YAZAN: Menekşe KOÇAK
Biz engelli çocuğu olan ailelere, şu sorular çok sorulur:
“Neyi var? Doktora götürdün mü? Özel eğitime gidiyor mu?” Çünkü zihinlerde doktorun ilaçla çocuğu iyileştirmesi gibi özel eğitim alan çocukların da zamanla iyileşeceği yani toplumla uyumlu olabileceği algısı vardır. Esasen bu algı özel eğitimden ne umduğumuzu yani beklentimizi ifade eder.
Bu beklenti doğrudur; çünkü özel eğitim, engelli çocuğun toplumla uyumlu olmasına mümkün olduğunca bağımsız yaşam becerisine katkı sağlamak için geliştirilmiştir.
MEB’in Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliğinin 6.maddesinde özel eğitimin amacı şu şekilde ifade edilir: “Türk Milli eğitimin genel amaç ve temel ilkeleri esas alınarak; özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitim ihtiyaçları yeterlilik, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kapasitelerini en üst düzeyde kullanmaları, üst öğrenime, meslek hayatına ve toplumsal yaşama hazırlanmalarını amaçlar.”
Demek ki özel eğitimin amacı; çocuğu bir üst eğitime hazırlamak, meslek edinmesini sağlamak, toplumsal yaşama hazırlamaktır. Ne güzel amaçlar?
Peki, bu amaçların gerçekleşmesi için neler yapılıyor? Türkiye’de özel eğitim hizmeti üç şekilde veriliyor:
1. MEB‘in özel eğitim okulları ve kapsayıcı yani kaynaştırma yöntemi ile verilen eğitim hizmetleriyle
2. Destek eğitim yani özel eğitim hizmetleri veren rehabilitasyon merkezleriyle
3. Yerel yönetimlerin engelli bireylere yönelik özel eğitim hizmetleriyle
MEB’in açtığı özel eğitim okullarıyla ilgili Yusuf Tekin Hürriyet Gazetesinde şu açıklamayı yapıyor: “Şu an Türkiye genelinde okul sayımız (Özel eğitim okulu) 1076. Bu rakam çok önemli. Sadece bu okullarımızda 35 bin öğrencimiz var. Dolayısıyla özel eğitimde dünyaya örnek gösterilecek uygulamalar yapıyoruz. Her engel sınıfına farklı okullar açma eğilimindeyiz.”
Öncelikle şu sorunun cevabını birlikte bulalım;” Özel eğitim okullarının sayısının artması övünülecek bir gösterge midir?” Kesinlikle hayır! Çünkü özel eğitim okullarında amaç, engelli bireyi akranlarıyla kapsayıcı eğitime yani bir üst eğitim kurumuna hazırlamaktır.
Soru şu: “Eğer özel eğitim okulları bireyi üst eğitim kurumuna uyum sağlayacak seviyeye getirebilseydi, özel eğitim okullarının sayısını hızla artırmaya gerek kalır mıydı?” Elbette ki hayır... Çünkü özel eğitim okullarındaki 35 bin öğrencinin en azından %50 ‘si yaklaşık 18 bini ilköğretim ve ortaöğretim okullarında eğitim almaya devam edeceği için yeni özel eğitim okulu ihtiyacı azalırdı.
Sayın Bakan “Dolayısıyla dünyaya örnek olacak uygulamalar yapıyoruz.” diyor; ama mevcut özel eğitim sistemi %50 oranında bile başarı sağlayamıyor. Bakanlığın özel eğitim kurumlarına giden öğrencilerin kapsayıcı eğitime geçme oranlarını yıl yıl belirterek sistemin başarı durumunu toplumla paylaşması gerekir.
“Son yıllarda devlet okullarında eğitim nasıl?” sorusunu kime sorarsanız sorun; “Devlet okulları bitti.” cevabını alırsınız. Çünkü herkesin mutlaka öğrenci olan bir yakını vardır ve eğitim sistemindeki tıkanıklığa tanıklık etmiştir.
