HAZIRLAYAN: Selvet BAYRAKTAR TOKAT
Değerli umudun kadınları dergisi takipçileri sizleri kucak dolusu sevgiyle selamlayarak başlamak istedik köşemize. Ülkemizde o kadar haksızlık, hukuksuzluk yaşanırken bu uygulamalardan ne yazık ki en çok kadınlar olarak bizler etkileniyoruz. O kadar fazla kadına yönelik olumsuz haberi sizlerle paylaşmak bizi de çok üzüyor ancak olup biten hak ihlallerine de sessiz kalamayız. Öyle çok haber var ki dünyadan kadına dair gelişmelere bile iki sayıdır yer veremiyoruz. Haydi önce başlıklarla başlayalım.
· Ankara'da Down Sendromlu Çocuğa Çirkin Ayrımcılık, Oyun Alanına Alınmadı
· Sağlık Bakanlığı'nın 'Planlı Sezaryen' Yasağına CHP'den İlk Tepki: Çıkın İnsanların Yatak Odasından
· Kadın Dayanışma Komitelerinden 'Normal Doğum' Pankartına Tepki: Anormal Olan Sizin Ülkeyi Yönetmeniz
· Tuğba Yavaş'ın Şüpheli Ölümü: İddianame Bir Günde Değişti
· Kadınlar ve LGBTİQ Bireyler Endişeli: 10. Yargı Paketi Neyi Kapsıyor?
· CHP’den Kadınlara Yönelik Yapılan Hakaretlere Açıklama: Tesadüf Değil
Ankara'da Down Sendromlu Çocuğa Çirkin Ayrımcılık, Oyun Alanına Alınmadı Ankara’nın Etimesgut ilçesinde bulunan Gimsa Park AVM’nin içinde bulunan oyun alanında çirkin bir ayrımcılık yaşandı. 7 yaşındaki Down Sendromlu Mert Affan Yüce oyun alanına alınmadı.
Öğretmen Sevcan Odabaşı Karakurt, eşliğinde oyun alanına giden 7 yaşındaki çocuğa, işletme yetkilileri tarafından, Down Sendromlu olduğu fark edilince bilet verilmedi. Aynı yaştaki çocuklar alana girebilirken, 7 yaşındaki Mert Affan, farklılığı nedeniyle dışlandı. Diğer çocuklar oyun alanında eğlenirken, Mert’in dışlanmasına öğretmeni tepki gösterdi ve o anlara ilişkin videoyu sosyal medyada paylaştı. Tepkilerin büyümesi üzerine Etimesgut Belediyesi, söz konusu işletmede inceleme yaptı. İnceleme sonucu ruhsatsız olduğu ortaya çıkan oyun alanı mühürlendi. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da konuyla ilgili inceleme başlattı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, işletme hakkında TCK’nın ‘nefret ve ayrımcılık’ suçu kapsamında suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi. Türkiye Down Sendromu Derneği’nin çağrısı ile alışveriş merkezi önünde toplanan özel gereksinimli çocukların aileleri duruma tepki gösterdi. Aileler, “Oyun her çocuğun hakkıdır. Eşitlik istiyoruz.” Sloganları atıp, dövizler taşıyarak tepkilerini dile getirdi. Dernek adına açıklama yapan Avukat Cansu Korkmaz, "Yaşanan olaydan haberdar
olduktan sonra TİHEK ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ihbarda bulunduk. Yapılan bu uygulama doğrudan ve dolaylı ayrımcılık ve eşitlik ilkesinin ihlalidir. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 30’uncu maddesi ve ayrımcılık yasağına aykırı bir durum. Her çocuğun akranları ile beraber oyun hakkı vardır. Bu hak aynı eğitim, sağlık, barınma, yaşama gibi çocuğun en temel hak ve özgürlüklerinden biridir. Hiçbir surette çocuklar oyun hakkını kullanmaktan mahrum bırakılamaz. TDSD olarak bu ihlalin karşısındayız ve olmaya da devam edeceğiz" dedi. Sosyal medyada öğrencisinin oyun alanına alınmadığını duyuran özel eğitim öğretmeni Sevcan Odabaşı Karakurt, velilerin evde kalmamasını, dışarı çıkıp sosyalleşmesi gerektiğini vurgulayarak, "Bir daha böyle şeylerin yaşanmamasını istiyorum. Öğrencimi sosyalleşmesi için götürdüğüm bir oyun alanında hak etmediği bir muameleyi gördüm. Bu üzücü haber son haberimiz olsun ve onların güzel günlerine eşlik ederken haber yapalım istiyorum. Öğretmen arkadaşlarımdan, önce öğretmenler odasında, sonra sınıf içinde bu konular hakkında farkındalık oluşturacak etkinlikler, konuşmalar yapmalarını rica ediyorum" diye konuştu. Mert Affan Yüce’nin annesi Hatice Süheyla Yüce (46) ise oğlunun pozitif bir çocuk olduğunu, olay anında çok üzülmüş olsa da sonrasında bunu tolere edebilecek güce sahip olduğunu söyledi. Hatice Süheyla Yüce, "Olaya tabii ki üzüldük. Ama açıkçası ifade etmem gerekirse kendimden ziyade ben diğer çocuklar, bütün çocuklarımız adına bir üzgünlük yaşıyorum. Özelde bu işletme bazında olayı değerlendirecek olursam bize birçok veli ulaştı. Bu anlamda sicili gayet kabarık görünüyor işletmenin ama genel olarak baktığımda, diğer çocuklarımız adına ses getirdiğimiz için bu anlamda mutluluk duyuyorum. Onlar adına inşallah bu sonun başlangıcı olur. Yalnız değiliz, yalnız değiller" ifadelerini kullandı.
