YAZAN: Nimet ÖZGİZEP
Sabah erkenden kalktılar. Anne kendi diktiği tayyörünü giymiş saçlar ondüle, kolunda beyaz saplı çantası, dudağında ruju, gözlerinde rastık seslendi, “Bayram alışverişi yapacağız, hazırlanın”. Nefes nefese kimse birbirine çarpmadan hazırlandılar. Sorular havada uçuşuyordu. “Ayakkabı alacak mısın anne?”, “Bana da pantolon?”, “Anne oje alabilir miyiz?”. Ortanca ekledi, “Berbere de gidelim”. “Bakalım paramız yeterse” diye hüzünle söylendi anne. Ne zaman çocuklarına hayır demeyecekti... En küçük kız, “Anne, biz de lokantada yemek yiyelim”. “Hele bir yemek yemeyi öğrenin, en güzelinde yiyeceğiz” dedi. Hiç umudu yoktu ama hayali bile güzeldi.
Sabah erkenden uyandı. Gözleri loş odada bayramlıklarını aradı. Bayram sabahları sevinçten olsa gerek, uyku tutmazdı. “Bayram sabahı uyunmaz, melekler bayramlaşmak için bekler”. Annenin sesi bir şarkı gibi kulaklarındaydı. Aslında her sabah şarkılarla uyanmazlar mıydı zaten. Radyonun sesi hafifçe açılır, en güzel sanat müziği parçaları kulaklarda, şarkı söyleyerek kalkılır. “Ağaç yaşken eğilir.” Sanat müziği sevdası bu yüzden olsa gerek. Bayram namazından dönünce erkekler, kahvaltıya oturulur. Gözler şekerlikte, kahvaltının bitmesi beklenir. Bütün aile giyinince anne ile büyük abi yan yana dikilir, eller öpülür.
"Nadire teyzen benim bir liram 10 lira gibidir derdi.” “Birer lira bayram harçlığı veriyorum, çarçur etmek yok”, anne sevgiyle sarılıp öper çocuklarını. Küçük kız ve abisi akşam olduğunda harçlıklarını sayarlar, nedense onunki her saymada azalır. “Anne paramı alıyo” diyecek olur. “Eller yıkansın, yatın bakalım. Yarın yine bayram.” Günün yorgunluğunu sessizlikte kahve Gelincik sigarasıyla taçlandırır..."
Sabah erkenden kalktılar. Anne kendi diktiği tayyörünü giymiş saçlar ondüle, kolunda beyaz saplı çantası, dudağında ruju, gözlerinde rastık seslendi, “Bayram alışverişi yapacağız, hazırlanın”. Nefes nefese kimse birbirine çarpmadan hazırlandılar. Sorular havada uçuşuyordu. “Ayakkabı alacak mısın anne?”, “Bana da pantolon?”, “Anne oje alabilir miyiz?”. Ortanca ekledi, “Berbere de gidelim”. “Bakalım paramız yeterse” diye hüzünle söylendi anne. Ne zaman çocuklarına hayır demeyecekti... En küçük kız, “Anne, biz de lokantada yemek yiyelim”. “Hele bir yemek yemeyi öğrenin, en güzelinde yiyeceğiz” dedi. Hiç umudu yoktu ama hayali bile güzeldi.
Sabah erkenden uyandı. Gözleri loş odada bayramlıklarını aradı. Bayram sabahları sevinçten olsa gerek, uyku tutmazdı. “Bayram sabahı uyunmaz, melekler bayramlaşmak için bekler”. Annenin sesi bir şarkı gibi kulaklarındaydı. Aslında her sabah şarkılarla uyanmazlar mıydı zaten. Radyonun sesi hafifçe açılır, en güzel sanat müziği parçaları kulaklarda, şarkı söyleyerek kalkılır. “Ağaç yaşken eğilir.” Sanat müziği sevdası bu yüzden olsa gerek. Bayram namazından dönünce erkekler, kahvaltıya oturulur. Gözler şekerlikte, kahvaltının bitmesi beklenir. Bütün aile giyinince anne ile büyük abi yan yana dikilir, eller öpülür.
"Nadire teyzen benim bir liram 10 lira gibidir derdi.” “Birer lira bayram harçlığı veriyorum, çarçur etmek yok”, anne sevgiyle sarılıp öper çocuklarını. Küçük kız ve abisi akşam olduğunda harçlıklarını sayarlar, nedense onunki her saymada azalır. “Anne paramı alıyo” diyecek olur. “Eller yıkansın, yatın bakalım. Yarın yine bayram.” Günün yorgunluğunu sessizlikte kahve Gelincik sigarasıyla taçlandırır..."
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.