Her kadının güvenli bir gebelik ve doğum hakkı vardır. Anne ölümlerinin seviyesi, kadın sağlığı hizmetlerinin sağlanması ve kalitesi bakımından çok boyutlu bir kalkınmışlık göstergesidir. Dünya Sağlık Örgütünde yer alan bilgiye göre son yirmi yılda önemli ilerlemeler kaydedilmesine rağmen, 2017 yılında gebelikte, (doğum öncesinde ve doğum sonrasında) yaklaşık 295 000 kadın hayatını kaybetmiştir. Bu sayı kabul edilemez derecede yüksektir.

2006 yılında Türkiye Üreme Sağlığı Programı kapsamında Ulusal Anne Ölüm Araştırması (UAÖÇ) yapılmıştır. Bu araştırmanın sonucuna göre ülkemizin anne ölüm oranı her yüz bin canlı doğumda 28,5 olarak bulunmuştur. Araştırmanın en çarpıcı sonucu bölgeler arasındaki anne ölüm oranlarındaki büyük farklılıklardır.

Aşağıda kısaca tanımlanan üç aşamalı gecikme modeli, (Thaddeus & Maine 1994) birçok kadının gebelik, doğum ve doğum sonrası dönemlerdeki ölümlerinin nedenlerinin anlaşılması için iyi bir çerçeve oluşturmaktadır.

1. Aşama; gebe veya yeni doğum yapmış bir kadında gecikme, ailesinin komplikasyonu anlamaması ve yardım istememesi

2. Aşama; komplikasyon için gerekli sağlık ve tedavi hizmeti almak üzere kadının uygun bir sağlık hizmeti veren merkeze gitmekte gecikmesi

3. Aşama; sağlık merkezine gidilmesinden sonra uygun sağlık ve tedavi hizmetlerinin alınmasında gecikme.

Güvenli annelik kapsamında bulunan hizmetler anne ölümlerinin azaltılmasında son derece rol oynamaktadır. Güvenli annelik; anneye gebelik öncesi, doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası bakım ve tedavi hizmetlerinin verilmesi ve yönetimini kapsayan anne ve bebek ölümlerinin ve komplikasyonlarının azaltılmasına yönelik bütüncül yaklaşımdır.

Güvenli anneliğin ilk basamağını gebelik öncesi danışmanlık oluşturmaktadır. Anne ve bebek sağlığı açısından olumsuz olabilecek faktörlerin saptanması ve giderilmesi aslında gebelik öncesi danışmanlıkla başlar. Gebelik öncesi danışmanlıkta ele alınan başlıca konular şunlardır:

1.Kronik hastalıklar: Hipertansiyon, halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen

Diabetes Mellitus, epilepsi gibi ilaç kullanımını gerektiren kronik hastalığı olan gebelerde ilaç dozlarının düzenlenmesi veya değiştirilmesi gerekebilir

2. Folik asit desteği: Planlanan gebelikten en az 2 ay önce başlanmalı ve gebeliğin 3. ayına kadar devam edilmelidir.

3. Kızamıkçık immünizasyonunun sorgulanması:

4. Akraba evliliği ve genetik hastalıkların sorgulanması:

5. İlaçlar ve radyasyon: Korunmayan ve gebe kalmayı bekleyen annelerin gereksiz ilaç kullanımından kaçınmaları, tanı ve tedavileri gereken durumlarda ilgili hekimleri korunmadıkları ve gebe kalma olasılıkları bulunduğu yönünde aydınlatmaları önerilmelidir.

6. Madde bağımlılığı: Sigara, alkol ve diğer madde bağımlılığı olanlar bu                  alışkanlıklarından kurtulmaları yönünde bilgilendirilmeli ve desteklenmelidir.

7. Beslenme: Sağlıklı ve dengeli beslenmeleri önerilmelidir.

8. Risk faktörlerinin belirlenmesi: Gebelik öncesi dönemde başvuranların kan gruplarının tayini yapılmalı, 18 yaş altı veya 35 yaş üstü gebelik isteyen kişilerde gebeliğin olası riskleri anlatılarak bu dönemde daha yakın bir takip gerekeceği anlatılmalıdır.

9. Doğum öncesi bakım konusunda bilgilendirme: Gebelik oluştuğunda bir sağlık kuruluşuna başvurmaları konusunda bilgilendirilmeli ve desteklenmelidir.

Güvenli Anneliğin ikinci basamağını doğum öncesi bakım (DÖB) hizmetleri oluşturmaktadır. Bu basamak anne ölümlerinin önlenmesinde son derece önem teşkil etmektedir.