Sağlık Bakanlığı'nın 'Planlı Sezaryen' Yasağına CHP'den İlk Tepki: Çıkın İnsanların Yatak Odasından
Süper Lig'in 31. haftasında Sivas Spor - Fenerbahçe maçında Sivas Spor’un sahaya çıkarken taşıdığı “Doğal olan normal doğum” pankartı, kamuoyunda yoğun tepki çekmişti. Söz konusu pankarta ilişkin tartışmalar devam ederken Sağlık Bakanlığı’ndan dikkat çeken bir hamle geldi. Buna göre özel tıp merkezlerinde artık planlı sezaryenle doğum yasak olacak.
“Sağlıklı Türkiye Yüzyılı” programı çerçevesinde hazırlanan bu düzenlemeyle birlikte, doğum yaptırmak isteyen tıp merkezlerinde doğum ünitesi kurma şartı getirildi.
Ancak, ameliyathanesi bulunmayan merkezlerde doğum ünitesine izin verilmeyecek. “Tıp merkezinde normal doğum yaptırılmak istenmesi halinde Ek-4/Ç’de yer alan kriterler kapsamında kuruluş bünyesine doğum ünitesi eklenmesi zorunludur. Ameliyathanesi bulunmayan tıp merkezinde doğum ünitesi kurulmasına izin verilmez. Tıp
merkezinde planlı sezaryen yapılamaz” maddesiyle birlikte, ‘Tıbbi bir gerekçe gösterilmediği sürece, sezaryen doğumlar gerçekleştirilemeyecek. CHP Aile ve Sosyal Hizmetlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, konuya ilişkin Cumhuriyet’e özel açıklamalarda bulundu.
Kararın ‘sağlık hizmetlerinin niteliğini arttırmak’ kılıfına sokulduğunu söyleyen Nazlıaka, “Oysa bu kararın asıl amacı kadınların hayatına doğrudan müdahale etmektir. AKP zihniyeti, kadınların bedenleri üzerinde tahakküm kurmaya devam ediyor. Önce ‘anne olmayan kadın yarımdır’ denilerek çocuk doğurmak dayatıldı. Kürtaj yasaklanmaya çalışıldı. Yetmedi; kaç çocuk dünyaya getirileceği dikte edildi. Yetmedi; doğum biçimine karışıldı. Şimdi de doğumun nerede yapılacağına müdahale ediliyor. Kadınların kendi bedenleri ve yaşamları ile ilgili karar verme hakkı, sistematik bir şekilde tırpanlanıyor. İktidar bir kez daha kadınların hayat tercihleri üzerinde mutlak bir tahakküm kurma çabası içerisine girdi. ‘Aile Yılı’ adı altında kadınlara önce kuluçka makinası muamelesi yapanlar ardından da bu doğumun nasıl yapılacağına ilişkin ideolojik bir dayatmada bulundu” dedi. “Kendi siyasal çıkarlarını gözetenler kadınlara politik şiddet uyguluyor. Sezaryen doğumunu ‘gereksiz’ ilan eden, ‘normal doğumu dayatan bu anlayış, kadınları yalnızca birer doğum makinesi olarak görmektedir. Bu tutum çağ dışı ve gerici bir bakış açısıdır. Kadınların ne zaman, nasıl, nerede ve kaç çocuk doğuracağına yalnızca kendileri karar verebilir. Bu karar, bir spor kulübünün, bir sağlık yönetmeliğinin ya da bir bakanın inisiyatifinde değildir. Biz buna izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Düzenlemenin dezavantajlı kesimlerde yer alan kadınları doğrudan etkileyeceğini vurgulayan Nazlıaka, “Büyük şehirlerin dışında, birçok ilçede ve kasabada tıp merkezleri sayesinde temel sağlık hizmetlerine erişilebilmektedir. Bu merkezlerde planlı sezaryen yapılmasının yasaklanması, kadınların güvenli ve kontrollü bir doğum sürecine ulaşmasını ciddi şekilde engelleyecektir. Yani bu kararla birlikte sadece özgürlükler değil, yaşamlar da riske atılıyor.” “Kadınlar doğum yapıp yapmayacağını, doğum yapacaksa bu doğumu nasıl gerçekleştireceğini size sormayacaklar! Yıllardır hadsizce kadın bedeni üzerinden yürüttüğünüz bu gerici politikalara bir son verin. Biz bedenimiz üzerindeki kararları kendi özgür irademizle veririz. Siz çocukların dünyaya nasıl geleceğini düşünmek yerine doğanların geleceğini düşünün. Bu çocuklar hangi koşullarda nasıl büyüyecek, gelecekleri nasıl şekillenecek bununla ilgilenin. Bir doğumun nasıl olacağına kadın ve doktoru birlikte karar verir. Elinizi kadınların bedeninden çekin! Çıkın insanların yatak odasından” tepkisini gösterdi.
