HAZIRLAYAN: Selvet BAYRAKTAR TOKAT
Sevgili Dergi okurları ve dinleyenlerimiz, birbirinden ilginç bilim haberlerimizle sizlerle birlikte olmaktan çok mutluyuz.
Önce başlıklar:
Son dönemlerin favori gıdası: Depresyona neden olduğu ortaya çıktı, riski yüzde 42 artırıyor
Bilim insanları ''Kahvaltıdaki en tehlikeli besin'' diyerek uyardı: Erken ölüm riskini yüzde 84 artırıyor
Yüksek zekalı ülkelerin sıralaması açıklandı: Türkiye bu listede kaçıncı sırada?
Bilim insanları araştırdı: Taksi ve ambulans şoförleri Alzheimer’a daha az yakalanıyor
Son dönemlerin favori gıdası: Depresyona neden olduğu ortaya çıktı, riski yüzde 42 artırıyor
İngiliz bilim insanları, genellikle vejetaryenler tarafından tercih edilen bitki bazlı etlerin, bireylerin ruh sağlığına zarar vererek depresyon riskini artırdığını kanıtladı. Araştırmada, bu tür gıdaların tansiyon üzerindeki etkisi de gözlemlendi.
Surrey Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir araştırma, laboratuvar ortamında üretilen et alternatiflerinin depresyon riskini artırabileceğini ortaya koydu. Araştırmaya göre, bitki bazlı et ürünlerini tüketen vejetaryenler, bu tür ürünleri tüketmeyenlere kıyasla depresyona girme olasılığı açısından yüzde 42 daha yüksek bir riske sahip.
Food Frontiers dergisinde yayımlanan çalışmada, vejetaryenlerin ruh sağlığı semptomları karşılaştırıldı. Sonuçlar, bitki bazlı et tüketenlerin daha yüksek tansiyon ve yüksek iltihaplanma seviyelerine sahip olduğunu gösterdi. Araştırmacılar, işlenmiş gıdaların vücuttaki iltihaplanmayı artırarak beyindeki kimyasalları olumsuz etkileyebileceğini ve bunun da ruhsal sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti.
Bilim insanları, İngiltere Biyobankası'ndan alınan 500 binden fazla kişinin sağlık verilerini inceledi. Uzmanlar, bitki bazlı etlerin ultra işlenmiş gıdalar kategorisinde yer aldığını çünkü bu ürünlerin koruyucu maddeler ve tatlandırıcılar gibi katkı maddeleri içerdiğini vurguladı.
Verilere göre, bitki bazlı et tüketen kişilerin daha yüksek kan basıncı ve C-reaktif protein seviyeleri gibi iltihap belirtileri gösterdiği ve iyi kolesterol seviyelerinin daha düşük olduğu belirlendi.
Bitki bazlı etlerin dengeli bir diyette güvenli olabileceğini belirten Profesör Nophar Geifman, bu tür ürünlerin depresyon ve iltihap arasındaki ilişkisinin daha fazla araştırılması gerektiğini söyledi.
Araştırmalar, fazla işlenmiş gıda tüketiminin kalp damar hastalıkları ve ölüm riskini artırdığını ortaya koyuyor. Bilim insanları, bu tür gıdalardaki katkı maddeleri ve kirleticilerin oksidatif strese yol açarak kalp sağlığını olumsuz etkileyebileceğini belirtiyor.
Her yıl yaklaşık 700.000 kişi, "Veganuary" adı verilen etkinlik kapsamında etten uzak durmayı tercih ediyor. Süpermarketler de bu talebe cevap vererek, bitki bazlı et satışına ağırlık veriyor.
Bilim insanları ''Kahvaltıdaki en tehlikeli besin'' diyerek uyardı: Erken ölüm riskini yüzde 84 artırıyor
Yapılan son araştırmaya göre, kızarmış ekmek ve patateste oluşan akrilamid isimli madde, kalp krizi ve felç riskini ciddi oranda tetikliyor. Genellikle nişastalı ürünlerin kavrulması ve fırınlanması sırasında ortaya çıkan bu kimyasal, sigara ve bazı kozmetik ürünlerin içerisinde de bulunuyor.
Doğal şekerlerin ısıyla reaksiyona girerek kararması sonucu meydana gelen yanmış karbonhidratlar da akrilamid açısından zengin gıdalar arasında yer alıyor.
