selvetbayraktarr@hotmail.com
Uzun, gür, kahverengi saçları, mavi kazağıyla, elleri klavyenin üzerinde çalışıyor.
Kütüphane cafe ortamında oturan kadınlar ve erkekler var. Birçok masa, kitap, duvarlar ışıklarla aydınlatılmış, duvarlarda resimler var.
HAZIRLAYAN: Selvet BAYRAKTAR TOKAT

Kitaptan tiyatroya birbirinden farklı sanata dair kadın çalışmalarını sizlerle paylaşmanın mutluluğu içindeyiz.
Önce başlıklar:
İstanbul Arşivlerinde bulunan 40 Kadının yer aldığı kitap yayınlandı.
Kadınların hazırladığı yün örgüler, ağaçlara giydirildi.
Kadın cinayetlerini anlatan “Ten Rengi” perde açtı.
Kitap Önerisi: Kadının Sesi Yok.
İstanbul Arşivlerinde bulunan 40 Kadının yer aldığı kitap yayınlandı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla hem kadın merkezli arşivcilik hem de İstanbul kadın tarihinin aydınlatılması konusunda önemli bir adım daha atıldı.
Vakıf ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayınları koordinatörlüğünde, kütüphane kolektifinin denetiminde hazırlanan, Aslı Davaz, Tülin Tankut, İncila Bertuğ gibi alanında uzman yazarların kaleme aldığı geniş kapsamlı kitapta, vakfa bağışlanmış16 kadının arşivi ile İstanbul’un diğer kadın merkezli arşivlerinde muhafaza edilen, çoğu alanının öncüsü olan 40 kadının hayatı fotoğraflar eşliğinde bir araya getirildi.
Yayın yönetmenliğini Ahmet Bozkurt'un, editörlüğünü Ayşegül Sönmezay'ın yaptığı kitap, Pertevniyal Valide Sultan'dan başlayarak Fatma Aliye, Halide Edip, Sabiha Sertel, Necile Tevfik, İsmet Kür, Behice Boran, Adalet Ağaoğlu, Şirin Tekeli’den Şefika Şehvar Beşiroğlu’na kadar 40 kadının özel arşivi üzerinden yaşam öykülerini okurların ve araştırmacıların hizmetine sunuyor. Bu çalışma Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’nın yanı sıra Atatürk Kitaplığı, Boğaziçi Üniversitesi Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi, Tek-Esin Vakfı, Salt Araştırma, Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı, Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV) gibi kurumlarda yer alan arşivlere de dikkat çekiyor.
Kadınların hazırladığı yün örgüler, ağaçlara giydirildi.
İslahiye'de kafe işletmecisi Gülseren Karahan Temel ve 15 ev kadını başlattıkları “Bizim de sanat sokağımız olsun” projesiyle evlerinde atıl durumdaki yün iplikleri ördü.
Kadınlar, ördükleri yünleri daha sonra Çamlıca Mahallesi İsmetpaşa caddesinde bulunan ağaçların gövdesinde birleştirdi.
Ağaçların gövdelerine giydirilen çeşitli motifteki örgüler, çevre sakinleri ile birlikte caddeyi kullanan yayaların dikkatini çekti.
Bazı gençler ağaçların önünde fotoğraf çektirerek, sosyal medyada paylaştı.
Gülseren Karahan Temel, amaçlarının sanatı sokağa yaymak ve yeşile özendirmek olduğunu belirterek, "İplerimizle ördüğümüz çeşitli motiflerdeki örgüleri ağaçlara giydirdik. Bu uygulama ile bu bölgeye sanat sokağı havası vermeye çalışıyoruz." dedi.
Kadın cinayetlerini anlatan “Ten Rengi” perde açtı.
Türkan’ın, Nuriye’nin, İrem’in ve hayattan koparılan sayısız kadının hikâyesini sahneye taşıyan Ten Rengi, Alt kat Sahne’de izleyicilerle buluştu. Türkiye’de durmak bilmeyen kadın cinayetlerini anlatan Ten Rengi, öldürülen bir psikoloğun anlatımıyla başlıyor. Katledilen kadınların gerçek hikâyelerinin anlatıldığı oyunda kadına yönelik toplumun bakış açısı sarsıcı bir biçimde ele alınıyor. Oyun, izleyici ile hesaplaşma içine girerken toplumun kendisiyle de yüzleşiyor.
“Yüzlerimizi birbirimize çevirmeden, gözlerimizi birbirimizin gözlerine gerçek anlamda dikmeden, kadına açılan bu savaşı kaybetmeye mahkûm olacağız.” mesajının verildiği oyunda hem erkeği yaratan toplum hem de cinayetleri işleyen erkek konu ediliyor.
Ten Rengini Nevzat Süs yazdı ve yönetiyor. Müge Saut tek kişilik performansı ile izleyici karşısına çıkıyor.
Kitap Önerisi: Kadının Sesi Yok
Bizzat okuduğum, etkilendiğim bir kitabı paylaşmak istiyorum sizlerle. Bence her kadın hakları savunucusu mutlaka okumalı.
Etaf Rum tarafından yazılan “Kadının Sesi Yok” adlı roman Arzu Altınanıt çevirisiyle İthaki Yayınları tarafından yayımlandı.
“Bu hikâyeyi daha önce hiç duymadınız. Benim geldiğim yerde bu hikâyeleri kendimize saklarız. Başkalarına anlatmak duyulmuş şey değildir, tehlikelidir, büyük bir utançtır.” diyor Etaf Rum ilk romanı Kadının Sesi Yok’ta.
Kitap aynı zamanda otobiyografik izler de barındırıyor. Edebiyatın zayıflar ile ezilenler için özgürleştirici gücüne ve gelenekler arasında sıkışıp kalmış günümüz kadınlarının iç çatışmalarına ve özlemlerine incelikle bakıyor. Kitabı yazma sürecini şöyle anlatıyor yazarımız:

“Bu hikâyeyi yazarken yaşadığım tereddüt ve korku dolu anların pek çoğunda Maya Angelou, Malala Yusufzay ve Audre Lorde gibi cesur kadınlardan ilham almaya çalıştım. Lorde’nin söylediği, “Sessizliğin seni korumayacak.” sözünü özümseyene kadar yazmaya devam ettim. ‘Kadının Sesi Yok’u bu kadınlardan aldığım cesaretle yazdım. Kadınların toplum içinde yapabileceklerinin sınırları olduğu öğretilerek büyüdüm ben. Her ne zaman ki önceden planlanmış evlilik ve annelik yolunun dışına çıkma arzumu dile getirdim, tekrar tekrar bir kadının bir erkek olmadığı hatırlatıldı bana.”

Filistin ‘de kadın olmanın zorluklarının ülkenin koşullarından değil; ataerkil zihniyetten kaynaklandığını yaşayarak öğrenmek, daha büyük bir hayal kırıklığı yaşatıyor genç bir kadın olarak Amerika’ya yerleşen hemcinsimize. Kısacası hepimizi düşündürecek, duygulandıracak, birçok sorgulama yaptıracak bir kitap.

Daha fazla tanıtmadan, biraz da sizlere merak etme fırsatı verelim değil mi?

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle, umutla kalın.

17 Ocak 2023

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.