HAZIRLAYAN: Selvet BAYRAKTAR TOKAT
Merhabalar değerli Umudun Kadınları Dergisi takipçileri, yine bilim dünyasındaki araştırmalara dair dopdolu bir içerikle sizlerleyiz.
Önce başlıklar:
Yumurtalık kanserini erken teşhis edebilecek proteinler keşfedildi
Diş fırçalamanın kalbe iyi geldiği keşfedildi
Yalnız hisseden kişilerin beyinleri farklı çalışıyor
Gündüz uyuklamak beyne iyi geliyor
Yumurtalık kanserini erken teşhis edebilecek proteinler keşfedildi
Technology Networks internet sitesinin haberine göre, Japonya'daki Nagoya Üniversitesinden bilim insanları, yumurtalık kanserinin teşhis yöntemlerinin geliştirilmesine dair umut veren bir araştırma yaptı.
Üniversite bünyesindeki İleri Araştırma Enstitüsünden Dr. Akira Yokoi ve Dr. Mayu Ukai liderliğinde yürütülen araştırmada, yumurtalık kanseri vakalarının yüzde 75'ini oluşturan yüksek dereceli seröz karsinom (HGSC) alt tipine sahip hastalardan kanser hücrelerinin çeperinde bulunan veziküller (EVler) alındı.
Hastalardan alınan küçük, orta ve büyük boyutlardaki evlerdeki HGSC ile ilişkilendirilen proteinleri araştırmak amacıyla biyobelirteçlerin keşfi ve doğrulanmasında kullanılan sıvı kromatografisi-kütle spektrometresi yöntemi uygulandı.
Analizlerde küçük boyutlu evlerdeki HGSC ile ilişkilendirilen FR, Claudin-3 ve TACSTD2 adlı üç zar proteini bulundu. Söz konusu zar proteinlerinin yumurtalık kanserinin erken ve daha kolay teşhisinde yardımcı olabileceği bildirildi.
Nagoya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nde görevli nanotel uzmanı Dr. Takao Yasui, araştırma için EVlerin kanser teşhisine yardımcı olup olmadığını tespit etmek amacıyla kan örneklerinden ayrıştırılmasında kullanılmak üzere polyketon zincirle kaplı nanotel üretti.
Araştırmacılardan Dr. Akira, EVlerin farklı birçok molekülle yüklü olması nedeniyle daha küçük evlerin söz konusu biyobelirteçleri tespit etmede daha uygun olduğunu belirtti.
Akira, araştırma sonuçlarının doktorların yumurtalık kanseri tedavilerinde kişiye özel stratejiler geliştirmesinde de yardımcı olabileceğine de işaret etti.
Araştırma, "Science Advances" dergisinde yayımlandı.
Diş fırçalamanın kalbe iyi geldiği keşfedildi
Japonya'da yapılan araştırma, gece uykusundan önce diş fırçalamamanın kalp hastalığı riskini artırabileceğini ortaya koydu.
News Medical'ın haberine göre, diş fırçalama sıklığı ile kalp rahatsızlığı riski arasındaki ilişkiye odaklanan araştırmanın sonuçları yayımlandı.
Araştırma kapsamında 2013-2016 arasında Japonya'daki Osaka Üniversitesi Hastanesinde yatan hastalardan 1675 kişi seçildi.
Katılımcılar, dişlerini sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa fırçalayanlar, dişlerini yalnızca geceleri fırçalayanlar, dişlerini yalnızca sabahları fırçalayanlar ve dişlerini hiç fırçalamayanlar olarak dört gruba ayrıldı.
Araştırmacılar, katılımcıların yaşını, cinsiyetini, sigara içme geçmişini de göz önünde bulundurdu. Ayrıca katılımcıların sağlık kayıtları dört bağımsız araştırmacı tarafından geriye dönük olarak incelendi.
Araştırmada, kalp yetmezliği, kalp ritmi bozukluğu, kalp krizi, göğüs ağrısı ve ameliyat gerektiren kalp kapağı ve aort hastalıkları gibi kardiyovasküler hastalıklara odaklanıldı.