Kadın Dayanışma Komitelerinden 'Normal Doğum' Pankartına Tepki: 'Anormal Olan Sizin Ülkeyi Yönetmeniz
Kadın Dayanışma Komiteleri (KDK), Sivas Spor’un Fenerbahçe maçında sahaya Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen kampanya kapsamında "Doğal olan normal doğum" pankartıyla çıkmasına Ankara, İstanbul ve İzmir'de dört farklı noktaya “Anormal olan sizin ülkeyi yönetmeniz” yazılı pankart asarak tepki gösterdi. Kadın Dayanışma Komiteleri tarafından sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada, “Madem binlerce erkekle dolu stadyumda futbolcuların eline tutuşturduğu pankartla kadınlara ‘normal’i dayatmaya kalkıyor Sağlık Bakanlığı, o zaman işte bizim pankartlarımız. Normali, anormali, nasıl doğurmamız gerektiğini, her şeyin iyisini çok bilenlere sesleniyoruz: Normal olan hesap sormaktır, anormal olan sizin ülkeyi yönetmeniz” denilerek, Sağlık Bakanlığı etiketlendi. KDK pankartları Ankara’da Sağlık Bakanlığı, İkbal Uzuner’in katledildiği İstanbul Edirnekapı Surları, bebek acil hastalarını yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden olan çetenin anlaştığı ileri sürülen özel hastanelerden İstanbul Avcılar Hospital önüne ve işçi cinayetlerine dikkat çekmek için İzmir Çiğli’ye asıldı.
Açıklamayla birlikte paylaşılan ve Kadın Dayanışma Komiteleri tarafından hazırlanan videoda ise Sağlık Bakanlığı'nca binlerce erkeğin olduğu bir statta kadınların nasıl doğum yapması gerektiğinin söylenmesi eleştirildi.
KDK, asıl normalin kadınların öldürülme korkusu olmadan yaşaması, yenidoğan bebeklerin kötü bir sağlık sisteminde ölmemesi, güvencesiz çalışma ve işçi cinayetlerinin son bulması olduğunu vurguladı.
Kadınların doğum kararlarını kendilerinin vereceği belirtilen videoda, “Bu akılsızlığın hesabını sormak için sizleri Kadın Dayanışma Komitelerine çağırıyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Tuğba Yavaş'ın Şüpheli Ölümü: İddianame Bir Günde Değişti.
Çanakkale'de yaşayan restoratör Tuğba Yavaş 30 Ekim 2024’te beşinci kattan düşerek şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Yavaş’ın eşi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Alptekin Yavaş’ın “intihara yönlendirme” suçlamasıyla yargılandığı davanın duruşması görüldü. Davayı Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği avukatlarından Sevda Demirtaş, Serenay Yaman ve Damla Elbir takip etti. Avukatların davanın ağır cezada görülmesi talebi mahkeme tarafından reddedildi. Duruşma 30 Haziran’a ertelendi. Cumhuriyet gazetesine konuşan avukat Yaman “İlk iddianame kasten öldürme suçundan düzenleniyor ve sisteme yükleniyor. Sonra ne oluyorsa bir gün içerisinde iddia makamının görüşü değişiyor ve 13 Aralık’ta da ’intihara yönlendirme’ suçu yönünden yeni iddianame düzenleniyor. İddianamede sanığa isnat edilen suç vasfını değiştirecek nitelikte tek delil dosyaya girmiyor. Bu zaten soru işareti” diye konuştu.
Etkin soruşturma yapılmadığına vurgu yapan Yaman, “Ağır Ceza Mahkemesi’nde normalde açılması gereken bir dosyayken Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılıyor. Sanığa ait cep
telefon kayıtları dahi incelenmemiş. Arama kayıtları temiz, sosyal medya hesapları ulaşılamıyor. Bu da demek oluyor ki sanık olaydan sonra telefon kayıtlarını silmiş ve sosyal medya uygulamalarını da telefondan kaldırmış” ifadelerini kullandı. Sanığın geçen duruşma tahliye edildiğini ve tutuksuz yargılandığını vurgulayan Yaman, “Hiç pişmanlık ya da işte üzüntü dile getiren bir davranışı, sözü de yok” dedi.
Kadınlar ve LGBTİQ+ Bireyler Endişeli: 10. Yargı Paketi Neyi Kapsıyor?
10. Yargı Paketi teklifinin yakın zamanda TBMM gündemine alınması bekleniyor. İnfaz düzenlemelerini de içeren geniş kapsamlı taslak için Adalet Bakanı Yılmaz Tunç her ne kadar "af söz konusu değil" açıklamasını yapsa da hak savunucuları, sızdırıldığı belirtilen taslağın kadınların güvenliği açısından risk oluşturduğunu ifade etti.
Teklifin yasalaşması halinde, LGBTİQ+ bireylerin haklarının da kısıtlanacağı öngörülüyor. 10. Yargı Paketi’nin kadınlar ve LGBTİQ+ bireylerin hayatını ne yönde etkileyeceğini, hukukçular İlke Işık ve Kerem Dikmen Cumhuriyet'e anlattı.
10. Yargı Paketi’yle kadınlara ve çocuklara yönelik suç işleyenlerin af kapsamında tahliye edilme durumu olduğunu dile getiren avukat İlke Işık, "İktidarın cezaevlerini kimler için boşaltacağı kimler için dolduracağı son dönemlerde yaşananlarla çok net ortada" yorumunu yaptı.
