Uzun siyah saçlarını toplamış, gözlüklü, açık mavi hırka içinde, mavi çizgili beyaz gömleği var. İki eli, önünde açık olan laptopun üzerinde.
"Şeker Portakalı Eğitim ve Kültür Derneği Tülay Çakır Çocuk Kitaplığı" yazısı. Sol tarafta, bir portakal figürü var. Portakalın üst kısmında iki yeşil yaprak bulunuyor ve alt kısmında yeşil yapraklar kitap sayfalarını andıracak şekilde açılmış. Portakalın yüzünde iki göz ve bir ağız var. Gözler yarı kapalı ve ağız küçük bir yuvarlak şeklinde. Yazı kısmı sağ tarafta. "Şeker Portakalı" yazısı büyük ve yeşil renkte, "Eğitim ve Kültür Derneği Tülay Çakır Çocuk Kitaplığı" yazısı daha küçük ve mavi renkte.

Sultan: Sevgili Umudun Kadınları Dergisi dinleyicileri,sizlerle tekrar birlikteyiz. Bugün Şeker Portakalı Eğitim ve Kültür Derneği bünyesinde açılmış olan Tülay Çakır, Çocuk Kitaplığından 3 sevgili arkadaşımızla birlikteyiz. Şenay Eroğlu Aksoy, Serap mutlu, Gürkan Alpsoy.Arkadaşlarımızdan öncelikle kendilerini tanıtmalarını isteyeceğim.



Şenay: Ben Şenay Eroğlu Aksoy, aslında kimya teknisyeniyim ama uzun bir süredir edebiyatla çok yakından ilgiliyim. 3 tane kitabım var. Öykü yazarıyım ve artık sadece bu alanda çalışmaya başladım. Uzun süredir de Şeker Portakalı Eğitim Kültür Derneğine üyeyim ve Tülay Çakır Çocuk Kitaplığının çalışmasına katkı sunuyorum. 



Sultan: Teşekkür ederim. Serap hocam…



Serap: Merhaba, ben de devlet memuruyum. Aynı zamanda 



2009 yılından beri çocuklarım nedeniyle tanıştığım bu dernekte gönüllü olarak çalışmaktayım.



Sultan: Teşekkür ederim. Gürkan Hocam…



Gürkan: Merhabalar, be Gürkan Alpsoy. İktisat mezunuyum, bir kamu kuruluşundan emekli oldum. 8 yıldan bu tarafa Şeker Portakalı Eğitim Kültür Derneğinde gönüllü olarak ve dernek üyesi olarak devam ediyorum.



Sultan: Çok teşekkür ederim. Gönüllü çalışmalar elbette ki çok kıymetli. Nasıl bir iş yapıyorsunuz onu çok merak ediyoruz.



Serap: Önce bir derneğimiz nasıl kurulmuş oradan başlayayım? Şeker Portakalı Eğitim Kültür Derneği, 1998 yılında Batıkent’te bizim gibi gönüllü insanların bir araya gelip bu semte çocuklarımız için ne yapabiliriz diye kafa yorup, nasıl yol alabiliriz diye düşünüp bir araya geldikleri bir oluşum. Önce bir kooperatif olarak kurulmuş. :Batıkent o zaman şehrin dışında kalan bir yermiş çocuklarımız için ne yapabiliriz diye ve düşünürkenburada bir kütüphane eksikliğini görmüşler ve gazete, atık kâğıtlar toplayarak başlamışlar işe. İlk kitapları da o atıkları satarak elde etmişler ve kütüphaneyi kurmuşlar.



Şenay: Tülay Çakır ismi kooperatifin kuruluş aşamasında yoğun çaba gösteren ve erken yaşta hayatını kaybeden Tülay çakırı unutmamak için dostları tarafından kitaplığımıza verilmiş.



Serap: Daha sonra o gönüllü insanların, yararlanan çocukların, orada bulunan kitapların sayılar artmış ve mekândeğişikliği yapılmış. Şu anda bulunduğumuz Batıkent Toplum Merkezinde devam ediyor kütüphanemiz. Hala oradayız.



Sultan: Gürkan hocam buraya gelen çocukların özelliklerine biraz değinelim.



