SÖYLEŞİYİ YAPAN: Şule SEPİN İÇLİ
KONUK: Esma GÖKALP
Şule: Umudun Kadınları Dergisinin sevgili izleyicileri, ‘Arı Kovanı’ köşemizde farklı bir konuğumuz var, Esma Gökalp. Biz Esma’yı kendi sözcükleriyle tanımak istiyoruz.
Esma: 37 yaşındayım. Karabüklüyüm. Edebiyat öğretmeni olarak çalışıyorum. Öğretmenlikte onuncu yılım. Aynı zamanda amatör olarak sürdürdüğüm bir youtube kanalım var.
Şule: Görme durumun nedir?
Esma: Işık algısından biraz fazla, açık renk, koyu renk, onları fark ediyorum. Çok işime yarayan bir görmem yok.
Şule: Senin en belirgin uğraşlarından biri, bir youtube kanalının olması. Bu fikir nasıl oluştu, neler yapıyorsun? Bu süreçleri biraz anlatır mısın?
Esma: Bundan yaklaşık üç buçuk yıl önce Mardin’de çalışıyordum. Orada yaklaşık beş yıl çalıştım. Çalıştığım okul kırsal bir bölgedeydi. Bir zaman sonra öğrenciler talep etmedikleri için kendi kendime bir körelme fark ettim. Bana dönüşü olan bir şey yapmam lazım diye düşündüm. O sıralarda gezi videolarına sarmıştım. Kendim de zaten gezmeyi severim. “Acaba bir youtube kanalı açabilir miyim, kendim yapabilir miyim?” diye bir fikir oluştu. Para kazanma durumu, ne tür yöntemler kullanılıyor, nasıl oluyor konularını araştırmaya başladım. Bunlar bana çok yabancı gelen terimlerdi. İşin içine girmeyince anlayabileceğim şeyler değildi. Eski videolarımdan bir-iki tanesini yükledim kanalıma. Kendime kanal ismi arıyorum. Arkadaşlarıma fikir soruyorum. Onlar da “Ebedi Yatçının kendincesi’ gibi bir isim buldular. Edebiyatçı değil ebedi yatçı, sürekli yatan anlamında. Kanalın ismini koyduk böylece. Yüklediğim videolarımın süreklilik arz etmesi gerekiyordu. Arkadaşlarımla birlikte Mardin’in farklı yerlerini çekiyoruz. Bu kez de farklı bir sıkıntı ortaya çıktı. Video yüklemeyi, nasıl düzenleme yapılır bilmiyordum. Birkaç video programı söylendi. Kullanmaya çalıştığımda bunların erişilebilir olmadıklarını fark ettim. Ya bırakacaktım ya da başkalarından yardım alacaktım. Başkalarından yardım almayı denemeye çalıştım. Bir süre sonra olmadı bu. Çünkü insanlar uğraşmak istemiyorlar. Sıkıcı gelebiliyor. Zor da bir işmiş gerçekten. Kısa kısa videoları çekiyorsun, birleştiriyorsun, bir kompozisyon oluşturman lazım. Kardeşimi, kuzenimi ve arkadaşlarımı seferber ettim. Bu işi bir şekilde öğrenmem gerektiğini anladım. İlk, Safranbolu videomu yükledim. Ayfondaki İ Movy programını kurcaladım. Bu uygulamayı çözmek için 24 saat uğraştım. Yapıyorum olmuyor. Sonunda tek başıma bir videoyu oluşturabildim.
Şule: Şu an videoları yine başkası aracılığıyla mı çekiyorsun? Yoksa onun da bir formülünü buldun mu?
Esma: Yüzde 70 işe yarayan bir sistem buldum. Küçük aksiyon kameraları var. Aparatı göğsümüze ya da kafamızın üzerine takabiliyoruz. Yürüdüğüm zaman karşımda, sağımda, solumda ne varsa çekiyor belli bir açıyla da olsa. Bunları düzenlerken gören birine ihtiyaç duyuyoruz çünkü yürürken 1 60 olan boyum için göğsümdeki kameranın aldığı açı uygun olmayabiliyor. Diyelim karşınızdaki uzun boylu, kişinin yarısını alıyor mesela. Kuşkulandığım yerleri gören birine göstererek düzenleme yapmam gerekiyor. Önce telefonla çekim yapıyordum. Telefonun açısı daha dar, onu farklı şekillerde tutmanız gerekiyor. Eliniz kayabilir, uygun şekilde tutamayabilirsiniz. Bu anlamda aksiyon kameraları çok mükemmel.
Şule: Aksiyon kamerasını otururken kullanabiliyor musun? O zaman daha net çekiyor mu?
Esma: Çekiyor. Altında bir tripotu var. DJİ markasını kullanıyorum. Bir de aynı standartta olan Go Pro var. Gören birinin yardımıyla onu belli bir uzaklığa koyup ayarlamanız lazım. Öğrendiğim kadarıyla, kamera yüzünüze ne kadar yakınsa, sizi o kadar da kötü gösteriyormuş. Bu yüzden daha uzaktan çekim yapmak lazım.
