Merhabalar değerli Umudun Kadınları Dergisi dostları, öncelikle hepinize sağlıklı huzurlu ve sanat dolu bir yıl diliyoruz. Bu sayımızda sanata emek veren kadınlarımızın üretimleriyle yine buluşturuyoruz sizleri.
Önce başlıklar:
Usta sanatçı Ayla Algan hayatını kaybetti
Tiyatro oyunlarıyla gündemde olan İpşiroğlu’nun yeni kitabı sahneye uyarlanmayı bekliyor: Şiddet her yerde.
Sakıp Sabancı Müzesi’nin yeni sergisi, ‘Bütün Yönleriyle Melek Celâl’i anlatıyor: Unutulmuş bir Cumhuriyet kadını
Usta sanatçı Ayla Algan hayatını kaybetti
Uzun süredir gözlerden uzak bir yaşam süren tiyatro sanatçısı, yönetmen, şarkıcı ve eğitmen Ayla Algan, geçirdiği beyin kanaması sonucu 86 yaşında hayatını kaybetti.
Sanatçının ailesinden alınan bilgiye göre, Ayla Algan, saat 19.00 sıralarında evinde senaryo okurken aniden rahatsızlandı. Yakınlarının çağırdığı ambulansla Taksim Acıbadem Hastanesine kaldırılan ve beyin kanaması geçirdiği belirtilen Algan, müdahaleye rağmen kurtarılamadı.
Ömrünün son dönemine kadar İstanbul Drama Sanat Akademisinde eğitim veren Ayla Algan için 6 Ocak Cumartesi günü saat 10.30'da İBB Şehir Tiyatroları Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde tören düzenlendi. Kült haline gelmiş ve hala büyük bir keyifle seyredilen Sadri Alışık ile oynadığı "Ah Güzel İstanbul" filmiyle gönüllerde yer eden Algan, çok sayıda tiyatro, sinema ve dizide de yer almıştı.
Sanatçımızın ayrıntılı hayat hikâyesini ‘Tarihin Kadın Yüzleri’ köşemizde bulabilirsiniz.
Tiyatro oyunlarıyla gündemde olan İpşiroğlu’nun yeni kitabı sahneye uyarlanmayı bekliyor: Şiddet her yerde
Tiyatro oyun yazarı, eleştirmen Zehra İpşiroğlu, uzun süredir toplumsal cinsiyet üzerine çalışıyor. Bu alandaki tiyatro oyunları “Hayal Satıcısı”, “Lena, Leyla ve Diğerleri” ve “Yüzleşmek” şu anda sahneleniyor. Yakında “Erkeklik Hapishanesi” adlı eseri de sahnelenen oyunlar arasına girecek.
İpşiroğlu’nun, yine toplumsal cinsiyet üzerine eğildiği “Hatırlayamadıklarımız” adlı kitabı Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıktı.
İpşiroğlu, “Bu konu yaşadığım sürece beni rahat bırakmayacağa benziyor” diyor ve ekliyor: “Kadın cinayetlerinin ve çocuk tacizinin ardı arkasının kesilmediği, İstanbul Sözleşmesi’nin de artık yok sayıldığı ülkemizde bu pek şaşırtıcı değil tabii. Romanımda şiddet, kadın haklarını savunan bir politikacının ve ünlü bir şairin ailesi çevresinde geçiyor. İşte çelişkiler de tam bu noktada başlıyor, görünenin ardında bambaşka bir gerçek var, bunu çıkartmaya çalışıyorum. Çocuğa ya da kadına karşı şiddet devreye girdiğinde bu tür olayların hep alt katmanlarda oluştuğunu sanırız ama bu doğru değil tabii.” diyor. Toplumun her kesiminde, ülkemizin her alanında, her şehirde, sokakta, okulda, işyerinde ve güvenli kale gibi görmemiz gereken evimizde yani aile içinde taciz, şiddet gibi konular gündemden düşmüyor. Eskiden toplumda birçok kişi gibi bu olayların daha çok kırsal kesimdeki insanların yaşamında geliştiği düşünülürdü. İşte bu romanda hiç de böyle olmadığını gösteriyor yazar bizlere...
