Kadınlara karşı nefret dili kullanmak giderek yaygınlaşıyor. Nefret dili, din, etnik kimlik, cinsiyet ve ekleyebileceğimiz farklılıkları hedef alan ve ön yargılara dayalı olan olumsuz, saldırgan, ötekileştiren ifadelerdir. Kadınlar maalesef nefret dilinden en çok etkilenen grupların en başında geliyor.
Kıt akıllı, kadına fikrini sorar gibi yap ama dinleme, erkek düşkünü, yırtık, erkek gibi karı, eksik vb. söylemler, kadını düşünsel dünyasından tutun da cinsel yaşamına kadar kuşatan ve yaşam alanını daraltan söylemlerdir.
Nefret dilinin en acı veren kısmı ise deyimlerimizi de kuşatmış olması. Saçı uzun aklı kısa, elinin hamuruyla erkek işine karışma, kenara bak bezi al anaya bak kızı al vb. bu duruma örnek deyimlerdir. Bu da gösteriyor ki tüm kurumlara iş düşüyor. İnsanımızı eğitmesi, kadınların yaşam motivasyonu ve öz güven açısından destek alacağı birimlere ulaşabilmesi, bu ve benzeri deyimlerin deyimler sözlüğünden çıkarılması, topluma öncülük eden aydınların ve siyasetçilerin kadın figürünün hayatlarını iyi noktalara taşımalarındaki rolü vurgulaması başlıca girişimler olabilir. Tabii ki bunlar belirli gün ve konuşmalarda değil, muhabbet havasında olan konuşmalarda özellikle vurgulanmalıdır.
Çok iyi biliyorum ki "acıyan yanınızı" göstermeniz gereken en güzel insan bir annedir. Buradan bakınca bu nefret dilini siz annelere şikâyet etmek ve sizden bir yardım almak istedim... Çünkü yarını kuracak olan çocuklarımız sizin koynunuzda ve yine sizin kokunuzu soluyarak hayata ilk adımlarını atıyorlar... Çocuklarımızı ayrımcılığa karşı durmak konusunda bilinçli yetiştirmeliyiz. Nefret dili "farkında olmadıkları halde" onların yaşamını kuşatmamalı. Çünkü bu dil kadınlara zarar verdiği kadar çocuklara da zarar veriyor. Hatta bu bakış açısı ile büyüyen bir erkek de kendi yaşamını mutsuzluk çitleri ile kuşatıyor.
Savaşları, yoksulluğu, adaletsizliği, imkânsızlıklarıkadınlar çıkarmadı... Oysa bu zorluklar en çok kadınları ezdi... Hatta kadınlar bu zorlukların getirilerine dişleri ve tırnakları ile karşı durdular... Ruhsal ve bedensel zulme ve iftiralara uğramalarına rağmen yaptılar bunu... Hatta acı acı da olsa tebessüm dâhi ettiler.
Bugün aynı üslûp başka bir kanaldan canlı tutuluyor.
Mülteci sorununu eleştirin lakin Suriyeli kadınların mahremiyetine dil uzatılmasını reddedin. Çünkü dün "sinemamızda dâhi" Hristiyan Rus kadını bu dile layık görülürken bugün Müslüman Suriyeli kadınlar bu dile layık görülüyor... Çünkü burada "nefret dili kültürüne sahip insanlar için" kadının hangi dinden veya ırktan olduğu önemli değil! Onlar için önemli olan bu dili bir şekilde meşrulaştırmak... Nefret dilinin öznesi her zaman kadın, ancak gündeme göre milliyeti ve dini değişiyor.
Buna dur demek ve bu bilince sahip çocuklar yetiştirmek bizim elimizde.
Kısacası hiçbir kadının, hiçbir şekilde nefret diline maruz bırakılmasına izin vermeyeceğiz. Zaten buna izin verdiğimiz zaman o dil dönüp dolaşıp bizi de vuruyor. Dünya'nın herhangi bir yerinde acılara maruz bırakılan bir kadın varsa lütfen aynı hassasiyetle karşı duralım. Çünkü nefret dilini kullananların ortak öznesi ve ortak "kirli" bilinçaltı, kadın kimliğidir.
Başta kadınlar olmak üzere emeği ve tebessümü ile dünyayı güzelleştiren bütün insanları selamlıyorum.
Cumali ASLAN
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.