HAZIRLAYAN: Selvet BAYRAKTAR TOKAT
Merhabalar değerli okuyucu ve dinleyicilerimiz. Öncelikle hepinizin 8 Mart dünya emekçi kadınlar gününü kutlarken, aynı zamanda kadın ve sınıf mücadelesinde yaşamını yitiren bütün kadın yoldaşlarımızı içtenlikle anıyoruz. Bu sayıda sizlere içinizi ısıtacak başarılı kadınlara dair haberler veriyoruz. Alanlardaki mücadele örneklerini paylaşıyoruz. Ülkemizde kadının durumuna dair tespitler içeren bilgilere de yer veriyoruz.
Önce başlıklar:
• Milli atıcı Şevval İlayda Tarhan, Avrupa şampiyonu
• Görme Engelli Öğretmen, Pilates İle Kaygılarından Kurtuldu
• Genç Sağlık Sendikasından Açıklama: En Büyük Sorun Şiddet
• 8 Mart Eylemlerine Ankara'dan Engelleme, İstanbul'da 9 Gözaltı: Susmuyoruz
• Kadınlarda Okuryazarlık Oranı Erkeklere Göre Daha Az
• Zorluklara Meydan Okuyan Kadın Ustalar: 'Eşim 'Sen Evde Otur' Dedi'
• Şiddetin Ve Eşitsizliğin Gölgesindeki Kadınlar, İstihdamda AB’nin Gerisinde: En Az 30 Yıl Gerekiyor
Milli Atıcı Şevval İlayda Tarhan, Avrupa Şampiyonu
Milli atıcı Şevval İlayda Tarhan, Avrupa Havalı Silahlar Şampiyonası'nda kadınlar havalı tabanca finalinde 240,8 puanla altın madalya kazandı. Türkiye Atıcılık Federasyonunun açıklamasına göre, Hırvatistan'ın Osijek kentinde devam eden şampiyonada, Türkiye adına yarışan olimpiyat ikincisi ay-yıldızlı sporculardan Şevval İlayda, kadınlar havalı tabanca finalinde 240,8 puanla ve olimpiyatlarda karışık takım finalinde mağlup olduğu Zorana Arunovic' i geride bırakarak altın madalyanın sahibi oldu.
Görme Engelli Öğretmen, Pilates İle Kaygılarından Kurtuldu
İzmir’de, görme engelli felsefe öğretmeni Fatma Filiz (55), haftanın belirli günlerinde engel tanımayıp, eğitmeni Ezgi Akdağ (29) ile pilates yapıyor. Sporla birlikte kaygılarından kurtulduğunu ve duruşunun düzeldiğini söyleyen Filiz, “Toplumda engelliler spor yapamaz. Bazı dallarda zorlanır düşüncesi var. Kendimdeki özveriyi görünce artık engelliye, engel olmadığını düşünüyorum” dedi.
Karabağlar ilçesindeki İnönü Anadolu Lisesi’nde görevli görme engelli felsefe öğretmeni, evli ve 1 çocuk annesi Fatma Filiz, engel tanımıyor. Pilates yapan Filiz, haftanın belirli günlerinde eğitmeni Ezgi Akdağ ile çalışıyor. Azimle çalıştığını söyleyen Filiz, “Spor dalları içinde pilates çok kolay gibi gözükse de değil. Görme engelli biri için aletlerle çalışmak zor. Eğitmenimin her dakika ve saniye dikkatini bana yoğunlaştırmasıyla bu başarıyı birlikte elde ettik. Her engellinin kendisini vererek, çaba göstererek spor yapabileceğini düşünüyorum. Engellilerin spora ilgisi artsın istiyorum. Çok da söylemek istemiyorum ama biz engelliler biraz kiloluyuz. Spordan biraz uzak kalıyoruz. Sosyal hayatın içerisinde çok fazla kalamıyoruz. Hareketlerimiz gören kişilere göre biraz daha kısıtlı. Dışarıya çıkarken çekingenlik yaşıyoruz. Biz görmeyenlerin bu nedenle spor yapmalarını istiyorum” diye konuştu. Bir anısını da paylaşan Filiz, “Daha önce birkaç defa spor salonuna gitmek istedim. Başvurmak için gittiğimde, görevliler ‘Biz, seni sürekli kontrol edemeyiz. Aletlere çarpıp, bir yerini sakatlarsın. Yanında bir refakatçi olmadan seni salona alamayız’ dedi, şevkimi kırdı. Bu yüzden dolayı uzun yıllar spora başlayamadım. Artık 50 yaşını geçtikten sonra öğretmenimden destek alınca spora başlayabildim” ifadelerini kullandı. Özellikle ileri yaştaki kadınlar için sporun önemli olduğunu belirten Filiz, “Ancak, erken yaşlarda spora başlayıp, ileriye yatırım yapmak gerekli. Bizlerde kemik erimesi ve demir eksikliği oluyor. Pilatese başladığımda yorgunluğum vardı. ‘Yolda düşerim’ gibi kaygılarım vardı. Hepsi geçti. Duruş bozukluğum da düzeldi. Sadece görme engelliler değil tüm kadınların spor yapması gerekir” dedi.
6 yıllık pilates eğitmeni Ezgi Akdağ da “Engel diye bir şey yoktur. Ben de görme engelli bir çiftin kızıyım. Fatma hanım benim ilk görme engelli üyem. Pilates çok kolay bir spor değildir. ‘Basit’ diye bilinenin aksine bu sporda vücudun tüm kaslarıyla yapılan bir spor dalıdır. Sağlık kısmına odaklanıyoruz. Fatma hanımla en başta korkarak başlamıştım. ‘Nasıl yönlendireceğim’ diye düşünmüştüm. Fatma abla çok iyi bir öğrenci. Yavaş yavaş ilerledik. Göz, illüzyondur mantalitesiyle ilerlemeyi hedef koydum. Çünkü çok dikkat gerektiren bir spor. Vücuttaki herhangi bir görsele takılmadan tamamen kasına dokunarak daha iyi ilerlediğimizi fark ettim. Çoğu görene göre hareketleri bilinçli ve hissederek yapabildiğini ve hareketleri unutmadığını keşfettim. Onunla ben de eğitmenliğimi keşfediyorum” dedi.
