yaylaboztas@yahoo.com
Kısa ve beyaz saçları, kolyesi ve mavi gözleriyle uzaklara bakıyor.
Tüylü ve sevimli bir yavru kedi, kahverengi ve siyah çizgili bir kürke sahip. Gözleri büyük ve dikkat çekici, burnu pembe renkte. Rahat bir şekilde yatıyor ve patisini önüne uzatmış. Arka planda ise bulanık bir beyaz zemin var, bu da kediyi ön plana çıkarıyor. Kedinin genel ifadesi meraklı ve huzurlu görünüyor.
YAZAN: Yayla BOZTAŞ

Ben sokakta yaşayan bir kediyim. Bugün sizlere kendimizi anlatmak istiyorum. Biz hayvanlar da sizinle aynı anda yaratılarak dünyaya geldik. İlk çağlarda siz de bugünkü halinizde değildiniz, biz de. Yıllar süren değişimlerle hepimiz son halimizi aldık. Şimdi aynı dünyada, denizde, dağda, ovada, ormanda, sokakta yaşıyoruz. Bazılarımız ise özellikle sizin yanınızda olmak için yaratıldı, ya da siz bizi evcilleştirdiniz. Evcil hayvan adımız oradan geliyor. Değilse biz de ormanlarda yaşamak üzere programlanırdık.
Ormanlarda, güzel ağaçların gölgesinde piknik yaparken, çok yakınınızda olan küçücük hayvancıkları görmeyip (belki de görüp) üstlerine basmanız, yuvalarını dağıtmanız, yaktığınız ateşlerle onları ürkütmeniz, o güzelim yiyeceklerinizin kokusuna dayanamayıp bir lokma tatmaya kalktıklarında öldürmeniz doğru mu sizce?
Kentte güzel lokantalarda balık, et yerken en çok sevdiğimiz kokularla, kendimizden geçip yüzünüze bakışımız arsızlığımızdan değil insan dostlarımız. Açlığımızdan… Biz de elimizdeki parayı balıkçıya verip ondan balık alabilseydik gelip güzel masanızda sizi rahatsız etmezdik. Üstelik yemek yerken sizi yalnızca biz mi rahatsız ediyoruz ki?
Bazen verdiklerinizi ağzımıza alıp nereye götürdüğümüzü hiç düşündünüz mü? Yuvada aç aç bizi bekleyen küçücük yavrularımız biz gidene kadar, bir saldırıya uğramamış, zehirlenmemiş, bir arabanın altında kalmamış, yaramaz bir insan çocuğunun işkencesinden ölmemişse onlara taşıyoruz.
Biz de bu kadar çok olmak, aç, susuz, horlanarak, tekmelenerek sokaklarda yatmak, soğukta donmak, güneşte yanmak istemiyoruz. Siz insanlar daha az çocuk dünyaya getirme akıl ve bilgisine sahipken çok çocuk sahibi oluyorsunuz, bizse bu konuda tamamen içgüdülerimizle yaşıyoruz. Keşke birileri bize doğum kontrolünü öğretse de her yıl üç dört kez doğurmasak, beslenemediğimizden oluşmayan sütümüzü çıkarmak için yavrularımız canımızı acıtırcasına memelerimizi çekiştirmese.
Biz, elimize tabanca alıp sağa sola ateş edip kaza demiyoruz. Küçük çocuklarınızı organlarını satmak için kaçırmıyoruz. Arabalarla size çarpıp kaçmıyoruz. Ya da ormanlarınızı kasıtlı olarak yakıp yerine gökdelenler dikmiyoruz. Eğer kapınızı ve balığınızı açık bıraktıysanız dayanamayıp yemiş olmak dışında kasıtlı hiçbir suçumuz yok… Bütün kaybınız yiyeceğinizin bir parça azalması o kadar.
Size bu kadar kötülüğü yapanlarla bir arada yaşıyorsunuz. Onların üzerine su sıkmıyor, taş atmıyor, tekmelemiyor, denize fırlatmıyorsunuz da bize neden bunların hepsini yapıyorsunuz?
Sevgili insan dostlarımız; eğer hastaysak, çok korkup paniğe kapılmışsak, koruyacak yavrularımız varsa, size dişimizi gösterip kendimizi korumak için hırçınlaşabiliriz. İnanın size hiçbir düşmanlığımız yok. Aslında biz kediler, köpekler, sizlerle yaşamak için yaratıldık.
Siz etini, yumurtasını, sütünü yediğiniz hayvanlara bizden çok daha iyi davranıyorsunuz. Kedilerden yarar sağlayamama düşüncesinin öfkesi mi sevgisizliğiniz? Artık fareler evlere girmiyorsa suç bizim mi?
Size yumuşacık sürünmemiz, okşadığınız zaman mırıltılarla yanıt vermemiz, ruhunuzu rahatlatan bir yarar değil mi? Sanat eserlerini araştırsanız bizim için yazılan öyküler, romanlar, şiirler; çizilen resimler, yontulan heykeller göreceksiniz. Biz Tarihte de varız, efsanelerde de. Kutsal hayvan olduğumuz dönemler ne yazık çok uzakta kaldı… Ya unuttunuz ya da hiç bilmediniz.
Sevgili insan dostlarımız; ne olur bize de yanınızda yer açın ve çocuklarınıza da hayvan sevgisini aşılayın.
O zaman nasıl sevgi dolu, neşeli, mutlu çocuklar olacaklarını göreceksiniz.

BİR SOKAK KEDİSİ
2

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.