Dişlerini günde iki kez fırçalayanlar ve sadece geceleri fırçalayanların, kardiyovasküler hastalıklarda hayatta kalma (tahmini) oranlarının, hiç fırçalamayanlara kıyasla önemli ölçüde yüksek olduğu tespit edildi.
Araştırmanın bulguları, dişleri yalnızca sabahları fırçalamanın yetersiz ve geceleri fırçalamanın sağlık açısından önemli olduğunu ortaya koydu.
Araştırmanın sonuçları "Scientific Reports" dergisinde yayımlandı.
Yalnız hisseden kişilerin beyinleri farklı çalışıyor
ABD'deki Güney Kaliforniya Üniversitesi'nden araştırmacıların yürüttüğü çalışmada 66 genç yetişkinin beyni, görüntüleme teknikleriyle analiz edildi.
Bulgular, neden bazı kişilerin çevresi tarafından anlaşılmadığını hissettiğini ve neden yalnızlık çektiğini açıklamayı sağlayabilir.
Independent Türkçe'nin aktardığı çalışmada 18 ila 21 yaşlarındaki genç yetişkinlere bir dizi video izletildi. Bu videolar duygusal müzik kliplerinden spor müsabakalarına kadar uzanıyordu.
Katılımcılar bu videoları izlerken beyin dalgaları da fMRI makinesiyle görüntülendi. Daha sonra katılımcılara ne denli yalnız hissettiklerini ölçme amacıyla anket soruları yöneltildi. Araştırmacılar, beynin 214 farklı bölgesinin videolardaki uyaranlara zaman içinde nasıl tepki verdiğini analiz etti.
Bunun ardından anket cevaplarıyla fMRI sonuçları kıyaslanarak anlamlı bir tablo ortaya kondu.
Yalnız hissetmeyen kişilerin beyin tarama görüntüleri eşleşirken, yalnızlık çeken ve çevresindekiler tarafından anlaşılamadığını düşünenlerin sonuçları ne diğerlerine ne de birbirlerine benziyordu.
Çalışmanın yazarlarından Psikolog Elisa Baek, "Yalnız insanların birbirine benzememesi de şaşırtıcıydı." ifadelerini kullandı.
Beynin işleyişindeki bu farklılığın, yalnızlığın nedeni mi yoksa sonucu mu olduğu henüz bilinmiyor.
Gündüz uyuklamak beyne iyi geliyor
College London Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre düzenli olarak gündüzleri uyumak beynimize iyi geldiği gibi beynin boyutunun da büyük kalmasını sağlıyor.
Gündüzleri uyuklayanların beyinlerinin 15 santimetreküp daha büyük kaldığı tespit edildi; bu da yaşlanmanın 3-6 yıl ertelenmesi anlamına geliyor. Ancak bilim insanları uyku süresinin yarım saatten daha az tutulması gerektiğini aktarıyor.
BBC’nin sağlık muhabiri James Gallagher’ın haberine göre araştırmayı yöneten bilim insanlarından Dr. Victoria Garfield sonuçları heyecan verici bulduklarını açıkladı.
İş hayatı çoğu kişi için böyle bir fırsatın yaratılmasına imkân vermese de gündüzleri uyumanın kilo vermek ya da spor yapmaktan çok daha kolay bir yöntem olabileceği belirtildi.
Bebekken beynin gelişimi için gündüz uyumak çok kritikken yaş aldıkça bu uygulama terk ediliyor.
Daha çok emeklilikte şekerlemeler geri geliyor.
Beyin yaş aldıkça doğal olarak küçülüyor, ancak şekerlemenin Alzheimer gibi hastalıkların önüne geçip geçmediğini bulmak için daha çok araştırma yapmak gerekiyor.
Araştırmacılara göre kötü uyku zamanla beyne ve beyin hücrelerine zarar veriyor.
İngiliz Nöroloji Birliği ve Edinburgh Üniversitesi’nden Prof. Tara Spires-Jones, araştırma sonuçlarını ilginç bulduğunu söyleyerek, “Hafta sonları kısa şekerlemeleri seviyorum; bu araştırma kendimi tembel hissetmemem hatta beynimi koruduğumu düşünmem için beni teşvik edecek” dedi.
Gelecek sayımızda yine birbirinden çarpıcı haberlerle sizlerle buluşmak dileğiyle umutla kalın.