Pakette LGBTİQ+ bireylerle ilgili cezai hükümler getirileceği öne sürülürken taslakta "Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunmayı alenen teşvik etmek, övmek veya özendirmek" şeklinde ifadelerinin de yer aldığı belirtildi. Işık, "Biyolojik cinsiyet, doğuştan gelen cinsiyet gibi tanımlamalar genel ahlakla birleştiğinde bir kadın giydiği kıyafet, sokakta ya da işyerinde yaptığı bir sohbet nedeniyle sorunlar yaşayabilir. 'Teşvik eden, öven veya özendiren' tanımlaması da yapılarak yazan, çizen, konuşan, söz söyleyen herkes suçlu kapsamına alınmak isteniyor" dedi.
Işık, 'genel ahlaka aykırı tutum ve davranış' ibaresinin el ele dolaşmak, dinlenen şarkı, izlenen filme kadar gidebilecek bir muğlaklık içerdiğine dikkat çekti. Kaos GL Derneği İnsan Hakları Programı Koordinatörü Avukat Kerem Dikmen ise 10. Yargı Paketi’nin cinsiyet değiştirme davalarına birtakım engellere sebep olabileceğini söyledi. Dikmen, bu paketle cinsiyet değiştirme davası açma yaşının 18 yaşından 21 yaşa yükseleceğini, ameliyat izni için gerekli rapor sayısının birden dörde çıkarılacağını belirtti.
Dikmen, mevcut kanunda eğitim ve araştırma hastanelerinin düzenledikleri rapor yeterli görülüyorken yargı paketi taslağında yetkinin sadece Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenmiş hastanelere verileceğini ifade etti. Yetkinin üniversite hastanelerinin elinden alınabileceğine, kurullara LGBTİQ+ karşıtı kişilerin getirileceğine dair endişe duyduklarını belirten Dikmen şunları kaydetti:
"AYM cinsiyet değiştirme ameliyatı için 'üreme yeteneğinden kalıcı olarak yoksun olma' şartını 2018'de kaldırmıştı, şimdi bu geri dönüyor. Kişi eğer yasada belirtilen sürecin dışında bir ameliyat gerçekleştirmişse bu durumda kişi ve cerrah cezayla karşı karşıya kalacak. AYM'nin kararını yasayı yeniden düzenleyerek aşma çabası var.”
CHP’den Kadınlara Yönelik Yapılan Hakaretlere Açıklama: Tesadüf Değil
İstanbul Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu’na gelen hakaret içerikli mesajlar tepkilere yol açarken geçen gün iktidara yakınlığıyla bilinen televizyon yorumcusu Fuat Uğur, Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş hakkında cinsiyetçi yorum yaptı. Uğur “Üsküdarlı kadınlar öğrensin diye Afrika’dan twerk dansı eğitmeni getirten Dedetaş, sahnede twerk dansı yaparak para toplasın belediye çalışanlarının maaşını ödemek için” dedi. Ayrıca belediye meclisi toplantılarında da kadın siyasetçiler hedef alındı.
AKP Meclis Üyesi Mehmet Ustaoğlu, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’e belediye meclisinde “kiralık vekil” derken, AKP’li Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır ise belediye meclisi toplantısında CHP’li üye Bahar Günçiçek’e “İftiracısınız, sahtekârsın sen, şerefsizsin” ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, “İmamoğlu’nun tutuklanması zorbalık rejimine geçişin ilanıydı. Artık makullük arayan hiç kimsenin iktidar kanadında bulabileceği bir şey kalmadı. Cunta yanlılarının muhalif kadınları hedef alması da tesadüf değil. Cesur ve güçlü kadınlar, iktidarın ezberlerini bozuyor ve topluma cesaret veriyorlar. Siyasetin bağıra çağıra yapılmak zorunda olmadığını, erkeklerin polemiklerinden ibaret olmadığını gösteriyor kadınlar. Bu hakaretlerin kadınları değil, kendilerini küçülttüğünü fark edemeyecek kadar zavallılar” dedi.
CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez de “Cumhurbaşkanını kadınlar getirmişti. Kadınlar götürüyor. Cumhur ittifakı, yaptıkları hizmetlerle de kadınların daha kolay sosyal yaşama katılmasını sağlayan projelere karşı da çok büyük bir kin ve nefret duyuyor. Bu iktidar için ürkütücü bir tablo” dedi. Suiçmez, “İktidara biz konuşma yaptığımızda bir ‘Emine Erdoğan’ lafı geçirdiğimizde ya da ‘Bilal Erdoğan’a anlatır gibi size anlatıyoruz’ dediğimizde hopluyorlar, zıplıyorlar, ortalığı yıkıyorlar. Ancak bir kadına kabul edilemez şekilde hakaret edilmesine izin veriyorlar, yapılmamış sayıyorlar. Bu düzeni değiştireceğiz” diye konuştu. CHP’li kadın belediye başkanları, ortak açıklama yaptı. Açıklamada, “Son üç ayda 132 kadın katledilirken buna seyirci kalan iktidar bugün bizlere saldırı başlatmıştır. Kentimizde, kadınları hayatın her alanına dahil ediyoruz ve rahatsız oluyorsunuz. Sizin sistematik olarak uyguladığınız eril şiddetinizden korkmuyoruz. Kadınların iradesi ülkenin geleceğine damga vuracaktır” dendi. Açıklamada, “İktidarınızın uygulaması gereken kadın politikalarını sosyal desteklerle biz veriyoruz. Kentlerimizde, kadınları hayatın her alanına biz dahil ediyoruz. Ve biliyoruz rahatsız oluyorsunuz” ifadeleri kullanıldı.
Gelecek sayımızda ülkemizde ve dünyada kadın haklarının ihlali haberlerinin daha az yer aldığı bir köşeyle buluşabilmek umuduyla sevgiyle kalın.
