Türkiye her gün Narin canımızı konuşuyor. Narin ilk miydi? Hayır. Giderek çocuk, aile katliamlarına dönüşen cinayetlerde, kayıplarda öldürülenlerin adlarını saymayacağım. Saymakla bitmeyeceği için sayamadığımcanlarımıza haksızlık etmek istemem. Bu olayların temelinde yatan pek çok nedenler arasında, siz-biz konusunu irdeleyelim gelin birlikte.
Binlerce çocuğun, kadının taciz ve tecavüze maruz bırakıldığını duyuyoruz ve biliyoruz. Hele ensest ilişkiler almış başını gidiyor. Bunları besleyen önyargılarımız var. Bu önyargıların temelinde sizden mi bizden mi algısı yatıyor. Çok sevdiğimiz, eleştirmediğimiz, toz konduramadığımız, tanıdığımız insanlar bizden, tanımadığımız, düşman olduğumuz, öfkelendiğimiz insanlarsa sizden grubuna giriyor. Anne, baba, kardeş, yakın akrabadan zarar gelmez’ inancıyla eğitiriz çocuklarımızı. “Tanımadığın insanların elinden bir şey alma, onlarla konuşma, onlar güvenilmez” derken, zararların daha çok yakınımızdakilerden geldiği gerçeğini yadsırız.Çünkü onlar bizdendir, sütten çıkan ak kaşıktır. Çocuklarımız anlatamaz, utanır. Anlatmaya kalksa da tıkarız ağzına lafı. “Hiç olur mu öyle şey? Sen yanılıyorsundur. Amcan, dayın sana kötülük yapmaz.” Çocuklar susar, onlar sustukça bizden olanlar yanlışları katlayarak yapmayı sürdürür. Çocuk başına gelenleri neden anlatsın ki? Ona yakınları inanmak istemez.Yaşananlar gizli kalır fakat yaşayanın içinde kapanmaz bir yaradır bu.
Bizden olanlar o kadar tehlikelidir ki çocuğumuza zarar verdiğini görmezden gelebiliriz. Çıkarlarımız devreye girer. “Yuvam yıkılırsa ne yaparım? En iyisi susayım.” ya da “Söylesem başkaları da ölür. Bana da inanmazlar.” diyerek ihmal eder yavrusunu.
Bizden olan biri hırsızlık yapar, “Hayır olamaz iftira bu” deriz. Yine bizden biri taciz eder, tecavüz eder, cinayet işler, “Kim bilir o ne yapmıştır da bunlar olmuştur.” diyerek bizden olanları aklarız. Sizden olanlar hep suçludur, sorunludur.
Toz kondurmadığımız biri hata yapar, hata yaptığını kabullenmek istemez, hemen savunmaya geçeriz.
En bariz örneği her gün medyadan izliyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclis’inde bolca bizden ve sizden olanlar var. Bizden-sizden örneklerini çoğaltabiliriz. En iyisi siz de kendiyaşam örneklerinizden yola çıkarak bu iki karşı kavramı irdeleyin. İşin içinden çıkmak mümkün değil.
Eşit, adil, barışçıl ve hakça bölüşülen bir yaşam kurmayı amaçlıyorsak, bizden-sizden olanlarımızı azaltma çabası içine girelim ne olur. Başkaları “Ama o senin kardeşin, dostun, aynı yönetimde çalıştığın arkadaşın. Neden onların yanında olmuyorsun?” sözlerine kulak asmayalım. Varsın sizi kendi kafalarınca sizden sınıfına koysunlar, ne çıkar. Bu sizin duruşunuzdur.
Ufku açılmayan, baskı ortamında bulunanların bunları gerçekleştirmesi biraz zor ama eğitim görmüş, kitap okumuş insanların bunları irdelemesi ve baskılara boyun eğmemesi daha kolay. Çok büyük bir çaba gerektirdiğini de unutmamak gerek.
Narin’in durumu da yukarıda anlattığımızın ta kendisi. Suçlular bizden olmuşlar, bizdeni baskıyla kuşatmışlar, korkuyorlar, susuyorlar, göz yumuyorlar, üstünü kapatıyorlar. Emin olun, sizden olan bir çocuk böyle canice öldürülseydi, bizden olanlar aslan kesilirlerdi.
Ne bizden ne sizden olalım. Haklı olanın yanında olalım.
21 Eylül 2024
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.