selvetbayraktarr@hotmail.com
Uzun, gür, kahverengi saçları, mavi kazağıyla, elleri klavyenin üzerinde çalışıyor.
Bir dal üzerinde salkım halinde kırmızı kuş üzümü meyveleri, parlak kırmızı renkte ve yuvarlak şekilde. Arka planda yeşil yapraklar ve bulanık bir doğa manzarası var. Kuş üzümleri, dallardan sarkarak yoğun bir şekilde bir arada duruyor.

Merhabalar Umudun Kadınları Dergisi dostları. Yepyeni bilimsel araştırmalarla sizlerleyiz. Önce başlıklar:



Bilim insanlarından tarihi keşif! Ömrü uzatan yeni gen 



'Burun içi Covid-19 aşısı kalıcı bağışıklık sağlıyor



Bilim insanları uyardı: 'Hafta sonu uykusu' kalp hastalığı riskini azaltıyor



Bilim insanları keşfetti: 'Beynimizi en çok harekete geçiren aşk biçimi hangisi



Kalp krizi riskini sıfıra indiriyor! 20 yıl ömrü uzatıyor: Uzun yaşam sağlayan mucizevi meyve



Bilim insanlarından tarihi keşif! Ömrü uzatan yeni gen 



Independent Türkçe'nin aktardığı çalışmada Kopenhag Üniversitesi'nden araştırmacılar bu doğrultuda önemli bir adım atarak ömrü uzatan yeni bir gen tespit etti. Araştırmacılar, uzun yaşamla yakından ilişkili, FOXO transkripsiyon faktörleri adlı bir grup proteini incelerken bu saptamayı yaptı.



Nature Communications adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada, ifade edilişleri değişince ömrün uzunluğunun değiştiği 10 gen tespit edildi. 



OSER1 adlı genin en büyük etkiyi yarattığını fark eden bilim insanları, buna odaklandı. Araştırmacılar OSER1'in meyve sineği, yuvarlak solucan ve ipek böceklerinin yanı sıra insanlarda da bulunduğunu belirtiyor.



Ekip hâlihazırda OSER1'in insanlarda oynadığı rolün boyutunu net bir şekilde belirlemeye çalışıyor. Yeterli kaynak olmadığını belirten Zhiquan Li, başyazarı olduğu çalışma hakkında şöyle diyor:



OSER1'in, yaşlanma ve uzun ömür üzerinde kayda değer bir düzenleyici olduğunu gösteren ilk çalışma. Gelecekte, OSER1 tarafından etkilenen yaşa bağlı belirli hastalıklar ve yaşlanma süreçleri hakkında bilgi sağlamayı umuyoruz.



Araştırmacılar yaşlanmayla bağlantılı hastalıklara karşı ilaçlar geliştirmeyi amaçladığından, çalışmanın başından itibaren insanlarda bulunan genlere odaklandıklarını belirtiyor.



Li, "Bu gen sadece hayvanlarda olsaydı, insan sağlığına uyarlanması zorluk yaratabilirdi" diye açıklıyor.



Genin, yaşam süresi üzerindeki etkisini anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulsa da bulgular, insanların sağlıklı ve uzun bir ömür sürmesine yönelik çalışmalarda önemli bir adıma işaret ediyor.



'Burun içi Covid-19 aşısı kalıcı bağışıklık sağlıyor



Covid-19’a karşı geliştirilen yeni bir burun spreyi aşısının, iğnesiz uygulama yöntemiyle virüse karşı geniş ve uzun süreli koruma sağlama potansiyeline sahip olduğu belirtildi.



CDO-7N-1 adı verilen bu canlı zayıflatılmış intranazal aşı, özellikle mukozal bağışıklık kazandırarak virüsün vücuda girdiği noktada etkili bir savunma oluşturuyor.



Aalto Üniversitesi'nde yapılan çalışmalarda, bu aşı ile tek doz uygulamanın bile güçlü ve uzun süreli bağışıklık sağladığı gösterildi.



