Uzun siyah saçlarını toplamış, gözlüklü, açık mavi hırka içinde, mavi çizgili beyaz gömleği var. İki eli, önünde açık olan laptopun üzerinde.
SÖYLEŞİYİ YAPAN: Sultan Çamur Karataş

Sultan: Merhaba Umudun kadınları dergisi dinleyicileri. Bugün çoğalalım çoğaltalım bölümünde Günebakanlar Kadın Kooperatifi ile birlikteyiz. Başkan Hülya Kılıç ve kooperatif ortaklarından Sedef Gürgök merhaba Hülya.

Hülya: Merhabalar. Günebakanlar Kadın Kooperatifinin iki yıldır başkanlığını sürdürüyorum. Bu kooperatif 2018'de kuruldu. 2018'den bu yana kadınlarla ilgili çok güzel çalışmalar, çok değerli çalışmalar yaptı. Aslında ben sonradan dahil oldum. Biraz çalışmalardan bahsetmek istiyorum hem de biraz Kooperatifimizi tanıtmak istiyorum.

Sultan: Geçmeden bir de yanımızda ortağımız hanımefendi var.

Sedef: Merhabalar ben Sedef Gürkök. 2018'den beri Günebakanlar Kadın Kooperatifinin ortaklarındanım. Eski başkan yardımcısıyım. Şimdi Hülya Hanım başkanlığımıza devam ediyor. O günden bugüne geldik epey bir yoğun çalışmalardan. İsterseniz ilk kuruluşumuzu anlatayım. 14 kadın arkadaşla birlikte o dönemde böyle Batıkent’te bir sessizlik, bir sokağa çıkamama, bir korku dönemi gibi ortam vardı. Bizim Batıkent’li kadınlar çıkmayı, sosyalleşmeyi her alanda olmayı bilen kadınlardır aslında. O sessizlik bizi biraz ürkütmeye başladı. Dedik böyle olmaz, yani kadınlarla bir araya gelmek lazım, sokağa çıkmak lazım, bir şeyler yapmamız gerekir diye düşündük. Önce bir mekan arayışına girdik, burayı bulduk. Sonra Kooperatif oluşturduk. Bu kooperatifte feminist kadınlarla buluşturduk kadınları. Çeşitli üniversiteden hocalarımız geldi. Aile danışmanlığı üzerine çalışmalar yaptık. Hukuksal danışmanlıklar ya da söyleşiler oldu. Bu arada Yenimahalle’nin bütün mahallelerinde, Yenimahalle Belediyesi ortak projeyle İstanbul sözleşmesini tartıştık. Bu tartışmalarda hukukçu arkadaşımız vardı. Kadın yazar Ayten Görgün, tiyatro şeklinde kitabını anlattı kadınlara. İstanbul Sözleşmesinin önemini anlattık ve sahip olmamız gerektiğini vurguladık. O zaman İstanbul Sözleşmesini kaldırma diye bir şey yoktu ama bu insanlara ters geldiğini de biliyorduk biz. Böyle bir şey olabileceğini. Ön bir çalışma gibi oldu. Umarım bir soru işaret bırakmışızdır kadınlara. Her toplantıda hemen hemen 100-150 kadınla birlikte yaptık o çalışmaları. Daha sonra bir Pandemi olayı girdi araya. Pandemi girdiği zaman tabi o tür toplu çalışmalara giremedik. Bizim mekânımızı hem kafe olarak kullanıyoruz. Mekânımızı yöresel ürünleri satmaya çalışarak burayı yürütmeye çalışıyoruz. Pandemi döneminde mekânı kapatmak zorunda kaldık. Kadın arkadaşlarla ürettikleri ürünlere daha çok ağırlık verdik burada satışını sağlamaya çalıştık ama burası yeterli olmuyordu. Pandemiden sonra kafeyi tekrar açtık. Fakat kadınlarımızın talebi üzerine bir kadın el emeği pazarı yapma ihtiyacı duyduk. Bunu da yine Belediye ile Yenimahalle belediyesi ile ortak bir proje oluşturduk. Bu projede de en büyük emeği Hülya arkadaşımız gösterdi. Bunu daha ayrıntılı aslında nasıl başladık nasıl gelişti ben bunu Hülya'ya bırakayım daha Konuya hakim o değinsin.