Genç Sağlık Sendikasından Açıklama: En Büyük Sorun Şiddet
Genç Sağlık Sendikası Kadınlar Komisyonu Genel Koordinatörü Sevda Koca, sağlıkçı kadınların yaşadıklarını Cumhuriyet gazetesine anlattı. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir kutlamadan ziyade kadınlara karşı ayrımcılığın, şiddetin, her gün sayıları artan kadın cinayetlerinin ve tüm kadın sorunlarının bir kez daha dile getirildiği bir gün olmaya devam ediyor. Çalışma yaşamının her yerinde olan kadınlar sağlık alanında da gece gündüz demeden çalışıyor. Buna karşın kadınlar sağlık kurumlarında birçok sorun yaşıyor. Sağlık alanında kadınların en çok karşı karşıya kaldığı sorunların başında şiddetin geldiğini kaydeden Koca, "Caydırıcı politikaların oluşturulmasını talep ediyoruz. Bu politikaların uygulanmaması insanları şiddete teşvik ediyor" dedi. Kadınların üst düzey yönetim pozisyonlarına ulaşmakta engellerle karşılaştığını vurgulayan Koca, "Toplum arasında cam tavan dediğimiz sorunu yaşıyoruz. Kadın, yönetici olduğunda 'Akılcı değil de duygusal yaklaşımla sorunları çözer' ön yargısı oluşuyor. Kadınlara kariyer basamaklarına tırmanışta oluşan engellere son verilmesini istiyoruz" diye konuştu. Yoğun çalışma saatlerinin aile, sosyal hayat ve iş sorumluluklarındaki dengeyi zorlaştırdığına dikkat çeken Koca, "Sosyal hayattaki sorunlar işe, iş yerindekiler sosyal hayata yansıyabiliyor. İnsanların iş yerindeki motivasyonu işe ilk başladığı gündeki gibi olmuyor" ifadelerini kullandı. Sağlık sektöründeki kuruluşlara kreş hizmetinin sunulması gerektiğine de değinen Koca, "Bir anne mesaiye gelirken aklı çocuğunda kalıyor. Zaten maaşlarımız ortada, kreş desteği de sağlanamıyor" dedi. İzinlere ilişkin de konuşan Koca, "Doğum izni 8 hafta. Kadınlar, iki ay sonra bebeğini evde bırakıp işe dönmek durumunda kalıyor. Geliyor, mesai yapıyor. Bu kişi daha lohusalıktan tam çıkamamışken biz bu kişiden yüksek performans bekliyoruz. En az altı ay anne sütü politikasını uygulamak için o zaman meslektaşlarımızın doğum bile yapmaması gerekiyor" ifadelerini kullandı. Sağlık alanında cinsiyet eşitliğinin yükseltilmesi gerektiğini söyleyen Koca, "Kadınlar yönetim kademelerinde daha fazla yer almalıdır. Esnek çalışma saatleri, çocuk bakım desteği uygulamaları hayata geçirilmelidir. İş yerinde cinsiyet temelli ayrımcılığın önlenmesi için yasal düzenlemeler yapılmalıdır" değerlendirmelerinde bulundu. Koca son olarak şunları söyledi: "Kadınlar güçlü, cesur ve eşit haklara sahip bireyler olduğunu unutmamalı. Buradan tüm kadınların ve kadın meslektaşlarımızın kadınlar gününü kutluyorum. Daha eşit haklara ulaştığımız nice 8 Martlarımız olsun.”.
8 Mart Eylemlerine Ankara'dan Engelleme, İstanbul'da 9 Gözaltı: Susmuyoruz
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yurdun dört bir yanında eşitsizliğe, şiddete, yoksulluğa karşı bir araya gelen kadınlar taleplerini haykırdı. İstanbul Kadıköy’de Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri ve Genç Feministler Federasyonu, Süreyya Operası önünde toplandı.
İskele meydanındaki eylemde ise çok sayıda kadın derneği ve partilerin kadın örgütleri yer aldı. Buluşmada söz alan, Haziran 2013’te boşanmak istediği erkek tarafından öldürülen Muhterem Evcil’in ablası Çiğdem Kuzey, “Biz her yerdeyiz. Bu meydanı gördükçe, korktukça üstümüze geliyorlar. Susmayacağız. Sustu Muhterem, hayatını elinden aldılar. Bugün ben kardeşlerim için susmuyorum” dedi. Ortak basın açıklamasında, “Bir kez daha İstanbul’dan haykırıyoruz: Emeğimiz, eşitliğimiz, özgürlüğümüz ve savaşa karşı barış için birlikte mücadeleye. İktidar aile yılı adı altında sunulan cinsiyet eşitsizliğini pekiştiren uygulamalarla kadınların esas sorumluluğunu aile bakımı ve ev işleri olarak tanımlayan iş hayatını ise bu kapsamda esnek ve düşük ücretli çalışmadan ibaret gören anlayışı daha da güçlendirmeyi hedefliyor” dendi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “İstanbul Sözleşmesi’nin ardından 6284 hedefe konuyor. Cezasızlık politikalarıyla failler adeta ödüllendiriliyor. Bu politikalar sonucunda geride bıraktığımız 2024 yılında 394 kadın erkekler tarafından öldürüldü. İktidarın baskı ve korku aracı haline getirdiği yargı, kadınları katledenler için adeta can simidi oluyor. Kabul etmiyoruz. Umudu büyütecek olan da biz kadınlar olacağız. Aile yılı dedikleri yılı kadınların mücadele yılı yapmanın sözünü veriyoruz.”
İstanbul’da her yıl olduğu gibi bu yıl da Feminist Gece Yürüyüşü için Taksim’e çağrı yapılmıştı. Beyoğlu Kaymakamlığı, 8 Mart 2025’te Taksim ve çevresinde planlanan eylemleri yasaklamıştı. Saat 12.00’den itibaren Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’, İstiklal Caddesi, Tünel Meydanı ve Karaköy’de araç ve yaya girişlerine kısıtlama getirildi. İstanbul Valiliği kararıyla metronun Taksim ve Şişhane istasyonları ile Taksim-Kabataş Füniküler hattı ikinci bir duyuruya kadar kapatıldı.
Metrolar kapatılırken polisler ise caddelere barikatlar kurarak Taksim Meydanı’nı ve meydana çıkan sokakları kapattı. Sıraselviler Caddesi’nde toplanan kadınlar Cihangir Caddesi’ne yürüdü, basın açıklaması yaptı.
