Yazan: Psikolojik Danışman Şeyma BÜYÜKURVAY ŞATAY
Deprem bölgesine gönderilmek üzere dünya kadar eşya toplandı. Her birine temel ihtiyaç olacak giysi, yiyecek, hijyen ya da ısınma eşyaları götürülmeye çalışıldı. Çocuklar da dahil oldu. Pek çoğu daha fiziksel ihtiyaçlar tamamlanmamışken, daha ilk günlerde oyuncaklar koydu kolilerine, hatta içlerine notlar bile yazıp bıraktı. Ve içlerinde oyuncakların gideceği depremzede çocukların, depremzede arkadaşlarının hayalleri… Neydi acaba temel ihtiyaçların bu kadar konuşulduğu günlerde oyuncaklara sırayı getiren motivasyon? Vinnicott’a göre oyun çocuğun hayatın içinde kendini gördüğü ve hayata bağlandığı bir alandır. O yüzden çocuklar için fiziksel ihtiyaçların yanı sıra bu kadar önde gelir oyuncaklar.
Afetler yaşanırken eğer söz konusu bir çocuk oyun oynuyorsa psikolojik iyilik hali yerinde sayılır, belki ilgilenilmez… Çocuk oyun oynuyorsa, yaşadıklarıyla baş etmeye çalışıyordur. Bu, dertsiz tasasız olduğu anlamına gelmez. O halde travmatik olaylarda depremzede veya depremzede olmayan çocuklar için oyun öncelikli bir ihtiyaçtır. O yüzden ben de çocuklarla çalışan bir psikolojik danışman olarak “çocukların ve oyunun hakikaten sırası mı” sorusuna, çocukların unutup bir şey anlamadığı yanılgısına dair yazmak istedim.
Psikolojik travma bireyin varlığını, güvenliğini tehdit eden yaşantıların etkisidir. Yalnızca olayı yaşayanlar değil, bir şekilde şahitlik edenler de ikincil travma yaşarlar. Yani depremi yaşamamak ama haberlerden, çevredeki insanlardan duyulanlarla, görülenlerle deneyimlenen haldir. Travmatik yaşantılardan sonra şok, inkâr, agresiflik; yoğun çaresizlik, umutsuzluk, suçluluk ve yalnızlık hisleri görülebilir. Bunlar, bunlara bağlı tepkiler normaldir. Travma sonrası iyileşme ise bunların tamamen ortadan kalkmasını değil, bunlarla baş etmeyi kapsar. Çocuklar için de aynı bilgiler geçerlidir.
Toparlanma sürecini hızlandıran, güçlü bir toparlanmaya alan açan ise duygularını ifade edeceği güvenli alana sahip olmak, rutin ve kontrole erişimdir. Çocuklar için her biri oyunla mümkündür. Bunları sağlamak için çocuklara yaklaşım ise şu şekilde özetlenebilir:
*Çocuklar korkularını, üzüntülerini içtenlikle dile getirebilmeliler. Bunun için; kendileri gibi korkan, öfkelenen yetişkinlerin rol modelliğine ihtiyaç duyabilirler. Duygularınızı çocuklarla paylaşmaktan kaçınmayın. Birlikte ağlamanın ve sonra toparlanmanın iyileştiriciliğine dâhil olun.
*Çocuklar olanlarla ilgili yeterince bilgiye sahip olmayabilirler, bildikleri yanlış bilgiler olabilir. Bu yanlış bilgiler, onların travmayı daha derin ve sarsıcı hissetmesine neden olabilir. Bu nedenle neler bildikleri, neleri bilmeye ihtiyaç duydukları anlaşılmalı; bilgi kaynakları sunulmalıdır.
*Çocuklar agresif davranışlar sergileyebilir. Önceden kazandıkları olumlu bir alışkanlıkta gerileyebilirler, parmak emme gibi… Bu tepkilerin normal olduğunu bilerek zamana, toparlanmaya ihtiyaç olduğunu çocukla da konuşun.
*Çocuk terk edilme kaygısı yaşayabilir. Bu durumda sevgi ve güveninizi göstermeyi, eskiden olduğundan daha fazla sarılmayı ihmal etmeyin.
