İnessa Armand, kısa ve dalgalı saçlı . Doğrudan kameraya bakıyor ve ciddi bir yüz ifadesi var. Üzerine yakalı, düğmesiz bir bluz giymiş. Fotoğraf siyah beyaz ve arka plan oldukça sade. Yüz hatları belirgin ve saçları yana doğru ayrılmış.

20. yüzyılın ilk çeyreğindeki muhteşem devrimci dalga söz konusu olduğunda, o dalganın tepe noktalarında göze çarpan üç büyük kadın lider akla gelir: Rosa Luxemburg, Aleksandra Kollantay ve Clara Zetkin. Üçü de o noktaya bileklerinin hakkıyla gelmiş gerçek tarihsel kişiliklerdir. Ancak kanımca bu muhteşem üçlünün yanına bir dördüncü adın daha eklenmesi gerekirdi. Onların yanında biraz gölgede kalmış gibi duran ve uzunca bir unutuşlar döneminin ardından son yıllarda anımsanmaya başlayan son derece parlak ve özgün bir kişilik: “Tarihin Kadın Yüzleri” köşesinin bu ayki konusu ve konuğu o olacak: İnessa Fyodorovna Armand.



İnessa Armand Ekim Devrimi’nin önde gelen kadın simalarındandır. Devrim öncesinde sürgündeki Lenin ve Parti örgütleriyle Rusya’daki Bolşevikler arasındaki ilişkileri sağlayıp düzenlemekte önemli sorumluluklar üstlenir, Partinin Avrupa’daki eğitim çalışmalarında ve diğer sosyalist örgütler nezdindeki temsilinde etkin rol oynar. Devrim sonrasında ise kadınların toplumsal kurtuluşlarının devrimin kurucu görevleri ve kazanımlarıyla birlikte ilerlemesi için üstlendiği resmî yetkileri de kullanarak mücadele eder. Bir iddiaya göre 1919 Moskova’sındaki en güçlü kadın olsa da 1930’lardan başlayarak adeta unutulur ya da unutturulur; ta ki 1990’lı yıllarda Sovyet arşivleri kısmen erişime açılana kadar. Yine de bazı önemli kaynaklara halen erişilememiştir.



İnessa 8 Mayıs 1874’te Paris’te doğar; annesi yarı İngiliz, yarı Fransız kökenli bir komedyendir, babası ise Fransız bir opera sanatçısıdır. Doğuştaki asıl adı Elisabeth-Inès Stéphane d'Herbenville olan İnessa küçük yaşta hem annesini hem de babasını yitirdikten sonra Moskova’da yaşayan ve ikisi de öğretmen olan teyzesi ile büyükannesi tarafından büyütülür. 



Moskova’daki yakınlarının yanına yerleşmek İnessa’nın yaşamındaki en önemli dönüm noktalarından biridir. Dönemin Rus aristokratları ve burjuvaları arasında pek yaygın olan uygulama, çocukların evde özel öğretmenler eliyle eğitilmeleridir. O ailelerden biri yine Fransız kökenli, tekstil fabrikaları sahibi Armand ailesidir, ailenin altısı kız beşi oğlan on bir çocuğuna mürebbiyelik yapıp piyano dersleri veren özel öğretmeniyse İnessa’nın teyzesi. Baba Yevgeni Armand kendi sınıfından gelenlere göre çok ilerici bir karar verir; yetim Elizabeth Inés de kendi çocuklarıyla birlikte ve aynı ortamda eğitim görecektir.



İnessa böylece yaşamının yepyeni ve son derecede belirleyici bir aşamasına girer. Armand’ların burjuva evinde Fransız Aydınlanmasının rüzgarları esmektedir. Aydınlanma rüzgarları beraberinde Alman romantizmini ve Rus entelijansiyasının etkilerini de getirir. Esen rüzgarlar ve beraberinde getirdikleri öylesine etkili, öylesine güçlüdür ki, türlü ayrıcalıklarla ve fırsatlarla yaşama başlamış bu burjuva çocuklarının neredeyse yarısı, gelecekte kendilerini çeşitli devrimci hareketlerin içinde bulacaktır, kendilerine o ayrıcalıkları ve fırsatları sağlayan; ancak toplumun çok büyük bir bölümünü yoksunluğun ve yoksulluğun kapanına kıstıran düzeni yıkmak için. İnessa’nın teyzesinden aldığı ve Lenin dahil tüm yoldaşlarını kendisine hayran bıraktıracak piyano dersleri ile mükemmel düzeyde çok dilli konuşup yazma yeteneği de işin ikramiyesi olsa gerek.