Özel eğitime gelince, engelli çocuğu olan ailelerden başka toplumda bu konuyla ilgilenen pek olmaz. Bu nedenle özel eğitim okulları genellikle küçük binalarda, alt yapı eksikliğiyle açılır. Oysa engelli bireylerin özel gereksinimleri nedeniyle geniş mekânlara, bağımsız yaşam becerisini kazanacakları uygulama evlerine, atölyelere ihtiyaçları vardır... Bugün alt yapı yetersizliği nedeniyle küçücük sınıflarda masa başında binlerce çocuğa güya eğitim verilmektedir.
Özel eğitimde yaşanan sorunlardan biri de özel eğitim alanından mezun öğretmenlerin sayısının ve mesleki yeterliliğinin az olmasıdır.
Bakanlık özel eğitim öğretmeni ihtiyacını ücretli öğretmen uygulaması ile gidermeye çalışmaktadır. 2023 -2024 Eğitim Öğretim Yılında Türkiye genelinde 66 bin 780 ücretli öğretmen görev yapmaktadır. Bu ücretli öğretmenlerden 19 bin 61’i özel eğitim öğretmeni olarak çalışmaktadır.
Engelli çocuklar göremedikleri, duyamadıkları, konuşamadıkları veya algılayamadıkları için özel, ayrıntılı ve işlevsel eğitime ihtiyaç duyarlar. Yani onlara eğitim veren eğitimcilerin çok ama çok iyi yetiştirilmesi gerekir.
Ancak MEB, farklı alanlardan mezun olan öğretmenlere 80 saatlik, "Ücretli Öğretmenler İçin Özel Eğitim Uygulamaları Çerçeve Kurs Programları” düzenlemekte ve sertifika vermektedir. Soru şu: “Matematik, tarih gibi farklı alandan mezun olan bir öğretmeni, 80 saatlik bir kurs ile özel eğitim öğretmeni olarak yetiştirmek mümkün olabilir mi?”
Elbette ki mümkün değil... Ancak ne yazık ki MEB Bakanı Yusuf Tekin‘in dünyaya örnek olan özel eğitim uygulamalarında durum bu...
Özellikle orta ağır seviyedeki engelli bireylere hizmet veren okullarda ücretli öğretmenlerin görevlendirilmesi yaygın bir uygulamadır. Çünkü orta ağır seviyedeki çocuklarla çalışmak zordur ve özveri ister. Bu nedenle genellikle kadrolu özel eğitim öğretmenleri bu kurumlardan ilk fırsatta tayin ister.
Özel eğitim okullarında özveri ile çalışan ve deneyim kazanan ücretli öğretmenlerin ise ekonomik olarak büyük sıkıntıları vardır. Aynı okulda, aynı işi yapan ücretli öğretmen asgari ücret alırken, kadrolu öğretmen 45 bin, 50 bin TL arası para alır. Ayrıca ücretli öğretmenlerin işe gitmediğinde ücreti kesilir, sigortası yatmaz. Bu nedenle de daha iyi şartlarda iş bulduklarında ücretli öğretmenliği bırakırlar.
Bir de ilçe milli eğitim müdürlüklerinin, ücretli öğretmen görevlendirirken yaptıkları hatalar vardır. Deneyimli öğretmenleri her yıl farklı okulda görevlendirmek ya da deneyimli öğretmen boşta kalırken deneyimsiz genç öğretmenleri ücretli öğretmen olarak görevlendirmek gibi...
Bu durum, sahada özel eğitimde sık sık öğretmen değişikliği sorununu ortaya çıkarır. Bir özel eğitim öğrencisinin birinci sınıftaki öğretmeni tarafından okuldan mezun edilmesi mucizedir.
Durumun daha iyi anlaşılması için “İlkokulda her yıl öğretmen değişecektir.” kararının uygulanmaya konulduğunu varsayalım. Yer yerinden oynar. Çocuklarla öğretmen arasında bağ kurulamayacağı, pedagojik olarak sorunlar yaratacağı belirtilir. Herkes itiraz edeceği için böyle bir uygulama söz konusu bile olamaz. Oysa engelli çocuğu olan bizler, bu sorunu yıllardır anlatmaya çalışıyoruz... Ne sesimizi duyan ne de halden anlayan var...
