selvetbayraktarr@hotmail.com
Uzun, gür, kahverengi saçları, mavi kazağıyla, elleri klavyenin üzerinde çalışıyor.
Gir renkli ve kırçıllı halı ya da battaniyede uzun sol tırnakları ojeli bir kadın avucunda bebek ayağını tutuyor.
YAZAN: Selvet BAYRAKTAR TOKAT

Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve 11 ili etkileyen depremler büyük bir yıkıma yol açtı. Can kaybı ve yaralı sayısı gün ve gün arttı. Kıyametin yaşandığı bölgedeki ilk şok, varlığını göstermesi beklenen devletin bölgeye 48 saat gelmemesi oldu. Bu şokla birlikte insanlarımızı betonların altından kurtarmak için kendiliğinden başlayan insan seferberliği, büyüyerek, dünyanın dört bir yanına ulaştı. Deprem felaketinin ardından yurttaşların pek çoğu ailelerini, evlerini, doğup büyüdükleri kentleri kaybetti.

Toplumca yaşadığımız bu büyük travmanın etkilerini ve yaraları hızlı sarmanın yollarını arıyoruz şimdi. Biz yetişkinler bile bu kadar zorlanırken, çocuklar nasıl bir psikolojideler acaba?

Peki, ailesini ya tamamen kaybeden bebekler? Onların bazılarının artık isimleri bile bilinmiyor.

Bir de enkazdan çıkarılan ama ortada olmayan çocuklar var.

Örneğin Adana Şehir Hastanesi’ndeki yaralı çocuklar, ne kadar büyük bir kayıpları olduğunu anlayamayacak kadar küçükler.

Yoğun bakımdaki doktorlar, anne ve babası bulunamayan altı aylık bir kız bebeği biberonla besliyor.

Anne ve babası hayatını kaybetmiş ya da ulaşılamayan böyle yüzlerce kimliği belirsiz çocuk var.

Deprem evlerini yıktı ve şimdi de isimlerini ellerinden aldı. Doktor Nurşah Keskin, yatağının başında “isimsiz” yazılı kız bebeğin elini tutuyor.

Kırıkları var, gözü morarmış ve yüzü bereli; ama bize dönüp, gülümsüyor.

Çocuk hastalıkları uzmanı ve hastanenin başhekim yardımcısı Dr. Keskin “Nerede bulunduğunu ve buraya nasıl geldiğini biliyoruz ama ailelerinin şu an nerede olduğuna dair bir adres bulmaya çalışıyoruz. Araştırmalar sürüyor” diyor.

Çökmüş binalardan kurtarılan çocukların çoğu diğer bölgelerden gelmiş Adana’ya. Hastaneye hala ayakta kaldığı için getirilmişler.

Felaket bölgesindeki birçok hastane ya çökmüş ya da hasarlı. Adana bu nedenle bir merkeze dönüşmüş.

Sağlık yetkilileri, kimliği belirsiz çocukların adreslerini bulmaya çalışıyor ancak artık sıklıkla, adresler bir enkaz yığını. En az 100 isimsiz çocuk tedavi altına alındı.

Türkiye’de sosyal medya paylaşımları, kayıp çocukları gösteren, yıkılan binaların hangi katında yaşadıklarını söyleyen ve kurtarılıp, hastaneye götürüldüklerini umanlarla dolu.

Çocukların sağ kalan yakınları ve Sağlık Bakanlığı yetkilileri, çocukları bulmak için hastaneleri dolaşıyor.

Bir de yıkılan binaların enkazdan çıkarılan ve şimdi aileleri tarafından bulunamayan çocuklar var.

Mesela Âmine Ervanur Güzel.

Enkazdan yakınları tarafından çıkarılıp hastaneye yatırdıkları kızları kayboldu

Anne Dilek Güzel, yarıyıl tatili nedeniyle 4 çocuğunu alarak 74 yaşındaki babası Mustafa Gölge’nin Hatay’ın Antakya ilçesindeki evine gitti. Tatili burada geçiren aile geçtiğimiz pazartesi günü sabah saat 04.17’de meydana gelen depreme yakalandı. Deprem sırasında hem Mustafa Gölge’nin evi yıkıldı hem de çevredeki yıkılan evler de aynı binanın üzerine düştü. Bu sırada evde bulunan aile fertleri kaçmaya çalıştı. Dilek Güzel ve 2 küçük çocuğu vatandaşlar tarafından kurtarıldı ancak enkaz altında iki çocuğu, annesi, babası ve iki akrabası daha kaldı. Bu süreçten sonra Güzel ailesi hem akrabalarını hem de çocuklarını enkazdan çıkarmak için mücadele etti. Bir süre sonra aile hem kızlarını hem de oğullarını enkazdan çıkardı ancak 9 yaşındaki Ali Erkan Güzel’in hayatını kaybettiği, 13 yaşındaki kızları Âmine Ervanur Güzel’in ise yaşadığı belirlendi. Âmine Ervanur Güzel hemen hastaneye kaldırıldı. Aile tekrar enkaza dönüp evdeki diğer fertleri kurtarmak istedi ancak anne, baba ve iki akrabalarının da cansız bedenine ulaşıldı. Aile bunun üzerine yaralı olarak kurtarılan kızlarının yanına sahra hastanesine gitti ancak kız çocuğunun Adana Şehir Hastanesine sevk edildiği söylendi. Aile Adana Şehir Hastanesine geldi ancak kız çocuğu orada da bulunamadı. Aile şimdi Âmine Ervanur’u bulmak için bütün hastaneleri geziyor ama bir türlü bulamadı.