İnessa 19 yaşındayken Armand erkek kardeşlerin en büyüğü olan Aleksander ile evlenir. Öyle yapmak zorunda kalır; çünkü dönemin Rusya’sında kariyer basamakları dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi kadınlara resmen kapalıdır. Çiftin kısa aralıklarla dört çocuğu olacaktır.



İnessa hem politik hem de sanatsal konularda çok daha fazla ilgisini paylaşabildiği kayınbiraderi Vladimir’e sonunda âşık olur. Beşinci çocuğun babası da Vladimir olacaktır. Bu aşamada ortaya çıkan tablo ve devamında yaşananlar, aradan geçen 120 yıla karşın günümüz dünyası için bile şaşırtıcıdır; “özgür aşk”, “sadakat” ve gereğinde yolları dostça el sıkışarak,  hatta dost kalarak ayırmak gibi konulara kafa yoranlar için gerçekten de ayrıksı bir inceleme konusudur bu tablo ve bana sorarsanız sözcüğün gerçek anlamında ideal bir örnektir: Aleksander  eşi ile erkek kardeşi arasındaki ilişkiyi kabullenir; ancak boşanma olmaz, eşlerin ilişkisi artık İnessa-Vladimir ikilisini de kabullenen bir tür “açık evlilik” olarak devam edecektir. Alexander beşincisi de dahil çocukların bakımını üstlenir. Çocuklar annelerini istedikleri zaman dışarıda ziyaret edebileceklerdir. Aleksander eski eşinin her zaman destekleyicisi olacaktır; ta ki Ekim Devrimi’yle birlikte sahip olduğu servet toplumsallaştırılana kadar. İnessa eski eşinin bu alışılmışın çok dışındaki dostane tavrına duyduğu büyük hayranlık ve saygıyı günlüklerinde üstüne basa basa vurgular.



Özel yaşamında bunlar olup biterken İnessa toplumsal ve politik alanlarda da giderek etkin olmaya başlar. İlk olarak Aleksander ve İnessa yoksul köylü çocuklarının eğitimi için bir okul açar. Gelin görün ki Çarın memurları bu tür Tolstoyvari girişimlere pek sıcak yaklaşmaz ve epey engel çıkartır. Akamete uğrayan bu girişimin ardından İnessa “Kadınların Uluslararası İlerici Birliği (Women’s International Progressive Union) ile iletişime geçer. Birlik sonuçta İnessa’yı Moskova’daki şubesi diyebileceğimiz “Kadınların Mevcut Durumunu iyileştirme Derneği’nin (Moscow Society for İmproving the Lot of Women) başkan yardımcılığına atar. İnessa kısa süre sonra başkanlık koltuğuna da oturacaktır. 



Bu dernek çok önemli işler yapar ve yaşadığı deneyimden çıkardığı sonuçlar İnessa’nın ideolojik-politik gelişmesi üzerinde derinlemesine etki eder. Çoğu ayrıcalıklı sınıflardan gelen 643 üyesi vardır derneğin. Bu üyeler zamanlarını ve paralarını dezavantajlı kız kardeşlerinin durumlarını iyileştirmek için harcamaya isteklidir. Projelerinden biri, seks işçileri ve kırsal kesimden gelen genç kadınlar için sığınma evi açmaktır. Burada güvenli bir barınmanın yanı sıra asgarisinden eğitim de verilir. Ne ki bu insanlar yine de eninde sonunda sokaklara dönecektir. Son derece derin tarihsel-toplumsal kökleri olan sorunlara iyiniyetli hayırseverlik ve gönüllülük işleriyle bulunan çözümlerin sınırlılığı ortadadır. Yetmezmiş gibi Çarlık bürokrasisi bu kadarına bile tahammülsüzdür. Üst ve aşağı sınıflardan kadınlar arasındaki feminist dayanışma ciddi ölçüde kuşkuyla karşılanır. Engellemeler, örneğin işçi kadınlar için bir pazar okulu açma türünden girişimlere yönelik reddiyeler sonuçta Rus feministlerini oy verme hakkını talep etmeye doğru yöneltir. 