Aşı, SARS-CoV-2'nin tüm proteinlerine karşı bağışıklık oluşturarak mevcut varyantlara karşı da etkili olduğunu kanıtladı.



CDO-7N-1 aşısı, diğer Covid-19 aşılarına göre önemli avantajlar sunuyor.



Aşının 4°C’de yedi aya kadar stabil kalabilmesi, özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde büyük bir avantaj sağlıyor.



Ayrıca, sadece tek bir dozun yeterli olması, daha az aşı takviyesi gerektireceği anlamına geliyor. Preklinik testlerde, bu aşının hayvanlarda güçlü antikor tepkileri oluşturduğu ve Covid-19'a yol açan virüsün çeşitli varyantlarına karşı etkili olduğu görüldü.



Bu yenilikçi aşının klinik denemelere geçmesiyle birlikte, gelecekte Covid-19’a karşı iğnesiz ve uzun süreli bir koruma sağlayabileceği belirtiliyor. Mevcut aşılar güçlü bir koruma sağlasa da bu yeni intranazal aşı, özellikle aşı takviyesi gerektiren durumlarda etkili bir alternatif olarak öne çıkıyor.



Bilim insanları uyardı: 'Hafta sonu uykusu' kalp hastalığı riskini azaltıyor



Hafta sonları ekstra uyku almanın, kalp hastalığı riskini önemli ölçüde azaltabileceği ortaya çıktı. 



Birleşik Krallık'ta 90 binden fazla kişi üzerinde yapılan bir araştırmada, hafta içi uykusuz kalanların, hafta sonları telafi uykusuyla kalp hastalığı riskini %20 oranında düşürebileceği tespit edildi. Araştırmayı yürüten Çin Ulusal Kardiyovasküler Hastalıklar Merkezi'nden Yanjun Song, "Yeterli telafi uykusu, kalp hastalığı riskini azaltmada etkili bir yöntemdir" dedi. 



Araştırmada, uyku yetersizliği çeken bireyler arasında hafta sonları en fazla telafi uykusu alanların, kalp hastalığı riskini %19 daha düşük seviyede yaşadığı belirtildi. Çalışma kapsamında, uyku alışkanlıkları ve kalp hastalıkları üzerine 14 yıllık bir takip yapıldı. 



Araştırma, hafta sonları 1,28 ila 16,06 saat arası ekstra uyku alanların, kalp hastalığı riskinin, hafta sonu çok az veya hiç uyumayanlara göre %19 daha düşük olduğunu gösterdi. 



Araştırmanın bir alt grubunda ise günlük uyku yetersizliği yaşayanlar arasında en fazla telafi uykusu alanların kalp hastalığı riskinin %20 oranında düştüğü görüldü. Araştırma sonuçlarını değerlendiren British Heart Foundation'dan Prof. James Leiper, "Birçok insan iş veya aile yükümlülükleri nedeniyle yeterince uyuyamıyor. Hafta sonları uzun uyumanın düzenli bir iyi gece uykusunun yerini tutmasa da bu büyük çaplı araştırma kalp hastalığı riskini azaltmada etkili olabileceğini gösteriyor" dedi. 



Leiper, ayrıca düzenli olarak en az yedi saat uyumanın önemine dikkat çekti ve gelecekteki çalışmaların uyku düzenlerinin kalp sağlığı üzerindeki etkilerini daha iyi anlamamıza yardımcı olacağını belirtti.



Bilim insanları keşfetti: 'Beynimizi en çok harekete geçiren aşk biçimi hangisi



Finlandiya’daki Aalto Üniversitesi’nden araştırmacılar, farklı aşk türlerinin beyin üzerindeki etkilerini inceledi.



Çalışmada, ebeveyn sevgisinin, beyindeki ödül sisteminde en güçlü etkiyi yarattığı ortaya kondu.



55 ebeveynin katıldığı çalışmada, çeşitli sevgi türleri sırasında beyin aktiviteleri incelendi.



Ebeveyn sevgisi, özellikle striatum bölgesinde derin bir aktivasyon yarattı. Bu bölge, diğer sevgi türlerinde aynı yoğunlukta aktive olmadı.