Şule: Görme engelliler kendi mesleki alanlarında da video çekmeye ihtiyaç duyuyorlar. Bu aparatın fiyatı ne kadar acaba?
Esma: İki yıl önce Malezya’dan almıştım. O zaman on bin liraya denk geldi Türk parası olarak. Şu anda yeni modelleri de çıktı. 20 bin lira civarında diye tahmin ediyorum.
Şule: Kaç abonen var?
Esma: Şu an 1060’a yaklaştım. Youtube’dan para kazanabilmek için izlenme sayısı önemli. Bir yıl içerisinde 1000 abone, abonelik bir yıla bağlı değil. Bir yılda 4000 saat izlenmeniz gerekiyor. Youtube’un şartı bu. Bu süreyi tamamlamaya çalışıyorum.
Şule: Ne kadar sürede bir video çekip koyuyorsun?
Esma: ilk başlarda haftada bir yapıyordum, o zamanlar çok hevesliydim. Bir buçuk yıldır süreyi seyrelttim çünkü kendi işime de zaman ayırmam gerekiyor. 15 güne, sonra bir aya, şimdi de 2 ayda bire doğru gidiyoruz.
Şule: Video kanalının ismi ne?
Esma: Anormal Kâşife.
Şule: Gezi yaparak, çevre illere giderek gezi videoları çektiğin için mi vakit bulamıyorsun?
Esma: İki defa yurt dışına gittim. Normalde gidecektim, video kaydı da yaptım. Bazı youtuberlar video çekmek için gidiyorlar. İş kaynaklı durumlar hem de izlenme süremin düşük olması hevesimi kaçırdı. Gezi videolarını koymak gerekiyor ama her zaman gezemeyeceğim için arkadaşım Eylem’le bir sohbet etmiştik, onu çekmiştim. Görme engellilere dair bazı paylaşımlar da yapıyorum.
Şule: Ne kadar süreli videolar çekiyorsun? Şort video şeklinde, bir dakikalık mı?
Esma: Şu ana kadar en uzun videom 52 dakika. Uzun videoların içinden kısa kesitler alarak şort videosu olarak paylaşıyoruz, abone sayısını artırmak ve izlenmek için .
Şule: Üç yıldır dergi çıkarıyoruz. Abonemiz hala 500 civarında. Abone sayısını artırmak için başka neler yapılabilir acaba?
Esma: Uzun videonuzun içinden dikkat çekici kısa bir kesit alıp şort videosu yapıyorsunuz. Youtube kanalına gelen yeni bir özellik var. İlgili video kısmına uzun videoyu ekliyorsunuz. Youtube sizi orada yönlendiriyor. Short videosunu izleyip merak edenler, ilgili videoyu tıklayarak asıl videoyu izleyebiliyorlar. Bu şekilde izlenme sürenizi artırmış oluyorsunuz.
Şule: Videoyu kanala yüklerken öyle bir seçenek görünmüyor.
Esma: Yüklerken göremezsiniz. Şort videosunu izlerken görürsünüz.
Şule: Bunu nasıl yüklüyorsun? Oluştur seçeneğinde var mı?
Esma: Oluştur kısmının içinde şort video seçeneği var. Canlı video, video oluştur seçeneklerinin yanında. Şort videosunu oluştururken dikkat etmeniz gereken süreler var. Eğer videonuz 15 saniyeden uzunsa, onu da belirtmeniz gerekiyor. İşaretlemezseniz, videonuzun sadece 15 saniyesi yayımlanmış oluyor.
Şule: Bu videoları hala İMovie’de mi yapıyorsun?
Esma: Hayır, Eylem arkadaşım sağ olsun bana Riper programını öğretti. Bilgisayarda yapıyorum. O çok daha pratik. Çok daha kısa zamanda ve çok daha kaliteli olarak yapabiliyorum. Telefonda düzenleme yaparken, o kadar uğraştırıcı bir şeymiş ki bunu Riper öğrendikten sonra fark ettim. Videoyu izlemeye başlıyorsunuz. Bir yerini beğenmediniz. Hemen işaretle tık tık siliyoruz. Telefondaki programda videoyu kesme biçme işlemini yapamıyoruz.
Şule: Farklı resimleri, sese göre eşleştirebiliyor musun?
Esma: Yapabiliyorum. Diyelim ki İstanbul’a gittik, Sultanahmet camisine bir gezi yaptık. Çekilen resimler arasından gören birine seçim yaptırıyorum. Güzel resimleri farklı bir albüm yapıyorum. Bu Ayfon için geçerli yalnız. Albümün içinde daha fazla seçeneği var. Oradan video anısını oynat seçeneğini buluyorsunuz. Resimler video haline gelmiş oluyor. O videoyu alıp kendi videoma ekliyorum.
Şule: 5 dakikalık bir videoya farklı resimleri bilgisayardan yükleyebiliyorsun o zaman.
Esma: Evet, Riper’dan her türlü ses ve resim ayarlarını yapabiliyoruz.