Ankara’da 8 Mart nedeniyle ilk açıklamayı Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu yaptı. Konfederasyonun sağlık sendikası olan Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Derya Uğur, açıklamayı okudu. Ülkede işgücüne katılma oranının kadınlarda yüzde 35 ile dünya ortalamasının çok altında seyrettiğini belirten Uğur, “Kadınlar, yönetici pozisyonlarında yüzde 20, parlamentoda ise sadece yüzde 17 oranında temsil edilmektedir. Tüm eğitim düzeylerinde kadınların aleyhine gerçekleşen ücret farkı, eğitim seviyesi yükseldikçe daha da derinleşmektedir. Cinsiyetçi iş bölümünün dayatmalarıyla ev içi sorumluluklarla yüklenen kadınlar, işgücü, yönetim ve sosyal yaşamda sınırlı yer bulabilmekte, erkeklere kıyasla daha düşük ücretlerle çalışmakta ve işyerlerinde mobbing ile tacize maruz kalmaktadır. Tüm bu eşitsizlikler, kadınları yoksulluk ve yoksunluğa itmektedir” dedi. 2024 yılında 394 kadın cinayeti ve 258 şüpheli kadın ölümü gerçekleştiğine dikkat çeken Uğur, “Cezasızlık politikaları katilleri cesaretlendirmektedir. Devlet, kadınları koruyamamakta, faillerin cezasız kalmasına göz yummaktadır. Kadın emeğinin sömürülmediği, kadınların eşit ve özgür bireyler olarak toplumsal yaşamda hak ettiği yeri aldığı, şiddetin son bulduğu bir Türkiye mümkün” ifadelerini kullandı. Ankara'da Genç Feministler Federasyonu ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu da akşam saatlerinde Kolej’de toplandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka ile CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez kadınlara destek için yanlarına geldi. Kadınlar sloganlar eşliğinde Kızılay Sakarya Caddesi’ne yürüdü. Kadınlar arasında 2019 yılında öğrencisi tarafından öldürülen Çankaya Üniversitesi öğretim üyesi Ceren Damar’ın ailesi de yer aldı. Kadınlar hep birlikte, “İsyanımız var” dedi. “Katillerden hesabı kadınlar soracak” sloganları atıldı.
Kadınlar Güvenpark’a yürümek ve basın açıklaması yapmak isteyince güvenlik güçleri izin vermedi. Sonrasında grup sloganlar eşliğinde yürümeye başladı. Mithatpaşa Köprüsü’nün altında kadınların önüne barikatlar kondu.
Bunun üzerine kadınlar, “Kadınlara değil katillere barikat” ve “Kadınlar ölürken polis neredeydi?” sloganları atarak oturma eylemi başlattı. Grup barikatı aşmak isteyince polis müdahale etti. İstanbul Kadıköy’de düzenlenen eylemde ise polisin müdahalesi sonucu Sosyalist Kadın Hareketi ve Özgür Üniversite Hareketi’nden dokuz kişinin gözaltına alındığı belirtildi.
Kadınlarda Okuryazarlık Oranı Erkeklere Göre Daha Az
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) “İstatistiklerle Kadın” verilerini paylaştı. Buna göre kadınların işgücüne katılma oranı erkeklere göre daha düşükken, okuma yazma bilmeyen kadınların oranı daha yüksek.
Türkiye geneli için 2023’te 25 yaş üzeri kadınlarda okuma yazma bilmeyen oranı yüzde 5.4 iken erkeklerde bu oran 0.8, okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyenlerin oranı kadınlarda 6.1, erkeklerde 1.7, rapora göre 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun işgücüne katılma oranının kadınlarda yüzde 35.8, erkeklerde yüzde 71.2.
Cumhuriyet, Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı Başkanı Ayşe Kaşıkırık ile konuştu. Kaşıkırık, “Bu mahalle baskısının ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin de sonucu. Bazı muhtarlıklarda, kaymakamlıklarda okuma yazma kursları açılıyor. Birçok kadın ailesinden gizli geliyor.
Kaşıkırık, “Erkekler okumamızı, kariyer yapmamızı istemiyor. O zaman evde çocuklara kim bakacak? Kim bulaşığı yıkayacak? Kadınları makine olarak görüyorlar. Dolayısıyla bizim önce bu zihniyeti değiştirmemiz lazım” ifadelerini kullandı.
Zorluklara Meydan Okuyan Kadın Ustalar: 'Eşim 'Sen Evde Otur' Dedi'
Lüleburgaz'da evli ve 1 çocuk annesi Fehime Memduh ile ablası evli ve 2 çocuk annesi Birsen Arı, Köprübaşı Sanayi Sitesi'nde yıllardır alüminyum doğrama atölyesini çalıştırıyor. Atölyelerinde 5 kişiye istihdam sağlayan kardeşler, montaj öncesinde kalıpları hazırlayıp, servise hazır hale getiriyor. Fehime Memduh, evde oturmak yerine çalışmaya karar verdiğini belirtti. "Eşim yaklaşık 25 yıldır bu işlerle uğraşıyor ama ben 14 yıl oldu, ona destek olmaya çalıştım. Başta eşim hiç istemedi. 'Sen anlamazsın, sen yapamazsın, sen evde otur. Çocuğumuza bak falan' dedi. Ama onu dinlemedim inatla dükkâna gelmeye devam ettim. Bu arada baktım ilgimi çekiyor bazı şeyler. Sineklik malzemelerini tanımaya başladım, alüminyum parçalarını tanımaya başladım. 'Yapar mıyız, yaparız. Sineklik yapalım' dedim. Sonra eşim videolar getirmeye, göstermeye başladı. O çekimleri izleyerek sineklik yapımını öğrendim ve 14 yıldır bu işe devam ediyorum" dedi. İşi öğrendikten sonra hiçbir şeyin zor olmadığını ifade eden Memduh, "İsteyen herkes her şeyi yapabilir. Hele kadınlar istesin, hiç zor bir şey değil; çok kolay. Tabii ki çok zorlandığım yerler oldu. Mesela yanlış ölçü olur, ipi kesersiniz, tam birleştireceksiniz kısa gelir, yeniden söküp yeniden takarsınız. Ellerimi deldiğim oldu matkaplarla. O zordu ama şu an artık benim için bir çocuk oyuncağı. İşimi seviyorum, kadınlar çalışmayı sevsin. İşlerini sevsinler, üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey yoktur" diye konuştu. Fehime Memduh, erkeklerin yoğun olduğu bölgede çalışmanın zor olmadığını belirterek, "Hiç zor değil. Erkekler de sağ olsunlar bize çok destek oluyorlar. Abla, anne, kardeş gibi görüyorlar bizi. Hiçbir zorluk çekmiyoruz. Onlarla birlikte çalışıyoruz. Kardeş gibiyiz hepimiz. Tabii ki şaşırıyorlar, 'Bir kadın bu işi nasıl yapabilir' diyorlar. Çok şaşırıyorlar. Hatta bazen böyle süslü oluyoruz, makyaj falan yapıyoruz. Takma tırnakla nasıl sineklik yaptığımı bile çok merak ediyorlardı. Kadınlar her yerde, her işi yapabilir" dedi. Ev kadını Birsen Arı da 5 yıl önce atölyede çalışmaya başladı. İşi kardeşinden öğrendiğini ve ilk zamanlarda zorluk çektiğini söyleyen Birsen Arı, "Artık çok severek yapıyorum. Kadınlar için zor değil, öğrenince çok kolay. Ama baştan zorluk çekiyorsunuz. Kadınlar sadece istesinler. Yapamam diye bir şey yok" diye konuştu.