Ayrıca, evcil hayvan sahiplerinin beyinlerinde sosyal alanların, evcil hayvan sevgisi sırasında daha aktif olduğu gözlemlendi. Bu bulgular, sevginin beyindeki etkilerini anlamada önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.



Çalışmayı yürüten filozof ve araştırmacı Parttyli Rinne, bu bulguların sevginin beynimizde nasıl işlendiğine dair yeni bilgiler sunduğunu belirtiyor.



Romantik aşk, arkadaşlık ve evcil hayvan sevgisi gibi farklı sevgi türlerinin beyin üzerindeki etkileri karşılaştırıldığında, benzer beyin bölgelerinin aktive olduğu ancak yoğunluklarının değiştiği görülüyor.



Özellikle evcil hayvan sevgisiyle ilgili beyin aktivitelerinin, bir kişinin evcil hayvan sahibi olup olmadığını belirlemede ipucu verdiği de keşfedildi.



Bu çalışma, sevginin sadece bir duygu olmadığını, aynı zamanda beynimizde derin biyolojik etkiler yaratan karmaşık bir süreç olduğunu gösteriyor.



Ebeveyn sevgisinin beyindeki bu güçlü etkisi, sevgi türlerinin beynimizde nasıl farklı şekillerde işlendiğine dair yeni bir anlayış sunuyor.



Kalp krizi riskini sıfıra indiriyor! 20 yıl ömrü uzatıyor: Uzun yaşam sağlayan mucizevi meyve



Günümüzün modern tıbbı, insanların yaşam kalitesini artırmak ve ömrünü uzatmak adına sürekli olarak yeni keşiflerle karşımıza çıkıyor. Son olarak, on yıl süren detaylı bir araştırmanın sonuçları, bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı. Araştırmacılar, insan ömrünü en az 20 yıl uzatabilecek, kan damarlarını gençleştiren ve kalp krizi riskini sıfıra indiren bir meyve keşfettiklerini açıkladı. Frenk üzümü, antioksidanlar açısından son derece zengin bir meyve olarak biliniyor. Araştırmalar, frenk üzümünün düzenli tüketiminin kalp sağlığı üzerinde çok güçlü etkiler yarattığını gösteriyor. Kan damarlarını gençleştirici etkisi sayesinde dolaşım sistemini koruyor ve özellikle kalp krizi riskini önemli ölçüde azaltıyor. Bu bulgular, kalp sağlığını korumak isteyenler için umut verici nitelikte. Frenk üzümünün içeriğinde bulunan yüksek antioksidanlar ve polifenoller, serbest radikalleri nötralize ederek hücre hasarını önlüyor ve yaşlanmayı geciktiriyor. Bu sayede, düzenli frenk üzümü tüketimi, insan ömrünü en az 20 yıl uzatabilecek potansiyele sahip. Frenk üzümünün bu güçlü etkisi, sağlıklı ve uzun bir yaşamın kapılarını aralıyor. Frenk üzümü, sadece ömrü uzatmakla kalmıyor; aynı zamanda vücudu gençleştirici özelliklere de sahip. Kan damarlarını yenileyen ve cilt hücrelerini canlandıran frenk üzümü, yaşlanma belirtilerini azaltarak daha genç ve enerjik bir yaşam sürmeyi mümkün kılıyor. Ayrıca, bağışıklık sistemini güçlendiren frenk üzümü, hastalıklara karşı koruma sağlıyor ve genel sağlığı destekliyor. Araştırmanın sonuçları, bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı ve frenk üzümünün sağlığa olan faydaları üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiği vurgulandı. Uzmanlar, Frenk üzümünün beslenme düzenine eklenmesinin uzun vadede büyük faydalar sağlayabileceğini belirtiyor ve bu güçlü meyvenin günlük hayatta daha fazla tüketilmesi gerektiğini öneriyor.



Gelecek sayımızda sizlerle buluşmak için yepyeni bilimsel araştırmaların peşinde koşmaya devam edeceğiz. Umutla kalın.



21 Eylül 2024

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.