selvetbayraktarr@hotmail.com
Uzun, gür, kahverengi saçları, mavi kazağıyla, elleri klavyenin üzerinde çalışıyor.
Yönetmen Birsen Kaya’nın 60lı yaşlarındaki siyah beyaz fotoğrafı. Saçları beyaz, kısa ve dalgalı.

Merhabalar Umudun Kadınları Dergisi dostları, yine kadına ve sanata dair haberlerle beraberiz. Gönül ister ki haberlerimizde hiç kayıplara yer vermeyelim. Yaşamın gerçeği bu, iki değerli sanat kadınını yitirdik yine. Önce başlıklar:



Değerli edebiyatçı Firuzan’ı kaybettik



Türkiye'nin ilk kadın yönetmenlerinden Birsen Kaya hayatını kaybetti



Sevgi Soysal’ın yaşamı sahnede



Dengin Ceyhan, "Piyanonun Kadınları" albümüyle Türkiye'yi geziyor



Değerli edebiyatçı Firuzan’ı kaybettik



Edebiyatımızın önemli isimlerinden yazar Füruzan, 85 yaşında hayatını kaybetti.



Füruzan'ın yaşamını kaybettiği haberini sosyal medya aracılığıyla şair Elif Sofya duyurdu. PEN Yönetim Kurulu, Füruzan'ın hayatını kaybetmesi üzerine bir taziye mesajı paylaştı. "Türkçe ‘Parasız Yatılısı’nı yitirdi" sözleriyle başlayan mesajda şu ifadeler kullanıldı:



"Ülkemiz en değerli yazarlarından birini yitirdi. Bir ‘mucizeyi’ yitirdik. Birey olmanın, kadın olmanın farkına en güç koşullarda varmış ve bu bilinçle bilenmiş, yazdığı her şeyin hakkını vermiş, öyküleriyle kimsesizlerin, romanlarıyla devrimcilerin, röportajlarıyla emekçilerin ve şiirleriyle şairlerin yanında durmuş, gözlem gücünü yazdığı senaryolara, filmlere de katmış çok güzel, çok derin ve cumhuriyet değerleriyle donanmış bir yurttaşımızı, yazarımızı, Füruzan’ımızı yitirdik. Edebiyat, sinema, Türkçe, Cumhuriyet ve ey sevgili yurdumuz başın sağ olsun. ‘Parasız Yatılı’mızın devri daim olsun”. 



29 Ekim 1939’da İstanbul’da doğan Füruzan‘ın, tam adı Feruze Çerçi’dir. Karikatürist Turhan Selçuk’la 1958 yılında evlendikten sonra bir süre Füruzan Selçuk imzasını kullandı. Füruzan, köşe yazarı Aslı Selçuk'un da annesidir.



Değişik semt okullarında okuduktan sonra Yalova Demir Köyü İlkokulu’nu bitirdi (1946). Orta öğrenimini yarıda bırakarak kısa bir süre tiyatro oyunculuğu yaptı. Daha sonra kendini tümüyle edebiyat çalışmalarına verdi.



Daha çok gözleme dayalı gerçekçi bir anlayışı benimseyen Füruzan, ilk hikâyelerini Seçilmiş Hikâyeler, Türk Dili, Pazar Postası (1956-58); ustalık dönemi ürünlerini Dost, Papirüs, Yeni Dergi (1964-72) dergilerinde yayımladı.



İlk hikâye kitabı Parasız Yatılı ile 1972 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı, ilk romanı 47’liler ile de 1975 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü’nü kazandı.



Parasız Yatılı adlı eseri sinemaya uyarlandı.



Füruzan, 16 Şubat Cuma günü öğle namazından sonra Zincirlikuyu Cami’sinde kılınan cenaze namazının ardından, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa veridi.



İlk kitabı Parasız Yatılıyla 1972 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanan ve adını “Füruzan Olayı” olarak literatüre geçiren Füruzan, 14 Şubat Dünya Öykü Günü’nde Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık ve Türkiye Yayıncılar Birliği’nin ortaklaşa düzenlediği törenle de uğurlandı.