Herhangi bir risk faktörü olmayan gebelerin (Kronik hastalık varlığı, daha önce düşük veya ölü doğum olması vb) en az 4 kez doğum öncesi bakım hizmeti almaları gereklidir.İlk gebelik izlemine mümkün olduğunca erken gebelik haftasında gelinmesi gerektiği gebelik öncesi dönemde başvuran tüm anne adaylarına söylenmelidir.

Rutin gebelik izlemi;

1. İzlem İlk 12 hafta içerisinde

2. İzlem 24-26.haftalar arası

3. İzlem 30-32. haftalar arası

4. İzlem 36-38. haftalar arası

Kan sayımı: Gebelikte kansızlığın önlenmesi ve tedavisi için, tüm gebelere ikinci üç aylık dönemin başından itibaren demir başlanmaktadır.

Kan grubu tayini: Rh uygunsuzluğunun tanısı ve gerekli müdahalenin gerek gebelikte, gerekse hemen doğum sonunda yapılması açısından ilk izlemde gebenin ve eşinin kan grubuna mutlaka bakılmalıdır.

Gebelerin özelliklerine göre gereksinim duyulan diğer testler; 50 gr veya 100 gr’lık şeker yükleme testleri, indirekt coombs, ultrasonografi (USG), üçlü tarama, beşli tarama ve diğer fetal invaziv testlerdir.

Ülkemizde yürütülmüş anne ölümleri ve Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmalarına (TNSA) baktığımızda çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bunlardan en göze çarpanı 2006 Ulusal Anne Ölümleri araştırmasında tespit edilen annelerin %21.2’sinin son gebeliklerinde hiç DÖB hizmeti almamış olmalarıdır. 2018 TNSA DÖB hizmetine ulaşmada bölgesel farklılıkların bulunmasıdır. Ege bölgesinde %8 gebe hiç DÖB almamışken, Doğu Karadeniz bölgesinde yaşayan tüm gebeler DÖB hizmetini almışlardır.

DÖB hizmetinde en çok yapılan uygulama anne sağlığı açısından sadece doğumun şekline karar verilmesi açısından bebeğin geliş şeklini ve plasentanın konumunu gösteren USG tüm bölgelerimizde en yüksek orandadır. Oysa anne sağlığı açısından daha hayati öneme sahip olan kan basıncı ölçümü Türkiye genelinde %97.2, idrar tahlili %92 ve kan sayımı %96.4’tür.

Anne ölümlerinin büyük bölümünü doğum sonu kanamalar oluşturması nedeniyle güvenli anneliğin bir diğer bileşeni olan Doğum Sonrası Bakım (DSB) ayrı bir öneme sahiptir.

Lohusalık dönemi gebelikte ortaya çıkan anatomik ve fizyolojik değişikliklerin kaybolduğu, vücudun gebelik öncesi haline döndüğü doğum sonrası 6 haftayı kapsar. Bu dönemde annede birçok fizyolojik ve psikoIojik değişiklikler ortaya çıkar. Annenin tüm sistemlerinin doğumdan önceki halini alabilmesi için ortalama 6 haftaya gerek vardır.

Bu dönem:

1. Doğum sonrası: Doğumu izleyen ilk 24 saat

2. Erken Lohusalık: Doğumu izleyen ilk on gün (Postnatal dönem)

3. Geç Lohusalık: Vücudun normale döndüğü, genital organlarda emzirmeyen kadında 6 hafta emziren kadında ise aylarca devam eden bir süreci tanımlar.

Doğum Sonrası Bakımın Amacı,

a. Anne ve bebeğin fiziksel ve psikolojik olarak sağlıklı olmasına katkıda bulunmak

b. Anne sütü ve emzirme ile ilgili bilgilendirmek

c. İyi bir anne-bebek ilişkisinin gelişmesine katkıda bulunmak

d. Annenin kendine güvenmesini sağlamak, aile ve sosyal çevresi içinde annelik konumunu benimsemesini sağlamaktır.

Güvenli annelik girişimiyle, anne ölümleri, %55 ila %80 oranlarında ve yeni doğan ölüm oranları, anne-bebek paketinin uygulanması ile %40 ila %80 oranlarında önlenebilmektedir.

 

KAYNAKLAR

  1. GÜVENLİ ANNELİK KATILIMCI KİTABI T.C.Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü, Ankara, 2009
  2. Ulusal Anne Ölümleri Çalışması, Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2006
  3. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması, Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2018

 

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.