Sarı saçları, parlament mavi örgülü, sol omzunun altı işlemeli kazağı ile gülümsüyor. Önünde açık bir defter, sağ elinde kalemi var.
Uzun saçlı iki kadın arkaları dönük şekilde güneş batışında birbirlerine sarılarak poz vermişler. Kadınlardan birinin eli havada ve zafer işaret yapıyor.
YAZAN: Aynur YURTSEVEN

‘Umudumu hiçbir zaman yitirmedim

Acılarımı yedirmedim

Acı varsa onu duymak başka

Acıya yenik düşmek başka

Acıya yenik değiliz

Ne ben ne de şiirim.’

Büyük şair Gülten Akın, 23 Ocak 1923 tarihinde, Yozgat’ta doğdu. İlköğrenimini Yozgat’ın Sorgun ilçesinde tamamladı. 1940’lı yıllarda memleketi Yozgat’tan Ankara’ya göç etti. Orta öğrenimini Ankara Atatürk Anadolu Lisesinde tamamladı. 1955 yılında, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. 1956 yılında, Yaşar Cankoçak ile evlendi. Bu evlilikten beş çocuk sahibi oldu.

Kaymakam olan eşinin görevi nedeniyle 1958-1972 yılları arasında Anadolu’nun çeşitli ilçelerinde yaşadı. Gevaş, Aluçra, Gerze, Saray ilçelerinde ve Kahramanmaraş’ta avukatlık ve öğretmenlik yaptı. 1972 yılında, Ankara’ya yerleşerek Türk Dil Kurumu derleme ve tarama kolunda çalıştı. Kültür Bakanlığı Yayın Danışma Kurulu üyeliği yaptı. Demokratik kitle örgütlerinin yeniden kuruluşu çalışmalarına katıldı. İnsan Hakları Derneği, Halk Evleri, Dil Derneği gibi örgütlerde kurucu ve yöneticilik görevlerini aldı. 1979 yılında emekli oldu ve yaşamını Balıkesir’in Burhaniye İlçesinde sürdürdü. 4 Kasım 2015’de hayatını kaybetti.

İlk şiirlerinin konusu; doğa, aşk, ayrılık, özlemken, ilerleyen dönemlerde daha toplumsal sorunların ağır bastığı görüldü. Erkek dilli şiir geleneğine devrimci bir tutumla “dur” dedi. Kendinden sonra gelenlere büyük alanlar açtı. Bazı şiirlerinde, kadını ev içlerine, karanlığa çekilmiş, sorumlu kadının kurulu sofralar, ütülü gömleklerden kaçış hayali hâkimdi. Kuşağının en yetenekli, en üretken ve düşünsel açıdan en tutarlı şairleri arasındadır.

1980 yılında oğlu Murat Cankoçak tutuklanır. Önce müebbet hapse mahkum edilir sonra cezası yargıtayca bozulur. Oğlunun ceza evinde yaşadıklarına ‘İlahiler’ adlı şiir kitabında yer verir. ‘42 Gün’ adlı şiir kitabında, Mamak Ceza Evinde süren açlık grevini anlatır. 17 yaşında, yaşı büyütülüp asılan Erdal Eren için, kendine benzettiği Metin Göktepe’nin annesi için duyduğu acıyı dile getirip yazmıştır.

26 adet eseri dünya dillerine çevrilmiştir. Eserleri: ‘Kestim Kara Saçlarımı, Şiiri Düzde Kuşatmak, Şiir Üzerine Notlar, Kırmızı Karanfil, Ağıtlar ve Türküler, Uzak Bir Kıyıda Kuş

Uçsa Gölge Kalır, Deli Kızın Türküsü, Beni Sorarsan, Türkçe Okul Sözlüğü, 42. Gün, Celaliler Destanı, Toplu Oyunlar, Sessiz Arka Bahçeler, Sevdiğim Yaz Geldi Yine.’

Şiirlerinde; doğa, insan, toplum, hak, hukuk, haksızlık gibi konuları o kadar yürekten işlemiştir ki insan her satırında kendinden bir parça buluyor. “Amacımız; hayatın ve dünyanın değişimine katkıda bulunmak. Dünyanın birçok yerinde insanlar bir bombayla, bir kimyasal silahla yok ediliyor. Varsıl ülkelerle ve yoksul ülkelerin arasındaki ülkeler içindeki varsıl olanlarla büyük yoksul çoğunluğun arasındaki açı büyüyor. Açlıklar, işsizlikler, bunlar yetmiyor, doğanın dengesi hızla bozuluyor. İklim değişiyor, nehirlerimiz ve göllerimiz kuruyor, toprak çoraklaşıyor.” İfadelerini kullanan Gülten Akın yaşasaydı, bu deprem felaketi için nasıl şiirler yazardı acaba? Gülten Akın, nurlar içinde uyu emi?

12 Şubat 2023

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.