Merhabalar değerli Umudun Kadınları Dergisi takipçileri, Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutlarken MUSTAFA KEMAL’İN kadın-erkek eşitliğine inandığı için diğer ülkelerde verilen yoğun mücadeleye gerek kalmadan kadınlara haklarının alınmasını nasıl sağladığını, asla unutamayız. Yüzyıl kutlamalarında o kadar çok kadın ve sanata dair haberlere ulaştık ki bu haberlerin çoğu cumhuriyetle ilgiliydi. Bu durum bile ATATÜRKÜN kadınların görünür olması için gösterdiği çabayı ortaya koyuyor. Değerini bilebilmek dileğiyle.
Önce başlıklar:
Görme engelli Şevval ve Çağla'nın hayali gerçek oldu.
"Üç Kızın Hikâyesi", İtalya'da en iyi film projesi ödülünü kazandı.
Kurtuluş’un Kadınları, ayakta alkışlandı.
“Kadife Çiçekleri” Han Tiyatrosu, Ünal Gürel Sahnesinde.
Aydın Şehir Tiyatroları’ndan “Cumhuriyet'in dört kadını” oyunu.
"Cumhuriyet Kadınları" Sergisi Açıldı
Görme Engelli Şevval Ve Çağla'nın Hayali Gerçek Oldu
Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi'ndekiSürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde geçen yıl müziğe yetenekli özel gereksinimli gençleri desteklemek amacıyla 'Bizim Orkestra' isimli bir müzik topluluğu kuruldu. Görme engelli Çağla Kıcır ve Üniversitenin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Zafer Kurtaslan tarafından bir konserde fark edilen görme engelli Şevval Koç da orkestraya dâhil edildi. 8 otizmli gençle birlikte müzik çalışmalarını sürdüren Kıcır ve Koç, daha sonra üniversitenin yetenek sınavını kazanarak, okulun öğrencisi olmaya hak kazandı. Üniversitenin Ses Eğitimi bölümünü kazanan Çağla Kıcır, doğduğundan beri müzikle uğraştığını belirterek, "Çok az görmem var. Annemler dört buçuk aylıkken göz takibi yapamadığımı fark etmişler. Sonrasında eğitimim için İskenderun'dan Ankara'ya geldik. Özel eğitimler ve müzik eğitimleri aldım. Hocalarımız bana küçükken üniversite düzeyinde bir müzik kulağım olduğunu söylediler. Sonrasında piyano çalmaya başladım. Hayalim opera sanatçısı olmak." dedi. Müziğin doğasında bulunduğunu söyleyen Kıcır, "Ben her şeyi müzik olarak duyuyorum. Yetenek sınavlarına piyano hocamla beraber çalıştık. Görme engelli gençler, eğer kendilerini gerçekten yetenekli hissediyorlarsa ve çalışıyorlarsa bence yapabilirler. Bir kere görme engelli bireyler olarak biz sesleri çok daha kolay bir şekilde duyabiliyoruz. Çünkü ses bizim için her şey demek. Kulak, her şey demek; kulak bizim gözümüz, kalbimiz, elimiz, kolumuz demek. O yüzden müzik bizim için çok daha derin. Benim için bu sınava girmek çok güzeldi çünkü ben her sınavı bir konser gibi görüyorum. Sınavda sorulan her soru benim için bir performans, benim için çok önemli. Her sınav benim için ayrı bir deneyim. Keza bu diğer özel gereksinimli arkadaşlarımız için de öyle" diye konuştu.
Okulun Müzik Öğretmenliği bölümünü kazanan Şevval Koç ise küçük yaşlardan beri müziğe ilgisi olduğunu belirterek, "Bizim Orkestrada çok renkli çalışmalar gerçekleştirdik. Bu sene tekrar çalışmaya başladık. Benim müzik öğretmeni olmamdaki en temel sebep; benim gibi müziğe yeteneği olan ama kendisi veya aileleri tarafından fark edilemeyen çocukların yeteneklerini keşfetmek. Daha küçük yaşlarda keşfedilebilecek cevherler veya öğretmenleri tarafından fark edilememiş özel yetenekli çocuklar daha erken fark edilsinler istiyorum. Aynı zamanda akademisyen olmak istiyorum. Umarım bunu da başarabilirim. Bestelerimi de daha geniş kitlelere duyurmak istiyorum." ifadelerini kullandı.
Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Müzik Eğitimi bölümü öğretim görevlisi Rüveyda Sultan Ünver deBizim Orkestra'nın özel gereksinimli ve özel yetenekli bireylerin müzik yapma becerilerini geliştirmek ve toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla kurulduğunu belirtti. Ünver, müziğe yetenekli olan özel gereksinimli gençlerde aile faktörünün çok önemli olduğunu belirterek, "Eğer erken yaşta fark edilirse nitelikli müzik eğitimiyle çok daha ileri seviyeye gelebiliyorlar. Bu noktada ailelerin ve öğretmenlerin daha bilinçli olmalarını önerebilirim. Bize de özel gereksinimli bireylerle nasıl çalışılacağı konusunda eğitimler verilebilir. Bazen hocaların tam olarak emin olamadıkları için bazı kaygılarla, tedirginliklerle bu öğrencileri kabul etmeme gibi durumları olabiliyor. Bence ülkemizde farkındalığın geliştirilmesi ve özellikle de müzik eğitimcilerine bu konuda eğitimler verilmesi, bilincin arttırılması çok önemli" dedi.
Müzik Eğitmenliği bölümünde özel gereksinimli bireyler için kontenjan bulunduğunu söyleyen Ünver, konservatuvarlarda da böyle bir kontenjanın açılmasının yararlı olacağını vurgulayarak, "Fakat bunun açılması ve sonrasında da nitelikli eğitim geliştirilebilmesi için burada çalışan akademisyenlere bu bilincin ve eğitimin sağlanması gerektiğini düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
"Üç Kızın Hikâyesi", İtalya'da En İyi Film Projesi Ödülünü Kazandı
Yönetmenliğini Nursen Çetin Köreken'in üstlendiği "Üç Kızın Hikâyesi", İtalya'da düzenlenen uluslararası yapım desteği yarışması MIA Ortak Yapım Marketinde "Yılın En İyi Film Projesi" ödülüne değer görüldü.
Konuya ilişkin yazılı açıklamaya göre Köreken'in eseri, Roma'da gerçekleştirilen yarışmaya başvuru yapan 500 proje arasında seçilen 12 yapım arasında yer aldı.
Köreken'in üç yıldır üzerinde çalıştığı halterci çocuklar belgesel çalışmasında karşılaştığı gerçek hikâyelerden yola çıkarak senaryosunu yazdığı ve yönetmenliğini yapacağı film, bu yıl ilk defa verilen "MIA Ortak Yapım Marketi Yılın En İyi Film Projesi" ödülünün de sahibi oldu. Köreken ödül töreninde yaptığı açıklamada, tüm market ekibine, seçici kurula ve jüri üyelerine teşekkür ederek, "Hey kızlar, asla pes etmeyin. Dünyayı umut, sevgi ve dostlukla yeniden inşa edin"ifadelerini kullandı.
Türkiye'den seçilen tek proje olan filmin çekimlerinin 2025'te yapılması planlanıyor.
İtalya Kültür Bakanlığı ile İtalya Dışişleri Bakanlığı ve Creative MEDIA desteğiyle kurulan MIA Ortak Yapım Marketi, her yıl birçok film arasından seçtiği ve gelecek vadeden film projelerine yapım desteği veriyor.
Halterci üç genç kızın içinde bulundukları toplumsal koşulları halter sporuyla aşmaya ve kendi kimliklerini var etmeye çalışmalarını anlatacak olan film, gerçek hikayelerden ilhamla yazıldı.
Kurtuluş’un Kadınları, Ayakta Alkışlandı
Ayvalık Belediyesi tarafından Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yıldönümü nedeniyle düzenlenen “Cumhuriyet’in Yüzü Ayvalık’ta” etkinlikleri kapsamında, İzmir’den gelen Tiyatro Ofisi ekibinin sahnelediği oyun, tiyatro severlerle buluştu.
Vural Sineması Nejat Uygur Sahnesi’ndeki oyunu Ayvalık Belediye Başkan Vekili ve Belediye Meclis Üyesi Ali Jale, CHP Ayvalık İlçe Başkanı Hüseyin Şalmanlı, Kültür İşleri Müdürü Ayşe Urul, Belediye Kültür İşleri Koordinatörü Erkan Cılak ve Ayvalık Belediyesi Basın Danışmanı Işık Teoman da izledi.
Muhteşem müzik ve görseller eşliğinde sahnelenen tek kişilik oyunda, Kurtuluş Savaşı’nın kadın kahramanları; Kara Fatma, Nezahat Onbaşı, Gördesli Makbule, Halide Edip Adıvar, Halime Çavuş, Şerife Bacı, Tayyar Rahmiye, Çete Ayşe Efe’nin fedakârlık dolu hikâyelerini anlatan başarılı oyuncu Ecem Yüksel, sahnedeki performansıyla izleyicilerden tam not aldı. Birgül Yeşiloğlu Güler’in yazdığı, eşi Metin Güler’in yönettiği oyun, görsel efektleri ve duygusal anlatımıyla izleyiciyi zaman zaman gözyaşlarına boğdu. Ecem Yüksel’in Kurtuluş Savaşı kahramanları kadınlar için söylediği, “Bu kahramanlar sizce öldüler mi?” şeklindeki sorusuyla sona eren oyun, izleyiciler tarafından dakikalarca ayakta alkışlandı.