21 04 2025
Değerli umudun kadınları dergisi takipçileri sizleri kucak dolusu sevgiyle selamlayarak başlamak istedik köşemize. Ülkemizde o kadar haksızlık, hukuksuzluk yaşanırken bu uygulamalardan ne yazık ki en çok kadınlar olarak bizler etkileniyoruz. O kadar fazla kadına yönelik olumsuz haberi sizlerle paylaşmak bizi de çok üzüyor ancak olup biten hak ihlallerine de sessiz kalamayız. Öyle çok haber var ki dünyadan kadına dair gelişmelere bile iki sayıdır yer veremiyoruz. Haydi önce başlıklarla başlayalım.
· Ankara'da Down Sendromlu Çocuğa Çirkin Ayrımcılık, Oyun Alanına Alınmadı
· Sağlık Bakanlığı'nın 'Planlı Sezaryen' Yasağına CHP'den İlk Tepki: Çıkın İnsanların Yatak Odasından
· Kadın Dayanışma Komitelerinden 'Normal Doğum' Pankartına Tepki: Anormal Olan Sizin Ülkeyi Yönetmeniz
· Tuğba Yavaş'ın Şüpheli Ölümü: İddianame Bir Günde Değişti
· Kadınlar ve LGBTİQ Bireyler Endişeli: 10. Yargı Paketi Neyi Kapsıyor?
· CHP’den Kadınlara Yönelik Yapılan Hakaretlere Açıklama: Tesadüf Değil
Ankara'da Down Sendromlu Çocuğa Çirkin Ayrımcılık, Oyun Alanına Alınmadı Ankara’nın Etimesgut ilçesinde bulunan Gimsa Park AVM’nin içinde bulunan oyun alanında çirkin bir ayrımcılık yaşandı. 7 yaşındaki Down Sendromlu Mert Affan Yüce oyun alanına alınmadı.
Öğretmen Sevcan Odabaşı Karakurt, eşliğinde oyun alanına giden 7 yaşındaki çocuğa, işletme yetkilileri tarafından, Down Sendromlu olduğu fark edilince bilet verilmedi. Aynı yaştaki çocuklar alana girebilirken, 7 yaşındaki Mert Affan, farklılığı nedeniyle dışlandı. Diğer çocuklar oyun alanında eğlenirken, Mert’in dışlanmasına öğretmeni tepki gösterdi ve o anlara ilişkin videoyu sosyal medyada paylaştı. Tepkilerin büyümesi üzerine Etimesgut Belediyesi, söz konusu işletmede inceleme yaptı. İnceleme sonucu ruhsatsız olduğu ortaya çıkan oyun alanı mühürlendi. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da konuyla ilgili inceleme başlattı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, işletme hakkında TCK’nın ‘nefret ve ayrımcılık’ suçu kapsamında suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi. Türkiye Down Sendromu Derneği’nin çağrısı ile alışveriş merkezi önünde toplanan özel gereksinimli çocukların aileleri duruma tepki gösterdi. Aileler, “Oyun her çocuğun hakkıdır. Eşitlik istiyoruz.” Sloganları atıp, dövizler taşıyarak tepkilerini dile getirdi. Dernek adına açıklama yapan Avukat Cansu Korkmaz, "Yaşanan olaydan haberdar
olduktan sonra TİHEK ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ihbarda bulunduk. Yapılan bu uygulama doğrudan ve dolaylı ayrımcılık ve eşitlik ilkesinin ihlalidir. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 30’uncu maddesi ve ayrımcılık yasağına aykırı bir durum. Her çocuğun akranları ile beraber oyun hakkı vardır. Bu hak aynı eğitim, sağlık, barınma, yaşama gibi çocuğun en temel hak ve özgürlüklerinden biridir. Hiçbir surette çocuklar oyun hakkını kullanmaktan mahrum bırakılamaz. TDSD olarak bu ihlalin karşısındayız ve olmaya da devam edeceğiz" dedi. Sosyal medyada öğrencisinin oyun alanına alınmadığını duyuran özel eğitim öğretmeni Sevcan Odabaşı Karakurt, velilerin evde kalmamasını, dışarı çıkıp sosyalleşmesi gerektiğini vurgulayarak, "Bir daha böyle şeylerin yaşanmamasını istiyorum. Öğrencimi sosyalleşmesi için götürdüğüm bir oyun alanında hak etmediği bir muameleyi gördüm. Bu üzücü haber son haberimiz olsun ve onların güzel günlerine eşlik ederken haber yapalım istiyorum. Öğretmen arkadaşlarımdan, önce öğretmenler odasında, sonra sınıf içinde bu konular hakkında farkındalık oluşturacak etkinlikler, konuşmalar yapmalarını rica ediyorum" diye konuştu. Mert Affan Yüce’nin annesi Hatice Süheyla Yüce (46) ise oğlunun pozitif bir çocuk olduğunu, olay anında çok üzülmüş olsa da sonrasında bunu tolere edebilecek güce sahip olduğunu söyledi. Hatice Süheyla Yüce, "Olaya tabii ki üzüldük. Ama açıkçası ifade etmem gerekirse kendimden ziyade ben diğer çocuklar, bütün çocuklarımız adına bir üzgünlük yaşıyorum. Özelde bu işletme bazında olayı değerlendirecek olursam bize birçok veli ulaştı. Bu anlamda sicili gayet kabarık görünüyor işletmenin ama genel olarak baktığımda, diğer çocuklarımız adına ses getirdiğimiz için bu anlamda mutluluk duyuyorum. Onlar adına inşallah bu sonun başlangıcı olur. Yalnız değiliz, yalnız değiller" ifadelerini kullandı.