Gürkan: Ondan önce arkadaşımın sözlerine biraz katkı sağlamak istiyorum. Derneğimiz tüzüğüne uygun bir şekilde çocuk kitaplıkları ve kütüphaneler kurma ve bu yönde destekler sağlama misyonuna sahip. Sadece kitaplığımızda kitap alışverişi olmuyor. Bir takım eğitim çalışmalarımız da var. Örneğin velilere yönelik anne baba eğitimleri yaptığımız dönemler oldu. Bunun yanında atölye çalışmaları var. Çocuklara yönelik yaş gruplarına göre, örneğin felsefe atölyesi, yazarlık atölyesi, doğa atölyesi, mozaik atölyesi, eğlenceli yiyecekler, atölyesi gibi. Çocukların daha çok gelişimine katkı sağlamak üzere haftada bir kez kültürel faaliyetlerde bulunuyoruz.



Sultan: Harikasınız. Peki, bu çocukların bir yaş sınırı var mı?



Şenay: Aslında okul öncesinden, aslında 0 yaş, anne karnına düştüğünden itibaren 18 yaşa kadar bizim kütüphanemizde uygun kitaplar var. Okul öncesi kitapları var.Bunları tabi gruplandırdık yaşlarına göre. Kitap almak isteyen kişinin sadece kütüphanemize üye olması gerekiyor kitabı alıp evine götürebilmesi için. Kütüphanemize emek veren insan sayısı çok az olduğu için Çarşamba ve Cumartesi günleri açabiliyoruz. Saat ondan dörde kadar açık kalabiliyor. Biraz önce Gürkan’ın da söylediği gibi sadece kütüphane kullanımı değil, aslında farklı şeyler de yapmaya çabalıyoruz. Çok uzun yıllardır sürdürdüğümüz bir çalışma olduğu için birçok alanda akademisyen olan bir çok insanın da bize desteğiyle farklı çalışmalar yaptık. Felsefeden, sanattan kent gezilerinden, müze gezilerinden, müzede drama çalışmalarına kadar çok yoğun programlar uyguladık. Artık Ankara'da bilinen bir kütüphane haline geldi bizim kurumumuz. Fakat şöyle bir sıkıntımız da var, bulunduğumuz mekân çocuklar için çok uygun değil. Bazen özel gereksinimli olan çocuklarımız ve velilerimiz oluyor. Onlar için de hiç uygun değil mekân.Bunları çözmek için zaman zaman girişimlerimiz oldu ama bunların büyük bir kısmını çözmeyi başaramadık. ileridebunlar dönüşür değişir mi? Onu da bilemiyorum şu anda. Çocuklara çok daha uygun bir mekân arzumuz var, isteğimiz var. Belediyeyle temasımız oldu bu konuda defalarca. Fakatbir sonuç elde edemedik. Dayanışmayla daha çok yürüttüğümüz bir iş bu. Çok farklı meslek gruplarından,eğitim gruplarından, farklı bakış açılarından birçok insanın yan yana durarak hayatta kalmasını sağladığı bir mekân.



Sultan: Engelli çocuklar sizin mekânlarınıza fiziksel koşullar nedeniyle katılamıyor mu?



Serap: Evet doğru. Bizim mekânımız hem kütüphane olmaya da uygun bir mekân değil, ama zorunluluktan orada bulunuyoruz. Engelliler için zaten hiç uygun değil. Birrampası yok, atıyorum, görme engelliler için bir düzeni yok. Engelli çocuklarımızla buluşmamız çok zor oluyor. Biz bu konuda çözümler üretmeye çalıştık. Engelli velilerimiz de,Engelli birkaç çocuğumuz da var, ama genel olarak düşündüğümüzde bütün engel gruplarına cevap veremeyecek durumda Kütüphanemiz. Bunun için Şenay’ın da söylediği gibi zaman zaman çalışmalar yaptık ama bunu sonuçlandıramadık. Dilerim bundan sonraki süreçte yerel yönetimlerin de desteğiyle daha uygun mekânlarda, bütün engel gruplarına da yönelik kütüphanemizi daha işlevsel hale getire biliriz. Onların da kitaba, kütüphaneye ulaşımını sağlamak hepimizin en büyük arzusu. Umarım bundan sonraki süreçlerde bunları yapabiliriz.