Şiddetin Ve Eşitsizliğin Gölgesindeki Kadınlar, İstihdamda AB’nin Gerisinde: En Az 30 Yıl Gerekiyor
Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği (CEİD) tarafından hazırlanan 2023-2024 Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini İzleme Raporu, Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonunun 8 Mart Kadınlar Günü resepsiyonunda tanıtıldı. Resepsiyonun açılış konuşmasını yapan CEİD Yönetim Kurulu Başkanı Gülay Toksöz, uzman akademisyenler tarafından hazırlanan raporun 22 farklı alanda izlenimler sunduğunu belirtti. Raporu hazırlayan akademisyenler Emel Memiş, İlknur Yüksel Kaptanoğlu, Burçak Kızılırmak Yakışır ve Ülker Şener de rapora ilişkin verileri paylaştı.
2023’te kadın istihdam oranının artmasına karşın AB normlarının gerisinde kaldığını belirten uzmanlar, ekonomik krizin ve afetlerin de kadınların yaşamını olumsuz etkilediğini söyledi. Kadın cinayetlerine de dikkat çeken uzmanlar, geçen yıl 394 kadının öldürüldüğünü, 259 kadının ise şüpheli bir şekilde yaşamdan koparıldığını aktardı. Raporda, kadınların güçlendirilmesi için kamu kurumlarının ayırdığı bütçeler incelendi. Burçak Kızılırmak Yakışır, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2024-2028 planında toplumsal cinsiyet eşitliğine ayrılan payın toplam bakanlık bütçesinin yalnızca yüzde 2’si olduğunu belirtti.
Adalet Bakanlığı’nda ise şiddet mağdurlarının adalete erişimi konusunda stratejik bir hedef olmasına rağmen, bütçeden ayırdığı pay sadece on binde altı (yüzde 0.057) seviyesinde kaldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nda da benzer bir tablo görülürken, toplumsal cinsiyet eşitliği için ayrılan bütçenin yüz binde 8'i gibi düşük bir oranda olduğu ifade edildi. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski ise konuşmasında, Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkının Atatürk devrimleri sayesinde 1930’da yerel seçimlerde, 1934’te ise genel seçimlerde tanındığını anımsattı. Ossowski, bunun dünya genelinde kadın haklarının gelişmesi konusunda dayanak olduğunu belirtti. Türkiye’nin kadın hakları konusunda köklü bir tarihe sahip olmasına karşın günümüzde zorluklarla karşı karşıya olduğuna vurgu yaptı. Rapor, Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranının 2023 yılında yüzde 35,8’de kaldığını ortaya koydu. Erkeklerde ise bu oran yüzde 71,2 olarak ölçüldü. İş gücü dışında kalan kadınların oranı yüzde 64,2 olurken, erkeklerde bu oran yüzde 28,8 seviyesinde gerçekleşti.
Ne eğitimde ne de istihdamda yer alan genç kadınların oranı lise ilk ve orta eğitimlilerde yüzde 24,4, lise mezunlarında yüzde 31,4, mesleki veya teknik lise mezunlarında yüzde 36,2, yükseköğretim mezunlarında ise yüzde 33,3 olarak tespit edildi. Eğitimli kadınlar için iş olanaklarının yetersiz olduğu vurgulanırken, kadınların büyük ölçüde "ev kadınlığına" mahkûm edildiği ifade edildi. Türkiye’nin kadın istihdamında AB ülkelerinin gerisinde olduğu belirtilen raporda, On İkinci Kalkınma Planı’nda 2028 yılı için kadın iş gücüne katılım oranının yüzde 40,1, istihdam oranının ise yüzde 36,8 olarak hedeflendiği aktarıldı. 2053 yılı için bu oranın yüzde 60’a çıkarılmasının planlandığı kaydedilirken, Avrupa’da kadın istihdamının yüzde 70 seviyesinde olduğu hatırlatıldı. Türkiye’nin bu düzeye ulaşabilmesi için en az 30 yıl daha geçmesi gerektiği öngörüldü. Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’na göre, 2024-2028 döneminde kız çocuklarının zorunlu eğitim kademelerinde yüzde 100 oranında okullaşmasının hedeflendiği belirtildi. İlkokulda net okullaşma oranları kız ve erkek çocuklarda yüzde 93,8 ile eşitlenirken, yaklaşık 75 bin ilkokul, 83 bin 401 ortaokul ve 284 bin 68 ortaöğretim çağındaki çocuğun eğitim dışında kaldığı açıklandı.
Ortaöğretim çağındaki kız çocuklarının eğitimden kopma nedenleri arasında ekonomik zorluklar, engellilik durumu, ev içi sorumluluklar ve çocuk yaşta evlilikler gösterildi. Özellikle bölgesel eşitsizliklere dikkat çekilen raporda, Güneydoğu Anadolu’da ortaöğretimde net okullaşma oranının yüzde 80,9 ile en düşük seviyede olduğu vurgulandı.
Gelecek sayımızda mücadele motivasyonumuzu yükselten haberlerle buluşmak dileğiyle, umutla kalın.