Oyunun ardından Belediye Başkan Vekili ve Belediye Meclis Üyesi Ali Jale, oyuncu Ecem Yüksel ve tiyatro ekibini kutladı.
“Kadife Çiçekleri” Han Tiyatrosu, Ünal Gürel Sahnesinde
“Bir Sinematik Anlatım” adını verdiği, müzik, senaryo-metin ve yönetmenliğini üstlendiği eserleriyle bir kadın meddah olarak sahnelerde yer alan sanatçı Mutlu Polat’ın son oyunu ‘’Kadife Çiçekleri’’ sezon açılışını; 3 Kasım 2023 Cuma günü, Saat: 20.00’de İzmir Han Tiyatrosu, Ünal Gürel sahnesinde yaptı. Polat’ın senaryosunu yazarak çekip yönettiği ve “meddah olarak film üzerine sinematik anlatım” adını verdiği canlı performansıyla sergilediği oyun; kadına yönelik şiddeti, toplumsal travmaları ve ötekileştirilmeyi anlatıyor. Yakın tarihte mübadele yıllarından başlayan ve yaşadığımız toplumsal travmalarla savrulan bir ailenin üç kuşağını anlatan “Kadife Çiçekleri” adlı oyunda; bir toplumsal felaketten artakalan, kazazede olarak tanımlayabileceğimiz bu üç kadının, dönüşümlerine, vurgun yedikleri anlara tanıklık ederken, her kadının parmak izi gibi birbirinden farklı iç dünyaları ve kendi kuşağını, zamanını yansıtan imgelerle yaşadığımız çağı ve içinde kaybolan insanı yeniden anlamaya çalışıyor.
Aydın Şehir Tiyatroları’ndan “Cumhuriyet'in Dört Kadını” Oyunu
Aydın Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Cumhuriyet’in 100. yıl etkinlikleri çerçevesinde, birbirinden güzel oyunları izleyicilerle buluşturmaya devam ediyor. Tiyatro sezonunu Millî Mücadelede kahramanlaşan kadınların anlatıldığı “Anadolu Kadınları” oyunuyla açan Şehir Tiyatroları; bu defa ‘‘Cumhuriyet'in Dört Kadını’’ oyununu izleyicilerin beğenisine sundu.
Oyunda, Cumhuriyetin inşasında ve Milli Mücadelede büyük rol oynayan kahraman Türk kadınlarının hikâyesi anlatıldı. Latife, Halide, Fikrîye ve Afife isimli dört kadının hayatlarından kesitler yer aldı.
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Milli Mücadele’nin kadın kahramanlarını saygıyla andıklarını söyledi.
Şükran Güngör-Yıldız Kenter Kültür Merkezi ve Tiyatro Salonu’nda sahnelenen, Selim İleri’nin yazıp Eraslan Sağlam’ın yönettiği oyun, seyircilerden büyük alkış aldı. Öte yandan, Cumhuriyet’in 100. yılının önemine vurgu yapan oyuncular, bu oyunun sahnelenmesine fırsat sağlayan Çerçioğlu’na teşekkür etti.
"Cumhuriyet Kadınları" Sergisi Açıldı
Nermin Alpar "Cumhuriyet Kadınları" adlı özel bir sergi ile Galeri Kambur İstanbul’da izleyicilerle buluşuyor. Sanatçının, resim dünyasına adım attığı 2004 yılından bu yana geçirdiği evrim ve esin kaynakları, eserlerindeki renkçi, figüratif ve naif niteliklere yansıyor.
Serginin ana temasını oluşturan "Gizemli Kadınlar", sanatçının esin kaynağı olmuş. Gülümsemelerinin ardında hüznü ve melankoliyi taşıyan, mağrur, zeki ve sorgulayan kadın figürleri, sanatçının çalışmalarında önemli bir yer tutuyor. Bu güçlü kadın figürleri, Picasso, Modigliani ve Klimt gibi ünlü sanatçılardan ilham alarak şekillenmiş.
Sanatçının, Gürcü ressam David Ugralidze ile geçirdiği 3 yıllık çalışmanın ardından kendi atölyesinde devam ettiği eserlerinde, başlangıçta detaycı figüratif çalışmalardan zamanla soyutlamalara ve parçalamalara yönelmiş. Renk paletindeki evrim, renkli resimden soyutlamacı bir renk anlayışına doğru uzanıyor.
Gelecek sayımızda yine sizlerle birlikte olmayı sabırsızlıkla bekliyoruz. Umutla ve sevgiyle kalın.
14 Kasım 2023
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.