Mesela benim oğlum, orta ağır seviyede otizmlidir. 12 yıldır özel eğitim okullarına gidiyor. 14 öğretmeni oldu... Bunlardan sadece biri kadrolu özel eğitim alanı mezunuydu. 13 öğretmen ise ücretli öğretmendi. İletişim sorunu olan oğlumun her yıl öğretmeni değişti.
Mamak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, geçen yıl çok başarılı olan öğretmenlerimize bu sene görev vermedi. Dört tane otizmli delikanlının olduğu sınıfa iki kadın öğretmen atadı. Veliler bir araya gelerek öğretmenimizin atamasını tekrar yaptırdık... Seneye ne olur hiç bilmiyoruz...
Engelli bireyin toplumla uyumunu amaçlayan özel eğitim okullarında, sık sık öğretmen değişikliği nedeniyle öğretmen ve öğrencinin uyum sağlamasına bile fırsat verilmiyor. Ama kimin umurunda...
Gelecek yazımızda engelli bireylere destek eğitim hizmeti sunan rehabilitasyon merkezleri hakkında sohbet etmek üzere...Hoşça kalın...
12 Aralık2024
KAYNAKÇA
1.Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği
2. Hürriyet .com tr ,30 Ekim 2023,Gündem Haberleri
3.MEB https:www.meb.gov.tr haber, “7. Özel Eğitimde Rehabilitasyon Merkezlerinin Rolü ve Eğitim Niteliklerinin Artırılması Türkiye Buluşmaları" , 11 Kasım 2024
4.https:/turkegitimsen.org.tr
5. MEB, Hayat Boyu Öğrenme, Genel Müdürlüğü, Öğretmenlik ve Öğretim Alanı, “Ücretli Öğretmenler İçin Özel Eğitim Uygulamaları Çerçeve Kurs Programları”
Biz engelli çocuğu olan ailelere, şu sorular çok sorulur:
“Neyi var? Doktora götürdün mü? Özel eğitime gidiyor mu?” Çünkü zihinlerde doktorun ilaçla çocuğu iyileştirmesi gibi özel eğitim alan çocukların da zamanla iyileşeceği yani toplumla uyumlu olabileceği algısı vardır. Esasen bu algı özel eğitimden ne umduğumuzu yani beklentimizi ifade eder.
Bu beklenti doğrudur; çünkü özel eğitim, engelli çocuğun toplumla uyumlu olmasına mümkün olduğunca bağımsız yaşam becerisine katkı sağlamak için geliştirilmiştir.
MEB’in Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliğinin 6.maddesinde özel eğitimin amacı şu şekilde ifade edilir: “Türk Milli eğitimin genel amaç ve temel ilkeleri esas alınarak; özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitim ihtiyaçları yeterlilik, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kapasitelerini en üst düzeyde kullanmaları, üst öğrenime, meslek hayatına ve toplumsal yaşama hazırlanmalarını amaçlar.”
Demek ki özel eğitimin amacı; çocuğu bir üst eğitime hazırlamak, meslek edinmesini sağlamak, toplumsal yaşama hazırlamaktır. Ne güzel amaçlar?
Peki, bu amaçların gerçekleşmesi için neler yapılıyor? Türkiye’de özel eğitim hizmeti üç şekilde veriliyor:
1. MEB‘in özel eğitim okulları ve kapsayıcı yani kaynaştırma yöntemi ile verilen eğitim hizmetleriyle
2. Destek eğitim yani özel eğitim hizmetleri veren rehabilitasyon merkezleriyle
3. Yerel yönetimlerin engelli bireylere yönelik özel eğitim hizmetleriyle
MEB’in açtığı özel eğitim okullarıyla ilgili Yusuf Tekin Hürriyet Gazetesinde şu açıklamayı yapıyor: “Şu an Türkiye genelinde okul sayımız (Özel eğitim okulu) 1076. Bu rakam çok önemli. Sadece bu okullarımızda 35 bin öğrencimiz var. Dolayısıyla özel eğitimde dünyaya örnek gösterilecek uygulamalar yapıyoruz. Her engel sınıfına farklı okullar açma eğilimindeyiz.”