İnessa farklı bir yol seçer. O gözlerini sevgilisi Vladimir’le birlikte Marksizme ve devrimci çözümlere diker.Sonuçta Moskova Derneği’ndeki görevinden ayrılıp Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ne (RSDİP) katılır. O sıralar diğer tüm devrimci örgütler gibi yasadışı olan bu partinin Bolşevik kanadı gelecekte Ekim Devrimi’nin ve Sovyetler Birliği’nin mimarı olacaktır. 



İnessa-Vladimir ikilisinin Moskova’daki apartman daireleri genç propagandistlerin yararlandığı zengin bir Parti kitaplığı olup çıkar. Kolayca tahmin edilebileceği gibi bu kitaplık genç devrimcilerin yanı sıra polisin de dikkatini çeker. 1905 Şubat’ında yaşanan polis baskınını tutuklamalar, salıvermeler ve tekrar tutuklamalar izler. İnessa bunlara karşın illegal çalışmalarını Armand kardeşlerden aldığı desteğin de katkısıyla geliştirip ilerletir. Sonunda iş Arhangelsk’e sürgüne kadar varır. Durum bu kez ciddidir. Bölge yarı kutup ikliminin etkisi altındadır. Kışların korkunç soğuğunun ardından nöbeti yazın sivrisinek sürüleri devralır. İnessa kendisini yalıtılmış ve boşlukta hisseder.  Daha da vahimi, kendisine gönüllü olarak eşlik eden Vladimir’in sağlığı bozulur, hastalığı veremdir. 



Vladimir’in zorunlu ayrılışıyla birlikte iyice yalnızlaşıp bunalan İnessa sonunda kararını verir ve yasadışı yollarla kaçıp Moskova’ya gelir. Hiçbir zaman kabına sığamayan İnessa burada da boş durmaz; Tüm Rusya Kadınlarının Birinci Kongresi’ne gizlice katılır; özgür aşk üzerine yapılan tartışmalar ilgisini çeker, kadınların ekonomik durumlarıyla ilgili toplantıları izler ve Rus Marksistlerinin ihmal ettiği kadın işçilerin örgütlenmesi sorunuyla ilgilenir. Tam bu sırada aldığı bir haber Vladimir’in Fransız Rivierası’nda ölüm döşeğinde olduğunu bildirir. İnessa bir kez daha yasa dışı yollarla ve uzun bir yolculukla sevgilisinin yanına ulaşır. Vladimir 1909 Ocak’ında ölür.



Çocuklarından uzak, eşinden ayrılmış ve sevgilisini yitirmiş yalnız bir insan… Böyle bir insan doğal olarak ikirciklenir ve bunalır. Önemli olan, ikirciklenmelerin ve bunalımların tutsağı olmamaktır. İnessa da öyle yapar. Brüksel’e gider, yeni açılmış bir üniversitede ekonomi politik dersleri alır. Marksist bir partide ziyadesiyle önem verilen bilgilerle donanmış olarak doğduğu kente, Paris’e gelir; Lenin’le buluşmak için. İnessa’nın tarih sahnesine çıkmak için attığı ilk adımdır bu.



Onun Ekim Devrimi’ne kadar geçen 7 yıllık süredeki çalışmalarını özetleyelim:



- Bolşeviklerin Fransız Sosyalist Partisi’ndeki temsilciliği.



- Lenin’in bazı konuşmalarını Fransızcaya çevirmek.



- Parti çalışanlarının eğitimi için bir okul açmak ve oradaki tek kadın eğitici olarak dersler vermek.