Sağlık Bakanlığı'nın 'Planlı Sezaryen' Yasağına CHP'den İlk Tepki: Çıkın İnsanların Yatak Odasından
Süper Lig'in 31. haftasında Sivas Spor - Fenerbahçe maçında Sivas Spor’un sahaya çıkarken taşıdığı “Doğal olan normal doğum” pankartı, kamuoyunda yoğun tepki çekmişti. Söz konusu pankarta ilişkin tartışmalar devam ederken Sağlık Bakanlığı’ndan dikkat çeken bir hamle geldi. Buna göre özel tıp merkezlerinde artık planlı sezaryenle doğum yasak olacak.
“Sağlıklı Türkiye Yüzyılı” programı çerçevesinde hazırlanan bu düzenlemeyle birlikte, doğum yaptırmak isteyen tıp merkezlerinde doğum ünitesi kurma şartı getirildi.
Ancak, ameliyathanesi bulunmayan merkezlerde doğum ünitesine izin verilmeyecek. “Tıp merkezinde normal doğum yaptırılmak istenmesi halinde Ek-4/Ç’de yer alan kriterler kapsamında kuruluş bünyesine doğum ünitesi eklenmesi zorunludur. Ameliyathanesi bulunmayan tıp merkezinde doğum ünitesi kurulmasına izin verilmez. Tıp
merkezinde planlı sezaryen yapılamaz” maddesiyle birlikte, ‘Tıbbi bir gerekçe gösterilmediği sürece, sezaryen doğumlar gerçekleştirilemeyecek. CHP Aile ve Sosyal Hizmetlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, konuya ilişkin Cumhuriyet’e özel açıklamalarda bulundu.
Kararın ‘sağlık hizmetlerinin niteliğini arttırmak’ kılıfına sokulduğunu söyleyen Nazlıaka, “Oysa bu kararın asıl amacı kadınların hayatına doğrudan müdahale etmektir. AKP zihniyeti, kadınların bedenleri üzerinde tahakküm kurmaya devam ediyor. Önce ‘anne olmayan kadın yarımdır’ denilerek çocuk doğurmak dayatıldı. Kürtaj yasaklanmaya çalışıldı. Yetmedi; kaç çocuk dünyaya getirileceği dikte edildi. Yetmedi; doğum biçimine karışıldı. Şimdi de doğumun nerede yapılacağına müdahale ediliyor. Kadınların kendi bedenleri ve yaşamları ile ilgili karar verme hakkı, sistematik bir şekilde tırpanlanıyor. İktidar bir kez daha kadınların hayat tercihleri üzerinde mutlak bir tahakküm kurma çabası içerisine girdi. ‘Aile Yılı’ adı altında kadınlara önce kuluçka makinası muamelesi yapanlar ardından da bu doğumun nasıl yapılacağına ilişkin ideolojik bir dayatmada bulundu” dedi. “Kendi siyasal çıkarlarını gözetenler kadınlara politik şiddet uyguluyor. Sezaryen doğumunu ‘gereksiz’ ilan eden, ‘normal doğumu dayatan bu anlayış, kadınları yalnızca birer doğum makinesi olarak görmektedir. Bu tutum çağ dışı ve gerici bir bakış açısıdır. Kadınların ne zaman, nasıl, nerede ve kaç çocuk doğuracağına yalnızca kendileri karar verebilir. Bu karar, bir spor kulübünün, bir sağlık yönetmeliğinin ya da bir bakanın inisiyatifinde değildir. Biz buna izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Düzenlemenin dezavantajlı kesimlerde yer alan kadınları doğrudan etkileyeceğini vurgulayan Nazlıaka, “Büyük şehirlerin dışında, birçok ilçede ve kasabada tıp merkezleri sayesinde temel sağlık hizmetlerine erişilebilmektedir. Bu merkezlerde planlı sezaryen yapılmasının yasaklanması, kadınların güvenli ve kontrollü bir doğum sürecine ulaşmasını ciddi şekilde engelleyecektir. Yani bu kararla birlikte sadece özgürlükler değil, yaşamlar da riske atılıyor.” “Kadınlar doğum yapıp yapmayacağını, doğum yapacaksa bu doğumu nasıl gerçekleştireceğini size sormayacaklar! Yıllardır hadsizce kadın bedeni üzerinden yürüttüğünüz bu gerici politikalara bir son verin. Biz bedenimiz üzerindeki kararları kendi özgür irademizle veririz. Siz çocukların dünyaya nasıl geleceğini düşünmek yerine doğanların geleceğini düşünün. Bu çocuklar hangi koşullarda nasıl büyüyecek, gelecekleri nasıl şekillenecek bununla ilgilenin. Bir doğumun nasıl olacağına kadın ve doktoru birlikte karar verir. Elinizi kadınların bedeninden çekin! Çıkın insanların yatak odasından” tepkisini gösterdi.