*Onunla oyunlar oynayın. Oyunlarında afet anını veya sonradan olanları tekrarlarsa paniklemeden eşlik edin. Bunun bir iç dökme gibi olduğunu aklınızda tutun. Resim, müzik dans gibi faaliyetlerle hem duygusal ifade alanı oluşturmasına hem de rutinine dönmesine alan açın.
*Arkadaşlarıyla, başka yakınlarıyla iletişimde olmasını sağlayın. Bu da yine duygularını ifade etmesine, rutinde olmasına yardım edecektir.
*Uyku, beslenme, hareket gibi fiziksel ihtiyaçları ihmal etmeyin.
*Depremzede çocuğun evi değişmişse yeni eve özgü rutinlerin geliştirilmesi gerekir. Yeni evde kendine ait bir alan sağlanabilir. Bir odası olmayabilir ancak kendisine ait bir köşesi, oyuncak ve kitaplarını koyduğu bir alanı olması önemlidir. Burayı kendi isteğine göre düzenlemesini sağlayın. Eğer isteksizse eski zamanlardan bildiğiniz ilgi alanına göre düzenlemeye çalışın ama zorlamadan onun yardımının gerektiğini dile getirin.
*Eğer depremzede çocuk engelliyse ortamı engel durumuna göre düzenleyin. Örneğin görme engelli çocuk etraftaki büyük eşyaların yeri değiştiğinde bilmeli. Tekerlekli sandalye veya yürüteçle hareket eden çocuk için geçişini engellemeyecek bir düzenleme yapın.
*Eğer dilini bilmediğiniz işaret dili veya yabancı dil konuşan bir çocuksa kısa vadede ortak iletişim kanallarını bulmaya çalışın. Bunun için sivil toplum örgütleri ve profesyonellerden yardım alın.
*Bütün bunlar olurken kendi iyilik halinizi, rutin ihtiyacınızı göz ardı etmeyin.
Bunlar, aksi yazmadığı sürece depremzede ve depremzede olmayan çocuklar için geçerlidir. Bu dönemde özellikle kayıpları olan çocuklar için de şunlar önemlidir:
*Yukarıdakilerin hepsi hala geçerlidir.
*Çocuğa kaybı; ona en yakın kişi tarafından söylenmelidir.
*Kaybı olan çocuklar kaybedilen kişinin yakınlığına göre, diğer depremzedelerden farklı olarak artık farklı kişilerle yaşamaya başlıyor olabilir. Bu durumda yeniden bir güvenli yakınlığın, yeniden güvenli ortamın inşa edilmesi gerekir. Bunun en içten aracı ise oyunlar ve duygusal paylaşımlardır.
*Çocuk kayıpla ilgili kendini suçluyor olabilir. Bununla ilgili doğru bilgileri sağlayın. Olanların; yaramazlık yapmasıyla veya annesine bağırmasıyla ilgili olmadığını anlatın…
*Çocuk, özellikle 5 yaş ve daha küçükse ölümün anlamını bilmiyor olabilir. Ona ölümü anlatırken ‘uykuyu’ kullanmayın. Bu sağlıklı uyumasını engeller ve uyuyan diğer yakınları için korkmasına neden olur. Gidenin geri gelmeyeceğini, artık üşüyüp acıkmadığını ve canının da acımadığını anlatın.
*Yakınındakilerin onu terk edeceği kaygısını yaşayabilir. Bunu önlemek için sevginin ifadesi, temas ve rutinin devamı önemlidir.
