elifeseroglu@atabeyhukukgrup.com
Kısa kahverengi saçlı Elif Eseroğlu, beyaz bir arka plan önünde poz veriyor. Koyu renkli bir kazak giymiş ve boynunda yuvarlak bir kolye takıyor. Hafif bir gülümsemesi var ve doğrudan kameraya bakıyor. Kulaklarında küçük küpeler bulunuyor.
Kumsalda bir baba ve kızı. Baba, kızını omuzlarına almış ve ellerinden tutarak yukarı kaldırmış. İkisi de gülümsüyor. Baba mavi kareli bir gömlek giymiş, kızı beyaz uzun kollu bir tişört giymiş. Arka planda deniz ve bulutlu bir gökyüzü görünüyor. Kızın saçları kıvırcık ve pembe bir toka ile toplanmış. Baba ve kız mutlu bir anı paylaşıyor.
YAZAN: Arabulucu Avukat Elif ESEROĞLU

Türk Medeni Kanunu 301.madde babalık davasını, babalığın tespitini bize açıklamaktadır.

TMK 301.MADDE – “Çocuk ile baba arasındaki soy bağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.”

Evlilik dışı dünyaya gelen bir çocuğun babası, baba olduğunu kabul etmediği takdirde, ana ya da çocuk tarafından babaya karşı açılan ve bunun sonucunda da babalığın mahkeme kararıyla tesis edilmesini sağlayan davadır. Bu davada amaç, çocuğun babasının biyolojik olarak kim olduğunun belirlenmesi, hukuken tanınmasıdır. Babalık davası neticesinde davanın baba olduğu ispatlandığı takdirde, mahkeme tarafından, evlilik dışı dünyaya gelen çocuğun babası olduğuna hükmedecektir. Böylelikle, baba ile çocuk arasındaki ilişki hâkim hükmü, mahkeme ilamı ile kurulmuş olur.

Bu hüküm kesinleşince, çocuk ile baba arasında soy bağı ilişkisi kurulmuş olacak ve bu ilişkiye bağlı olan tüm yasal hakları çocuk kazanmış olacaktır.

Evlilik birliği içerisinde soy bağı babalık karinesi ile kurulur. Evlilik içerisinde doğan çocuğun babası, kocadır. Ancak, evlilik dışı doğan çocuk ile baba arasında soy bağının kurulması adına farklı yöntemler vardır. İşte bu yöntemlerden biri de babalık davasıdır.

Babalık Karinesi

Çocuk evlilik dışında, ancak boşandıktan sonraki 300 gün içerisinde doğmuşsa o halde yine babalık karinesi gereği eski eş ile çocuk arasında soy bağı kurulacaktır.

Tanıma Beyanı

Biyolojik baba, baba olduğunu tescil ettirmek istiyorsa vereceği tanıma beyanı ile çocuğu tanır, yani nüfusuna alır. Bu şekilde istenilen hukuki yararı elde edebilecektir. Bu beyanla, soy bağı kurulur.

Babalık Davası

Çocuk evlilik dışı veya boşanmadan 300 gün sonra doğmuşsa ve baba çocuğu tanımazsa, babalık davası açmak gerekir. Babalık davasının davalı tarafı babadır. Babanın ölmüş olması halinde bu dava babanın mirasçılarına karşı açılabilecektir.

Babalık davasını ancak anne veya çocuk açabilir. Anne ile çocuk birlikte açabileceği gibi, ayrı olarak da açabilirler. Anne, sadece kendi adına babalık davası açabilir. Çocuk ergin olmadan çocuğun yerine anne babalık davası açamaz. Bu noktada menfaatlerin çakışması söz konusudur. Anne ve çocuğun menfaatleri çakışabilir.

Çocuk ergin oluncaya kadar, kayyım da çocuk adına dava açabilmektedir. İlk babalık davasını annenin açmış olması ve annenin davasının reddedilmesi, çocuğun daha sonra dava açmasına engel teşkil etmemektedir.

Babalık davası açmak, zamanaşımı süresine tabi değildir. Hak düşürücü süreye tabidir. Anne babalık davasını, doğumun gerçekleştiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde açmalıdır. Ancak, çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı varsa, bu bir yıllık süre, soy bağının ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır. Anne, doğumdan önce de isterse babalık davasını açma hakkına sahiptir.

Çocuk ise, ergin olduktan sonra babalık davasını açabilecektir. Anayasa Mahkemesinin 27.10.2011 tarihli 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı kararıyla ve yine Anayasa Mahkemesinin 15.03.2012 tarihli ve 2011/116 Esas, 2012/39 Karar sayılı kararıyla çocuk yönünden hak düşürücü süreler iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarından sonra, çocuk tarafından açılan babalık davasında artık herhangi bir hak düşürücü süre söz konusu değildir.

