selvetbayraktarr@hotmail.com
Uzun, gür, kahverengi saçları, mavi kazağıyla, elleri klavyenin üzerinde çalışıyor.
Bir insanın elinin üzerinde bir sivrisinek, deriye konmuş ve kan emiyor. Arka plan bulanık ve yeşil tonlarda. Sivrisineğin ince bacakları ve uzun hortumu var.

Merhabalar değerli dinleyicilerimiz ve izleyenlerimiz, yine yepyeni bilimsel araştırmalarla sizlerleyiz. Çok olumlu ve güzel haberlerimiz var sizlere.



Önce başlıklar:



Yemeğe sonradan tuz ekleyenler dikkat: Binlerce kişinin verileri incelendi



Sivrisinekler hangi renkleri seviyor, hangilerinden kaçıyor?



Prezervatife alternatif: Erkekler için doğum kontrol hapı geliştiriliyor



Yemeğe sonradan tuz ekleyenler dikkat: Binlerce kişinin verileri incelendi



Tuz tüketiminin demans ve tip 2 diyabet riskinin yükselmesiyle bağlantısı önceki çalışmalarda bulunmuştu. Bu maddenin mide kanserine yakalanma riskini artırdığına yönelik bugüne kadar elde edilen bulgularsa tuzun önemli bir yer tuttuğu Asya ülkelerinden geliyordu.



Independent Türkçe'nin aktardığına göre, Viyana Tıp Üniversitesi'nden araştırmacılar kapsamlı bir çalışma yürüterek bu bağlantının dünyanın farklı yerlerinde de var olduğunu gösterdi. 



Birleşik Krallıktaki yurttaşların genetik ve sağlık verilerini barındıran geniş kapsamlı BioBank'ten, ortalama yaşı 56 olan 471 bin 144 kişinin verisinin incelendiği çalışmada katılımcılara "Yemeğinize sofrada tuz ekliyor musunuz?" gibi sorular soruldu.



Gastric Cancer adlı hakemli dergide yayımlanan araştırma kapsamında bu veriler, yaklaşık 11 yıllık takip süresi boyunca saptanan 640 mide kanseri hastasının idrarında tespit edilen tuz seviyeleriyle karşılaştırıldı.



Demografik ve sosyoekonomik etmenler, yaşam tarzı faktörleri ve diğer rahatsızlıkları da göz önüne alan araştırmacılar, sofrada yemeğe her zaman tuz ekleyenlerin bunu neredeyse hiç yapmayanlara kıyasla mide kanserine yakalanma oranının yüzde 41 daha yüksek olduğunu tespit etti.



Dünya genelinde en yaygın 5. kanser olan mide kanseri riski yaşla birlikte yükselse de son yıllarda 50 yaşın altındaki kişilerin hastalığa yakalanma oranında artış görülüyor.



Tuzun burada tam olarak nasıl bir rol oynadığı üzerinde henüz bir fikir birliği sağlanmış değil. Fakat bazı araştırmacılar yüksek miktardaki sodyumun mide zarına zarar vererek organı, mide kanseri riskini artırdığı bilinen Helikobakter pilori bakterisine karşı daha savunmasız hale getirdiğini düşünüyor. 



Araştırmayı yürüten ekip bu sonuçların önemine dikkat çekmekle beraber çalışmanın bazı kısıtlamaları olduğunu da belirtiyor. Örneğin geniş bir kohort kullanılmasına karşın yaş, cinsiyet, etnik köken, Helikobakter pilori enfeksiyonu ve sigara kullanımı gibi potansiyel faktörlerin etkisini değerlendirecek kadar sayıda kanser vakası yoktu.



Bunun yanı sıra katılımcıların tükettiği tuz miktarına dair detaylı bilgilerin eksikliği de önemli bir kısıtlama. Yine de yeni araştırma tuz kullanımının zararlarına dikkat çekerken çalışmayı yürüten Tilman Kühn şöyle diyor:



"Aşırı yüksek tuz tüketiminin olumsuz etkilerine dair farkındalık yaratmak ve mide kanserini önlemeye yönelik tedbirlere temel oluşturmak istiyoruz."



Sivrisinekler hangi renkleri seviyor, hangilerinden kaçıyor?



Bilim insanları, bu yılın “çok kötü” bir sivrisinek mevsimi olacağını tahmin ediyor. Aynı zamanda böcek kaynaklı hastalıklarda artış olacağı konusunda uyarıda da bulunuyor. Sivrisinekleri kendinizden uzak tutmak için çeşitli spreyler, mumlar ve kremler bulunuyor olsa da kullanabileceğiniz bir diğer yöntem ise giydiğiniz kıyafetlerin rengini düzenlemek. Chip'in de aktardığı gibi Washington Üniversitesi araştırmacıları, sivrisineklerin kırmızı, turuncu, siyah ve camgöbeği renklere özel ilgi duyduğunu söylüyor. Buna karşılık, böceklerin yeşil, mor, mavi ve beyaz renklere pek ilgi duymamalarından dolayı, yaz mevsiminde dışarıdayken bu renkleri giymek daha iyi bir tercih olabilir.