- 1912’de Rusya’ya bir kez daha gizlice dönüp Duma seçimlerindeki Bolşevik faaliyetini koordine etmek ve Pravda gazetesini ülkeye sokmak.



- Lenin’in eşi ve kız kardeşi dahil bir grup kadının liderliğinde Rusya’nın ilk kadın dergilerinden biri olan Rabotnitsa (İşçi Kadın) dergisini çıkarmak (1914).



- Aynı yıl Brüksel’de düzenlenen Uluslararası Sosyalist Büro Konferansı’na katılmak.



- 1915’te yapılan savaş karşıtı sosyalist liderlerin toplandığı Zimmerwald ve Kienthal konferanslarına katılmak.



İnessa Ekim Devrimi sonrasının resmî görevlerine hazırdır. Onun devrim sonrası görevlerine geçmeden önce uzunca bir parantez açıp karşılaştığı ve üstesinden gelmek için uğraşıp didindiği bir güçlüğü not etmeliyiz: erkek egemen bir toplumda sınıf mücadelesinin gerekleriyle kadının kurtuluş mücadelesinin gereklerini sentezlemek.



Dünyanın neredeyse tamamına yakınında kadınların seçme ve seçilme hakkı tanınmazken Ekim Devrimi’yle birlikte Aleksandra Kollantay bakanlık koltuğuna oturan ilk kadın ve kısa süre sonra başlayacak diplomasi kariyerinin sonunda da ilk kadın büyükelçi olacaktır. Devrimle birlikte boşanma kolaylaşır, kürtaj yasallaşır, eşcinsellik suç olmaktan çıkarılır. Bunların da ötesinde genç Sovyet Cumhuriyeti kadınların toplumsal yaşamın her alanında geçmişe kıyasla daha katılımcı, eşitlikçi ve etkin bir konuma gelebilmesi için çeşitlik politikaları yürürlüğe koyar. 



Ancak ezici çoğunluğu erkeklerden oluşan Partide erkek egemenliğini sınıflı toplumun bir tür yan etkisi gibi görme, dolayısıyla bu egemenlik biçiminin tarihsel derinliğini ve pratikteki direşkenliğini hafife alma eğilimi de vardır. Üstelik pek yaygın bir eğilimdir bu. Öyle ki, kadınların kadın olmaktan kaynaklanan sorunlarının kendi özgünlükleri içinde ele alınıp tartışılması işçi sınıfının birliğinin bozulması olarak görülebilmekte, en azından kuşku ve soğuklukla karşılanabilmektedir. Somut bir örnek vermek gerekirse yukarıda sözü edilen Rabotnitsa dergisinin yayını için gereken mali destek konusunda Parti hiç de cömert davranmaz. O yüzden kaynağın bir bölümünü Armand kardeşler, diğer kısmını da kadın işçiler sağlar. Pratik ve entelektüel yetenekleriyle ön plana çıkan bir kadının böyle bir ortamda kendisini kabul ettirmek için fazladan çaba harcaması gerekir. İnessa’nın ezilen ve sömürülen hemcinsleri için yapıp ettikleri üzerine düşünürken bu gerçeklik de hesaba katılmalıdır. 



Ekim Devrimi’yle birlikte İnessa kısa yaşamının son dönemine girmiş olur. Onun bu dönemde üstlendiği görevleri de özetleyelim: 



- Moskova Bölgesel Ekonomi Konseyi Başkanlığı. Konseyin amacı devrimle birlikte büyük yıkıma uğrayan bölge ekonomisini yeniden yapılandırmaktır.



- Tüm Rusya Sovyetleri Merkez Yürütme Komitesi toplantısında Moskova’yı temsil eder.



- Yeni kurulan Sverdlov Üniversitesi’nde konferanslar verir. 



- Kızılhaç Misyonu delegesi sıfatıyla Fransa’ya gidip oradaki Rus savaş tutsaklarının ülkelerine iadesi için uğraşır. Aynı zamanda Fransa’daki devrimci faaliyetleri teşvik eder.



