YAZAN: Şule SEPİN İÇLİ
Başımıza üzücü bir olay geldiğinde, kendimizi çaresiz hissettiğimiz, öfkelendiğimiz, duygulandığımız, sonunda da aradığımız çözümü bulup yaşamımıza kaldığımız yerden devam ettiğimiz anlar oluyor. Gel görelim ki engelimizle ilgili bir sorun yaşadığımızda, çekiniriz çevremizdeki insanlara anlatmaya. Engelliliği çok çok üzücü bir meseleymiş şeklinde algılayanlar, üzüntümüzü paylaştığımızda, içlerini kaplayan acıma duygusuyla olayı olumsuz yargıya dönüştürebiliyor. Oysa yaşanan üzücü olay sonsuza dek sürmez ki. Bu da diğer üzücü olaylar gibi gelir geçer. Ağlarız, konuşuruz, derdimizi içimizden dışarıya doğru döker rahatlarız. Bu bilgiler yeterli diyerek sözü daha fazla uzatmadan yaşadığım üzücü olaya gireyim artık.
Eşimin abisi yaklaşık bir aydır hastanede. Epilepsi nöbeti geçirdiği için hastaneye kaldırılmıştı. Soluğu hastanede aldık tabii. Doktor yanımıza yaklaştı ve “Beyefendiyi yalnızca bir kişi görebilir.” der demez, eşim ve ben ağız birliği etmiş gibi eşinin girmesi gerektiğini söyledik. Doktor sözünü daha bitirmemişti, “Onun yüzünü uzun zamandır tanıyan birine ihtiyacımız var. Geçirdiği nöbet sonucu yüzünde önemli bir değişikliğin olup olmadığını anlamamız lazım” dedi. Bu arada eşi koşarak yanımızdan ayrıldı. Ben eşime döndüm ve gözlerimden sicim gibi yaşlar boşaldı. Bana ne olduğuna anlam veremedim bir türlü. “Ne yani şimdi ikimizden birine bir şey olsa, birlikte geçirdiğimiz o yıllara karşın elimizden gelen bir şey olmayacak mı?” dedim. Eşim de bu durumdan çok etkilenmişti. Durgun bir ifadeyle, “Maalesef öyle olacak.” dedi.
Görmeyen ana-babalara sıkça sorulan bir soru vardır. “Çocuğunun yüzünü göremediğin için çok üzülüyor musun?” Buna üzülenler vardır mutlaka ama ben hiç üzülmedim kızlarımın yüzünü göremediğim için. Onlara dokunmak, onlarla konuşarak güçlü iletişim kurmak yetiyordu. Bu konu daha farklıydı. Belki de hastane ortamı, yaşadığımız olay duygularımızı tetikledi.
Biraz ağladım ve bir süre sonra sustum, düşünmeye başladım. İçimi boşalttıktan sonra çözümler bir bir sıralandı zihnimde. Doktor iki görmeyenin olduğu durumda nasıl bir tutum izlerdi acaba? Başka bir yakınının gelmesini isteyebilirdi. Eğer yakını uzaktaysa, görmeyen kişi, onun yüzüne dokunabilir, farklı bir durum olduğunu anlama çabasına girerdi. Tabii insanın normal bir zamanda yakınının yüzünü bu anlamda incelemek hiç aklına gelmeyebilir. Belki de sağlıklıyken çekilmiş bir fotoğrafla hasta hali karşılaştırılabilirdi. Belki de doktor hastayı yakından tanıyan biriyle iki kişinin girmesine izin verebilirdi. Bu çözümleri düşünmek bana çok iyi geldi. Yavaş yavaş sakinleşmeye başladım.
Eşim, “Artık dergiye bu konuda yazarsın” dedi. Önce karşı çıktım. Kişisel sorunumu anlatmanın doğru olmayacağını düşündüm. Yazıyı okuyan insanların çoğunun önyargı geliştireceğinden endişelendim. Biraz düşününce, kafamda farklı fikirler canlandı. Böyle bir olayı başkası da yaşayabilirdi, o kadar da kişisel bir sorunmuş gibi gelmedi bana. Başkalarının yargılarının etkisinde kalmak yerine, önce içimdeki yargılara söz geçirmeliydim. Bir söz herkeste aynı kanıyı uyandırmazdı. Her okuyan farklı farklı düşünebilirdi. Hem önyargı geliştirse ne olurdu? Üzüntülerimizi yaşamaya, dillendirmeye hakkımız yok muydu? Bu kadar yıl körlük pratiği içinden gelmiştik. Bir insan olarak makine değildik. Duygularımızı yaşamamız son derece doğaldı. Hem pek çok can sıkıcı olaydan sonra çözüm bulmuyor muyduk? Sadece bu olay değildi baş etmemiz gereken. Araba kullanmak, kendi başımıza tatile gidebilmek, daha neler neler vardı saymaya kalksak?
Teknolojinin sunduğu yeni olanaklar, yapay zekâ gibi yaratıcı çözümler yaşamımızı epeyce kolaylaştırsa da gerçekleri vurgulamak çok önemli. Yeni gelişmeler, yaşamımıza olumlu katkıda bulunan yöntemler ne kadar artarsa artsın, yaşadığımız sürece baş etmemiz gereken farklı olaylar başımıza gelebilir. Gerçeklerden kaçmadan, içimizden geldiği gibi duygularımızı paylaşmamız, içimize kapanmadan, sorunların üstünü örtmeden yaşamamız çok değerli. Sonuç olarak ömür boyu karalar bağlamıyoruz ve yaşam akıp gidiyor.