24 03 2025
Merhabalar değerli okuyucu ve dinleyicilerimiz. Öncelikle hepinizin 8 Mart dünya emekçi kadınlar gününü kutlarken, aynı zamanda kadın ve sınıf mücadelesinde yaşamını yitiren bütün kadın yoldaşlarımızı içtenlikle anıyoruz. Bu sayıda sizlere içinizi ısıtacak başarılı kadınlara dair haberler veriyoruz. Alanlardaki mücadele örneklerini paylaşıyoruz. Ülkemizde kadının durumuna dair tespitler içeren bilgilere de yer veriyoruz.
Önce başlıklar:
• Milli atıcı Şevval İlayda Tarhan, Avrupa şampiyonu
• Görme Engelli Öğretmen, Pilates İle Kaygılarından Kurtuldu
• Genç Sağlık Sendikasından Açıklama: En Büyük Sorun Şiddet
• 8 Mart Eylemlerine Ankara'dan Engelleme, İstanbul'da 9 Gözaltı: Susmuyoruz
• Kadınlarda Okuryazarlık Oranı Erkeklere Göre Daha Az
• Zorluklara Meydan Okuyan Kadın Ustalar: 'Eşim 'Sen Evde Otur' Dedi'
• Şiddetin Ve Eşitsizliğin Gölgesindeki Kadınlar, İstihdamda AB’nin Gerisinde: En Az 30 Yıl Gerekiyor
Milli Atıcı Şevval İlayda Tarhan, Avrupa Şampiyonu
Milli atıcı Şevval İlayda Tarhan, Avrupa Havalı Silahlar Şampiyonası'nda kadınlar havalı tabanca finalinde 240,8 puanla altın madalya kazandı. Türkiye Atıcılık Federasyonunun açıklamasına göre, Hırvatistan'ın Osijek kentinde devam eden şampiyonada, Türkiye adına yarışan olimpiyat ikincisi ay-yıldızlı sporculardan Şevval İlayda, kadınlar havalı tabanca finalinde 240,8 puanla ve olimpiyatlarda karışık takım finalinde mağlup olduğu Zorana Arunovic' i geride bırakarak altın madalyanın sahibi oldu.
Görme Engelli Öğretmen, Pilates İle Kaygılarından Kurtuldu
İzmir’de, görme engelli felsefe öğretmeni Fatma Filiz (55), haftanın belirli günlerinde engel tanımayıp, eğitmeni Ezgi Akdağ (29) ile pilates yapıyor. Sporla birlikte kaygılarından kurtulduğunu ve duruşunun düzeldiğini söyleyen Filiz, “Toplumda engelliler spor yapamaz. Bazı dallarda zorlanır düşüncesi var. Kendimdeki özveriyi görünce artık engelliye, engel olmadığını düşünüyorum” dedi.
Karabağlar ilçesindeki İnönü Anadolu Lisesi’nde görevli görme engelli felsefe öğretmeni, evli ve 1 çocuk annesi Fatma Filiz, engel tanımıyor. Pilates yapan Filiz, haftanın belirli günlerinde eğitmeni Ezgi Akdağ ile çalışıyor. Azimle çalıştığını söyleyen Filiz, “Spor dalları içinde pilates çok kolay gibi gözükse de değil. Görme engelli biri için aletlerle çalışmak zor. Eğitmenimin her dakika ve saniye dikkatini bana yoğunlaştırmasıyla bu başarıyı birlikte elde ettik. Her engellinin kendisini vererek, çaba göstererek spor yapabileceğini düşünüyorum. Engellilerin spora ilgisi artsın istiyorum. Çok da söylemek istemiyorum ama biz engelliler biraz kiloluyuz. Spordan biraz uzak kalıyoruz. Sosyal hayatın içerisinde çok fazla kalamıyoruz. Hareketlerimiz gören kişilere göre biraz daha kısıtlı. Dışarıya çıkarken çekingenlik yaşıyoruz. Biz görmeyenlerin bu nedenle spor yapmalarını istiyorum” diye konuştu. Bir anısını da paylaşan Filiz, “Daha önce birkaç defa spor salonuna gitmek istedim. Başvurmak için gittiğimde, görevliler ‘Biz, seni sürekli kontrol edemeyiz. Aletlere çarpıp, bir yerini sakatlarsın. Yanında bir refakatçi olmadan seni salona alamayız’ dedi, şevkimi kırdı. Bu yüzden dolayı uzun yıllar spora başlayamadım. Artık 50 yaşını geçtikten sonra öğretmenimden destek alınca spora başlayabildim” ifadelerini kullandı. Özellikle ileri yaştaki kadınlar için sporun önemli olduğunu belirten Filiz, “Ancak, erken yaşlarda spora başlayıp, ileriye yatırım yapmak gerekli. Bizlerde kemik erimesi ve demir eksikliği oluyor. Pilatese başladığımda yorgunluğum vardı. ‘Yolda düşerim’ gibi kaygılarım vardı. Hepsi geçti. Duruş bozukluğum da düzeldi. Sadece görme engelliler değil tüm kadınların spor yapması gerekir” dedi.
6 yıllık pilates eğitmeni Ezgi Akdağ da “Engel diye bir şey yoktur. Ben de görme engelli bir çiftin kızıyım. Fatma hanım benim ilk görme engelli üyem. Pilates çok kolay bir spor değildir. ‘Basit’ diye bilinenin aksine bu sporda vücudun tüm kaslarıyla yapılan bir spor dalıdır. Sağlık kısmına odaklanıyoruz. Fatma hanımla en başta korkarak başlamıştım. ‘Nasıl yönlendireceğim’ diye düşünmüştüm. Fatma abla çok iyi bir öğrenci. Yavaş yavaş ilerledik. Göz, illüzyondur mantalitesiyle ilerlemeyi hedef koydum. Çünkü çok dikkat gerektiren bir spor. Vücuttaki herhangi bir görsele takılmadan tamamen kasına dokunarak daha iyi ilerlediğimizi fark ettim. Çoğu görene göre hareketleri bilinçli ve hissederek yapabildiğini ve hareketleri unutmadığını keşfettim. Onunla ben de eğitmenliğimi keşfediyorum” dedi.
