Uzun siyah saçlarını toplamış, gözlüklü, açık mavi hırka içinde, mavi çizgili beyaz gömleği var. İki eli, önünde açık olan laptopun üzerinde.
Yazan: Sultan Çamur Karataş

Merhaba sevgili okuyucularımız,

Ankara Büyükşehir Belediyesinin bu yıl 23 Nisan için hazırladığı videoyu biliyorsunuzdur. Çok güzel bir video.

İzlememiş olanlar ve görmeyenler için betimleyeyim.

23 Nisanlarda çocuklar karar vericilerin koltuklarına oturup isteklerini iletiyorlar ya. Bunun videosu yapılmış. 8-9 yaşlarında, kırmızı, sıfır kol, tüllü bir elbise giymiş, uzun saçlı, bütün çocuklar gibi çok sevimli bir kız çocuğu gülümseyerek başkan Mansur Yavaş’ın odasına giriyor. Geri planda klasik müzik sesi var. Başkan onu ayakta karşılıyor. El sıkışıyorlar ve başkan işaret diliyle “hoş geldiniz sayın başkanım” diyor. Böylece biz çocuğun konuşma ve işitme engelli olduğunu fark ediyoruz. Eliyle işaret ederek koltuğa yönlendiriyor. Çocuk koltuğa oturuyor. Başkan sağ tarafında ayakta. Çocuk işaret diliyle konuşmaya başlıyor. Bu arada izleyenler söylediklerini alt yazıdan okuyarak öğreniyor. Söylediklerini kesintisiz yazıyorum. “Çok sevinçliyim. 23 Nisanı bize armağan eden Mustafa Kemal Atatürk’e ve bu gün görevini bana devreden Sayın Mansur Yavaş Başkanımıza teşekkür ediyorum. Ben bu günün başlangıç kabul edilerek, bu şehrin şiir gibi bir şehir olmasını arzu ediyorum. Şu andan itibaren ve devamında Ankara Büyükşehir Belediyesi çalışanlarının, her gün Başkanın kendilerine göndereceği şiirle işe başlamalarını istiyorum. İşte benim şiirim.

Vatan Türküsü

Sizin aldığınız rüzgâr

sizin verdiğiniz sessizlik,

kırmızıda akta,

çalışmanızın, ölümsüzlüğün kımıldanışı,

buğday buğday bu toprakta”

Teşekkür ediyorum.

Şimdi Mansur Başkan sesli konuşuyor: “Sayın Başkanım, değerli hemşerilerimiz. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımızın şiir gibi şehir sloganını çok tuttum. Ben de bütün Ankara Büyükşehir Belediyesinde çalışan personele mesainin her günü bir şiir ile işe başlamaları yönünde talimat vereceğim. Bu vesile ile bütün çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyor herkese sevgi ve saygılarımı sunuyorum.” Ve işaret dili ile “Bayramınız kutlu olsun” diyor. Video böylece bitti.

Ne kadar güzel düşünülmüş bir yapım olmuş. Atatürk, 23 Nisanı ayrım yapmadan tüm çocuklara armağan etti. Şimdiye dek engelli bir çocuğun makama oturduğuna tanık olmamıştım. Hem de bir kız çocuk. Akıl eden ve emeği geçen herkesi çok kutluyorum ve teşekkür ediyorum. Muhtemelen bir işitme engelli derneği ile ya da işitme engelliler okulu ile iletişim içinde gerçekleştirilmiştir diye düşündüm ama araştırdığımda bir bilgi bulamadım.

Şimdi bu videonun kimlere ulaştığına bakalım. Video çok beğenildi ve yaygın olarak paylaşıldı. Ben de geri bildirimlerini merak ederek görme engelli arkadaşlarımla paylaştım. Geri bildirimlerin özü şu: “Sultancım bu gönderdiğin video ne?” Çünkü video, görme engellilerin içeriğe erişimini sağlayacak durumda değil. Mesajlar sesli betimleme eklenmediği için görmeyenler tarafından erişilemiyor.

Bildiğiniz gibi Türkiye’nin taraf olduğu çok önemli insan hakları sözleşmeleri var. Ancak doğrudan ilgili olduğu için ben iki önemli Sözleşmeyi hatırlatacağım. Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Engelli Hakları Sözleşmesi. Her iki sözleşmenin maddelerinde ve ruhunda iki önemli konudan söz ediliyor. Erişim hakkı ve katılım hakkı. Bu video özelinde konuşursak, videoya yukarıda anlattığım üzere, görme engellilerin erişimi sağlanamamış. Neden sağlanamadığına gelince. Bence görme engelliler bu videonun hazırlanmasına katılamamış. Video hazırlanırken işitme engelliler erişim için işaret dilinin gerektiğini söylemiş belli ki. Ama onlar da görme engellilerin erişimi için sesli betimleme gerektiğini belirtmemiş olmalı ki videoya eklenmemiş. Sesli betimleme gerektiğini ifade etmeyi diğer engel gruplarından bekliyor değilim. Herkes kendi gereksinimini ifade eder. Başkasının gereksinimini bilmez. Bunun yolu, bu hazırlığın içinde görme engellilerin katılımının sağlanmış olmasıdır. Herkes kendi sorununu ve gereksinimini ancak katılabildiği ortamlarda ifade edebilir.

Engellilerin gereksinimleri birbirinin aynıymış gibi düşünülüyor. Bir engel grubunun gereksinimlerini karşılamak için bir şey yapıldığında, tüm engelliler için yapılmış sayılıyor. Oysa her engel grubunun gereksinimleri birbirinden farklı.

Kim bilir, erişim hakkını düşünmeden ve katılım hakkını sağlamadan hangi işleri eksik yapıyoruz ve bunun farkında bile olmuyoruz.

Keşke bu konuda sorun yaşayan ve çözümüne ilişkin kafa yoran arkadaşlarımız, umudun kadınları dergisine yazsalar, bize farkındalık sağlasalar. Belki sonrasında bir araya gelip düşüncelerimizi paylaşabileceğimiz bir ortam oluşturabiliriz.

Bu ortamı oluşturmak her zaman çok para ve zaman gerektirmeyebilir. Pandemiyle geçirdiğimiz iki buçuk yıl bizden çok şey aldı. Ancak her sorunun, yanında getirdiği bazı yararlar oluyor. Bu yararlardan biri fiziksel olarak bir araya gelmenin zorluklarını aşmamızı sağlayan, internet üzerinden bir araya gelme fırsatlarını fark etmemiz oldu. Paylaşımlarımızı internet ortamında gerçekleştireceğimiz toplantılarla sağlayabiliriz.

Bu arada, internete erişimi olmayan arkadaşlarımızın paylaşım toplantılarına katılamayacağının bilincinde olmadığımı düşünmeyin lütfen. Buna da kafa yoruyorum. Onların da katılımıyla, birlikte kafa yormanın bir yolunu bulabilirsek neden çözüm bulamayalım. Azmin elinden bir şey kurtulmaz.

Umutlu kalın.

23.04. 2022

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.