Özellikle 1919 İnessa’nın kadın çalışmalarına yeniden döndüğü ya da ağırlık vermeye başladığı yıl olacaktır. Ömrü kısa ve kuruluş amaçlarına ancak kısmen ulaşabilmiş olsa da sırf önüne koyduğu hedefler bakımından bile çok önemli olan Zhenotdel örgütü anılmaya değerdir. O örgütün kurucularından biri, Aleksandra Kollantay’le birlikte İnessa Armand’dır. 



İnessa feminist duyarlılık ve taleplerinde yalnız değildir kuşkusuz; yanında Kollantay gibi Parti ve devlet işlerinde daha ön planda olan bir yoldaşı da vardır. Daha da önemlisi giderek artan sayıda partili kadın da bu konuda lider konumundaki yoldaşlarıyla hemfikirdir. Somut bir örnek, Parti Merkez Komitesi’nin kararıyla toplanan 1918 tarihli Tüm Rusya Kadınları I. Kongresi’dir (aynı adlı bir kongre yukarıda da belirtildiği gibi 1908’de toplanmıştır). Dönem iç savaş dönemidir; ulaşım ya çok zor ve tehlikeli ya da olanaksızdır. O yüzden de kongreye ilk anda yalnızca 40 kişi katılabilir. Derken beklenmedik bir şey olur; kongre düzenleyicilerine telgraflar yağmaya başlar: “Geciktik, ama geliyoruz, bekleyin.” 1200 kadın o zorlu ve tehlikeli koşullar altında Moskova’ya ulaşmaya çalışmaktadır! 



Kongrede yerel örgüt temsilcileri üzerine kurulu ayrı bir kadın örgütünün yaşama geçirilmesi planlanır; ayrıca bir dizi program hedefi de benimsenir: Cehaletle mücadele, kadınların ev işleriyle ilgili yüklerinin azaltılması için bu türden işlerin toplumsallaştırılması, seks işçiliğinin önlenmesi, kadın emeğinin ve anneliğin korunması…



1919 yılında Merkez Komitesi bu planı kabul eder, kendi bünyesinde ayrı bir kadın örgütlenmesi, Rusça kısaltılmış adıyla Zhenotdel böyle doğar. 



Zhenotdel sayesinde kadınlar devrimle birlikte kazandıkları yeni haklarını öğrenecek, kürtaj hakkı dünyada ilk kez yasallaşacak, Orta Asyalı Müslüman kadınlar üzerinde özellikle durulacaktır. Zhenotdel’in nahoş akıbeti ve Sovyet kadınlarının on yıllar içerisinde değişen toplumsal koşulları tümüyle ayrı bir çalışmanın konusudur. Kaldı ki İnessa hiçbirini göremeyecektir bu gelişmelerin; çok yorgundur, Lenin’in ısrarıyla Kafkasya’ya dinlenmeye gider; orada koleraya yakalanır, 24 Eylül 1920’de yaşamının en verimli döneminde, 46 yaşında yaşama veda eder. 



Rus ve İtalyan kökenli sosyalist kadın siyasetçi Angelica Balananoff, İnessa’nın mezarı başındaki Lenin’in durumunu anlatır: “Elemin böylesini hiç görmedim. Kederin içine çekip aldığı bir insanı daha önce hiç görmedim…” 



Bu yazıyı bitirmeden önce İnessa ile Lenin arasındaki ilişkiye değinmemek olmaz. Olmaz; çünkü bu konuda çok söylenti çıkmış, çok dedikodu ve hatta düpedüz sakil karalamalar yapılmıştır.



Hiç kimse Lenin ile İnessa arasında herhangi bir duygusal yakınlığın kesinlikle yaşanmadığını ileri süremez, böyle bir yakınlaşma pekala yaşanmış olabilir. Eğer iddia bu kadarla kalıyorsa söylenmesi gereken açık, net ve kısadır: “bizi ilgilendirmez.” Böyle bir ilişki yalnızca ve yalnızca Lenin’i İnessa Armand’ı ve elbet Lenin’in eşi Nadejda Krupskaya’yı ilgilendirir. Tarihsel kişiliklerin de özel yaşamları ve mahremleri vardır. O mahremlerin içine kriminal vakalar (taciz, tecavüz, kadına ve çocuğa yönelik şiddet, pedofili gibi) girmediği sürece tutumumuz bu olmalıdır.