Adıyaman’da enkazdan kurtarılan 9 yaşındaki Fatma Zehra Rençber’den de aynı şekilde haber yok.

Enkazdan alındığında hayatta olan Fatma Zehra Rençber, vatandaşlar tarafından yıkıntıların arasından kurtarıldıktan sonra hastaneye kaldırıldı. Yaralı olan eşini hastaneye götürdükten sonra tekrar enkaz yerine dönen Nuri Rençber, 16 yaşındaki çocuğu Efendi Rençber’in cansız bedenini çıkarttı.

Ardından hastaneye kaldırılan kızı Fatma Zehra’yı bulmak için hastaneye giden baba Rençber, kızını bulamadı. Hastanenin ne servisinde ne de morgunda kızına ulaşamayan çaresiz baba, bir haftadır çocuğunu arıyor. Yetkililere durumu bildiren baba, çocuğunun bir an önce bulunmasını istiyor. Kızının canlı veya cansız bedenine kavuşmak istediğini belirten Nuri Rençber, “Komşularımız gelerek enkaz altından çıkmamıza yardımcı oldu. Çıktıktan sonra eşimin ve yakınlarımın çığlıklarını duydum. Sağ olsun komşular yardım ettiler, eşimi enkaz altından bir ayağı kopmuş bir şekilde çıkardık. Trafik yoğunluğundan dolayı 1 saatte eşimi ancak hastaneye ulaştırabildim. Eşimi hastaneye bıraktıktan sonra geri dönüp oğlumun cenazesini çıkardım. O arada küçük kızım Fatma Zehra’nın çıkarıldığını ve komşular tarafından hastaneye götürüldüğünü öğrendim. Komşular kızımın canlı olduğunu ve hastaneye bırakıldığını belirttiler. Telaştan dolayı hastaneye isim kaydı yapılmadığı için kızımı hastane servislerinde ya da morgunda bir türlü bulamadım. Büyük bir ihtimal il dışına götürüldüğü söyleniyor. Türkiye’nin ilgili ve ilgisiz bütün kurumlarını haberdar ettim ancak bir türlü haber alamıyorum. Eşim Yasemin şu an Ankara’da yoğun bakımda, bir ayağı kesik şekilde iç kanama geçiriyor. Sürekli çocuklarını soruyor. Biz ona yalan söylüyoruz ama bilmiyor ki bir oğlunu toprağa verdik, kızı da şu anda kayıp. Bu acı habere eşimin dayanamayacağını bildiğim için 7 gündür Ankara’da tedavi gördüğü hastaneye gidemiyorum" dedi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının verilerine göre 93 çocuk ailesi olmadığı netleştiği için devlet korumasına alındı. 214 çocuğun anne babası veya yakınları ise hala aranıyor.

Ebeveynleri ortada olmayan çocukların tarikatların eline düşme ihtimali de dikkatlerden kaçmamalı tabi.

Başka bir tehlike daha var elbette.

Dr. Bora Küçükyazıcı'nın aktardığına göre, bu tür afet durumlarında tüm dünyada, kimsesiz çocukların kaçırılması durumu söz konusu oluyor.

Dünya ülkelerinin afet durumlarında, bu konuya ilişkin çok ciddi önlemler alındığını ifade eden Küçükyazıcı, "Afet durumlarında, göç gibi binlerin plansız hareket ettiği durumlarda çocuklar tehlikededir. Çocuk kaçakçılarına, organ mafyalarına dikkat edilmesi gerekiyor. Bölgedeki çocuklar titizlikle kayıt altına alınmalı ve kimsesiz kalan çocuklar kesinlikle kan bağı tespit edilmeyen kişilere teslim edilmemeli" diyerek yetkilileri uyarıyor.

Siz geleceğimizin yarınları olan çocuklar, asla bağışlamayın bu binaları yaparken insan canını, umursamayan vicdan yoksunlarını.

Bu kalitesiz binaları denetlemeyen, bu kâğıttan kulelere ruhsat veren yetkilileri asla affetmeyin.

Unutmayın, sizler yıkılan binalarda beklerken, günlerce müdahale edilmesini sağlamayan, yardım etmek için talimat bekleyen yetkilileri.

İmar barışı adı altında kaçak binalara var olma fırsatı veren oy avcısı siyasetçileri not alın yaralı yüreklerinize.

22 Şubat 2023

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.