İnsanlık, yaşamın en zor olduğu zamanlarda dahi toparlanmıştır. Kendi deneyimimiz açısından da böyledir. Bizler acılarımızı unutmayız veya onları silmeyiz ancak onlarla var olmayı başarabiliriz. Bunu kendi dayanıklılığımızla, etrafımızdan alabildiğimiz destekle, rutine kavuşmamızla ve bazen de bir uzmandan destek alarak başarırız. Nasıl ki bir ağaç tüm yaprakları dökülüp dalları kırılınca büyümekten; yeni dallar, yapraklar ve çiçekler vermekten vazgeçmezse… Nasıl eski çiçeklerini geri getirmeden büyür ve yeşillenirse öyle…
21 Şubat 2023
Deprem bölgesine gönderilmek üzere dünya kadar eşya toplandı. Her birine temel ihtiyaç olacak giysi, yiyecek, hijyen ya da ısınma eşyaları götürülmeye çalışıldı. Çocuklar da dahil oldu. Pek çoğu daha fiziksel ihtiyaçlar tamamlanmamışken, daha ilk günlerde oyuncaklar koydu kolilerine, hatta içlerine notlar bile yazıp bıraktı. Ve içlerinde oyuncakların gideceği depremzede çocukların, depremzede arkadaşlarının hayalleri… Neydi acaba temel ihtiyaçların bu kadar konuşulduğu günlerde oyuncaklara sırayı getiren motivasyon? Vinnicott’a göre oyun çocuğun hayatın içinde kendini gördüğü ve hayata bağlandığı bir alandır. O yüzden çocuklar için fiziksel ihtiyaçların yanı sıra bu kadar önde gelir oyuncaklar.
Afetler yaşanırken eğer söz konusu bir çocuk oyun oynuyorsa psikolojik iyilik hali yerinde sayılır, belki ilgilenilmez… Çocuk oyun oynuyorsa, yaşadıklarıyla baş etmeye çalışıyordur. Bu, dertsiz tasasız olduğu anlamına gelmez. O halde travmatik olaylarda depremzede veya depremzede olmayan çocuklar için oyun öncelikli bir ihtiyaçtır. O yüzden ben de çocuklarla çalışan bir psikolojik danışman olarak “çocukların ve oyunun hakikaten sırası mı” sorusuna, çocukların unutup bir şey anlamadığı yanılgısına dair yazmak istedim.
Psikolojik travma bireyin varlığını, güvenliğini tehdit eden yaşantıların etkisidir. Yalnızca olayı yaşayanlar değil, bir şekilde şahitlik edenler de ikincil travma yaşarlar. Yani depremi yaşamamak ama haberlerden, çevredeki insanlardan duyulanlarla, görülenlerle deneyimlenen haldir. Travmatik yaşantılardan sonra şok, inkâr, agresiflik; yoğun çaresizlik, umutsuzluk, suçluluk ve yalnızlık hisleri görülebilir. Bunlar, bunlara bağlı tepkiler normaldir. Travma sonrası iyileşme ise bunların tamamen ortadan kalkmasını değil, bunlarla baş etmeyi kapsar. Çocuklar için de aynı bilgiler geçerlidir.
Toparlanma sürecini hızlandıran, güçlü bir toparlanmaya alan açan ise duygularını ifade edeceği güvenli alana sahip olmak, rutin ve kontrole erişimdir. Çocuklar için her biri oyunla mümkündür. Bunları sağlamak için çocuklara yaklaşım ise şu şekilde özetlenebilir:
*Çocuklar korkularını, üzüntülerini içtenlikle dile getirebilmeliler. Bunun için; kendileri gibi korkan, öfkelenen yetişkinlerin rol modelliğine ihtiyaç duyabilirler. Duygularınızı çocuklarla paylaşmaktan kaçınmayın. Birlikte ağlamanın ve sonra toparlanmanın iyileştiriciliğine dâhil olun.
*Çocuklar olanlarla ilgili yeterince bilgiye sahip olmayabilirler, bildikleri yanlış bilgiler olabilir. Bu yanlış bilgiler, onların travmayı daha derin ve sarsıcı hissetmesine neden olabilir. Bu nedenle neler bildikleri, neleri bilmeye ihtiyaç duydukları anlaşılmalı; bilgi kaynakları sunulmalıdır.
*Çocuklar agresif davranışlar sergileyebilir. Önceden kazandıkları olumlu bir alışkanlıkta gerileyebilirler, parmak emme gibi… Bu tepkilerin normal olduğunu bilerek zamana, toparlanmaya ihtiyaç olduğunu çocukla da konuşun.
*Çocuk terk edilme kaygısı yaşayabilir. Bu durumda sevgi ve güveninizi göstermeyi, eskiden olduğundan daha fazla sarılmayı ihmal etmeyin.