Akrilamidin vücutta kanser riskini artırabileceği yönündeki endişeler uzun zamandır gündemdeydi ancak İspanyol uzmanlar, akrilamid tüketiminin kalp ve damar hastalıkları üzerinde de olumsuz etkiler yaratabileceğini ortaya koydu.
Nutrients dergisinde yayımlanan araştırmada, 100 binden fazla kişiyi kapsayan yaklaşık 20 yıllık veriler incelendi. Çalışma, yüksek akrilamid alımının kalp krizi ve felç gibi ciddi kardiyovasküler sağlık sorunlarının yanı sıra erken ölüm riskine de yol açabileceğini gösterdi. Aşırı akrilamid alımının, tip 2 diyabet riski taşıyan kişilerde kardiyovasküler ölüm riskini yüzde 84 oranında artırdığı da belirlendi.
Çin'de yapılan bir başka araştırma ise yüksek akrilamid maruziyetinin önümüzdeki on yıl içinde kalp ve damar hastalıkları riskini yüzde 47 ila 67 arasında artırabileceğini kanıtladı.
Bu çalışmalarda, diyetteki akrilamid seviyesinin ortalama 32,6 ila 57 mikrogram arasında değiştiği belirtilirken, akrilamid seviyesi daha yüksek olanlarda daha ciddi kardiyovasküler sonuçlar gözlemlendi.
Profesör Oliver Jones, bir dilim tostun ortalama 4,8 mikrogram akrilamid içerdiğini ve bu miktarın ekmek yandığında iki katına çıkabileceğini söyledi.
İspanyol bilim insanlarına göre, akrilamid vücut dokularında yağ birikimine yol açabilir ve iltihaplanmayı artırarak kardiyovasküler hastalıkların öncüsü olan obeziteye katkı sağlayabilir.
Uzmanlar, akrilamidin birçok besinin içerisinde yaygın olarak bulunabileceğini, özellikle kızartılmış besinlerde daha yüksek oranda görülebildiğini belirtti.
Akrilamid, genellikle karbonhidrat içeren gıdaların yüksek sıcaklıklarda pişirilmesi sırasında oluşan bir kimyasal bileşiktir. Özellikle kızartma, kavurma, fırınlama gibi işlemler sırasında, patates, ekmek, kahve, bisküvi gibi gıdalarda akrilamid miktarı artabilir.
Akrilamid, amino asit asparagin ve şekerlerin yüksek sıcaklıklarda reaksiyona girmesi sonucu oluşur. Bu bileşik, genellikle kanserojen özellikleri ile tanınır ancak genel sağlık üzerindeki etkilerine dair araştırmalar, hala devam etmektedir.
Yüksek zekalı ülkelerin sıralaması açıklandı: Türkiye bu listede kaçıncı sırada?
Dünya genelinde hangi ülkelerin daha yüksek zekâ ortalamasına sahip olduğu merak konusu. World Population Review'nin hazırladığı "En Zeki Ülkeler" listesi, bu soruya yanıt veriyor. Zekâ testlerinden alınan puanlara dayanarak oluşturulan 100 ülkelik liste, dikkat çeken sıralamalar içeriyor. Ülkelerin ortalama IQ seviyelerine göre sıralandığı bu raporda, listenin son sırasında Senegal (60 IQ) bulunurken, zirvede Singapur (108 IQ) yer aldı. Türkiye ise 48. sırada (89 IQ) yer aldı. Avrupa ülkelerinin üst sıralarda yer aldığı listede, Asya ülkelerinin de önemli bir ağırlığı dikkat çekiyor.
Bilim insanları araştırdı: Taksi ve ambulans şoförleri Alzheimer’a daha az yakalanıyor
ABD'de yapılan yeni bir araştırma, taksi ve ambulans şoförlerinin Alzheimer hastalığına yakalanma oranlarının diğer meslek gruplarına kıyasla daha düşük olduğunu ortaya koydu. Harvard Tıp Fakültesi ve Mass General Brigham kuruluşundan araştırmacıların 2020-2022 yılları arasında gerçekleştirdiği çalışmada, 443 farklı meslekten ölen yaklaşık 9 milyon kişinin verileri incelendi. Bu kapsamda, Alzheimer’a bağlı ölüm oranları analiz edildi.
Araştırmaya göre, genel nüfusta Alzheimer nedeniyle gerçekleşen ölümler yüzde 1,69 oranında görülürken, bu oran taksi şoförlerinde yüzde 1,03, ambulans şoförlerinde ise yüzde 0,91 olarak tespit edildi. Bunun aksine, uçak pilotlarında bu oran yüzde 2,34'e kadar yükselirken, otobüs şoförlerinde yüzde 1,65 seviyesinde kaldı.
