Yıl 2, Sayı 20, Eylül 2023

Bir kadın tacize uğradığında, olayı saptırarak kadının suçlu olduğuna inananlar var ne yazık ki. Selvet Bayraktar Tokat, kadına tacizin evrenselliğini, dayanışmanın önemini vurguluyor ‘Bu Utanç Artık Kadınlara Yazılmayacak’ yazısında.

Kim okuma-yazmayı tek başına öğrenebilir ki? Kabartma yazıyı kendi çabasıyla öğrenen bir konuğumuz var Şule Sepin İçli’nin hazırladığı ‘Arı Kovanı’ köşemizde. ‘You Tube’den Kabartma Yazı Öğrenen birini duydunuz mu Hiç?’ İşte size duyuruyoruz, Ezda Akcan’ı izleyelim mi?

Voleybolda dünya şampiyonu olduk ama cinsiyet üzerinden olumsuz değerlendirmeler hız kesmeden devam etti. Sultan Çamur Karataş’ın bu haksız değerlendirmelere bir yanıtı var, ‘Bir Mücadele Yöntemi Olarak Voleybol’ yazısında.

Hemen her gün kadınlarla ilgili olumsuz haberler duyuyoruz. Selvet Bayraktar Tokat ezber bozarak kadınların kazanımlarından, buldukları ilginç mücadele yöntemlerinden oluşan haberleri derlemiş bizler için ‘Kadının Güncesi’ köşemizde.

Bu sayımızda yeni bir yazarımızla tanıştırıyoruz sizleri. Tele 1’den tanıdığınız Hülya Coşkun, spor ve spor medyasında kadınlara yüklenen cinsiyet rolleri algısından yola çıkarak bir değerlendirme yapıyor ‘Özgür Kadının Sembolleri’ yazısında.

‘Dengede Kalmak’ köşemizde Şeyma Büyükurvay Şatay, şımarmakla sevgiyi birbirine karıştıranlara sesleniyor ‘Çok Seversem Şımarır mı?’ yazısıyla.

Ebru Bozcuk yine çok sık dillendirilen kadın yargılarını gözler önüne sererek sıralıyor yapmamız gerekenleri bir bir, ‘Bir Kadının Var Oluş Hikâyesi’ yazısında.

Emine Ortakaya ‘Tarihin Kadın Yüzleri’ köşemizde, yoğun bir mücadeleyle doktor olan bir kadını anlatıyor ‘İlk Kadın Doktor Elizabeth Blackwell’ yazısında.

Deneyimleriyle, birikimleriyle çevrelerine yararlı erkeklere bazı lakaplar yakıştırılır. İşte Ergür Altan, kadınlara duyarlı böyle bir adamı anlatıyor yine duygu katarak ‘Cevher Babanın Kadınlık Halleri’ yazısında.

Selvet Bayraktar Tokat ‘Bilim Dünyasında Bu Ay’ köşemizde yine gereksinim duyduğumuz, ilgimizi çeken haberlerle buluşturuyor bizi. Haydi, biraz ipucu verelim. Kadın cerrahlar neleri başarıyor, kalp krizlerinde kadın ve erkeklerin bir gün önce hissettikleri, sigara hiç aklınıza gelmeyen neye yol açıyor?

Şule Sepin İçli hastanede yaşadığı bir deneyimi aktararak engelliliğe bakış açısıyla ilgili farklı değerlendirmeler yapıyor ‘Hastanede Duygusal Anlar’ yazısında.

Menekşe Koçak ara verdiği köşesine geri döndü. ‘Duygularımızı İfade Edebiliyor muyuz’ köşemizde hem kendi hem de başkalarının duygularını anlamanın dengesini nasıl kuracağımızı anlatıyor, ‘Evrenin Dili Sevgi’ yazısında.

Kendi isteğimizle başka bir eve taşınsak da anılarımızın olduğu evden ayrılmak zor gelebilir bize. İşte Emine Kamçı ‘Benim Küstüm Çiçeğim’ yazısında anlatıyor duygu dolu bu anları.

‘Çoğalalım Çoğaltalım’ köşemizde Sultan Çamur Karataş, Meryem Kadın Kooperatifinden Kadem Doğan’la söyleşmiş. “Kadınlar deprem sırasında nasıl harikalar yaratmışlar, helal olsun” demekten kendini alamıyor insan.

Aziz Nesin’in kitaplarını okuyup da gülmeyen, gülerken de düşünmeyen biri var mıdır aramızda? Filiz Gülmez, ‘Mum Hala’ yazısında Aziz Nesin’in bazı yapıtlarıyla ilgili değerlendirmeler yapıyor.

Sonbahar geldi, kış hazırlıkları da başladı. Turşu kurmak vazgeçilmezimiz. Turşuyu tutturmak da ayrı bir iş. Rahime Söylemez Çetin ‘Deneyimlediklerim’ köşemizde turşu yapmanın püf noktalarını anlatıyor bize, ‘Turşu Nasıl Yapılır Yararları Nelerdir?’ yazısında.

Selvet Bayraktar Tokat’ın hazırladığı ‘Sanatın Kadın Sesleri’ köşemiz yine başarılı kadınların oyunlaştırıldığı tiyatro, kadınların yaşam öykülerinin ele alındığı film gösterimi, ödül alan kadın sanatçı haberlerinin ayrıntılarıyla zenginleştirilmiş.

Filiz Gülmez ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ köşemizde kâğıt mendillere, peçetelere yazılan duygu dolu anıların olduğu bir sevgi öyküsünü paylaşıyor bizimle, ‘O muydu Yanımdan Geçen?’ diyor.

Umutla uyanmanın zamanı geldi de geçiyor bile. ‘Yüreğimizden Taşanlar’ köşemizde, Metin Eloğlu’nun yazdığı ‘Uyan’ şiiriyle sesleniyoruz sizlere.

Sevmenin, sevilmenin ne kadar önemli olduğunu söylüyoruz da artık sevgimizi göstermeyi unuttuk da bunun yerine daha çok kavga etmeyi koymaya başladık sanki. Oya - Bora yeniden hatırlatıyor bize, ‘Umut Şarkıları’ köşemizden ‘Sevme Zamanı’ diyerek sesleniyor. Biz de umutlanma ve sevme zamanının geldiğini düşünüyoruz. Sizlere kocaman sevgilerimizi gönderiyoruz. Bizimle kalın.