Merhaba sevgili okuyucularımız. Bir 8 Mart’ta daha buluştuk. Öncelikle 1857’de daha insanca bir yaşam mücadelesinde yaşamını kaybetmiş kadınları ve kadın erkek eşitliği için yaşamını hiçe sayarak mücadeleye devam eden tüm kadınları saygıyla anıyorum.
Bu 8 Mart’a geldiğimizde, Türkiye’de mücadele etmek gereken ne çok alan olduğunu görüyorum.
8 Mart’ın bu yılki teması, “Kadınlara Yatırım Yapın: İlerlemeyi Hızlandırın” olarak belirlendi. Birleşmiş Milletlerin bu yılki temaya uygun olarak belirlemiş olduğu eylemler; kadınlara yatırımın bir insan hakları meselesi olarak ele alınması, yoksulluğun sona erdirilmesi, toplumsal cinsiyete duyarlı finansmanın uygulanması, yeşil ekonomi ve bakım toplumuna geçiş ve feminist değişimcilerin desteklenmesi şeklinde.
Peki, biz hangi koşullarda 8 Mart’ı karşıladık?
Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporunda Türkiye’nin 146 ülke arasında 129. sırada olduğunu üzüntüyle gördük.
Savaşlarda kadınların ve çocukların gördüğü zarara tanıklık ediyoruz.
Pandemiden en çok kadınlar ve çocuklar olumsuz etkilendi. Pandemi nedeniyle uygulanan örtülü af, kadına karşı şiddet faillerinin de hapishaneden çıkarılmasına neden oldu. Pandemi bitti ancak failler fiilen hala özgür.
Yoksulluktan en çok kadınlar zarar görüyor.
Kadınlar cinsiyet nedeniyle ayrımcılığa maruz bırakılırken, engellilik, yoksulluk, etnik köken, mültecilik ve daha pek çok özellik nedeniyle çoklu ayrımcılığa uğruyor.
Kadını erkeğe itaat etmesi gereken ‘köle’ olarak gören zihniyetle mücadele etmek zorunda kalıyoruz.
4+4+4 eğitim sistemiyle çocuklar, 4 yıl ilkokula devam ettikten sonra açık ortaokul sistemine geçerek, örgün eğitim sisteminin dışında kalıyorlar. Böylece hem eğitimleri yarım kalıyor hem de kız çocuklar için erken ve zorla evlendirilmenin yolu açılıyor. Görüntüde 12 yıl olan zorunlu eğitim, bizim ilkokul çağımızda uygulanan 5 yıllık zorunlu ilkokuldan bile geriye düşmüş durumda.
Kadına karşı şiddetin hem niceliği hem de niteliği akıl almaz düzeyde.
Kadın cinayetleri kadın kırımına dönüşmüş durumda.
Sesi çok yüksek tonda çıkan bir grup, kadınların bu güne kadarki kazanımlarını geriye döndürme savaşı veriyor. İstanbul Sözleşmesinden hukuksuzca çıkmış olmak, kadınlar açısından pek çok olumsuz sonuçlar doğurdu. Şimdi gündemlerinde başka sözleşmeler, Anayasa ve yasaların değiştirilmesi var.
Kadınlara Karşı Her türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinden (CEDAW) ve Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinden (Lanzarote Sözleşmesi) çıkılmasını gündemlerine almış durumdalar.
Anayasada yer alan eşitlik ve laiklik maddelerinin değiştirilmesini istiyorlar. Laiklik olmayan bir yerde demokrasi de yoktur eşitlik de. Başörtü düzenlemesini Anayasaya koyarak, kadınlar arasında giysileri üzerinden ayrım yaratmak istiyorlar. Kadın giysilerini düzenlemeye başladıkları zaman bunun sonunun gelmeyeceğini İran’da yaşayarak gördük. Mahsa Amini başörtüsü takmadığı için değil, ‘yönetimin istediği biçimde takmadığı’ için öldürüldü.
Medeni Kanundaki evlilik yaşının düşürülmesi, boşanmanın erkekler için kolaylaştırılıp, kadınlar için zorlaştırılması ve nafaka düzenlemelerini erkekler lehine değiştirmek istiyorlar.
Türk Ceza Kanunundaki çocuğa cinsel istismar suçunu, evlenme durumunda affetmeye yönelik düzenleme yapmak istiyorlar. Bu durumun çocuğun tecavüzcüsü ile bir ömür boyu yaşamasına ve eziyet çekmesine neden olacağı önemsenmiyor.
6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesi Kanununu değiştirerek, evden uzaklaştırma, danışmanlık ve tedbir nafakası uygulamalarını kaldırmak, ısrarlı takibi suç olmaktan çıkarmak ve arabuluculuk sistemiyle kadını zor durumda bırakmak için düzenleme istiyorlar.
Bu yazının sınırlarına sığmayacak daha ne çok sorunlardan söz edebiliriz.
Cumhuriyetimizin 100. Yılında çok daha güzel bir tablo ile 8 Mart’ı karşılamayı çok isterdim. Ama umutsuz değiliz. Mevlana’nın dediği gibi “Aydınlık, geceye hiçbir zaman yenik düşmedi.”
Kadınlar, özgür ve ayrımcılığa maruz bırakılmadıkları bir yaşam istiyorlar. Buna ulaşana kadar mücadeleye devam. Umutla kalın.
21 Mart 2024
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.