Sultan: Harika olur.

Hülya: Ben arkadaşımın anlattıklarından, üzerinden devam edeyim ama öncelikle onların 2018'den bugüne kadar çok değerli ve kıymetli çalışmalarını ben de geriden gıpta ile izliyordum. Bir kurumda çalıştığım için burada yer alamamıştım.

Sultan: Siz memuriyette çalışan, burada gönüllü olan insanlarsınız.

Hülya: Şu anda emekliyiz. Çalışmıyoruz şu anda.

Sultan: Memuriyetten emekli olduğunuz ve bu çalışmanın içine daldınız.

Hülya: Evet kendimizi bu çalışmanın içinde bulduk. Bildiğiniz üzere bir Pandemi süreci geçirdik ve Pandemi süreci gerçekten hem kadınları, çocukları, insanları çok fazla eve kapattı. Pandemide ne yapabilirizi kooperatifimizde çok tartıştık. Kadınlarla evlerinde çok fazla üretim yapmışlardı ve ne yapacaklarını bilmiyorlardı.

Sultan: Ne üretiyorlar kadınlar evlerinde?

Hülya: Kadınlar evlerinde, gıda yapan kadınlar var. Çok güzel elişi yapan, takı yapan örgü yapan kadınlarımız var. Kadınlarımız aslında o kadar üretken ki, yani biz de bu kadarını hayal bile edemiyorduk.

Sultan: Şöyle düşünebilir miyiz o kadınlar için, bu kadınlar ev eksenli çalışan kadınlardır.

Hülya: Evet ev eksenli kadınlarla ne yapabileceğimizi tartıştık. Yenimahalle Belediyesi ile ortak bir projeydi aslında bu. Yenimahalle Belediyesi bize şu anlamda destek oldu. Pazaryeri, masa ve sandalyeleri yani stantları sağlayacağını, böyle bir taahhütte bulundu. Duyuruları yapıldı ancak biz daha çok kadına nasıl ulaşabiliriz, kadınları evden nasıl çıkartabiliriz ya da evde üreten kadınlarla nasıl bir bağ kurabiliriz diye yola çıktık. Önce muhtarlıkları gezdik. Batıkent’te, Yenimahalle'de yani bunları yapan kadınlar varsa ulaşsın. WhatsApp grupları, sitelerde paylaştı muhtarlar, gene belediye sayfasında paylaştı, biz çevre çeperimizde paylaştık. Tek tek kadınlarla Kooperatifimize çağırıp kayıtları aldık. İletişim kurduk. Biz orada tanıştık, sohbet ettik, neler yapabileceğimizi konuştuk. Sadece oranın bir pazar yeri olmasının dışında sosyalleşeceğimiz, birbirimizle dostluklar kuracağımız, bir ihtiyacı olduğu psikolojik danışmanlık alacağı veya hukuksal bir desteğe ihtiyacı var. Tüm bunları sağlayabileceğimizi, çünkü aramızda psikolog arkadaşlarımız da var gönüllü, avukat, hukukçu arkadaşlarımız da var. Bu destekleri sağlayabileceğimizi, neye ihtiyaçları varsa birlikte çözebileceğimizi, sadece ürettiğini satacağı bir yerin dışında bir pazar yeri hayal ettik.

Sultan: Bir dayanışma var aslında değil mi? Birbirinizle kadın dayanışma yapıyorsunuz ve tabi bunun içinde büyük bir gönüllü ağınız var anladığım kadarıyla. Bu kooperatif kaç ortaklı?