14 Temmuz 2023
Merhabalar değerli Umudun Kadınları Dergisi takipçileri, yine bilim dünyasındaki araştırmalara dair dopdolu bir içerikle sizlerleyiz.
Önce başlıklar:
Yumurtalık kanserini erken teşhis edebilecek proteinler keşfedildi
Diş fırçalamanın kalbe iyi geldiği keşfedildi
Yalnız hisseden kişilerin beyinleri farklı çalışıyor
Gündüz uyuklamak beyne iyi geliyor
Yumurtalık kanserini erken teşhis edebilecek proteinler keşfedildi
Technology Networks internet sitesinin haberine göre, Japonya'daki Nagoya Üniversitesinden bilim insanları, yumurtalık kanserinin teşhis yöntemlerinin geliştirilmesine dair umut veren bir araştırma yaptı.
Üniversite bünyesindeki İleri Araştırma Enstitüsünden Dr. Akira Yokoi ve Dr. Mayu Ukai liderliğinde yürütülen araştırmada, yumurtalık kanseri vakalarının yüzde 75'ini oluşturan yüksek dereceli seröz karsinom (HGSC) alt tipine sahip hastalardan kanser hücrelerinin çeperinde bulunan veziküller (EVler) alındı.
Hastalardan alınan küçük, orta ve büyük boyutlardaki evlerdeki HGSC ile ilişkilendirilen proteinleri araştırmak amacıyla biyobelirteçlerin keşfi ve doğrulanmasında kullanılan sıvı kromatografisi-kütle spektrometresi yöntemi uygulandı.
Analizlerde küçük boyutlu evlerdeki HGSC ile ilişkilendirilen FR, Claudin-3 ve TACSTD2 adlı üç zar proteini bulundu. Söz konusu zar proteinlerinin yumurtalık kanserinin erken ve daha kolay teşhisinde yardımcı olabileceği bildirildi.
Nagoya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nde görevli nanotel uzmanı Dr. Takao Yasui, araştırma için EVlerin kanser teşhisine yardımcı olup olmadığını tespit etmek amacıyla kan örneklerinden ayrıştırılmasında kullanılmak üzere polyketon zincirle kaplı nanotel üretti.
Araştırmacılardan Dr. Akira, EVlerin farklı birçok molekülle yüklü olması nedeniyle daha küçük evlerin söz konusu biyobelirteçleri tespit etmede daha uygun olduğunu belirtti.
Akira, araştırma sonuçlarının doktorların yumurtalık kanseri tedavilerinde kişiye özel stratejiler geliştirmesinde de yardımcı olabileceğine de işaret etti.
Araştırma, "Science Advances" dergisinde yayımlandı.
Diş fırçalamanın kalbe iyi geldiği keşfedildi
Japonya'da yapılan araştırma, gece uykusundan önce diş fırçalamamanın kalp hastalığı riskini artırabileceğini ortaya koydu.
News Medical'ın haberine göre, diş fırçalama sıklığı ile kalp rahatsızlığı riski arasındaki ilişkiye odaklanan araştırmanın sonuçları yayımlandı.
Araştırma kapsamında 2013-2016 arasında Japonya'daki Osaka Üniversitesi Hastanesinde yatan hastalardan 1675 kişi seçildi.
Katılımcılar, dişlerini sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa fırçalayanlar, dişlerini yalnızca geceleri fırçalayanlar, dişlerini yalnızca sabahları fırçalayanlar ve dişlerini hiç fırçalamayanlar olarak dört gruba ayrıldı.
Araştırmacılar, katılımcıların yaşını, cinsiyetini, sigara içme geçmişini de göz önünde bulundurdu. Ayrıca katılımcıların sağlık kayıtları dört bağımsız araştırmacı tarafından geriye dönük olarak incelendi.
Araştırmada, kalp yetmezliği, kalp ritmi bozukluğu, kalp krizi, göğüs ağrısı ve ameliyat gerektiren kalp kapağı ve aort hastalıkları gibi kardiyovasküler hastalıklara odaklanıldı.
Dişlerini günde iki kez fırçalayanlar ve sadece geceleri fırçalayanların, kardiyovasküler hastalıklarda hayatta kalma (tahmini) oranlarının, hiç fırçalamayanlara kıyasla önemli ölçüde yüksek olduğu tespit edildi.