Washington Üniversitesi biyoloji profesörü Jeffrey Riffell, yaptığı bir açıklamada şunları söylüyor:



“Bana en sık sorulan sorulardan biri, ‘Sivrisineklerin beni ısırmasını nasıl engelleyebilirim?’ oluyor. Önceden, sivrisinekleri çeken üç ana işaret olduğunu söylerdim: Nefesiniz, teriniz ve cildinizin sıcaklığı. Ama şimdi bu çalışmada, dördüncü bir işaret bulduk: kırmızı renk, sadece kıyafetlerinizde değil, aynı zamanda herkesin cildinde de bulunur. Cildimizin rengi ne olursa olsun, hepimiz güçlü bir kırmızı iz saçıyoruz. Cildimizdeki bu çekici renkleri filtrelemek veya bu renklerden kaçınan kıyafetler giymek, sivrisinek ısırıklarını önlemenin başka bir yolu olabilir.” 2022’de yayınlanan çalışma, farklı türde görsel ve koku ipuçları sunulduğunda dişi sarıhumma sivrisineklerinin (Aedes aegypti) davranışlarını izleyerek gerçekleştirildi. Tüm sivrisinek türlerinde olduğu gibi, bu türün de yalnızca dişileri kan emer ve Aedes Aegypti’nin ısırıkları ölümle sonuçlanabilecek dang humması, sarıhumma, chikungunya ve Zika virüsünü bulaştırabilir.



Araştırmacılar, böcekleri bir koku ve renkli bir nokta veya insan eli gibi farklı görsel desenlerle doldurulmuş minyatür test haznelerinde gözlemledi. Herhangi bir koku uyarıcısı olmadığında, sivrisinekler haznenin altındaki noktayı, rengini umursamadan büyük ölçüde görmezden geldi. Bir miktar karbondioksit eklendiğinde, sivrisinekler kırmızı, turuncu, siyah veya camgöbeği noktalara doğru uçarken, yeşil, mavi ve mor olanlardan kaçındılar.



İnsanların doğal soluma süreci sonucu da ortaya çıkan karbondioksit, böcekler tarafından koklanabiliyor ve deney, gazın sivrisineklerin gözlerinin görsel spektrumda belirli dalga boylarını tercih etmesini sağladığını gösterdi.



Böceklerin bu davranışı, sokakta yürürken bir yemek (örneğin fırından yeni çıkan bir ekmek) kokusu almanıza benzetiliyor. Böyle bir koku aldığınızda, etrafa bakarak etrafınızdaki fırın, pastane veya restoran tabelası gibi görsel işaretler aramaya başlayabilirsiniz. Benzer bir şekilde sivrisinekler de karbondioksit kokusu aldıktan sonra etrafta diğer işaretleri aramaya başlıyor olabilir ve giysilerinizin renkleri, sineklerin sizi çok daha geç fark etmesine yardımcı olabilir.



Prezervatife alternatif: Erkekler için doğum kontrol hapı geliştiriliyor



Doğum kontrol hapı veya oral kontraseptifler, kadınlar tarafından kullanılan gebelikten korunma yöntemleri olarak tanınıyor. Rahim içi araçlar, spiraller, hormon iğneleri gibi çoğu doğum kontrol yöntemi, gebeliği önleme yükünü kadınlara yüklüyor. Çoğunlukla hormon içerikli bu yöntemler, vücudun doğal hormon dengesini etkileyebileceğinden bazı yan etkiler ve soru işaretleri oluşturuyor. Geliştirilen erkek doğum kontrol hapları ise, hormon içermiyor.



Minnesota Üniversitesi'ndeki bir ekip tarafından oluşturulan yeni bir ilaç, proteinlerin memelilerde doğurganlık ve erkeklik için çok önemli olduğu bilinen A vitaminine bağlanmasını engelliyor. Amerikan Kimya Derneği'nin araştırmasına göre, ilaç farelerde hamileliği önlemede yüzde 99 etkili ve belirlenen herhangi bir yan etkisi yok.



Fareler üzerinde yapılan deneylerde dört hafta boyunca ilaç kullanan farelerin sperm sayılarının, gebelik oluşturamayacak bir seviyeye gerilediği görüldü. İlaç kullanımı sonlandırıldıktan 4 ila 6 hafta sonra ise etki ortadan kalktı ve sperm sayıları tekrar normale döndü. Bu geri dönüştürülebilir etki, kalıcı bir durum olmaksızın gebeliği önlemenin anahtarı olabilir. Bu doğum kontrol yönteminin hormon içermediği için daha az yan etkiye sahip olması bekleniyor. Erkek doğum kontrol haplarına yönelik daha önceki girişimler, büyük ölçüde, depresyona, kilo alımına ve libido azalmasına yol açabilen testosteronu bloke ederek çalışıyordu. Bu yöntemde ise farelere normal dozun çok üstünde ilaç verilse dahi, böyle bir etki gözlemlenmedi.



Yürütülen bir başka çalışma ise omuzdan sürülen bir jelle doğum kontrolünü sağlamayı amaçlıyor. Her ne kadar araştırmalar tamamlanmamış olsa ve piyasada erkekler için doğum kontrol yöntemleri sınırlı olsa da bilim insanları, erkek doğum kontrolündeki bu son gelişmelerin, her cinsiyetten insanın üreme sağlığını kontrol altına almasına izin vereceğinden umutlu. Bu yeni gelişmelerle gebeliği önlemede her iki cinsiyetin yük paylaşımı daha adil olabilir.



Gelecek sayımızda buluşmak dileğiyle umutla kalın.



17.Haziran 2024

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.