Şule: Edebiyat öğretmenisin ama yazmakla değil de gezmekle ilgilisin sanırım. Okur musun?
Esma: Okumayı çok çok severim. Özellikle farklı ülkelerin romanlarını okumaya bayılırım. Bana çok şey katar. Gezi kitaplarını da çok severim. Edebiyatın şiir kısmıyla değil, sosyoloji kısmıyla ilgileniyorum. Genelde edebiyat deyince, çoğunun aklına şiir gelir. Bana “Şu şairi biliyor musun?” diyen çok oluyor.
Şule: Edebiyat öğretmenlerinden dergimize yazmasını istiyoruz biz de. Hangi ilde yaşıyorsun?
Esma: Eskişehir’de.
Şule: özellikle youtube kanalı konusunda hayallerin neler?
Esma: Hayallerimi gezi kanalları tetikliyor. 6 yıl boyunca Malezya’ya gitmeyi hayal ettim. Herkes, “Malezya ne alaka? Nasıl gideceksin, ne yapacaksın?” diye sordu. İlk başta çok ciddi korkularım vardı. Hep bir yol arkadaşım olsun, onunla birlikte gitmeyi bekledim. İşim daha kolay olacaktı. Ama olmadı arkadaşım. Tek başıma Malezya’ya gittim. Benim için çok ciddi bir dönüm noktasıydı. En büyük hayalim gerçekleşti. Bundan sonra bana aşırı bir özgüven geldi. Dedim ki “Tek başıma da olsam, farklı ülkelere giderim.” Emekliliğime üç buçuk yıl kaldı. Başka sıkıntılar olmazsa, emekli ikramiyesiyle gezmek istiyorum. Amerika, Avrupa değil, gelişmemiş ülkeleri gezmek istiyorum.
Şule: O zaman yabancı dilin de var.
Esma: Çok mükemmel olmasa da kendimi idare edecek kadar biliyorum.
Şule: Tek başına nasıl geziyorsun? Bu tür ortamlar görme gerektirmiyor mu?
Esma: Yerli bir rehber buldum. Türkiye’den götürmek çok maliyetli oluyor. Rehber aracılığıyla geziyorum.
Şule: Gezmeyi bu kadar sevdiğine göre, bağımsız hareketinin olup olmadığını sormamıza gerek yok.
Esma: Uzun zaman yalnız yaşadım, şimdi ailemle yaşıyorum. Kendi işimi kendim görecek kadar bağımsız hareketim var.
Şule: Müzikle ilgili misin?
Esma: Daha çok etnik ve enstrümental müzikleri severim. Bir ara piyano çalıyordum. Liseyi Karabük’te okudum. Orası küçük bir şehir. İmkanlar kısıtlıydı ve çok sevdiğim piyanoyu maalesef bıraktım.
Şule: Farklı bir yüzü tanıyoruz. Çok ilginç, pek çok kadına örnek olacak bir yüzsün. Eklemek istediğin bir mesajın var mı?
Esma: Öncelikle bana kendimi tanıtma fırsatını verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Görmeyen bir kadın olarak bizim çok daha fazla çekincelerimiz var, bu doğru. Ama bu mücadele edilemeyecek, baş edilemeyecek bir durum değil. Kendi açımdan bakacak olursam, benim çok fazla tabum vardı. ‘Başıma o mu gelir, bu mu gelir? Nasıl olur? Yaptığım doğru mudur, yanlış mıdır?’ gibi. Korkularımın üstüne gittikçe ben güçlendiğimi hissettim. Özellikle kör bir kadın olarak korkularımıza yenilmek yerine, onları tedbir alabileceğimiz duygular olarak görürsek, sanırım çok daha fazla şeyi başarabiliriz. Akıllıca hareket ettiğimiz zaman korkmayız. Sizin de farklı hayalleriniz vardır. Her şey mükemmel olmak zorunda değil. Videolarımı izlerken, pek çok hatalarımın olduğunu görebiliyorum. İnsanlar olmadığını söyleyerek eleştiriyor. Bunlar molalimi kısa süreli bozsa da pes ettirmiyor. Çünkü ben görmeyen bir insanım, yapabildiğim bu kadar. Bir sonrakine daha iyisini yapabilirim, bunun için mücadele edebilirim. Hayat felsefem bu. Sizin de hayat felsefeniz bu olsun. Benden size tavsiye. Mükemmellik peşinde koşmanın ya da korkularımıza esir olmanın bize hiçbir faydası yok diye düşünüyorum.
Şule: Dergimize umut vaat eden mesajlar ilettin. Çok teşekkür ediyoruz.
Sevgili Umudun Kadınları izleyicilerimiz, bir Arı Kovanı köşemiz burada sona eriyor. Başka bir Arı Kovanında bakalım kimleri ağırlayacağız. Böylesi ilginç bir alanda belki de kendini geliştirmek isteyen arkadaşlar olur. İyi bakın kendinize, umutla kalın.
01 Ekim 2024
www.youtube.com/@anormalkasife
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.