Araştırmacılar, Alzheimer riskinin düşük olmasını bu mesleklerde çalışan bireylerin düzenli olarak yön bulma ve mekânsal işleme gibi zihinsel becerileri aktif bir şekilde kullanmalarına bağlıyor. Dr. Vishal Patel, "Seyir ve navigasyon gerektiren görevlerin Alzheimer hastalığına karşı koruyucu bir etkisi olabileceği düşüncesini destekliyoruz. Ancak bu bulgular nedensellik kanıtlamıyor" dedi.
Benzer şekilde, daha önce İngiltere'de yapılan araştırmalar, Londra’daki taksi şoförlerinin hipokampus bölgelerinde uzun süreli mekânsal aktiviteler sonucu işlevsel değişiklikler yaşadığını göstermişti. Hipokampus, uzaysal hafıza ve yön bulma becerileri açısından kritik bir rol oynarken, Alzheimer’ın ilk etkilediği beyin bölgelerinden biri olarak biliniyor.
Araştırmacılar, hafıza yoğun meslekler ile Alzheimer riski arasındaki bu ilişkiyi anlamak için benzer navigasyon gerektiren otobüs şoförleri, uçak pilotları ve gemi kaptanları gibi mesleklerle karşılaştırmalar yaptı. Ancak bu meslekler arasında hafıza kullanım yoğunluğunun farklılık göstermesi, taksi ve ambulans şoförlerini ayrı bir kategoriye yerleştirdi.
Araştırmacılar, bu bireylerin mesleklerinden bağımsız olarak daha iyi navigasyon becerilerine sahip olabileceğini, dolayısıyla Alzheimer riskinin doğal olarak daha düşük olabileceğini de belirtti. Aynı zamanda, Alzheimer’a yatkın bireylerin yüksek bilişsel beceri gerektiren mesleklerde çalışma olasılığının daha düşük olduğuna da dikkat çektiler.
Gelecek sayımızda ilginç haberlerle sizlerle olmayı diliyoruz. Umutla kalın.
20 Aralık 2024
Sevgili Dergi okurları ve dinleyenlerimiz, birbirinden ilginç bilim haberlerimizle sizlerle birlikte olmaktan çok mutluyuz.
Önce başlıklar:
Son dönemlerin favori gıdası: Depresyona neden olduğu ortaya çıktı, riski yüzde 42 artırıyor
Bilim insanları ''Kahvaltıdaki en tehlikeli besin'' diyerek uyardı: Erken ölüm riskini yüzde 84 artırıyor
Yüksek zekalı ülkelerin sıralaması açıklandı: Türkiye bu listede kaçıncı sırada?
Bilim insanları araştırdı: Taksi ve ambulans şoförleri Alzheimer’a daha az yakalanıyor
Son dönemlerin favori gıdası: Depresyona neden olduğu ortaya çıktı, riski yüzde 42 artırıyor
İngiliz bilim insanları, genellikle vejetaryenler tarafından tercih edilen bitki bazlı etlerin, bireylerin ruh sağlığına zarar vererek depresyon riskini artırdığını kanıtladı. Araştırmada, bu tür gıdaların tansiyon üzerindeki etkisi de gözlemlendi.
Surrey Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir araştırma, laboratuvar ortamında üretilen et alternatiflerinin depresyon riskini artırabileceğini ortaya koydu. Araştırmaya göre, bitki bazlı et ürünlerini tüketen vejetaryenler, bu tür ürünleri tüketmeyenlere kıyasla depresyona girme olasılığı açısından yüzde 42 daha yüksek bir riske sahip.
Food Frontiers dergisinde yayımlanan çalışmada, vejetaryenlerin ruh sağlığı semptomları karşılaştırıldı. Sonuçlar, bitki bazlı et tüketenlerin daha yüksek tansiyon ve yüksek iltihaplanma seviyelerine sahip olduğunu gösterdi. Araştırmacılar, işlenmiş gıdaların vücuttaki iltihaplanmayı artırarak beyindeki kimyasalları olumsuz etkileyebileceğini ve bunun da ruhsal sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti.
