YAZAN: Filiz GÜLMEZ
İlk öykü kitabını zorluklarla bastırabilen Aziz Nesin'in yaşamı boyunca yüz on bir kitabının yayımlanmış olduğunu biliyor muydunuz? Bu kitaplarda gülmece öyküleri ve oyunlarının yanı sıra anıları, masalları; taşlama, fıkra ve şiirleri var. Ölümünden sonra da dokuz kitapta toplanmış yazdıkları. Böylesine üretici usta bir yazarın ölümünden sonra yayımlananlar arasında bir de güncesi var: "Mum Hala"
Mum Halayı okumak üzere elime aldığımda heyecanlandığımı itiraf etmeliyim. Çünkü bu usta yazarın iç dünyasını tutuyordum elimde. İnsan Aziz Nesin'le karşılaşacaktım, parlak zekânın ürünü olan gülmeceleri, oyunları yazan sanatçının derinliklerinde ne vardı?
Sanattan politikaya, evliliğe, ölüme, yazarlığa değin birçok konuda durmadan düşüncelerini belirten bir insanla karşılaştım. Kimi yerde oyun, senaryo, öykü taslaklarını olgunlaştıran, kimi yerde kendisiyle hesaplaşarak kendini acımasızca eleştiren bir Aziz Nesin gördüm. Kimi yerde düş kırıklıklarını dillendiriyor, en yakınları tarafından anlaşılmadığına üzülüyordu. Yazar, öylesine içten ve samimi yazmıştı ki kitabı okudukça onun özel yaşamına değin notlara rastladım. Tür olarak da günce kişiye özeldir, özneldir. Başkaları okusun, kimi gerçekler ortaya çıksın diye de günce tutulmaz.
Ancak, içini döken "yalnız" bir Aziz Nesin beklemiyordum. Beklemediğim halde yine de şaşırmadım, Çünkü Aziz Nesin sıradan insanlardan çok farklıydı, belki de yazı türleri içinde en zor olan gülmecenin en güzel ve başarılı örneklerini vermişti. Zekiydi, akıllıydı, başarılıydı, çoğunluğa göre aykırı bir yazardı. İlk gençlik yıllarından başlayarak kendine ters gelen her şeye tepkisini kalemiyle koymuştu. İktidarlarla hep kavgalıydı; zaman zaman gözaltına alındı, tutuklandı. Yine de yılmadı sorgulayıp yanlış gördüğünü kara gülmeceyle anlatmaya devam etti.
Mum Hala kitabını birinin özel hayatına duyulan merakla değil, böylesi yetenekli, zeki, akıllı ve başarılı bir yazarın, aydın bir insanın duygu dünyasını anlamak için okudum. Günceden seçtiklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
İşte eleştiren Aziz Nesin:
"Ne kadar ne kadar kötü öyküler yazmışım. Bir de üstelik bunları kitaba almışım. Yeniden basmak için, Fil Hamdi adlı kitabı okur ve bu öyküleri düzeltirken, eskiden yazdığım bazı öykülerin kötülüğü beni şaşırttı. Bu öyküleri kitaptan çıkardım.”
“Ne kadar geç gelişiyorum canım."14 Aralık 1966
"Biz yazarlar genellikle, bir zamanlar etkisinde kaldığımız büyük yazarları sonradan değersiz bulduğumuzu söyleyerek, onlara olan minnet borcumuzu çok beşerî bir alçaklıkla ortaya koymaktayız. Hangi ünlü yazarı küçümsüyorsak onun etkisinde kişiliğimizin ezilmiş olması olasılığını hesaplamak gerekir.”
“Bu yolda yadsımak, bir borç yükünden, aşağılık duygusundan kurtulmak oluyor." 30 Kasım 1966
Sanat ve sanatçıyla ilgili güncelerinden:
"Oyun yazarı odur ki sözgelişi bin oyun yazmış bile olsa, ölümünden sonra, ah niçin bu kadar az oyun yazdı, dedirtebilsin" 7Ekim 1967
"Sanatta yerselle ulusal arasındaki ayrımı çok kişi anlayamıyor. Bir yapıtın evrensel değerler taşımasını ulusallığına engel sayıyorlar. Oysa evrensel olan her yapıt önce ulusaldır, başka türlü de olamaz. Maymunca öykünmeler bir yana, her Türk yazarının yazdığı ister istemez ulusaldır… Benim Mateh Usta’m da ‘Çiçu'm da, Met'im de ulusal kişilerdir. Buna karşılık ‘Toros Canavarı’ olan Nuri Sayan, Koltuk’un emekli memuru Beybaba yersel kişilerdir. (Bu ikisi en az yarım yüz yıl gecikmiş dışavurumcu oyunlardır.).”
