Kısa beyaz saçlı ve beyaz kaşlı. Gözlük takıyor ve ciddi bir ifadeyle ileriye bakıyor. Üzerinde koyu renk bir takım elbise, beyaz gömlek ve yeşil bir kravat var. Arka planda bulanık bir şekilde başka insanlar ve kitap fuarına ait bir ortam görünüyor. Fotoğrafın alt kısmında “KADİR İNCESU / TÜYAP İSTANBUL KİTAP FUARI 202” yazısı yer alıyor.
Yıkılmış bir bina ve hasar görmüş arabalar. Görüntü siyah beyaz. Binanın alt katı tamamen tahrip olmuş, camlar kırılmış ve üst katlarda da ciddi hasar var. Ön planda bir araba ters dönmüş, diğer arabalar ezilmiş ve yanmış gibi görünüyor. Etrafta enkazlar ve döküntüler bulunuyor.
YAZAN: Hidayet KARAKUŞ

İsli bir telekle yazıldı bu şiirler
Kömüre dönmüş çığlıkların
Göğüs boşluğuma çizdiği
Işıkla yazıldı

Mehdiler kör imamlar
Mekiklerle döndüler mağaralarından
Ruhlarımıza
Ruhlarımız saydamdır şimdi
Rehin verip bedenlerini
Hoşça kal bile diyemeden
Bir akşam üstü göçtüler
Toprağın namuslu koynuna

Yalnız onlar
Zemzem kokan hokkabaz ağızlarına
Petrol dolu kanalların
Yalanlarını doldurdular
Secdeye vardılar günlük kokularıyla
Doğuda batıda
Ateşin ve cinayetin
Otağında
Salyalarıyla saldırarak

Gelmiş geçmiş çöl rüzgârlarına
Avurtlarını yelken yapıp
Aldattılar ekmeği suyu toprağı
Annelerinin sütüne katran kattılar

Onlar geçtiler
Alçaklığın dergâhından
Benzin bidonlarıyla
Şeytan minareleri diktiler
Kararttılar insan denen varlığın
Altın uzuvlarını
Pulları ateşten
Bir ejderhaya çevirdiler
Simya sahtekârlığın şiiridir

İsli bir tarihte yazıldı bu şiirler
Giyilmemiş gelinliklere karanfil gibi
Yeşermemiş sevilere and olsun diye
Kitaplarında dünyanın
Belki bir ara başlık olur
Onlardı
Yalnızlıklarını birbirine vererek
Çoğalanlar

Bir öykünün açık bir yarasından sızdı
Bu sözler
Bu sözler
Yazıcının tomurcuklarıydı
Kararıp kavrulan

İsten dumandan görünmez şimdi.

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.