Hülya: 14 ortaklı ama bu kadın emeği pazarı o kadar genişledi ki o kayıtlarda ilk başta 180 kayıt aldık ve ilk pazarımıza 18o stantla çıktık. Biz de bu işin çok acemisiydik. Neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz hani çok fazla kadın onlar bizi tanımadı, biz onları tanıyamadık, ilk başta bir bocaladık, cebelleştik ama sonra bizim niyetimizi anladıklarında, bizim ne yapmak istediğimizi anladıklarında çok fazla destek verdiler yani orada şöyle örneklerle karşılaştık. Hani sadece o kadınlar ben buraya geleyim, en iyi yeri de ben alayım, satışımı da yapayım, evime gideyim. Ama sonra öyle bir dayanışma gelişti ki birbirleri arasında, hiç satış yapamayan arkadaşlardan onlar kendileri gelip satış yapmaya başladılar. Birbirlerine destek olmaya başladılar. O arkadaş satışı beceremiyor, ilk defa evinden çıkan kadınlar. Satışı beceremiyor, ona destek oluyor. Yardımcı oluyor, birbirleri arasında kendi dostlukları dayanışması çok fazla gelişti aslında. Bu bizi çok daha fazla mutlu etti. Sonra çok daha genişlemeye başladı bu. Oraya her gelen kadın yanında bir akrabasını da getirdi kayıt için. Komşusunu getirdi. Orada bizi görenler sürekli bizi buldular. Nasıl yapıyorsunuz, nasıl başvuracağız, biz nasıl faydalanacağız diye. Şu anda üç yüzü geçen bir kadın ağımız oluştu. Bir süre devam ettik, onlarla çok sıcak ilişkiler kurduk, temas ettik, sorunlarını çözmeye çalıştık, yani şiddet gören kadınlar vardı, onları gerekli yerlere yönlendirdik, Belediyenin de ilgili birimleri var. Oralara yönlendirdik. Sonra havalar soğuduğunda kadınlar kapalı mekan istediler. Biz bu taleple belediyeye gittik. Kadınlarla birlikte karar verdik, onların talepleri doğrultusunda hep hareket ettik. Onlar neyi talep ediyorlarsa o taleple yola çıktık. Mesela onlarla bir anket düzenledik. O ankette devam etmek istediklerini söylediler. Biz bu taleple gittiğimizde, alışveriş merkezini ayarladı bize Yenimahalle Belediyesi. Kendi belediye sınırları içinde Podyum Alışveriş Merkezini ayarladık. Bir ay orada hafta sonları açıldı kadınlarla birlikte. Artık kadınlar sorumluk da almaya başladılar. Yani çünkü çok fazla kadın, çok fazla bir sorumluluk, bizim burada da kendi işlerimiz var. İçlerinden böyle gönüllü sorumlular da çıktı. Bizimle paylaştılar bu sorumluluğu, o da güzel gitti. Sonra yılbaşında Batıkent Meydanı bilirsiniz hani böyle hareketli bir yerdir. Tüm Batıkent’in uğrak olduğu bir yerdir. İki gün öyle açtılar yılbaşı öncesi kadınlar. Sevgililer gününde gene iki gün açtılar böyle hediyelik zamanları. Bu şekilde devam ediyor. Sonra biz bu kadınlarla neler yapabiliriz diye tekrar konuştuk tartıştık yani bu kadın ağımızla eğitim çalışmaları. Bir sağlıkçı getirdik, kadınları toparladık, göğüs kanseri ve rahim kanseri üzerine bir sunum yapıldı. Bir doktor arkadaş bilgilendirme yaptı ona katılım sağlandı. Sonrasında 8 Mart öncesi kadınlar kendi pankartlarını hazırladılar, kadın şiddetine, bu ülkede yaşanan kadın cinayetlerine karşı duyarlılık adına alanlara çıktılar.

Sedef: Hiç mitinge gitmemiş kadınlar.

Hülya: Evet, yani 70 yaşındaki teyzemiz dahi hayatında ilk defa böyle sokağa çıkan, bir eylem alanına çıkan kadınlar oldu. Burada bize çok güvendiler, bize çok dayandılar, buradaki ortamı çok sevdiler ve hala onlarla bu ilişkilerimiz devam ediyor, bir üst düzeye çıkmak için daha neler yapabilirizi tartışıyoruz ve daha güzel şeyler yapabileceğimize inanıyoruz. O kadınların içinde eşinden boşanmış çok fazla kadın var böyle bir potansiyel var. Engelli kadınlar var. Engelli eşi, engelli çocuğu olan kadınlar var. Yani bu kadınlara da ulaştık ya da bu kadınlar da bize ulaştı. Bunlarla da temasımız var bu ağda. Biz daha güzel ne yapabilirizi hala tartışıyoruz, buna açığız.