Genç Sağlık Sendikasından Açıklama: En Büyük Sorun Şiddet
Genç Sağlık Sendikası Kadınlar Komisyonu Genel Koordinatörü Sevda Koca, sağlıkçı kadınların yaşadıklarını Cumhuriyet gazetesine anlattı. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir kutlamadan ziyade kadınlara karşı ayrımcılığın, şiddetin, her gün sayıları artan kadın cinayetlerinin ve tüm kadın sorunlarının bir kez daha dile getirildiği bir gün olmaya devam ediyor. Çalışma yaşamının her yerinde olan kadınlar sağlık alanında da gece gündüz demeden çalışıyor. Buna karşın kadınlar sağlık kurumlarında birçok sorun yaşıyor. Sağlık alanında kadınların en çok karşı karşıya kaldığı sorunların başında şiddetin geldiğini kaydeden Koca, "Caydırıcı politikaların oluşturulmasını talep ediyoruz. Bu politikaların uygulanmaması insanları şiddete teşvik ediyor" dedi. Kadınların üst düzey yönetim pozisyonlarına ulaşmakta engellerle karşılaştığını vurgulayan Koca, "Toplum arasında cam tavan dediğimiz sorunu yaşıyoruz. Kadın, yönetici olduğunda 'Akılcı değil de duygusal yaklaşımla sorunları çözer' ön yargısı oluşuyor. Kadınlara kariyer basamaklarına tırmanışta oluşan engellere son verilmesini istiyoruz" diye konuştu. Yoğun çalışma saatlerinin aile, sosyal hayat ve iş sorumluluklarındaki dengeyi zorlaştırdığına dikkat çeken Koca, "Sosyal hayattaki sorunlar işe, iş yerindekiler sosyal hayata yansıyabiliyor. İnsanların iş yerindeki motivasyonu işe ilk başladığı gündeki gibi olmuyor" ifadelerini kullandı. Sağlık sektöründeki kuruluşlara kreş hizmetinin sunulması gerektiğine de değinen Koca, "Bir anne mesaiye gelirken aklı çocuğunda kalıyor. Zaten maaşlarımız ortada, kreş desteği de sağlanamıyor" dedi. İzinlere ilişkin de konuşan Koca, "Doğum izni 8 hafta. Kadınlar, iki ay sonra bebeğini evde bırakıp işe dönmek durumunda kalıyor. Geliyor, mesai yapıyor. Bu kişi daha lohusalıktan tam çıkamamışken biz bu kişiden yüksek performans bekliyoruz. En az altı ay anne sütü politikasını uygulamak için o zaman meslektaşlarımızın doğum bile yapmaması gerekiyor" ifadelerini kullandı. Sağlık alanında cinsiyet eşitliğinin yükseltilmesi gerektiğini söyleyen Koca, "Kadınlar yönetim kademelerinde daha fazla yer almalıdır. Esnek çalışma saatleri, çocuk bakım desteği uygulamaları hayata geçirilmelidir. İş yerinde cinsiyet temelli ayrımcılığın önlenmesi için yasal düzenlemeler yapılmalıdır" değerlendirmelerinde bulundu. Koca son olarak şunları söyledi: "Kadınlar güçlü, cesur ve eşit haklara sahip bireyler olduğunu unutmamalı. Buradan tüm kadınların ve kadın meslektaşlarımızın kadınlar gününü kutluyorum. Daha eşit haklara ulaştığımız nice 8 Martlarımız olsun.”.
8 Mart Eylemlerine Ankara'dan Engelleme, İstanbul'da 9 Gözaltı: Susmuyoruz
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yurdun dört bir yanında eşitsizliğe, şiddete, yoksulluğa karşı bir araya gelen kadınlar taleplerini haykırdı. İstanbul Kadıköy’de Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri ve Genç Feministler Federasyonu, Süreyya Operası önünde toplandı.
İskele meydanındaki eylemde ise çok sayıda kadın derneği ve partilerin kadın örgütleri yer aldı. Buluşmada söz alan, Haziran 2013’te boşanmak istediği erkek tarafından öldürülen Muhterem Evcil’in ablası Çiğdem Kuzey, “Biz her yerdeyiz. Bu meydanı gördükçe, korktukça üstümüze geliyorlar. Susmayacağız. Sustu Muhterem, hayatını elinden aldılar. Bugün ben kardeşlerim için susmuyorum” dedi. Ortak basın açıklamasında, “Bir kez daha İstanbul’dan haykırıyoruz: Emeğimiz, eşitliğimiz, özgürlüğümüz ve savaşa karşı barış için birlikte mücadeleye. İktidar aile yılı adı altında sunulan cinsiyet eşitsizliğini pekiştiren uygulamalarla kadınların esas sorumluluğunu aile bakımı ve ev işleri olarak tanımlayan iş hayatını ise bu kapsamda esnek ve düşük ücretli çalışmadan ibaret gören anlayışı daha da güçlendirmeyi hedefliyor” dendi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “İstanbul Sözleşmesi’nin ardından 6284 hedefe konuyor. Cezasızlık politikalarıyla failler adeta ödüllendiriliyor. Bu politikalar sonucunda geride bıraktığımız 2024 yılında 394 kadın erkekler tarafından öldürüldü. İktidarın baskı ve korku aracı haline getirdiği yargı, kadınları katledenler için adeta can simidi oluyor. Kabul etmiyoruz. Umudu büyütecek olan da biz kadınlar olacağız. Aile yılı dedikleri yılı kadınların mücadele yılı yapmanın sözünü veriyoruz.”
İstanbul’da her yıl olduğu gibi bu yıl da Feminist Gece Yürüyüşü için Taksim’e çağrı yapılmıştı. Beyoğlu Kaymakamlığı, 8 Mart 2025’te Taksim ve çevresinde planlanan eylemleri yasaklamıştı. Saat 12.00’den itibaren Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’, İstiklal Caddesi, Tünel Meydanı ve Karaköy’de araç ve yaya girişlerine kısıtlama getirildi. İstanbul Valiliği kararıyla metronun Taksim ve Şişhane istasyonları ile Taksim-Kabataş Füniküler hattı ikinci bir duyuruya kadar kapatıldı.
Metrolar kapatılırken polisler ise caddelere barikatlar kurarak Taksim Meydanı’nı ve meydana çıkan sokakları kapattı. Sıraselviler Caddesi’nde toplanan kadınlar Cihangir Caddesi’ne yürüdü, basın açıklaması yaptı.