Öncelikle şu sorunun cevabını birlikte bulalım;” Özel eğitim okullarının sayısının artması övünülecek bir gösterge midir?” Kesinlikle hayır! Çünkü özel eğitim okullarında amaç, engelli bireyi akranlarıyla kapsayıcı eğitime yani bir üst eğitim kurumuna hazırlamaktır.
Soru şu: “Eğer özel eğitim okulları bireyi üst eğitim kurumuna uyum sağlayacak seviyeye getirebilseydi, özel eğitim okullarının sayısını hızla artırmaya gerek kalır mıydı?” Elbette ki hayır... Çünkü özel eğitim okullarındaki 35 bin öğrencinin en azından %50 ‘si yaklaşık 18 bini ilköğretim ve ortaöğretim okullarında eğitim almaya devam edeceği için yeni özel eğitim okulu ihtiyacı azalırdı.
Sayın Bakan “Dolayısıyla dünyaya örnek olacak uygulamalar yapıyoruz.” diyor; ama mevcut özel eğitim sistemi %50 oranında bile başarı sağlayamıyor. Bakanlığın özel eğitim kurumlarına giden öğrencilerin kapsayıcı eğitime geçme oranlarını yıl yıl belirterek sistemin başarı durumunu toplumla paylaşması gerekir.
“Son yıllarda devlet okullarında eğitim nasıl?” sorusunu kime sorarsanız sorun; “Devlet okulları bitti.” cevabını alırsınız. Çünkü herkesin mutlaka öğrenci olan bir yakını vardır ve eğitim sistemindeki tıkanıklığa tanıklık etmiştir.
Özel eğitime gelince, engelli çocuğu olan ailelerden başka toplumda bu konuyla ilgilenen pek olmaz. Bu nedenle özel eğitim okulları genellikle küçük binalarda, alt yapı eksikliğiyle açılır. Oysa engelli bireylerin özel gereksinimleri nedeniyle geniş mekânlara, bağımsız yaşam becerisini kazanacakları uygulama evlerine, atölyelere ihtiyaçları vardır... Bugün alt yapı yetersizliği nedeniyle küçücük sınıflarda masa başında binlerce çocuğa güya eğitim verilmektedir.
Özel eğitimde yaşanan sorunlardan biri de özel eğitim alanından mezun öğretmenlerin sayısının ve mesleki yeterliliğinin az olmasıdır.
Bakanlık özel eğitim öğretmeni ihtiyacını ücretli öğretmen uygulaması ile gidermeye çalışmaktadır. 2023 -2024 Eğitim Öğretim Yılında Türkiye genelinde 66 bin 780 ücretli öğretmen görev yapmaktadır. Bu ücretli öğretmenlerden 19 bin 61’i özel eğitim öğretmeni olarak çalışmaktadır.
Engelli çocuklar göremedikleri, duyamadıkları, konuşamadıkları veya algılayamadıkları için özel, ayrıntılı ve işlevsel eğitime ihtiyaç duyarlar. Yani onlara eğitim veren eğitimcilerin çok ama çok iyi yetiştirilmesi gerekir.
Ancak MEB, farklı alanlardan mezun olan öğretmenlere 80 saatlik, "Ücretli Öğretmenler İçin Özel Eğitim Uygulamaları Çerçeve Kurs Programları” düzenlemekte ve sertifika vermektedir. Soru şu: “Matematik, tarih gibi farklı alandan mezun olan bir öğretmeni, 80 saatlik bir kurs ile özel eğitim öğretmeni olarak yetiştirmek mümkün olabilir mi?”
Elbette ki mümkün değil... Ancak ne yazık ki MEB Bakanı Yusuf Tekin‘in dünyaya örnek olan özel eğitim uygulamalarında durum bu...