Sultan: Valla benim anladığım sonuç alamasanız da buçabadan vazgeçmiyorsunuz?



Gürkan: Mücadelemize her koşulda devam etmeyi düşünüyoruz.



Sultan: Harikasınız. Gürkan hocam siz kaç yıldır oradasınız?



Gürkan: Ben 2016’dan bu tarafa fiilen dernekte çalışmalara katılıyorum. Gönüllü ve dernek üyesi olarak, 8 sene olmuş.



Sultan: Pek çok atölye çalışmasını da yürütüyorsunuz.



Gürkan: Evet, 2 tane atölye çalışmam var şu an ve giderek de artıyor.



Sultan: Atölye çalışmalarını nasıl yürütüyorsunuz? Mekânda uygun değil demiştiniz onun için sordum?



Gürkan: Mekânımız şöyle: ortaklaşa kullandığımız büyük bir salon var, toplum merkezinde. Orada öncelikle atölye çalışmalarımızı yaş gruplarına göre kategorilere ayırıyoruz. Masal saatimiz, 4 yaş, 5 yaş, 6 yaş. Bazı atölyelerimiz 7 artı, bazısı 9 artı. Bunu duyurusunu yapıyoruz. GenellikleCumartesi günleri. Hafta sonuna denk geliyor. Yaklaşık bir buçuk 2 saatlik bir zaman diliminde bu atölyeleri gerçekleştiriyoruz



Sultan: Çok sayıda başvuru oluyor mu atölyelere katılmak için?



Gürkan: Atölyenin niteliğine göre değişiyor. Bir de takdir edersiniz ki çocuklar çeşitli faaliyetlerde bulundukları için örneğin piyano kursu oluyor, başka kurslar oluyor. Zaman dilimi biraz sekteye uğruyor.



Serap: Çünkü bizim atölye çalışmalarımız ücretsiz. Bütün katılımlar ücretsiz olduğu için, bizim atölyelerimizi es geçebiliyor. Belki velilerimiz istiyor, çocuklarımız istiyor ama zaman uymuyor onlar için. Çocuklar son dönemlerde çok yoğun oluyorlar. Hepsinin bir kursu, etkinliği oluyor. O arta kalan zamanlarda bizim atölyelerimize katılıyorlar. Bir de pandeminin de bunda etkisi oldu. Pandemi süreci bizim kütüphaneyle, çocuklarla bağımızın kopmasına neden oldu. Şimdi tekrar bağımızı devam ettirtmeye çalışıyoruz. Bir de şunu belirtmek istiyorum, mekânımız dar ama yaş grupları için düşünülmüş. Bizden önceki arkadaşlarımız bunu başlatmıştı. Bizler de devam ettiriyoruz. Bir kere kitabı seçerken yaş grubuna uygun olmasına, nitelikli olmasına,diline bakmaya çalışıyoruz. Çocuklara uygun olmasına dikkat ettiğimiz için raf düzenlemesini onların kolay erişebileceği şekilde yapıyoruz. Yani atıyorum 7 yaşındaki bir çocuk, kendi göz seviyesinde olsun, kitaba kolay ulaşsın istiyoruz. Yaş büyüdükçe raflarımız biraz daha yukarıya doğru gidiyor.



Sultan: Kitap seçiminde yaşa göre kitap seçiyorsunuz, diline bakıyorsunuz başka gözettiğiniz ölçüt var mı?



