Toprak zeminin üzerinde yere oturmuş ve ayaklarını uzatmış toprak rengi asker kıyafeti giymiş ve aynı renkte kask takmış, siyah gözlüklü gülümseyerek yukarı bakan genç bir asker var. Askerin sağ yanında sarı büyük bir köpek oturmuş. Diğer yanında 8-10 yaşlarında Orta Doğu’ya özgü yerel kıyafet giyinmiş üç erkek çocuğu oturmuş. Çocuklardan birisi askere bakıyor. Diğer ikisi havaya doğru bakıyorlar.

DEDEM HACI YUNUS'UN HİKÂYESİDİR



“Havada bulut yok/ bu ne dumandır 



Mahlede ölü yok/ bu ne figandır 



Şu Yemen elleri ne de yamandır 



Alo Yemen’dir gülü çimendir



Giden gelmiyor acep nedendir?”



“Yemen’e giden gelmiyor, acep nedendir?” sorusununcevabı, 1. Dünya Savaşı sırasında dokuz yıl askerlik yapanDedem Hacı Yunus’un hikayesinde gizlidir.



Kırşehir‘in İsahocalı Köyünden Şükrü, Yunus ve Ömer adlı üç kardeş 1.Dünya Savaşında cepheye gider. Bukardeşlerden Dedem Yunus önce Balkanlar’da savaşır. Sonra da Suriye Filistin cephesinde savaşacak Yıldırım ordularına katılmak üzere kışlada toplanır. Dedem kışlada üç yıldır görmediği kardeşi Ömer’le karşılaşır. İki kardeş sarılır, ağlar, hasret giderir.



Osmanlı cihat çağrısı ile Müslüman Arapları arkasınaalacağını, Çanakkale’de yendiği İngilizleri burada da püskürteceğini düşünür. Yanılır... Çanakkale’de yediden yetmişe Anadolu ve Trakya destek verir Osmanlı’ya... AmaGüney’de işler farklıdır. Araplar İngilizlerin maddi desteğine ve askeri gücüne güvenerek isyan etmiştir. Arap devleti kurma hedefine yönelmiştir. Osmanlı ile gönül bağı kopmuş hatta kopmakla kalmamış, Osmanlı’ya karşı büyük bir öfkebirikmiştir.



Mustafa Kemal de 1917 yılında Suriye Filistin Cephesinde görevlendirildiğinde bu gerçeği sahada görür. Ayrıca Türk ordusuna ve kendine komutan olarak atanan Alman General Erich von Falkenhayn'ın yetersizliğini ve başarıya ulaşamayacağını İstanbul’a bildirir. Uyarısı dikkate alınmadığı için istifa eder. Çünkü sahada Araplardan destek yoktur,Alman generalin önerdiği taarruz Türk askerinin heba edilmesidir. 



Dedem Hacı Yunus ve kardeşi tüm bunlardan habersiz Güney cephesinde, binlerce Mehmetçik gibi kutsal topraklarıkorumak için mücadele verir. Ancak zafer şöyle dursun Osmanlı sürekli asker kaybeder...



Mustafa Kemal’in söyledikleri gerçekleşir. Osmanlı savaşı kaybeder. Mustafa Kemal Yıldırım Ordularının başına komutan olarak atanır. Görevi ordunun düzenli çekilmesini sağlamak ve mümkün olduğunca az esir ve şehit vermektir.



Zira 60 bin asker Suriye Filistin Cephesinde esir düşmüştür. On binlerce Mehmetçik şehit olmuştur.



Sadece Hicaz Yemen cephesinde 1870 ile 1918 yıllarıarasında 250 ile 300 bin arasında şehit verildiği tahmin ediliyor. Tahmin ediliyor zira tam sayı bilinmiyor...



Bu savaşın tarih kitaplarındaki anlatımı. Bir de Şükrü, Yunus ve Ömer kardeşlerin hikâyesi var. Onu da kutsal topraklarda savaştığı için hacı sıfatını alan dedem anlattı yıllarca.



Annemin anlattığına göre Hacı Yunus'un anılarınıdinlemek için köy odasında toplanırmış erkekler. Dedem Arapların kendilerini nasıl tuzağa düşürdüğünü ve esir düştüğünü, arkadaşlarının şehadetini, 50 dereceyi aşan çöl sıcağında aç susuz kaldıklarını acı acı anlatırmış... Çöl tozlarının gözlerini iyice acıttığını, gözlerini kaybetmekten korktuğunu söylermiş. Çünkü pek çok askerin gözlerinikaybettiğinden söz edermiş. 



Bu yazı için araştırma yaparken yüreğim dağlandı... Mısır’daki Seydibeşir kampında 15 bin Mehmetçiğin yakıcı bir madde olan krizol katılmış suyla dolu kazanlara ve havuzlara zorla sokulduğunu okudum.15 bin Mehmetçik, bile isteye krizol maddesi ile gözleri dağlanarak bedenleriyakılarak hayatları heba edilmişti. 



Dedem Hacı Yunus Seydibeşir kampında olmadığı için sağ salim döner yurduna yuvasına... Kardeşi Ömer ise gidip de dönmeyenlerdendir... 



Belki düşürüldüğü pusuda şehit oldu, belki götürüldüğüesir kampında... Kim bilir belki de Seydibeşir esir kampındaydı Kendinden önce havuza sokulan arkadaşlarınınyanan tenini, dağlanan gözlerini görmüş direnmiş ve süngüyleşehit edilmişti...



Dedemin büyüğü Şükrü‘den ise hiç haber alınamamış... Yüzbinlerce Mehmetçikten haber alınamadığı gibi..



Sadece benim ailem değil şehitler veren. Yoksul Anadolu halkı her aileden kınalı kuzularını cepheye gönderdi. Çoğundan haber alamadı ağıtlar yaktı dönmeyenler için:



Yemen yolu çukurdandır



Karavanam bakırdandır



Zenginimiz bedel verir



Askerimiz fakirdendir



Tarlalarda biter kamış



Uzar gider vermez yemiş



Şol yemende can verenler



Biri Memet biri Memiş



Maalesef dün olduğu gibi bugünde askerimiz fakirdendir.Bugün “Mehmetçik Gazze ‘ye!” diyenler; unutmayın ki savaşa girmek kolay çıkmak zordur. Eğer “Nasıl olsa param var, oğlum bedelli yaptı askerliğini, bize bir şey olmaz.” diyedüşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bugün cepheye göndermediğiniz evladınızı, yatağında veya işinde bir füze bulur ve sizden alır.



Diyanet camilerde Gazze şehitleri için gıyabi namaz kıldırdı. Allah kabul etsin. Ömer Amcamı, Şükrü Amcamı yani yüz binlere Mehmetçiği de bu namaza katsaydı iyi olurdu. Zira onların da cenaze namazı kılınmadı... Onlar da kutsal topraklar uğruna şehit oldu.



Gazze’ye Mehmetçiği göndermek isteyenler şu soruyu sorsun kendine “Araplar Hacı Yunuslara ihanet etmek yerine destek verseydi, bugün Gazze olayları yaşanır mıydı?“



11 Kasım 2023

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.