Ankara’da 8 Mart nedeniyle ilk açıklamayı Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu yaptı. Konfederasyonun sağlık sendikası olan Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Derya Uğur, açıklamayı okudu. Ülkede işgücüne katılma oranının kadınlarda yüzde 35 ile dünya ortalamasının çok altında seyrettiğini belirten Uğur, “Kadınlar, yönetici pozisyonlarında yüzde 20, parlamentoda ise sadece yüzde 17 oranında temsil edilmektedir. Tüm eğitim düzeylerinde kadınların aleyhine gerçekleşen ücret farkı, eğitim seviyesi yükseldikçe daha da derinleşmektedir. Cinsiyetçi iş bölümünün dayatmalarıyla ev içi sorumluluklarla yüklenen kadınlar, işgücü, yönetim ve sosyal yaşamda sınırlı yer bulabilmekte, erkeklere kıyasla daha düşük ücretlerle çalışmakta ve işyerlerinde mobbing ile tacize maruz kalmaktadır. Tüm bu eşitsizlikler, kadınları yoksulluk ve yoksunluğa itmektedir” dedi. 2024 yılında 394 kadın cinayeti ve 258 şüpheli kadın ölümü gerçekleştiğine dikkat çeken Uğur, “Cezasızlık politikaları katilleri cesaretlendirmektedir. Devlet, kadınları koruyamamakta, faillerin cezasız kalmasına göz yummaktadır. Kadın emeğinin sömürülmediği, kadınların eşit ve özgür bireyler olarak toplumsal yaşamda hak ettiği yeri aldığı, şiddetin son bulduğu bir Türkiye mümkün” ifadelerini kullandı. Ankara'da Genç Feministler Federasyonu ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu da akşam saatlerinde Kolej’de toplandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka ile CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez kadınlara destek için yanlarına geldi. Kadınlar sloganlar eşliğinde Kızılay Sakarya Caddesi’ne yürüdü. Kadınlar arasında 2019 yılında öğrencisi tarafından öldürülen Çankaya Üniversitesi öğretim üyesi Ceren Damar’ın ailesi de yer aldı. Kadınlar hep birlikte, “İsyanımız var” dedi. “Katillerden hesabı kadınlar soracak” sloganları atıldı.
Kadınlar Güvenpark’a yürümek ve basın açıklaması yapmak isteyince güvenlik güçleri izin vermedi. Sonrasında grup sloganlar eşliğinde yürümeye başladı. Mithatpaşa Köprüsü’nün altında kadınların önüne barikatlar kondu.
Bunun üzerine kadınlar, “Kadınlara değil katillere barikat” ve “Kadınlar ölürken polis neredeydi?” sloganları atarak oturma eylemi başlattı. Grup barikatı aşmak isteyince polis müdahale etti. İstanbul Kadıköy’de düzenlenen eylemde ise polisin müdahalesi sonucu Sosyalist Kadın Hareketi ve Özgür Üniversite Hareketi’nden dokuz kişinin gözaltına alındığı belirtildi.
Kadınlarda Okuryazarlık Oranı Erkeklere Göre Daha Az
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) “İstatistiklerle Kadın” verilerini paylaştı. Buna göre kadınların işgücüne katılma oranı erkeklere göre daha düşükken, okuma yazma bilmeyen kadınların oranı daha yüksek.
Türkiye geneli için 2023’te 25 yaş üzeri kadınlarda okuma yazma bilmeyen oranı yüzde 5.4 iken erkeklerde bu oran 0.8, okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyenlerin oranı kadınlarda 6.1, erkeklerde 1.7, rapora göre 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun işgücüne katılma oranının kadınlarda yüzde 35.8, erkeklerde yüzde 71.2.
Cumhuriyet, Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı Başkanı Ayşe Kaşıkırık ile konuştu. Kaşıkırık, “Bu mahalle baskısının ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin de sonucu. Bazı muhtarlıklarda, kaymakamlıklarda okuma yazma kursları açılıyor. Birçok kadın ailesinden gizli geliyor.
Kaşıkırık, “Erkekler okumamızı, kariyer yapmamızı istemiyor. O zaman evde çocuklara kim bakacak? Kim bulaşığı yıkayacak? Kadınları makine olarak görüyorlar. Dolayısıyla bizim önce bu zihniyeti değiştirmemiz lazım” ifadelerini kullandı.
Zorluklara Meydan Okuyan Kadın Ustalar: 'Eşim 'Sen Evde Otur' Dedi'
Lüleburgaz'da evli ve 1 çocuk annesi Fehime Memduh ile ablası evli ve 2 çocuk annesi Birsen Arı, Köprübaşı Sanayi Sitesi'nde yıllardır alüminyum doğrama atölyesini çalıştırıyor. Atölyelerinde 5 kişiye istihdam sağlayan kardeşler, montaj öncesinde kalıpları hazırlayıp, servise hazır hale getiriyor. Fehime Memduh, evde oturmak yerine çalışmaya karar verdiğini belirtti. "Eşim yaklaşık 25 yıldır bu işlerle uğraşıyor ama ben 14 yıl oldu, ona destek olmaya çalıştım. Başta eşim hiç istemedi. 'Sen anlamazsın, sen yapamazsın, sen evde otur. Çocuğumuza bak falan' dedi. Ama onu dinlemedim inatla dükkâna gelmeye devam ettim. Bu arada baktım ilgimi çekiyor bazı şeyler. Sineklik malzemelerini tanımaya başladım, alüminyum parçalarını tanımaya başladım. 'Yapar mıyız, yaparız. Sineklik yapalım' dedim. Sonra eşim videolar getirmeye, göstermeye başladı. O çekimleri izleyerek sineklik yapımını öğrendim ve 14 yıldır bu işe devam ediyorum" dedi. İşi öğrendikten sonra hiçbir şeyin zor olmadığını ifade eden Memduh, "İsteyen herkes her şeyi yapabilir. Hele kadınlar istesin, hiç zor bir şey değil; çok kolay. Tabii ki çok zorlandığım yerler oldu. Mesela yanlış ölçü olur, ipi kesersiniz, tam birleştireceksiniz kısa gelir, yeniden söküp yeniden takarsınız. Ellerimi deldiğim oldu matkaplarla. O zordu ama şu an artık benim için bir çocuk oyuncağı. İşimi seviyorum, kadınlar çalışmayı sevsin. İşlerini sevsinler, üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey yoktur" diye konuştu. Fehime Memduh, erkeklerin yoğun olduğu bölgede çalışmanın zor olmadığını belirterek, "Hiç zor değil. Erkekler de sağ olsunlar bize çok destek oluyorlar. Abla, anne, kardeş gibi görüyorlar bizi. Hiçbir zorluk çekmiyoruz. Onlarla birlikte çalışıyoruz. Kardeş gibiyiz hepimiz. Tabii ki şaşırıyorlar, 'Bir kadın bu işi nasıl yapabilir' diyorlar. Çok şaşırıyorlar. Hatta bazen böyle süslü oluyoruz, makyaj falan yapıyoruz. Takma tırnakla nasıl sineklik yaptığımı bile çok merak ediyorlardı. Kadınlar her yerde, her işi yapabilir" dedi. Ev kadını Birsen Arı da 5 yıl önce atölyede çalışmaya başladı. İşi kardeşinden öğrendiğini ve ilk zamanlarda zorluk çektiğini söyleyen Birsen Arı, "Artık çok severek yapıyorum. Kadınlar için zor değil, öğrenince çok kolay. Ama baştan zorluk çekiyorsunuz. Kadınlar sadece istesinler. Yapamam diye bir şey yok" diye konuştu.