Şenay: Aslında tüm bunların hepsini birden, bir anda hepimizin, bizim yapmamız çok mümkün olmuyor ama ilk basamak olarak en azından şuna çok özen gösteriyoruz. Belli bir gözün elemesinden geçen, yani bir yayınevi ismiyle pedagogların, editörlerin, redaktörlerin yaptığı bir seçimlekitapları tercih ediyoruz. Genel anlamda da baktığımızda hiç kimseyi ayrıştırmayan, nefret dili kullanmayan, çocukları daha çok yan yana getiren, çocukların içindeki o yaşama sevincini daha çok arttırabilecek konuları öne çıkaran metinler. Onlarzaten kendileri sahipleniyorlar Siz bir şey demeseniz de ama çok fazla seçenek olduğu için özellikle ebeveynler açısından nerede durduğunuz, iyi bir çocuk kitabının ne olduğunu bilmek bugün özellikle çok önemli ve çok değerli. Bizimkütüphanemiz bunu en baştan yapıyor. Hatta gelen insanların da en sık telaffuz ettiği şey bu. “Hiç mi kötü kitabınız yok?”cümlesi en çok duyduğumuz şey. Bu da bize iyi geliyor. Bazen de şöyle oluyor: Büyük yaş grubunda örneğin bizim gözümüzden kaçmış küçük bir ayrıntı vereyim. Çok uzun yıllar önce basılmış bir kitapta, aslında edebiyatta da iyi isimler tarafından yazılmış kitaplarda bile bazen velilerimizi rahatsız eden konular oluyor. Dönüp tekrar bakıyoruz. Hakikaten bugün çocuk edebiyatının geldiği noktayı düşündüğümüzde evet olmaması gereken şeyler deyipeleyebiliyoruz. Burası canlı bir alan hep beraber, sadece biz değil, velilerimizle birlikte kitaplara daha yakından bakmayauğraşıyoruz. Böyle çalışmalar da yaptık. Geçmişte ‘iyi kitabı seçmek, iyi kitaba ulaşmak, iyi çocuk kitabı nedir?’ gibi programlar da yaptık. Asıl hedefimiz de hem bize gelen çocuklarımızın o kötü ve iyi kitap arasındaki farkı görmelerini sağlamak. Aynı zamanda da çocukları bu alanda yetiştirmek.Şöyle güzel bir şey oldu, mesela bizim çocuklarımızın bir süre sonra yayınevi takip etmeye başladığını da gözlemledik birkısmının en azından. Bunlar bizim için çok mutluluk verici şeyler. Bunun yazarı kim diye soruyor mesela. Söylediğimizdehangi yayınevi basmış diye soruyor. Bunlar çok kıymetli şeylerdi bizim için. Bizi çok mutlu eden durumlar.



Sultan: Harikasınız gerçekten. Benim anladığım kadarıyla tam katılımlı. Hem siz gönüllüler olarak hem kitaplardan yararlanan çocuklar hem de onların aileleriyle hep birlikte bir çalışma yürütüyorsunuz.



Gürkan: Bu bağlamda bazı anaokulları, çevremizdeki anaokulları da ziyarette bulunuyorlar kitaplığımıza. Bu da değişik bir deneyim oluyor bizim için. Örneğin yakınımızdaki anaokulundan 3 4 Sınıf randevu alarak ve kütüphanecilik haftası veya başka bir etkinlik vasıtasıyla gelip kütüphanemizle tanışıyorlar.



Sultan: Çok güzel gerçekten. Peki, siz bu etkinlikleri yaparken duyurunuzu nasıl yapıyorsunuz? Yerinizi insanlar nereden biliyor? Atölyelerinizin ne zaman başlayıp, ne zaman gerçekleşeceğine ilişkin duyuruları nereden öğreniyorlar?



Şenay: Biz atölyelerimizi kendi kapalı grubumuza duyuruyoruz genellikle. Kütüphane üyesi olan çocuklara yapıyoruz. Haberleşme içinde bir WhatsApp grubumuz var.Velilerimizin dâhil olduğu WhatsApp grubu üzerinden. Sosyal medyada hesabımız var. Oradan yaptığımız işleri zaman zaman paylaşıyoruz. Biraz acemice olsa da orası da yürümeye devam ediyor. Özellikle yılda bir kez ilk açılışta, bütün çocuklara açık bir şenlik düzenliyoruz. Artık bu da geleneksel hale geldi Batıkent’te. Çok farklı alanlarda bir sürü insanı bir araya getiriyoruz. Geniş bir bahçesi var, toplum merkezinin.Orada çocukların hoşuna gidecek, onlara mutlu anlar yaşatacak çalışmalar olduğu gibi entelektüel gelişimlerine katkı sunacak etkinliklerde oluyor. Çocuk kitapları yazarlarını, yayınevlerini davet ediyoruz, farklı kitaplarla tanışıyorlar, farklı deneyimler kazanılıyor. O gün bütün çocuklarımıza, o gün bize gelmek isteyen Ankara'nın neresinden olursa olsun herkese açık oluyor o etkinlik. Kütüphane içindeki atölye çalışmalarını biraz daha dar tutup üyelerimiz üzerinden yapıyoruz.