Özellikle orta ağır seviyedeki engelli bireylere hizmet veren okullarda ücretli öğretmenlerin görevlendirilmesi yaygın bir uygulamadır. Çünkü orta ağır seviyedeki çocuklarla çalışmak zordur ve özveri ister. Bu nedenle genellikle kadrolu özel eğitim öğretmenleri bu kurumlardan ilk fırsatta tayin ister.
Özel eğitim okullarında özveri ile çalışan ve deneyim kazanan ücretli öğretmenlerin ise ekonomik olarak büyük sıkıntıları vardır. Aynı okulda, aynı işi yapan ücretli öğretmen asgari ücret alırken, kadrolu öğretmen 45 bin, 50 bin TL arası para alır. Ayrıca ücretli öğretmenlerin işe gitmediğinde ücreti kesilir, sigortası yatmaz. Bu nedenle de daha iyi şartlarda iş bulduklarında ücretli öğretmenliği bırakırlar.
Bir de ilçe milli eğitim müdürlüklerinin, ücretli öğretmen görevlendirirken yaptıkları hatalar vardır. Deneyimli öğretmenleri her yıl farklı okulda görevlendirmek ya da deneyimli öğretmen boşta kalırken deneyimsiz genç öğretmenleri ücretli öğretmen olarak görevlendirmek gibi...
Bu durum, sahada özel eğitimde sık sık öğretmen değişikliği sorununu ortaya çıkarır. Bir özel eğitim öğrencisinin birinci sınıftaki öğretmeni tarafından okuldan mezun edilmesi mucizedir.
Durumun daha iyi anlaşılması için “İlkokulda her yıl öğretmen değişecektir.” kararının uygulanmaya konulduğunu varsayalım. Yer yerinden oynar. Çocuklarla öğretmen arasında bağ kurulamayacağı, pedagojik olarak sorunlar yaratacağı belirtilir. Herkes itiraz edeceği için böyle bir uygulama söz konusu bile olamaz. Oysa engelli çocuğu olan bizler, bu sorunu yıllardır anlatmaya çalışıyoruz... Ne sesimizi duyan ne de halden anlayan var...
Mesela benim oğlum, orta ağır seviyede otizmlidir. 12 yıldır özel eğitim okullarına gidiyor. 14 öğretmeni oldu... Bunlardan sadece biri kadrolu özel eğitim alanı mezunuydu. 13 öğretmen ise ücretli öğretmendi. İletişim sorunu olan oğlumun her yıl öğretmeni değişti.
Mamak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, geçen yıl çok başarılı olan öğretmenlerimize bu sene görev vermedi. Dört tane otizmli delikanlının olduğu sınıfa iki kadın öğretmen atadı. Veliler bir araya gelerek öğretmenimizin atamasını tekrar yaptırdık... Seneye ne olur hiç bilmiyoruz...
Engelli bireyin toplumla uyumunu amaçlayan özel eğitim okullarında, sık sık öğretmen değişikliği nedeniyle öğretmen ve öğrencinin uyum sağlamasına bile fırsat verilmiyor. Ama kimin umurunda...
Gelecek yazımızda engelli bireylere destek eğitim hizmeti sunan rehabilitasyon merkezleri hakkında sohbet etmek üzere...Hoşça kalın...
12 Aralık2024
KAYNAKÇA
1.Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği
2. Hürriyet .com tr ,30 Ekim 2023,Gündem Haberleri
3.MEB https:www.meb.gov.tr haber, “7. Özel Eğitimde Rehabilitasyon Merkezlerinin Rolü ve Eğitim Niteliklerinin Artırılması Türkiye Buluşmaları" , 11 Kasım 2024
4.https:/turkegitimsen.org.tr
5. MEB, Hayat Boyu Öğrenme, Genel Müdürlüğü, Öğretmenlik ve Öğretim Alanı, “Ücretli Öğretmenler İçin Özel Eğitim Uygulamaları Çerçeve Kurs Programları”
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.