13 Eylül 2023
Başımıza üzücü bir olay geldiğinde, kendimizi çaresiz hissettiğimiz, öfkelendiğimiz, duygulandığımız, sonunda da aradığımız çözümü bulup yaşamımıza kaldığımız yerden devam ettiğimiz anlar oluyor. Gel görelim ki engelimizle ilgili bir sorun yaşadığımızda, çekiniriz çevremizdeki insanlara anlatmaya. Engelliliği çok çok üzücü bir meseleymiş şeklinde algılayanlar, üzüntümüzü paylaştığımızda, içlerini kaplayan acıma duygusuyla olayı olumsuz yargıya dönüştürebiliyor. Oysa yaşanan üzücü olay sonsuza dek sürmez ki. Bu da diğer üzücü olaylar gibi gelir geçer. Ağlarız, konuşuruz, derdimizi içimizden dışarıya doğru döker rahatlarız. Bu bilgiler yeterli diyerek sözü daha fazla uzatmadan yaşadığım üzücü olaya gireyim artık.
Eşimin abisi yaklaşık bir aydır hastanede. Epilepsi nöbeti geçirdiği için hastaneye kaldırılmıştı. Soluğu hastanede aldık tabii. Doktor yanımıza yaklaştı ve “Beyefendiyi yalnızca bir kişi görebilir.” der demez, eşim ve ben ağız birliği etmiş gibi eşinin girmesi gerektiğini söyledik. Doktor sözünü daha bitirmemişti, “Onun yüzünü uzun zamandır tanıyan birine ihtiyacımız var. Geçirdiği nöbet sonucu yüzünde önemli bir değişikliğin olup olmadığını anlamamız lazım” dedi. Bu arada eşi koşarak yanımızdan ayrıldı. Ben eşime döndüm ve gözlerimden sicim gibi yaşlar boşaldı. Bana ne olduğuna anlam veremedim bir türlü. “Ne yani şimdi ikimizden birine bir şey olsa, birlikte geçirdiğimiz o yıllara karşın elimizden gelen bir şey olmayacak mı?” dedim. Eşim de bu durumdan çok etkilenmişti. Durgun bir ifadeyle, “Maalesef öyle olacak.” dedi.
Görmeyen ana-babalara sıkça sorulan bir soru vardır. “Çocuğunun yüzünü göremediğin için çok üzülüyor musun?” Buna üzülenler vardır mutlaka ama ben hiç üzülmedim kızlarımın yüzünü göremediğim için. Onlara dokunmak, onlarla konuşarak güçlü iletişim kurmak yetiyordu. Bu konu daha farklıydı. Belki de hastane ortamı, yaşadığımız olay duygularımızı tetikledi.
Biraz ağladım ve bir süre sonra sustum, düşünmeye başladım. İçimi boşalttıktan sonra çözümler bir bir sıralandı zihnimde. Doktor iki görmeyenin olduğu durumda nasıl bir tutum izlerdi acaba? Başka bir yakınının gelmesini isteyebilirdi. Eğer yakını uzaktaysa, görmeyen kişi, onun yüzüne dokunabilir, farklı bir durum olduğunu anlama çabasına girerdi. Tabii insanın normal bir zamanda yakınının yüzünü bu anlamda incelemek hiç aklına gelmeyebilir. Belki de sağlıklıyken çekilmiş bir fotoğrafla hasta hali karşılaştırılabilirdi. Belki de doktor hastayı yakından tanıyan biriyle iki kişinin girmesine izin verebilirdi. Bu çözümleri düşünmek bana çok iyi geldi. Yavaş yavaş sakinleşmeye başladım.
Eşim, “Artık dergiye bu konuda yazarsın” dedi. Önce karşı çıktım. Kişisel sorunumu anlatmanın doğru olmayacağını düşündüm. Yazıyı okuyan insanların çoğunun önyargı geliştireceğinden endişelendim. Biraz düşününce, kafamda farklı fikirler canlandı. Böyle bir olayı başkası da yaşayabilirdi, o kadar da kişisel bir sorunmuş gibi gelmedi bana. Başkalarının yargılarının etkisinde kalmak yerine, önce içimdeki yargılara söz geçirmeliydim. Bir söz herkeste aynı kanıyı uyandırmazdı. Her okuyan farklı farklı düşünebilirdi. Hem önyargı geliştirse ne olurdu? Üzüntülerimizi yaşamaya, dillendirmeye hakkımız yok muydu? Bu kadar yıl körlük pratiği içinden gelmiştik. Bir insan olarak makine değildik. Duygularımızı yaşamamız son derece doğaldı. Hem pek çok can sıkıcı olaydan sonra çözüm bulmuyor muyduk? Sadece bu olay değildi baş etmemiz gereken. Araba kullanmak, kendi başımıza tatile gidebilmek, daha neler neler vardı saymaya kalksak?
Teknolojinin sunduğu yeni olanaklar, yapay zekâ gibi yaratıcı çözümler yaşamımızı epeyce kolaylaştırsa da gerçekleri vurgulamak çok önemli. Yeni gelişmeler, yaşamımıza olumlu katkıda bulunan yöntemler ne kadar artarsa artsın, yaşadığımız sürece baş etmemiz gereken farklı olaylar başımıza gelebilir. Gerçeklerden kaçmadan, içimizden geldiği gibi duygularımızı paylaşmamız, içimize kapanmadan, sorunların üstünü örtmeden yaşamamız çok değerli. Sonuç olarak ömür boyu karalar bağlamıyoruz ve yaşam akıp gidiyor.
13 Eylül 2023
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.