mneksekck06@gmail.com
Kısa, kızıl, düz saçları ve kâkülleri; kısa kollu, örgülü, mor bluzuyla pembe rujuyla kendinden emin görünüyor.
YAZAN: Menekşe KOÇAK

Geçen ayki yazımda, güven duygusu üzerine söyleşeceğimi belirtmiştim. Acı bir tesadüf, depremle sarsıldık… Depremde insanın en çok güven duygusuna ihtiyacı vardır. Yalnızlığın, çaresizliğin ve ölümün acısını, bir nebze de olsa güven duygusu hafifletir.
Depremzedelerin “Devletim var, milletim var, Mehmetçiğim var, tez zamanda yetişir, enkazda kalanı kurtarır, aç olanı doyurur, açık olanı giydirir. Geride kalanın hayatta kalmasını sağlar” demeye yani güven duygusunu hissetmeye çok ihtiyacı vardır. Deprem, insanın güvenecek bir dal ve sığınacak bir liman aradığı en acı andır.”
Peki, öyle mi oldu? Bu yazıyı yazarken depremin dördüncü günü hava çok soğuk, ulaşılamayan kırsal ve enkaz altında kalan canlar... “Devlet nerede, asker nerede, belediye nerede?” diye yükselen haykırışlar... Ve bizler, bu acıyı, çaresizliği eli kolu bağlı, gözleri yaşlı izleyenler; mesajlar aracılığıyla ihtiyaçları belirleyip yardım toplayıp, sorunları gidermeye çalışan sosyal medya grupları… Bu çabalar sayesinde, depremzedelerin ihtiyaç duyduğu malzemelerle dolu binlerce tır hazır bekliyor. Ne yazık ki düne kadar ulaştırılamadı devlet tarafından ihtiyaç sahiplerine...
Deprem bölgelerine gerekli müdahalenin organizasyonunda, devlet kurumlarının yetersizliğini sosyal medyada çok paylaşılan şu mesaj anlatıyor: “800 yıllık devlet,2000 yıllık ordu, 10000 yıllık medeniyet... Elde var Haluk Levent.” Yanlış anlaşılmasın, Haluk Levent, insanların güvendiği bir sistemle, umut oldu takdir ediyorum. Söylemek istediğim sadece insanların, ben aynı durumda olsam ne yapardım kaygı ve korkusunu yaşayarak devlete güvenmekten vazgeçmesinin çok tehlikeli olduğudur.
Zira hepimiz, sırtımızı devletimize dayamak yani güvenmek arzusu içindeyiz. Çünkü insanların bir araya gelerek toplu yaşam kurmalarının; emniyet, sağlık, eğitim gibi sorunlarını giderecek kurumlar oluşturmalarının temelinde güven arayışı vardır. Bu nedenle depremzedeler, devletin en zor anlarında yanlarında olmamasına isyan etmektedir. Haklılar da... Bugünlerde hepimiz Japonlar gibi devletimize güvenme hayali kurmuyor muyuz?
Japonya’daki bir görüntü 9 şiddetinde deprem anı, odadaki eşyalar sallanıyor. İki kişi var. Biri uyuyor, sarsıntı ile uyanıyor; etrafına bakıyor ve uykuya devam ediyor. Diğeri telefonla oynarken deprem nedeniyle yaşanan sarsıntıya kahkaha atarak gülüyor. Neden panik yok, korku yok, gözyaşı yok? Çünkü binasına güveniyor, ona verilen eğitim nedeniyle sorun olmadığını biliyor. Bir de güvende olduğunu birçok kez yaşayarak öğrenmiş.
Shakespeare, “güven ruh gibidir terk ettiği bedene asla geri dönmez” der. Doğru söz...Maalesef bizlerin de mevcut sisteme duyduğu güven ruh gibi uçup gitmiş bedenimizden ama öz sağlam, millet tek vücut. Akın akın deprem bölgesine ulaşmak isteyen gönüllüler, harıl harıl yardım paketi kolisi hazırlayan binler ve görev bekleyen yüz binler... Geleceğe güven için taze umutlar yeşertiyor içimizde.
10 Şubat 2023

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.