“Herhangi bir yapıtta evrenselliği sağlayan simgeler ve imgelerdir." 27 Mayıs 1963
Yalnızlıkla ilgili güncelerinden:
"Yağmurlu gecelerin yalnızları, yalnız değilsiniz, ben varım… Bölüşünce yalnızlıklarımızı kurtarırız kendimizi…
Verin yalnızlığınızı, alın yalnızlığımı… Değiştirelim, yalnızlıklarımız yenilensin." 8Ocak 1961
"Nasıl yalnızlığından yakınır mısın kendine durmadan. Al işte şimdi bir yığın kendinden, kendini de onlardan bildiğin yabancı kalabalığın yükü altında, asıl korkunç yalnızlığının kuyusu dibinde, kendini bile yitirmiş, yalnızlığından bile yoksun kal da gör… Sen kendi içine düşmüşsün. Kendi kendini, kendinden çekip kurtarmak istesen de kendinden saydıkların, kendi duvarına tutunan parmaklarına vurup, yine seni yalnızlığının kuyusuna düşürecekler, itecekler… Yalnızlığını bile yitirmişsin, gölgen bile seni bırakıp kaçmış, haydi şimdi kurtul bakalım…" 22Ocak1961
Değişik konulardan:
"Tımarhane adlı bir kitap yazmak istiyorum. Bu kitapta tanıdığım delileri anlatacağım. Bu deliler kendilerine deli denilmeyen, akıl hastası sayılmayanlardır, yani bizler, hepimiz." 1970
Mezar taşıma
“Bütün yaşamımda huzuru araya araya, sonunda buraya dek geldim." 14 Ocak 1971
Baskıların, aymazlıkların çoğalarak sürdüğü şu yaşadığımız dönemde de "İşte Aziz Nesinlik bir olay!" demediğimiz bir gün yok gibi. Usta yazarı saygıyla anarken yazımı onun sözüyle bitiriyorum.
"Elli üç yaşındayım, elli üç kitabım var, kırk bin lira borcum, dört çocuğum, bir torunum var. Yalnız yaşıyorum. Yazılarım yirmi üç, kitaplarım on yedi dile çevrildi, piyeslerim yedi ülkede oynandı. Yalnız iki şeyimi başkalarından saklayabiliyorum; biri yorgunluğumu, biri de yaşımı..."
3
İlk öykü kitabını zorluklarla bastırabilen Aziz Nesin'in yaşamı boyunca yüz on bir kitabının yayımlanmış olduğunu biliyor muydunuz? Bu kitaplarda gülmece öyküleri ve oyunlarının yanı sıra anıları, masalları; taşlama, fıkra ve şiirleri var. Ölümünden sonra da dokuz kitapta toplanmış yazdıkları. Böylesine üretici usta bir yazarın ölümünden sonra yayımlananlar arasında bir de güncesi var: "Mum Hala"
Mum Halayı okumak üzere elime aldığımda heyecanlandığımı itiraf etmeliyim. Çünkü bu usta yazarın iç dünyasını tutuyordum elimde. İnsan Aziz Nesin'le karşılaşacaktım, parlak zekânın ürünü olan gülmeceleri, oyunları yazan sanatçının derinliklerinde ne vardı?
Sanattan politikaya, evliliğe, ölüme, yazarlığa değin birçok konuda durmadan düşüncelerini belirten bir insanla karşılaştım. Kimi yerde oyun, senaryo, öykü taslaklarını olgunlaştıran, kimi yerde kendisiyle hesaplaşarak kendini acımasızca eleştiren bir Aziz Nesin gördüm. Kimi yerde düş kırıklıklarını dillendiriyor, en yakınları tarafından anlaşılmadığına üzülüyordu. Yazar, öylesine içten ve samimi yazmıştı ki kitabı okudukça onun özel yaşamına değin notlara rastladım. Tür olarak da günce kişiye özeldir, özneldir. Başkaları okusun, kimi gerçekler ortaya çıksın diye de günce tutulmaz.
Ancak, içini döken "yalnız" bir Aziz Nesin beklemiyordum. Beklemediğim halde yine de şaşırmadım, Çünkü Aziz Nesin sıradan insanlardan çok farklıydı, belki de yazı türleri içinde en zor olan gülmecenin en güzel ve başarılı örneklerini vermişti. Zekiydi, akıllıydı, başarılıydı, çoğunluğa göre aykırı bir yazardı. İlk gençlik yıllarından başlayarak kendine ters gelen her şeye tepkisini kalemiyle koymuştu. İktidarlarla hep kavgalıydı; zaman zaman gözaltına alındı, tutuklandı. Yine de yılmadı sorgulayıp yanlış gördüğünü kara gülmeceyle anlatmaya devam etti.