Beyoğlu’ndaki Yapı Kredi Kültür Sanat binasında düzenlenen törene Füruzan’ın kızı Aslı Selçuk, sanatçı dostları, yazarlar ve okurları katıldı. Yekta Kopan’ın sunuşuyla başlayan törende Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Genel Müdürü Tülay Güngen, Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Başkanı Adnan Özyalçıner, Füruzan’ın editörü Murat Yalçın, Ayşe Sarısayın, Haydar Ergülen, Atilla Dorsay, Yalvaç Ural, Fahri Aral, Selçuk Erez, Birsen Ferahlı, Taner Gören gibi isimler, Füruzan’ın edebiyatımızdaki yeri ile ilgili düşüncelerini ve anılarını paylaştı. Törende konuşan TYS Başkanı Özyalçıner, “Füruzan has bir öykücüdür. Hep öykücü olmuş, hep öykücü kalmıştır. Füruzan’ın her kitabı bir öykü. Romanı, röportajı ve sinemasıyla bir öykücüdür” dedi. 



Törenin en duygusal konuşmasını Füruzan’ın editörü Murat Yalçın yaptı. Gözyaşlarını tutamayan Yalçın, “Yalnız kitaplarında var olmak isterdi o. Özel hayata göz dikilmesini sevmezdi. Zaten öykülerindeki unutulmaz kadınlar, kızlar, çocuklar hepsi birer Füruzan değil mi? Hep onun dilinde, onun dilince belleğimizde yaşayan Füruzanlar... O editörünü dinlerdi. En çok tekrarladığı cümle, “Ne diyorsun Murat?”cümlesiydi. Aynaya bakmak gibi, sürekli bir ayna isterdi bunu diyerek. Son olarak ‘İç Denizin İç Geçirişi’ diye bir roman düşünüyordu. Maalesef yazamadık” diye konuştu.



Anma töreninin ardından, Aslı Selçuk taziyeleri kabul etti. “Füruzan, hem dünya edebiyatının hem de Türk edebiyatının önemli yazarlarından bir tanesiydi” diyen Selçuk, “Hem okur olarak hem de sanatçı dostları olarak çok seveni var. Çok duygulandım. Füruzan, annem olmasının ötesinde ayrı bir değerdi benim için” dedi. Füruzan’ın kızı olmaktan gurur duyduğunu ancak bazen de zorlandığını dile getiren Selçuk, “Çünkü Füruzan annem, Turhan Selçuk babam, İlhan Selçuk amcamdı. Ben böyle bir ailenin kızıyım. Babam ve annem beni çok iyi yetiştirdiler. Onlara çok şey borçluyum, onlarla gurur duyuyorum” ifadelerini kullandı.



Türkiye'nin ilk kadın yönetmenlerinden Birsen Kaya hayatını kaybetti



Yönetmen Birsen KAYA 81 yaşında hayata veda etti. Kaya'nın vefatını yönetmen ve yapımcı Biket İlhan sosyal medya hesabından duyurdu. Göğüs kanserini yenen Birsen Kaya beyin tümörü, kansızlık ve guatr hastalığıyla mücadele ediyordu.



Sinemamızın ilk kadın yönetmen ve senaristlerinden Birsen Kaya 1943'te İstanbul'da doğdu.



Lise sonrası gazetecilik kariyerine Artist dergisinde sinema muhabiri olarak başladı ve bu dönemde Vedat Türkali, Ülkü Erakalın, Agâh Özgüç gibi isimlerle bir arada çalışma imkânı buldu, yine bu dönemde Halit Refiğ ile tanıştı. Refiğ'in 1964'te çektiği Gurbet Kuşları'nda yönetmenin asistanlığını üstlenerek ilk kez kamera arkasında çalıştı. Daha sonra 200'e yakın filmde reji asistanlığı yaptı.



Avantür filmler için senaryolar yazdı. Yılmaz Köksal'ın kariyerinde bir dönüm noktası olan western tarzındaki Çeko'nun (1970) senaryosu bunlar arasında en dikkat çekenlerdendi.



1970'te Nazmi Özer'in yarıda bıraktığı Kanlı Kader'i tamamlayarak ilk kez yönetmenlik yaptı. Bu dönemde Ufuk Film adlı bir yapım şirketi kurdu.



Hep reel hikâyelerin ilgisini çektiğini, aşk hikâyelerinden çok avantür filmler çekmeyi sevdiğini söyleyen Birsen Kaya sinema kariyeri boyunca 15 filme yönetmen olarak imza attı.Bilge Olgaç ve Cahide Sonku'yla birlikte sinemamızın ilk kadın yönetmenlerinden olarak anıldı.



Senaryosunu da kaleme aldığı 4 filmlik Dadaş Rıfat serisi o dönemde geniş yankı buldu. 



Sevgi Soysal’ın yaşamı sahnede



“Londra’da, Ankara’da, İstanbul’da ya da Zap Suyu’nun yanı başında, nerede olursa olsun, kadınları birbirine ortak eden tek bir şey vardır: Hayat. Sürmekte ve sürecek olan hayatın tartışılmaz emekçisi olmak...”



Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’nun sahnelediği, “Sevgi Soysal Yaşamakta Israr Ediyor” oyunu, Soysal’ın 1976 yılında meme kanseri tedavisi için gittiği Londra’da BBC Türkçe için kaydettiği bu sözleriyle başlıyor ve yazarın kısacık yaşamında kadın olarak var olma mücadelesini Cumhuriyetin 25. ve 50. yılları arasında yaşanan dönüşümlere paralel olarak izleyiciye aktarıyor.



Oyunun yazarı Duygu Dalyanoğlu, “Oyunu üç aks üzerine kurduk: Yaşamöyküsü, edebi eserleri ve yaşadığı dönem” diyor. Alman bir anne ve Selanik göçmeni bir babadan dünyaya gelen Soysal’ın hayatına yön veren bu kültürel çeşitlilik, bir kadın olarak özgün duruş Türkiye’nin kendi öyküsü ile harmanlanarak, yer yer yarattığı kurgu karakterlerin ağzından anlatılıyor. Dalyanoğlu’nun bütünlüklü hikâyesi, oyuncuların başarılı performanslarının yanı sıra, oyunun bu kadar etkili olmasını sağlayan bir başka unsur da oyun boyunca gerek Soysal’ın hayatındaki dönemeçler gerek ülke tarihindeki geçişlerde adeta bir navigasyon işlevi gören ve sahne aralarında izleyiciye şimdi gidecekleri dünyayı anlatan videolar. Soysal’ın fotoğrafları, dönemin manşetleri, görsellerin eksik olduğu yerde efektlerle izleyiciyi Soysal’ın çocukluğunun Ankara’sından Mamak dönemine, 60’ların İmroz’una, Adana’da sürgün yıllarına, 12 Mart günlerine taşıyor görüntüler.



Duygu, “Adeta 6. oyuncu oldu bizim için video art” diyor, Kenan Özcan’ın kurguladığı videoların oyuna katkısını anlatmak için.



Duygu kendilerini oyunda “video art”ın kullanılması kararına götüren yoğun arşiv çalışması sürecini şu sözlerle ifade ediyor: “Oyunu çalışırken kızı Funda Soysal ile yollarımız kesişti. Annesinin edebi ve yaşamsal mirasına sahip çıkan birisi Funda. Funda’nın yol göstermesiyle çok zengin bir malzeme geldi elimize. Babası fotoğrafçı. Çocukluğundan itibaren çok fotoğrafı var. Yaşadığı dönemin popülerliği var. O dönemin gazete kupürlerini kullandık.”



Kenan, “Videoların dönem ruhuna uyması hem dinamik olması gerekiyordu. Hangi fotoğraflar olacak, o dönem nelerle uğraştı, nerelerde yaşadı, o dünyanın nasıl yansıtılacağına birlikte karar verdik” diye ekliyor.



Dengin Ceyhan, "Piyanonun Kadınları" albümüyle Türkiye'yi geziyor



Dengin Ceyhan Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek klasik müziği kadın bestecilerin eserleriyle harmanlayan "Piyano'nun Kadınları" projesiyle konserlerine devam ediyor.8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne özel olarak hazırladığı konser takviminde Ceyhan, Mersin'den İzmir'e, Antakya'dan Bodrum'a birçok şehirde müzikseverleri başarılı kadın bestecilerin eserleriyle buluşturacak



Konser programının bir bölümü şöyle:



26 Şubat: İzmir Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi



1 Mart: İstanbul Türkan Saylan Kültür Merkezi



2 Mart: Antakya/Fatma Satar Akademi



7 Mart: Zai/Bodrum



8 Mart: İzmir Efes Selçuk



10 Mart: Ankara/Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Kültür Merkezi



Ceyhan'ın "Piyano'nun Kadınları" albümü, klasik müziğin önde gelen kadın bestecilerinin eserlerinden oluşan bir repertuar sunuyor. Clara Schumann, Fanny Mendelssohn, Agathe Backer Grondahl, Melanie Chasselon, Lili Boulanger, Cecile Chaminade, Maria Szymanowska, Maria Theresia von Paradis, Mel Bonis, Louise Farrenc, Dora Pejacevic, Teresa Carreno, Elif Ebru Sakar gibi değerli isimlerin eserleri albümde yer alıyor.



Gelecek sayımızda değerli sanatçı kayıpları yaşamadığımız daha coşku ve umut dolu haberlerle buluşmak üzere. Sevgiyle kalın.



17 Şubat 2024

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.