Kadın Dayanışma Komitelerinden 'Normal Doğum' Pankartına Tepki: 'Anormal Olan Sizin Ülkeyi Yönetmeniz
Kadın Dayanışma Komiteleri (KDK), Sivas Spor’un Fenerbahçe maçında sahaya Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen kampanya kapsamında "Doğal olan normal doğum" pankartıyla çıkmasına Ankara, İstanbul ve İzmir'de dört farklı noktaya “Anormal olan sizin ülkeyi yönetmeniz” yazılı pankart asarak tepki gösterdi. Kadın Dayanışma Komiteleri tarafından sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada, “Madem binlerce erkekle dolu stadyumda futbolcuların eline tutuşturduğu pankartla kadınlara ‘normal’i dayatmaya kalkıyor Sağlık Bakanlığı, o zaman işte bizim pankartlarımız. Normali, anormali, nasıl doğurmamız gerektiğini, her şeyin iyisini çok bilenlere sesleniyoruz: Normal olan hesap sormaktır, anormal olan sizin ülkeyi yönetmeniz” denilerek, Sağlık Bakanlığı etiketlendi. KDK pankartları Ankara’da Sağlık Bakanlığı, İkbal Uzuner’in katledildiği İstanbul Edirnekapı Surları, bebek acil hastalarını yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden olan çetenin anlaştığı ileri sürülen özel hastanelerden İstanbul Avcılar Hospital önüne ve işçi cinayetlerine dikkat çekmek için İzmir Çiğli’ye asıldı.
Açıklamayla birlikte paylaşılan ve Kadın Dayanışma Komiteleri tarafından hazırlanan videoda ise Sağlık Bakanlığı'nca binlerce erkeğin olduğu bir statta kadınların nasıl doğum yapması gerektiğinin söylenmesi eleştirildi.
KDK, asıl normalin kadınların öldürülme korkusu olmadan yaşaması, yenidoğan bebeklerin kötü bir sağlık sisteminde ölmemesi, güvencesiz çalışma ve işçi cinayetlerinin son bulması olduğunu vurguladı.
Kadınların doğum kararlarını kendilerinin vereceği belirtilen videoda, “Bu akılsızlığın hesabını sormak için sizleri Kadın Dayanışma Komitelerine çağırıyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Tuğba Yavaş'ın Şüpheli Ölümü: İddianame Bir Günde Değişti.
Çanakkale'de yaşayan restoratör Tuğba Yavaş 30 Ekim 2024’te beşinci kattan düşerek şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Yavaş’ın eşi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Alptekin Yavaş’ın “intihara yönlendirme” suçlamasıyla yargılandığı davanın duruşması görüldü. Davayı Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği avukatlarından Sevda Demirtaş, Serenay Yaman ve Damla Elbir takip etti. Avukatların davanın ağır cezada görülmesi talebi mahkeme tarafından reddedildi. Duruşma 30 Haziran’a ertelendi. Cumhuriyet gazetesine konuşan avukat Yaman “İlk iddianame kasten öldürme suçundan düzenleniyor ve sisteme yükleniyor. Sonra ne oluyorsa bir gün içerisinde iddia makamının görüşü değişiyor ve 13 Aralık’ta da ’intihara yönlendirme’ suçu yönünden yeni iddianame düzenleniyor. İddianamede sanığa isnat edilen suç vasfını değiştirecek nitelikte tek delil dosyaya girmiyor. Bu zaten soru işareti” diye konuştu.
Etkin soruşturma yapılmadığına vurgu yapan Yaman, “Ağır Ceza Mahkemesi’nde normalde açılması gereken bir dosyayken Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılıyor. Sanığa ait cep
telefon kayıtları dahi incelenmemiş. Arama kayıtları temiz, sosyal medya hesapları ulaşılamıyor. Bu da demek oluyor ki sanık olaydan sonra telefon kayıtlarını silmiş ve sosyal medya uygulamalarını da telefondan kaldırmış” ifadelerini kullandı. Sanığın geçen duruşma tahliye edildiğini ve tutuksuz yargılandığını vurgulayan Yaman, “Hiç pişmanlık ya da işte üzüntü dile getiren bir davranışı, sözü de yok” dedi.
Kadınlar ve LGBTİQ+ Bireyler Endişeli: 10. Yargı Paketi Neyi Kapsıyor?
10. Yargı Paketi teklifinin yakın zamanda TBMM gündemine alınması bekleniyor. İnfaz düzenlemelerini de içeren geniş kapsamlı taslak için Adalet Bakanı Yılmaz Tunç her ne kadar "af söz konusu değil" açıklamasını yapsa da hak savunucuları, sızdırıldığı belirtilen taslağın kadınların güvenliği açısından risk oluşturduğunu ifade etti.
Teklifin yasalaşması halinde, LGBTİQ+ bireylerin haklarının da kısıtlanacağı öngörülüyor. 10. Yargı Paketi’nin kadınlar ve LGBTİQ+ bireylerin hayatını ne yönde etkileyeceğini, hukukçular İlke Işık ve Kerem Dikmen Cumhuriyet'e anlattı.
10. Yargı Paketi’yle kadınlara ve çocuklara yönelik suç işleyenlerin af kapsamında tahliye edilme durumu olduğunu dile getiren avukat İlke Işık, "İktidarın cezaevlerini kimler için boşaltacağı kimler için dolduracağı son dönemlerde yaşananlarla çok net ortada" yorumunu yaptı.
Pakette LGBTİQ+ bireylerle ilgili cezai hükümler getirileceği öne sürülürken taslakta "Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunmayı alenen teşvik etmek, övmek veya özendirmek" şeklinde ifadelerinin de yer aldığı belirtildi. Işık, "Biyolojik cinsiyet, doğuştan gelen cinsiyet gibi tanımlamalar genel ahlakla birleştiğinde bir kadın giydiği kıyafet, sokakta ya da işyerinde yaptığı bir sohbet nedeniyle sorunlar yaşayabilir. 'Teşvik eden, öven veya özendiren' tanımlaması da yapılarak yazan, çizen, konuşan, söz söyleyen herkes suçlu kapsamına alınmak isteniyor" dedi.