Mum Hala kitabını birinin özel hayatına duyulan merakla değil, böylesi yetenekli, zeki, akıllı ve başarılı bir yazarın, aydın bir insanın duygu dünyasını anlamak için okudum. Günceden seçtiklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
İşte eleştiren Aziz Nesin:
"Ne kadar ne kadar kötü öyküler yazmışım. Bir de üstelik bunları kitaba almışım. Yeniden basmak için, Fil Hamdi adlı kitabı okur ve bu öyküleri düzeltirken, eskiden yazdığım bazı öykülerin kötülüğü beni şaşırttı. Bu öyküleri kitaptan çıkardım.”
“Ne kadar geç gelişiyorum canım."14 Aralık 1966
"Biz yazarlar genellikle, bir zamanlar etkisinde kaldığımız büyük yazarları sonradan değersiz bulduğumuzu söyleyerek, onlara olan minnet borcumuzu çok beşerî bir alçaklıkla ortaya koymaktayız. Hangi ünlü yazarı küçümsüyorsak onun etkisinde kişiliğimizin ezilmiş olması olasılığını hesaplamak gerekir.”
“Bu yolda yadsımak, bir borç yükünden, aşağılık duygusundan kurtulmak oluyor." 30 Kasım 1966
Sanat ve sanatçıyla ilgili güncelerinden:
"Oyun yazarı odur ki sözgelişi bin oyun yazmış bile olsa, ölümünden sonra, ah niçin bu kadar az oyun yazdı, dedirtebilsin" 7Ekim 1967
"Sanatta yerselle ulusal arasındaki ayrımı çok kişi anlayamıyor. Bir yapıtın evrensel değerler taşımasını ulusallığına engel sayıyorlar. Oysa evrensel olan her yapıt önce ulusaldır, başka türlü de olamaz. Maymunca öykünmeler bir yana, her Türk yazarının yazdığı ister istemez ulusaldır… Benim Mateh Usta’m da ‘Çiçu'm da, Met'im de ulusal kişilerdir. Buna karşılık ‘Toros Canavarı’ olan Nuri Sayan, Koltuk’un emekli memuru Beybaba yersel kişilerdir. (Bu ikisi en az yarım yüz yıl gecikmiş dışavurumcu oyunlardır.).”
“Herhangi bir yapıtta evrenselliği sağlayan simgeler ve imgelerdir." 27 Mayıs 1963
Yalnızlıkla ilgili güncelerinden:
"Yağmurlu gecelerin yalnızları, yalnız değilsiniz, ben varım… Bölüşünce yalnızlıklarımızı kurtarırız kendimizi…
Verin yalnızlığınızı, alın yalnızlığımı… Değiştirelim, yalnızlıklarımız yenilensin." 8Ocak 1961
"Nasıl yalnızlığından yakınır mısın kendine durmadan. Al işte şimdi bir yığın kendinden, kendini de onlardan bildiğin yabancı kalabalığın yükü altında, asıl korkunç yalnızlığının kuyusu dibinde, kendini bile yitirmiş, yalnızlığından bile yoksun kal da gör… Sen kendi içine düşmüşsün. Kendi kendini, kendinden çekip kurtarmak istesen de kendinden saydıkların, kendi duvarına tutunan parmaklarına vurup, yine seni yalnızlığının kuyusuna düşürecekler, itecekler… Yalnızlığını bile yitirmişsin, gölgen bile seni bırakıp kaçmış, haydi şimdi kurtul bakalım…" 22Ocak1961
Değişik konulardan:
"Tımarhane adlı bir kitap yazmak istiyorum. Bu kitapta tanıdığım delileri anlatacağım. Bu deliler kendilerine deli denilmeyen, akıl hastası sayılmayanlardır, yani bizler, hepimiz." 1970
Mezar taşıma
“Bütün yaşamımda huzuru araya araya, sonunda buraya dek geldim." 14 Ocak 1971
Baskıların, aymazlıkların çoğalarak sürdüğü şu yaşadığımız dönemde de "İşte Aziz Nesinlik bir olay!" demediğimiz bir gün yok gibi. Usta yazarı saygıyla anarken yazımı onun sözüyle bitiriyorum.
"Elli üç yaşındayım, elli üç kitabım var, kırk bin lira borcum, dört çocuğum, bir torunum var. Yalnız yaşıyorum. Yazılarım yirmi üç, kitaplarım on yedi dile çevrildi, piyeslerim yedi ülkede oynandı. Yalnız iki şeyimi başkalarından saklayabiliyorum; biri yorgunluğumu, biri de yaşımı..."
3
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.