Sultan: Ben başta size amacımızı anlatırken derginin daha çok engelli kadınlara yönelik olduğunu söylemiştim. Tabi şimdi bu engelli dendi mi benim ilgi alanıma giriyor. Nasıl bir iletişim içindesiniz engelli kadınlarla ya da engelli yakını kadınlarla?

Hülya: Biz önce hepsini çok tanımıyoruz, o alanın çok içinde değiliz. Yani bu süreçte tanıştık ne yaşadıklarını biz şimdi onlardan dinliyoruz aslında. Nasıl bir yaşam mücadelesi verdiklerini, nelerle karşılaştıklarını, bu hayatın ne kadar zor olduğunu şimdi biz de onlarla temas ettiğimizi öğreniyoruz aslında. Biz direkt kadın üzerinden yola çıktık ama böyle bir kitleyle karşılaştık. Biz ilişki halindeyiz, iletişim halindeyiz.

Sultan: Nasıl bir iletişim bu? Yani onlar sizden nasıl bir hizmet alıyor, siz onlarla nasıl temas içinde oluyorsunuz?

Hülya: Onlar bizden bu kadın emeği pazarında stant alıyorlar. Bizim dostluk ilişkilerimiz, arkadaşlık ilişkilerimiz, süregelen, sürekli kooperatifimiz açık. İstediği zaman geliyor, oturuyor çayını içiyor, bir sorunu bir sıkıntısı varsa paylaşıyor, böyle bir iletişim.

Sedef: Bir örnek verebilir miyim daha açık olsun. Biz bu işin eğitimini almış insanlar değiliz. Psikolojik eğitim almadık. Ama insani şeyleri biliyoruz. Bir tane kadınımız var. Eşi iş kazasından engelli, felç, evden çıkamayan bir bey. Böyle olunca kadın devralıyor her şeyi üzerine. Her şey doğal olarak onun sırtına biniyor. Çocuklarını biraz büyütmüş ama geçim sıkıntısı yine var. Bu kadına biz stantta öncelik veriyoruz. Geç gelebiliyor, erken gitmesi gerekebiliyor ya da o yanındaki stant açan kadınlarla birlikte destek olmak gerekiyor.

Sultan: Nasıl bir üretim yapıyor bu kadın?

Sedef: Oyuncak bebek örüyor ve çok da güzel satışlar yapıyor. Çünkü eli de çok güzel. Gerçekten bu konuda başarılı bir kadın. Onun da sunacağı bir ortam oldu bu. Satış yapıyor, sipariş almaya başladı. Şimdi stant açtırmıyoruz ama siparişleri var kadının. Pazardan tanıdığı kişiler tarafından birbirine

söyleyerek tanınıyor. Başka bir örnek daha vereyim. Bir tane kadınımızın engelli çocuğu var, özel eğitim alması gerekiyor, emekli ama yetmiyor parası. Bu kadınla biz her seferinde, bazen bizden 30 kişilik 40 kişilik stantlar isteniyor. Ya da iki gün yıl başı öncesi, sevgililer günü gibi günlerde açtığımız stantlar da sınırlı oluyor kadın sayısı, onları mutlaka çağırıyoruz.

Sultan: Öncelik veriyorsunuz.

Sedef: Onlara mutlaka stant açtırıyoruz. Ona göre sıralama yapıyoruz. Bu kadınların her zaman pazar yerinde bir stantları mutlaka oluyor. Çünkü onların daha farklı bir özel durumları var.

Sultan: Anladığım kadarıyla karşınıza çıkan sorunlar üzerinden çözüm aramaya gide gide bu noktaya geldiniz. Bir de bu mekânı tanıtır mısınız, izleyicilerimizin, dinleyicilerimizin gözünde canlanması için. Şu anda içinde bulunduğumuz mekân nasıl hizmet veriyor, neler var?