Sultan: Bu çalışmaların yeri neresi? Tam olarak katılmak isteyen arkadaşlara biraz tarif verelim mi?



Serap: Biz Batıkent’te bir kütüphaneyiz. İlk yerleşim mahallesinde toplum merkezindeyiz. Batıkent Anaokulu komşumuz. Onun hemen arkasındaki tek katlı bir bina.Bahçesi de geniş. Böyle bir ortamda yapıyoruz Bu atölye etkinliklerini. Çok farklı atölye çalışmaları yapmayaçabalıyoruz. Bunu da yine gönüllü insanlar gelip bizimle birlikte yapıyor. Bizlerle gönüllü olarak çalışan arkadaşlarımız bunlar, öğretmenler olabilir, Şenay gibi yazar arkadaşlarımız olabiliyor. Okul öncesi öğretmenlerimiz ya da Gürkan gibi kendi alanında yetkin insanlar gelip atölye çalışması yapabiliyor bizde. Biz bunu yıllık planlıyoruz. Genelde hangi çalışmaları yapacağız o yıl içinde ve hangi zamanlarda yapacağız, hangi aralıklarda yapacağız.



Sultan: Peki, son olarak böyle başarılı olamadığınızı düşündüğünüzde, yeterli olamadığınızı düşündüğünüzde,sonuçta gönüllü olarak yapıyorsunuz bu işi. Ben bu işi artık yapmayayım noktasına gelmemek için, umudunuzu yüksek tutmak için ne yaptığınıza ilişkin geri bildirim alayım. Ondan sonra umudun kadınlarına veda edelim. Gürkan hocam siz umudunuzu diri tutmak için, tükenmemek için ne yapıyorsunuz?



Gürkan: Çalışmalara ve projelere düşünce olarak da fiili olarak da devam etmeyi düşünüyoruz.



Serap: Ben de gönüllü arkadaşlarla birlikte birbirimizi dinleyerek, sorarak devam ediyoruz. Umudumuzu tabii ki kaybetmiyoruz. Çocuklarla birlikte olmak çok güzel bir şey zaten. Bu da bizi her zaman diri tutuyor. Evet, sayımız bazen azalıyor, bazen çoğalıyor ama biz birbirimizin gözünün içine baka baka yan yana durduğumuzda daha güçlü hissediyoruz ve bunu sürdürmeye devam edeceğiz. Sayımız dilerim giderek artar ve bizim gibi gönüllü kuruluşlar ülkenin her yerindeçoğalır. Çocuklarımız daha çok kitaba ulaşır.



Şenay: Benim için hayatımın en vazgeçilmezlerinden birisi kitaplar. O nedenle kitapların ve çocukların yan yana olduğu o mekân bana hep çok iyi geliyor. Zaten çocuklarla kısacık da olsa bir arada olmak, hayata yeni bir gözle bakmamı sağlıyor başka bir yerde. Hem de nedenlerini tam olarak bilmesem de gerçekten yaşama sevincimi tetikliyor onlarla vakit geçirmek. O yüzden ne zaman kendimi kötü hissetsem bu iş olmayacak gibi düşünsem sadece bir çocuğun orada yaşadığı iyi bir an bile geri dönmemi, umut etmemi sağlıyor.



Sultan: Çok teşekkür ediyorum hepinize tek tek. SevgiliUmudun Kadınları dinleyicileri. Bugün birlikte olduğum 3 arkadaşım gerçekten gönüllülükle ve dayanışmayla nasıl ayakta durduklarını ve çalışmalarına devam etme gücü bulduklarını anlattılar. Her birine çok çok teşekkür ediyorum. Varlıkları bizim de umudumuzu perçinliyor. Şimdilik hoşça kalın bir sonraki röportajda görüşmek üzere.

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.