaştık. Ancak yeterli değil. Bir sene içerisinde aslında hiçbir şey değişmedi. Bu yüzden önümüzdeki günlerde de sivil toplum örgütleri ve özel sektörün bir araya gelerek hayata geçirdiği projeleri nasıl daha verimli ve kapsamlı hale getirebileceğimizi planlamamız lazım.”



Canan Güllü ise şöyle konuşuyor: “Dünya Sağlık Örgütü afet bölgelerinde kalma süresini 12 ila 18 ay olarak belirliyor. Şu anda bölgede her şey gönüllülükle yürüyor. Ayrılmamız söz konusu değil. 5 yıldan da az olmayacak gibi görünüyor. İşsizlik arttıkça ve hayat normale dönmedikçe hukuki sorunlar da artış gösteriyor. Bu yüzden Mor Yerleşke Hukuk Birimi’ni hayata geçireceğiz. Deprem bölgelerinde mülkiyet hakkı ve şiddet nedeniyle baroları güçlendirerek harekete geçireceğiz.”



İngiltere de Polis teşkilatına cinsiyetçilik cezası: 820 bin sterlin



İngiltere’nin Birmingham kentinde yaşayan Rebecca Kalam, emniyet teşkilatında kendisi için kullanılan cinsiyetçi söylem ve hareketlere dava açtı.



40 yaşındaki polis memuru Kalam, şınav çektiği sırada bir erkek memur tarafından ensesinden ayakla itildiğini ve erkek memurun kendisine “Göğüslerinin olması şınav çekemeyeceğin anlamına gelmez” dediğini iddia etti.



Kalam ayrıca, 2012 yılında katıldığı polis eğitim kursunda, ilk yardım yapılabilmesi için iç çamaşırına kadar soyulduğunu ve erkekler için tasarlanan vücut zırhına uyması için kompresyon sütyeni giymesinin söylendiğini öne sürdü.



15 yıl çalıştıktan sonra tıbbi gerekçelerle emekli olan 40 yaşındaki polis memuru Kalam’ın duruşması, Birmingham kentinde görüldü. Yargıç Christopher Camp, emniyet teşkilatının Kalam'a özel olarak çelik yelek siparişi vermeyerek cinsiyet ayrımcılığı yaptığına hükmetti.



Yargıç Camp, Kalam'ın beş aylık hamileyken bir fotoğraf çekimi için poz vermeye zorlandığının ve 250 erkek arasındaki 7 kadın memur arasına katılabilmesinin “poster kızı” olabilmesine bağlı olduğunun tespit edildiğini söyledi.



60 yaşında Başkomiser olarak emekli olacağı gerekçesiyle kazanç ve emeklilik kaybı için de tazminat ödenmesi gerektiğine de karar veren Yargıç Camp, Kalam’ın çalıştığı West Midlands Emniyet teşkilatının kendisine 820 bin sterlin ödemesi kararı verdi.



Kötü başörtüsü' taktıkları için Taliban kırbaçladı



Afganistan’da, başkent Kabil'de Taliban’ın başörtüsü kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle 16 yaşındaki kız çocukları tutuklandı. Alışveriş merkezlerinde, sınıflarda ve sokak pazarlarında gözaltına alınan kızlar, "kötü başörtüsü takmak,başkalarını kötü başörtüsü takmaya teşvik etmek" ve makyaj yapmakla suçlandı.



16 yaşındaki Lale, İngilizce dersinde diğer bazı kızlarla birlikte Taliban tarafından tutuklandığını ve bir polis kamyonuna bindirildiğini, gitmeyi reddeden kızların dövüldüğünü, kendisinin ise kırbaçlandığını söyledi. Babası daha sonra "ahlaksız kız yetiştirdiği" gerekçesiyle dövüldü.



The Guardian'da yer alan habere göre Lale, "Kıyafetim mütevazıydı ve hatta yüzüm de örtülüydü. Bu Taliban'ın yönetimi ele geçirmesinden bu yana benim kendimce aldığım bir önlemdi. Ama yine de kıyafetimin uygunsuz olduğu konusunda ısrar ederek beni dövdüler." dedi. İki gün iki gece gözaltında tutulan Lale, Taliban'ın kendilerini İngilizce öğrendikleri ve yurtdışına çıkma arzuları nedeniyle defalarca kâfir olarak lanetlediğini söyledi.



Toplum büyüklerinin araya girmesi ve zorunlu başörtüsü olmadan evinden çıkmayacağına dair bir belge imzalaması üzerine serbest bırakıldı. Ayrıca İngilizce derslerine girmesi de yasaklandı.



Gözaltılar, BM Güvenlik Konseyi'nin özellikle cinsiyet ve kadın hakları konusunda Taliban'la temasa geçmek için özel bir elçi talep etmesinden sonra gerçekleşti. Ancak Taliban bu öneriyi, dışarıdan çözümler dayatarak durumu daha da karmaşık hale getireceğini öne sürerek reddetti.



Gelecek sayımızda buluşmak üzere umutla kalın.



17 Şubat 2024

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.