*Onunla oyunlar oynayın. Oyunlarında afet anını veya sonradan olanları tekrarlarsa paniklemeden eşlik edin. Bunun bir iç dökme gibi olduğunu aklınızda tutun. Resim, müzik dans gibi faaliyetlerle hem duygusal ifade alanı oluşturmasına hem de rutinine dönmesine alan açın.
*Arkadaşlarıyla, başka yakınlarıyla iletişimde olmasını sağlayın. Bu da yine duygularını ifade etmesine, rutinde olmasına yardım edecektir.
*Uyku, beslenme, hareket gibi fiziksel ihtiyaçları ihmal etmeyin.
*Depremzede çocuğun evi değişmişse yeni eve özgü rutinlerin geliştirilmesi gerekir. Yeni evde kendine ait bir alan sağlanabilir. Bir odası olmayabilir ancak kendisine ait bir köşesi, oyuncak ve kitaplarını koyduğu bir alanı olması önemlidir. Burayı kendi isteğine göre düzenlemesini sağlayın. Eğer isteksizse eski zamanlardan bildiğiniz ilgi alanına göre düzenlemeye çalışın ama zorlamadan onun yardımının gerektiğini dile getirin.
*Eğer depremzede çocuk engelliyse ortamı engel durumuna göre düzenleyin. Örneğin görme engelli çocuk etraftaki büyük eşyaların yeri değiştiğinde bilmeli. Tekerlekli sandalye veya yürüteçle hareket eden çocuk için geçişini engellemeyecek bir düzenleme yapın.
*Eğer dilini bilmediğiniz işaret dili veya yabancı dil konuşan bir çocuksa kısa vadede ortak iletişim kanallarını bulmaya çalışın. Bunun için sivil toplum örgütleri ve profesyonellerden yardım alın.
*Bütün bunlar olurken kendi iyilik halinizi, rutin ihtiyacınızı göz ardı etmeyin.
Bunlar, aksi yazmadığı sürece depremzede ve depremzede olmayan çocuklar için geçerlidir. Bu dönemde özellikle kayıpları olan çocuklar için de şunlar önemlidir:
*Yukarıdakilerin hepsi hala geçerlidir.
*Çocuğa kaybı; ona en yakın kişi tarafından söylenmelidir.
*Kaybı olan çocuklar kaybedilen kişinin yakınlığına göre, diğer depremzedelerden farklı olarak artık farklı kişilerle yaşamaya başlıyor olabilir. Bu durumda yeniden bir güvenli yakınlığın, yeniden güvenli ortamın inşa edilmesi gerekir. Bunun en içten aracı ise oyunlar ve duygusal paylaşımlardır.
*Çocuk kayıpla ilgili kendini suçluyor olabilir. Bununla ilgili doğru bilgileri sağlayın. Olanların; yaramazlık yapmasıyla veya annesine bağırmasıyla ilgili olmadığını anlatın…
*Çocuk, özellikle 5 yaş ve daha küçükse ölümün anlamını bilmiyor olabilir. Ona ölümü anlatırken ‘uykuyu’ kullanmayın. Bu sağlıklı uyumasını engeller ve uyuyan diğer yakınları için korkmasına neden olur. Gidenin geri gelmeyeceğini, artık üşüyüp acıkmadığını ve canının da acımadığını anlatın.
*Yakınındakilerin onu terk edeceği kaygısını yaşayabilir. Bunu önlemek için sevginin ifadesi, temas ve rutinin devamı önemlidir.
İnsanlık, yaşamın en zor olduğu zamanlarda dahi toparlanmıştır. Kendi deneyimimiz açısından da böyledir. Bizler acılarımızı unutmayız veya onları silmeyiz ancak onlarla var olmayı başarabiliriz. Bunu kendi dayanıklılığımızla, etrafımızdan alabildiğimiz destekle, rutine kavuşmamızla ve bazen de bir uzmandan destek alarak başarırız. Nasıl ki bir ağaç tüm yaprakları dökülüp dalları kırılınca büyümekten; yeni dallar, yapraklar ve çiçekler vermekten vazgeçmezse… Nasıl eski çiçeklerini geri getirmeden büyür ve yeşillenirse öyle…
21 Şubat 2023
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.