Şiddetin Ve Eşitsizliğin Gölgesindeki Kadınlar, İstihdamda AB’nin Gerisinde: En Az 30 Yıl Gerekiyor
Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği (CEİD) tarafından hazırlanan 2023-2024 Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini İzleme Raporu, Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonunun 8 Mart Kadınlar Günü resepsiyonunda tanıtıldı. Resepsiyonun açılış konuşmasını yapan CEİD Yönetim Kurulu Başkanı Gülay Toksöz, uzman akademisyenler tarafından hazırlanan raporun 22 farklı alanda izlenimler sunduğunu belirtti. Raporu hazırlayan akademisyenler Emel Memiş, İlknur Yüksel Kaptanoğlu, Burçak Kızılırmak Yakışır ve Ülker Şener de rapora ilişkin verileri paylaştı.
2023’te kadın istihdam oranının artmasına karşın AB normlarının gerisinde kaldığını belirten uzmanlar, ekonomik krizin ve afetlerin de kadınların yaşamını olumsuz etkilediğini söyledi. Kadın cinayetlerine de dikkat çeken uzmanlar, geçen yıl 394 kadının öldürüldüğünü, 259 kadının ise şüpheli bir şekilde yaşamdan koparıldığını aktardı. Raporda, kadınların güçlendirilmesi için kamu kurumlarının ayırdığı bütçeler incelendi. Burçak Kızılırmak Yakışır, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2024-2028 planında toplumsal cinsiyet eşitliğine ayrılan payın toplam bakanlık bütçesinin yalnızca yüzde 2’si olduğunu belirtti.
Adalet Bakanlığı’nda ise şiddet mağdurlarının adalete erişimi konusunda stratejik bir hedef olmasına rağmen, bütçeden ayırdığı pay sadece on binde altı (yüzde 0.057) seviyesinde kaldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nda da benzer bir tablo görülürken, toplumsal cinsiyet eşitliği için ayrılan bütçenin yüz binde 8'i gibi düşük bir oranda olduğu ifade edildi. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski ise konuşmasında, Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkının Atatürk devrimleri sayesinde 1930’da yerel seçimlerde, 1934’te ise genel seçimlerde tanındığını anımsattı. Ossowski, bunun dünya genelinde kadın haklarının gelişmesi konusunda dayanak olduğunu belirtti. Türkiye’nin kadın hakları konusunda köklü bir tarihe sahip olmasına karşın günümüzde zorluklarla karşı karşıya olduğuna vurgu yaptı. Rapor, Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranının 2023 yılında yüzde 35,8’de kaldığını ortaya koydu. Erkeklerde ise bu oran yüzde 71,2 olarak ölçüldü. İş gücü dışında kalan kadınların oranı yüzde 64,2 olurken, erkeklerde bu oran yüzde 28,8 seviyesinde gerçekleşti.
Ne eğitimde ne de istihdamda yer alan genç kadınların oranı lise ilk ve orta eğitimlilerde yüzde 24,4, lise mezunlarında yüzde 31,4, mesleki veya teknik lise mezunlarında yüzde 36,2, yükseköğretim mezunlarında ise yüzde 33,3 olarak tespit edildi. Eğitimli kadınlar için iş olanaklarının yetersiz olduğu vurgulanırken, kadınların büyük ölçüde "ev kadınlığına" mahkûm edildiği ifade edildi. Türkiye’nin kadın istihdamında AB ülkelerinin gerisinde olduğu belirtilen raporda, On İkinci Kalkınma Planı’nda 2028 yılı için kadın iş gücüne katılım oranının yüzde 40,1, istihdam oranının ise yüzde 36,8 olarak hedeflendiği aktarıldı. 2053 yılı için bu oranın yüzde 60’a çıkarılmasının planlandığı kaydedilirken, Avrupa’da kadın istihdamının yüzde 70 seviyesinde olduğu hatırlatıldı. Türkiye’nin bu düzeye ulaşabilmesi için en az 30 yıl daha geçmesi gerektiği öngörüldü. Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’na göre, 2024-2028 döneminde kız çocuklarının zorunlu eğitim kademelerinde yüzde 100 oranında okullaşmasının hedeflendiği belirtildi. İlkokulda net okullaşma oranları kız ve erkek çocuklarda yüzde 93,8 ile eşitlenirken, yaklaşık 75 bin ilkokul, 83 bin 401 ortaokul ve 284 bin 68 ortaöğretim çağındaki çocuğun eğitim dışında kaldığı açıklandı.
Ortaöğretim çağındaki kız çocuklarının eğitimden kopma nedenleri arasında ekonomik zorluklar, engellilik durumu, ev içi sorumluluklar ve çocuk yaşta evlilikler gösterildi. Özellikle bölgesel eşitsizliklere dikkat çekilen raporda, Güneydoğu Anadolu’da ortaöğretimde net okullaşma oranının yüzde 80,9 ile en düşük seviyede olduğu vurgulandı.
Gelecek sayımızda mücadele motivasyonumuzu yükselten haberlerle buluşmak dileğiyle, umutla kalın.
24 03 2025
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.