Işık, 'genel ahlaka aykırı tutum ve davranış' ibaresinin el ele dolaşmak, dinlenen şarkı, izlenen filme kadar gidebilecek bir muğlaklık içerdiğine dikkat çekti. Kaos GL Derneği İnsan Hakları Programı Koordinatörü Avukat Kerem Dikmen ise 10. Yargı Paketi’nin cinsiyet değiştirme davalarına birtakım engellere sebep olabileceğini söyledi. Dikmen, bu paketle cinsiyet değiştirme davası açma yaşının 18 yaşından 21 yaşa yükseleceğini, ameliyat izni için gerekli rapor sayısının birden dörde çıkarılacağını belirtti.
Dikmen, mevcut kanunda eğitim ve araştırma hastanelerinin düzenledikleri rapor yeterli görülüyorken yargı paketi taslağında yetkinin sadece Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenmiş hastanelere verileceğini ifade etti. Yetkinin üniversite hastanelerinin elinden alınabileceğine, kurullara LGBTİQ+ karşıtı kişilerin getirileceğine dair endişe duyduklarını belirten Dikmen şunları kaydetti:
"AYM cinsiyet değiştirme ameliyatı için 'üreme yeteneğinden kalıcı olarak yoksun olma' şartını 2018'de kaldırmıştı, şimdi bu geri dönüyor. Kişi eğer yasada belirtilen sürecin dışında bir ameliyat gerçekleştirmişse bu durumda kişi ve cerrah cezayla karşı karşıya kalacak. AYM'nin kararını yasayı yeniden düzenleyerek aşma çabası var.”
CHP’den Kadınlara Yönelik Yapılan Hakaretlere Açıklama: Tesadüf Değil
İstanbul Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu’na gelen hakaret içerikli mesajlar tepkilere yol açarken geçen gün iktidara yakınlığıyla bilinen televizyon yorumcusu Fuat Uğur, Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş hakkında cinsiyetçi yorum yaptı. Uğur “Üsküdarlı kadınlar öğrensin diye Afrika’dan twerk dansı eğitmeni getirten Dedetaş, sahnede twerk dansı yaparak para toplasın belediye çalışanlarının maaşını ödemek için” dedi. Ayrıca belediye meclisi toplantılarında da kadın siyasetçiler hedef alındı.
AKP Meclis Üyesi Mehmet Ustaoğlu, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’e belediye meclisinde “kiralık vekil” derken, AKP’li Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır ise belediye meclisi toplantısında CHP’li üye Bahar Günçiçek’e “İftiracısınız, sahtekârsın sen, şerefsizsin” ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, “İmamoğlu’nun tutuklanması zorbalık rejimine geçişin ilanıydı. Artık makullük arayan hiç kimsenin iktidar kanadında bulabileceği bir şey kalmadı. Cunta yanlılarının muhalif kadınları hedef alması da tesadüf değil. Cesur ve güçlü kadınlar, iktidarın ezberlerini bozuyor ve topluma cesaret veriyorlar. Siyasetin bağıra çağıra yapılmak zorunda olmadığını, erkeklerin polemiklerinden ibaret olmadığını gösteriyor kadınlar. Bu hakaretlerin kadınları değil, kendilerini küçülttüğünü fark edemeyecek kadar zavallılar” dedi.
CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez de “Cumhurbaşkanını kadınlar getirmişti. Kadınlar götürüyor. Cumhur ittifakı, yaptıkları hizmetlerle de kadınların daha kolay sosyal yaşama katılmasını sağlayan projelere karşı da çok büyük bir kin ve nefret duyuyor. Bu iktidar için ürkütücü bir tablo” dedi. Suiçmez, “İktidara biz konuşma yaptığımızda bir ‘Emine Erdoğan’ lafı geçirdiğimizde ya da ‘Bilal Erdoğan’a anlatır gibi size anlatıyoruz’ dediğimizde hopluyorlar, zıplıyorlar, ortalığı yıkıyorlar. Ancak bir kadına kabul edilemez şekilde hakaret edilmesine izin veriyorlar, yapılmamış sayıyorlar. Bu düzeni değiştireceğiz” diye konuştu. CHP’li kadın belediye başkanları, ortak açıklama yaptı. Açıklamada, “Son üç ayda 132 kadın katledilirken buna seyirci kalan iktidar bugün bizlere saldırı başlatmıştır. Kentimizde, kadınları hayatın her alanına dahil ediyoruz ve rahatsız oluyorsunuz. Sizin sistematik olarak uyguladığınız eril şiddetinizden korkmuyoruz. Kadınların iradesi ülkenin geleceğine damga vuracaktır” dendi. Açıklamada, “İktidarınızın uygulaması gereken kadın politikalarını sosyal desteklerle biz veriyoruz. Kentlerimizde, kadınları hayatın her alanına biz dahil ediyoruz. Ve biliyoruz rahatsız oluyorsunuz” ifadeleri kullanıldı.
Gelecek sayımızda ülkemizde ve dünyada kadın haklarının ihlali haberlerinin daha az yer aldığı bir köşeyle buluşabilmek umuduyla sevgiyle kalın.
21 04 2025
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.