İpşiroğlu, “Çocuk tacizi ataerkil ve cinsiyetçi duruşun sonucu ama bizler çoğu kez faili psikopat olarak damgalayarak işin içinden kolaylıkla sıyrılıyoruz. Ben bu sorunun toplumsal bir sorun olduğunu göstermeye çalışıyorum. Aile içi şiddet ve taciz, gerçeğin üstünü kapamak, aile içinde olanlar ailede kalır ideolojisi, kadını hiçe sayan eril zihniyetle mücadele romanımın ana izleğini oluşturuyor. Bu sorunu farklı bakış açılarından farklı boyutlarıyla göstermeye çalışıyorum. Romanın gerçeği açığa çıkartmaya çalışan bir kurgusu var, sinemadan alışık olduğumuz zaman ve mekân sıçramalarıyla ve montaj tekniğiyle anlatıyorum olayları” diyor.
“Geçmişi hep güzelleştirerek hatırlamak eğilimindeyiz, öyle olunca da bugün yaşadığımız sorunları anlamakta zorlanıyoruz” diyen İpşiroğlu, şöyle devam ediyor: “Aslında dün ve bugün birbirinden ayrılmaz bir bütün oluşturuyor. Geçmişin travmaları farklı biçimlerde bugün de sürüyor. Henrik İbsen bunu oyunlarında ne güzel anlatır. Roman karakterlerim geçmişte yaşadıkları travmalardan kurtulmak istedikleri için geçmişle yüzleşmekten kaçınmıyorlar. Hatırlamak çok can acıtıcı olabiliyor ama iyileştirici ve dönüştürücü bir yanı da var, romanımda bunu gösteriyorum. Bu açıdan da kitabın büyük bir adaletsizliği ele almasına karşın yine de umut dolu bir roman olduğunu söyleyebilirim.”
Sakıp Sabancı Müzesi’nin yeni sergisi, ‘Bütün Yönleriyle Melek Celâl’i anlatıyor: Unutulmuş bir Cumhuriyet kadını
Melek Celâl, “unutulmuş” kadın sanatçılarımızdan, ressamlarımızdan biri. Neden, nasıl unutulduğu pek bilinmiyor. Ancak Osmanlı’nın son yıllarına tanıklık etmiş, Cumhuriyet’in ilk 50 yılına da önemli katkılar sağlamış bir sanatçı. Sergi önemli bir kaynak demiştik, ilk adım attığınızda dönemin koşulları hakkında detaylı bir bilgiye sahip oluyorsunuz. Ardından Melek Celâl’in birbirinden etkileyici güzellikteki tablolarının yanı sıra, çok geniş bir doküman arşivi sizi karşılıyor.
Sanatçı, 1924’te Galatasaray Sergilerinde ilk nü eserleri gösteren, 1935’te ise ilk kişisel sergisini açan bir isim. Çok yönlü üretim yapan sanatçının tablo ve eskizleri, Anadolu motiflerinden esinlenerek çizdiği desenleri, şehir planlama, hat sanatı ve Türk işlemeleri ile ilgili kaleme aldığı makaleleri, eleştirileri ve kitapları ile hayatına ışık tutan fotoğraflar, kartpostallar, hatıra yazıları ve mektupların bulunduğu zengin bir arşivden oluşuyor.
Melek Celâl’in ziyaret ettiği ülkeler hakkında yazdığı seyahat yazıları ise altyazı ve çeşitli arşiv görüntüleriyle bir video haline getirilmiş. Sanatçının çok duru bir anlatımla yazdığı bu günlükler de oldukça etkileyici. Türk edebiyatının en önemli yazarlarından Yahya Kemal’le olan arkadaşlıkları da ilgi çekici. Sanatçının Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün ardından “Türk Kadınlığının Atatürk’e Minnettarlığı” isimli madalyası ise serginin tam ortasında,gazete kupürleri, eskiz gibi belgelerle Atatürk’ün anısına sergileniyor. Bugüne kadar çok fazla gün yüzüne çıkmamış güzel madalyon hakkında kaç tane basıldığı ve kimlerin sahip olduğu da tam olarak bilinmiyor. Ancak bu sergi sonrası bazı koleksiyonların tozlu arşivlerinden çıkması büyük ihtimal.
Gelecek sayımızda kadına ve sanata dair ne varsa yine sizlere haberleştirmeye çalışacağız
Umutla kalın.
16 Ocak 2024
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.