Hülya: Bu mekânımızı siz de gördünüz aslında çok şirin ve büyük bir mekan. Buradan özellikle kadınların her anlamda faydalanmasını istiyoruz yani o pazarda kadınlar gün grubu kurdular, akşamları gelip eğleniyorlar. Hem buraya destek oluyorlar hem sosyalleşiyorlar. Yani haftanın yedi günü açıktır mekânımız. Kadınların yemek yiyebileceği, toplu kahvaltılarımız çok güzel. Biz kahvaltılarda ve bu yemekler yani o kadınların kendi el üretimi.

Sultan: Yani siz burada üretmiyorsunuz, burada pişirmiyorsunuz.

Hülya: Burada reçel ikram ediyorsak bu kadınların el emeği. Evde yaptıkları reçeller. Salçalar onların yaptıklarını salçalar. Kadınların ürettiği ürünleri kullanıyoruz aslında. Yani herkesin gelip gerçekten buranın bir kahvaltısını, bir yemeğini tatmasını isteriz. Çok şirin bir mekânımız var. Ses düzenimiz var. Yani kadınlar geliyor, sesi güzel olan varsa çalıyor söylüyor, böyle bir sosyal ortam da oluşuyor. K:adınların gelip burayı kullanmasını hem görmesini isteriz.

Sultan: Köşede de ürünlerin sıralandığı bir tezgâh, dolaplar görüyorum onlar ne?

Hülya: Raflarımız var. Burada kadınların ürettiği ürünleri kullansınlar, raflarımızı kullansınlar, satış yapılsın, buralara ürettiklerini koysunlar ve faydalansınlar diye tezgâhlarımız var.

Sultan: Başında beklemeleri gerekmiyor, bırakıyorlar gidiyorlar.

Sedef: Üzerine fiyatını kendileri yazıyorlar. Listesini alıyoruz onlardan, hani kaç ürün bırakmış, satıyoruz, parasını veriyoruz.

Hülya: Bir şey daha ekleyeyim bu kadın emeği pazarımızdan bahsettik yani tek bizim şartımız, dışardan aldığı bir ürün değil, kendi evde ürettiği ürünü olan her kadın buradan faydalanabilir. Bizimle iletişim kurabilir, bizim ağzımıza dahil olabilir, bu ortamı birlikte paylaşabiliriz.

Sultan: Harikasınız. Peki ah keşke şu da olsaydı şunu da gerçekleştirebilirseydik dediğimiz bir hayal var mı?

Sedef: Hayaller kadınlara yönelik, dün bir kadınımız geldi. Ayrancı tarafında bir stant açmış. Robot gibi geldi, üşümüş. Stant parası vermiş. Çok az bir şey satmış, yol parasını hesapladı, verdiği stant parasını hesapladı, yani zararda. İsterdik ki kapalı bir mekân olsa da kadınları kapalı bir mekânımız da hepsine işlek bir yerde stant açtırabilsek. Bunu çok isterdik. Bu çok önemli bir olay.

Hülya: Kadınlar bunlardan ücretsiz faydalanıyorlar, biz tamamen gönüllü yapıyoruz, kadın emeği pazarından kooperatif ekonomik bir şey sağlamıyor, bunu belirtmek istiyorum: Ama daha çok desteğe ihtiyacımız var daha çok tanınmaya ihtiyacımız var. Destekle, daha çok tanınmayla ve dayanışmayla daha büyüyeceğimize ve daha güzel şeyleri birlikte yapacağımıza inanıyorum.

Sultan: Bunun için de girişimlerde biliyorsunuz yine devam ediyorsunuz.

Hülya: Tabii ki.

Sultan: Harika. Çok teşekkür ediyorum siz olarak dinleyicilerimize söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Sedef: Teşekkür ediyoruz, bizi takip etsinler. Instagram sayfamız var. Yaptığımız projeleri, işleri oradan takip edebilirler, katılmak istediklerinde gelebilirler. Kapımız herkese açık.

Hülya: Ben de teşekkür ediyorum.

Sultan: Sağ olun. Sevgili umudun kadınları dinleyicileri. Bugün Güne Bakanlar Kadın Kooperatifindeydik. Muhteşem çalışmaları var ve hepsi gönüllü olarak bu işi yapıyorlar. Umarım hayallerini de gerçekleştirirler. Bir sonraki söyleşide tekrar görüşmek üzere hoşça kalın.

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.