Bilim insanları, İngiltere Biyobankası'ndan alınan 500 binden fazla kişinin sağlık verilerini inceledi. Uzmanlar, bitki bazlı etlerin ultra işlenmiş gıdalar kategorisinde yer aldığını çünkü bu ürünlerin koruyucu maddeler ve tatlandırıcılar gibi katkı maddeleri içerdiğini vurguladı.
Verilere göre, bitki bazlı et tüketen kişilerin daha yüksek kan basıncı ve C-reaktif protein seviyeleri gibi iltihap belirtileri gösterdiği ve iyi kolesterol seviyelerinin daha düşük olduğu belirlendi.
Bitki bazlı etlerin dengeli bir diyette güvenli olabileceğini belirten Profesör Nophar Geifman, bu tür ürünlerin depresyon ve iltihap arasındaki ilişkisinin daha fazla araştırılması gerektiğini söyledi.
Araştırmalar, fazla işlenmiş gıda tüketiminin kalp damar hastalıkları ve ölüm riskini artırdığını ortaya koyuyor. Bilim insanları, bu tür gıdalardaki katkı maddeleri ve kirleticilerin oksidatif strese yol açarak kalp sağlığını olumsuz etkileyebileceğini belirtiyor.
Her yıl yaklaşık 700.000 kişi, "Veganuary" adı verilen etkinlik kapsamında etten uzak durmayı tercih ediyor. Süpermarketler de bu talebe cevap vererek, bitki bazlı et satışına ağırlık veriyor.
Bilim insanları ''Kahvaltıdaki en tehlikeli besin'' diyerek uyardı: Erken ölüm riskini yüzde 84 artırıyor
Yapılan son araştırmaya göre, kızarmış ekmek ve patateste oluşan akrilamid isimli madde, kalp krizi ve felç riskini ciddi oranda tetikliyor. Genellikle nişastalı ürünlerin kavrulması ve fırınlanması sırasında ortaya çıkan bu kimyasal, sigara ve bazı kozmetik ürünlerin içerisinde de bulunuyor.
Doğal şekerlerin ısıyla reaksiyona girerek kararması sonucu meydana gelen yanmış karbonhidratlar da akrilamid açısından zengin gıdalar arasında yer alıyor.
Akrilamidin vücutta kanser riskini artırabileceği yönündeki endişeler uzun zamandır gündemdeydi ancak İspanyol uzmanlar, akrilamid tüketiminin kalp ve damar hastalıkları üzerinde de olumsuz etkiler yaratabileceğini ortaya koydu.
Nutrients dergisinde yayımlanan araştırmada, 100 binden fazla kişiyi kapsayan yaklaşık 20 yıllık veriler incelendi. Çalışma, yüksek akrilamid alımının kalp krizi ve felç gibi ciddi kardiyovasküler sağlık sorunlarının yanı sıra erken ölüm riskine de yol açabileceğini gösterdi. Aşırı akrilamid alımının, tip 2 diyabet riski taşıyan kişilerde kardiyovasküler ölüm riskini yüzde 84 oranında artırdığı da belirlendi.
Çin'de yapılan bir başka araştırma ise yüksek akrilamid maruziyetinin önümüzdeki on yıl içinde kalp ve damar hastalıkları riskini yüzde 47 ila 67 arasında artırabileceğini kanıtladı.
Bu çalışmalarda, diyetteki akrilamid seviyesinin ortalama 32,6 ila 57 mikrogram arasında değiştiği belirtilirken, akrilamid seviyesi daha yüksek olanlarda daha ciddi kardiyovasküler sonuçlar gözlemlendi.
Profesör Oliver Jones, bir dilim tostun ortalama 4,8 mikrogram akrilamid içerdiğini ve bu miktarın ekmek yandığında iki katına çıkabileceğini söyledi.
İspanyol bilim insanlarına göre, akrilamid vücut dokularında yağ birikimine yol açabilir ve iltihaplanmayı artırarak kardiyovasküler hastalıkların öncüsü olan obeziteye katkı sağlayabilir.
Uzmanlar, akrilamidin birçok besinin içerisinde yaygın olarak bulunabileceğini, özellikle kızartılmış besinlerde daha yüksek oranda görülebildiğini belirtti.
Akrilamid, genellikle karbonhidrat içeren gıdaların yüksek sıcaklıklarda pişirilmesi sırasında oluşan bir kimyasal bileşiktir. Özellikle kızartma, kavurma, fırınlama gibi işlemler sırasında, patates, ekmek, kahve, bisküvi gibi gıdalarda akrilamid miktarı artabilir.