Annenin babalık davası açması halinde Cumhuriyet Savcısı ve Hazine ile beraber çocuğu temsilen kayyıma dava ihbar edilir. Çocuğun babalık davası açması halinde yine Cumhuriyet Savcısı ve Hazine ile beraber anneye dava ihbar edilecektir.

Babalık davasının açılması ile beraber davalının baba olduğunun ispatına yarayacak deliller öne sürülecektir. Ancak babalık davası kamu düzenini ilgilendiren bir dava olduğundan mahkeme kendiliğinden de araştırma yapacaktır.

Babalık davasında DNA Testi

DNA testi, birçok hastalığın teşhisinde kullanıldığı gibi adli vakalar, babalık davası ve soy bağının reddi davası gibi davalarda da başvurulan bir yöntemdir. Dünyaya gelen her birey genetik özelliklerini anne ve babasından alır ve her bireyin DNA’sı kendisine özel olup dünyada eşsizdir. DNA testi kişilerin genine dair incelemelerde bulunarak kimlik tespiti yapılabilmesini sağlar. Babalık davalarında da baba ile çocuk arasında, DNA testi yardımıyla, gen bağı bulunup bulunmadığına ilişkin genetik inceleme yapılır. Günümüzde babalık davalarında tarafların iddialarını ispatlamak için en çok kullandığı yöntemlerin başında DNA testi gelmektedir. Bu test ile örnek alınan kişinin çocuğun babası olup olmadığı çok yüksek doğruluk oranlarıyla tespit edilebilmektedir.

Hâkim, DNA testinin sonucuyla bağlı değildir. Soy bağının belirlenmesi biyolojik açıdan teknik ve özel bilgi gerektiren bir konu olduğundan ve bilhassa DNA testi sonuçlarının oldukça yüksek bir doğruluk oranı sunulmasından dolayı, hâkim kararıyla DNA testi sonucunun uyuşmaması, farklı olması pek de mümkün değildir.

Son zamanlarda pek çok dizide DNA testinin istendiğine tanık olsak da gerçek yaşamda bu o kadar kolay yapılan bir işlem değildir. Mahkeme kararı olmadan kolayca yapılamamaktadır. Ayrıca özelde yapılması çok çok pahalıya mal olan bir işlemdir.

Babalık Davası Görevli ve Yetkili Mahkeme

Babalık davalarına bakmakla görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Eğer davanın açılacağı yerde Aile Mahkemesi bulunmuyor ise Asliye Hukuk Mahkemesinde açılabilmektedir. Babalık davasında yetkili mahkeme ise; Taraflardan birinin dava anındaki yerleşim yeri ve/veya çocuğun doğumu anındaki yerleşim yeri mahkemesi olarak düzenlenmiştir.

Tarafların Türkiye’de yerleşim yerlerinin bulunmaması durumunda davanın açılma yeri olarak 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 41. Maddesine göre yetki belirlenmektedir.

İlgili Maddeye göre; “Türk vatandaşlarının kişi hallerine ilişkin davalar, yabancı ülke mahkemelerinde açılmadığı veya açılamadığı takdirde, Türkiye’de yer itibariyle yetkili mahkemede bulunmaması halinde ilgilinin sakin olduğu yer, Türkiye’de sakin değilse Türkiye’de son yerleşim yeri mahkemesinde, o da bulunmadığı takdirde Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde görülür.”

Babalık Davasının Sonuçları

Davalının baba olduğuna mahkeme tarafından hükmedilmesi halinde; ananın hamile kalma ve doğum nedeni ile uğradığı maddi zararların tazminini babadan isteme hakkı vardır. Talep edilebilecek giderler Türk Medeni Kanunu’nun 304. Maddesinde belirlenmiştir. TMK 304. Maddesine göre ananın babalık davası sonucunda davalının baba olduğu kararı verilen kişiden talep edebileceği giderler; Doğum giderleri, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri, gebelik ve doğumun gerektirdiği giderlerdir.

Dava açılması ile talep edilmesi halinde, mahkeme baba olduğu ispat edilen davalı erkeğin, çocuk adına nafaka ödenmesine hükmedebilir. Ya da ayrı bir dava konusu yapılarak da nafaka talebinde bulunulabilir. Mahkeme çocuk lehine nafaka ödenmesine karar verebilir. Çocuk, mahkeme sonucunda baba olduğu ispat edilen, kesinleşen erkeğin mirasçısı olmaya hak kazanır.

26 Şubat 2025

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.