Araştırmanın bulguları, dişleri yalnızca sabahları fırçalamanın yetersiz ve geceleri fırçalamanın sağlık açısından önemli olduğunu ortaya koydu.
Araştırmanın sonuçları "Scientific Reports" dergisinde yayımlandı.
Yalnız hisseden kişilerin beyinleri farklı çalışıyor
ABD'deki Güney Kaliforniya Üniversitesi'nden araştırmacıların yürüttüğü çalışmada 66 genç yetişkinin beyni, görüntüleme teknikleriyle analiz edildi.
Bulgular, neden bazı kişilerin çevresi tarafından anlaşılmadığını hissettiğini ve neden yalnızlık çektiğini açıklamayı sağlayabilir.
Independent Türkçe'nin aktardığı çalışmada 18 ila 21 yaşlarındaki genç yetişkinlere bir dizi video izletildi. Bu videolar duygusal müzik kliplerinden spor müsabakalarına kadar uzanıyordu.
Katılımcılar bu videoları izlerken beyin dalgaları da fMRI makinesiyle görüntülendi. Daha sonra katılımcılara ne denli yalnız hissettiklerini ölçme amacıyla anket soruları yöneltildi. Araştırmacılar, beynin 214 farklı bölgesinin videolardaki uyaranlara zaman içinde nasıl tepki verdiğini analiz etti.
Bunun ardından anket cevaplarıyla fMRI sonuçları kıyaslanarak anlamlı bir tablo ortaya kondu.
Yalnız hissetmeyen kişilerin beyin tarama görüntüleri eşleşirken, yalnızlık çeken ve çevresindekiler tarafından anlaşılamadığını düşünenlerin sonuçları ne diğerlerine ne de birbirlerine benziyordu.
Çalışmanın yazarlarından Psikolog Elisa Baek, "Yalnız insanların birbirine benzememesi de şaşırtıcıydı." ifadelerini kullandı.
Beynin işleyişindeki bu farklılığın, yalnızlığın nedeni mi yoksa sonucu mu olduğu henüz bilinmiyor.
Gündüz uyuklamak beyne iyi geliyor
College London Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre düzenli olarak gündüzleri uyumak beynimize iyi geldiği gibi beynin boyutunun da büyük kalmasını sağlıyor.
Gündüzleri uyuklayanların beyinlerinin 15 santimetreküp daha büyük kaldığı tespit edildi; bu da yaşlanmanın 3-6 yıl ertelenmesi anlamına geliyor. Ancak bilim insanları uyku süresinin yarım saatten daha az tutulması gerektiğini aktarıyor.
BBC’nin sağlık muhabiri James Gallagher’ın haberine göre araştırmayı yöneten bilim insanlarından Dr. Victoria Garfield sonuçları heyecan verici bulduklarını açıkladı.
İş hayatı çoğu kişi için böyle bir fırsatın yaratılmasına imkân vermese de gündüzleri uyumanın kilo vermek ya da spor yapmaktan çok daha kolay bir yöntem olabileceği belirtildi.
Bebekken beynin gelişimi için gündüz uyumak çok kritikken yaş aldıkça bu uygulama terk ediliyor.
Daha çok emeklilikte şekerlemeler geri geliyor.
Beyin yaş aldıkça doğal olarak küçülüyor, ancak şekerlemenin Alzheimer gibi hastalıkların önüne geçip geçmediğini bulmak için daha çok araştırma yapmak gerekiyor.
Araştırmacılara göre kötü uyku zamanla beyne ve beyin hücrelerine zarar veriyor.
İngiliz Nöroloji Birliği ve Edinburgh Üniversitesi’nden Prof. Tara Spires-Jones, araştırma sonuçlarını ilginç bulduğunu söyleyerek, “Hafta sonları kısa şekerlemeleri seviyorum; bu araştırma kendimi tembel hissetmemem hatta beynimi koruduğumu düşünmem için beni teşvik edecek” dedi.
Gelecek sayımızda yine birbirinden çarpıcı haberlerle sizlerle buluşmak dileğiyle umutla kalın.
14 Temmuz 2023
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.