Akrilamid, amino asit asparagin ve şekerlerin yüksek sıcaklıklarda reaksiyona girmesi sonucu oluşur. Bu bileşik, genellikle kanserojen özellikleri ile tanınır ancak genel sağlık üzerindeki etkilerine dair araştırmalar, hala devam etmektedir.
Yüksek zekalı ülkelerin sıralaması açıklandı: Türkiye bu listede kaçıncı sırada?
Dünya genelinde hangi ülkelerin daha yüksek zekâ ortalamasına sahip olduğu merak konusu. World Population Review'nin hazırladığı "En Zeki Ülkeler" listesi, bu soruya yanıt veriyor. Zekâ testlerinden alınan puanlara dayanarak oluşturulan 100 ülkelik liste, dikkat çeken sıralamalar içeriyor. Ülkelerin ortalama IQ seviyelerine göre sıralandığı bu raporda, listenin son sırasında Senegal (60 IQ) bulunurken, zirvede Singapur (108 IQ) yer aldı. Türkiye ise 48. sırada (89 IQ) yer aldı. Avrupa ülkelerinin üst sıralarda yer aldığı listede, Asya ülkelerinin de önemli bir ağırlığı dikkat çekiyor.
Bilim insanları araştırdı: Taksi ve ambulans şoförleri Alzheimer’a daha az yakalanıyor
ABD'de yapılan yeni bir araştırma, taksi ve ambulans şoförlerinin Alzheimer hastalığına yakalanma oranlarının diğer meslek gruplarına kıyasla daha düşük olduğunu ortaya koydu. Harvard Tıp Fakültesi ve Mass General Brigham kuruluşundan araştırmacıların 2020-2022 yılları arasında gerçekleştirdiği çalışmada, 443 farklı meslekten ölen yaklaşık 9 milyon kişinin verileri incelendi. Bu kapsamda, Alzheimer’a bağlı ölüm oranları analiz edildi.
Araştırmaya göre, genel nüfusta Alzheimer nedeniyle gerçekleşen ölümler yüzde 1,69 oranında görülürken, bu oran taksi şoförlerinde yüzde 1,03, ambulans şoförlerinde ise yüzde 0,91 olarak tespit edildi. Bunun aksine, uçak pilotlarında bu oran yüzde 2,34'e kadar yükselirken, otobüs şoförlerinde yüzde 1,65 seviyesinde kaldı.
Araştırmacılar, Alzheimer riskinin düşük olmasını bu mesleklerde çalışan bireylerin düzenli olarak yön bulma ve mekânsal işleme gibi zihinsel becerileri aktif bir şekilde kullanmalarına bağlıyor. Dr. Vishal Patel, "Seyir ve navigasyon gerektiren görevlerin Alzheimer hastalığına karşı koruyucu bir etkisi olabileceği düşüncesini destekliyoruz. Ancak bu bulgular nedensellik kanıtlamıyor" dedi.
Benzer şekilde, daha önce İngiltere'de yapılan araştırmalar, Londra’daki taksi şoförlerinin hipokampus bölgelerinde uzun süreli mekânsal aktiviteler sonucu işlevsel değişiklikler yaşadığını göstermişti. Hipokampus, uzaysal hafıza ve yön bulma becerileri açısından kritik bir rol oynarken, Alzheimer’ın ilk etkilediği beyin bölgelerinden biri olarak biliniyor.
Araştırmacılar, hafıza yoğun meslekler ile Alzheimer riski arasındaki bu ilişkiyi anlamak için benzer navigasyon gerektiren otobüs şoförleri, uçak pilotları ve gemi kaptanları gibi mesleklerle karşılaştırmalar yaptı. Ancak bu meslekler arasında hafıza kullanım yoğunluğunun farklılık göstermesi, taksi ve ambulans şoförlerini ayrı bir kategoriye yerleştirdi.
Araştırmacılar, bu bireylerin mesleklerinden bağımsız olarak daha iyi navigasyon becerilerine sahip olabileceğini, dolayısıyla Alzheimer riskinin doğal olarak daha düşük olabileceğini de belirtti. Aynı zamanda, Alzheimer’a yatkın bireylerin yüksek bilişsel beceri gerektiren mesleklerde çalışma olasılığının daha düşük olduğuna da dikkat çektiler.
Gelecek sayımızda ilginç haberlerle sizlerle olmayı diliyoruz. Umutla kalın.
20 Aralık 2024
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.