Ancak birileri işi yukarıda sözünü ettiğim sakil karalama aşamasına kadar vardırırsa, konu bizi de ilgilendirir. Bu karalama da yapılmış, hatta kitabı bile yazılmıştır (Inessa-Lennin’s Mistress-Michael Pearson: Duckworth 2001 “İnessa-Lenin’in Metresi”). Lenin’in tarihsel eyleminden nefret edenler, belli ki onun özel yaşamına da kara çalabilmek için bir kadın yoldaşının onur ve saygınlığını kurban etmekte sakınca görmemiştir. 



Gerçekte İnessa Lenin’i birebir ilişkilerinde eleştirmekten çekinmez; Devrimden hemen sonra Almanya’yla imzalanan ve Lenin’in hararetle savunduğu Brest-Litovsk Barış Antlaşması’na karşı çıkar; yaşamının son yılında, Lenin’i çileden çıkaran İşçi Muhalefetini destekler. Keza İnessa ile Krupskaya arasında sorun yaşandığına dair bir bilgi de yoktur. Kaldı ki duygusal ilişki iddiası doğru olsa bile, İnessa üzerine yazılmış kitabı da bulunan R. C. Elwood’un da işaret ettiği gibi Batı tarihçiliği bu konunun üzerinde çok fazla durmuştur; öyle ki onun bir devrimci ve bir feminist olarak elde ettiği başarılar karanlıkta kalmıştır. Devamını da ben ekleyeyim. Bu aşırı yoğunlaşmanın ardında yatan ideolojik-politik önyargıları ve hiç de hayra alamet olmayan niyetleri ihmal etmezsek İnessa’nın uğradığı haksızlığı daha iyi anlarız.



Anlaşılması ve açıklanması asıl zor olan İnessa’nın ilerleyen yıllarda Sovyetler’de de unutulması ya da daha doğrusu unutturulmasıdır. En yakın mücadele ve mesai arkadaşı, yoldaşı Aleksandra Kollantay ilerleyen yıllarda Stalinist dönem karşısında geri adım atmasına ve asıl işi olarak gördüğü yazınsal etkinliğine son vermesine karşın 9 Mart 1952’de Dünya Emekçi Kadınlar Gününün hemen ertesinde yaşama veda ettiğinden Sovyet basını kendisindensöz etmeyecektir. 



İnessa’nın yazgısı da bunun benzeri olacaktır. Zhenotdel’in de tasfiyesiyle birlikte adı uzun süre pek anılmayacaktır. Eğer Kollantay kadar uzun yaşasaydı, eğer 1930’ların Sovyetlerini görseydi ne düşünürdü ne yapardıbilemeyiz elbet. Ancak hem son derece çalışkan ve disiplinli hem de otoriteye tapmayan özgürlükçü ve bağımsız kişiliğiyle dönemin “makbul şahsiyetlerinden” olmayacağını tahmin edebiliriz. Aynı kanıyı dönemin Sovyet otoriteleri de paylaşmış olmalı ki İnessa’nın adı giderek gözlerden ve kulaklardan uzaklaşacaktır. Tarihin bazı dönemleri bazı kişiler ve olaylar karşısında nankör olabilir. Ancak akıl ve vicdan sahibi birileri eninde sonunda çıkar, unutmaya da unutturmaya da isyan eder; İnessa’nın kendi çağının acı gerçekleri karşısındaki isyanı kadar göz kamaştırıcı olmasa da…



05 Temmuz 2024



Kaynakça:



https://www.encyclopedia.com/women/encyclopedias-almanacs-transcripts-and-maps/armand-inessa-1874-1920



https://en.wikipedia.org/wiki/Inessa_Armand



https://en.wikipedia.org/wiki/Zhenotdel



- Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi İletişim Yayç Cilt 2



- Engin Erkiner: İnessa Armand ve Ekim Deviminde Kadın İşçiler. https://www.youtube.com/watch?v=tysPf3MNLgw

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.