Gözlerinden seyrediyorum denizi
Çığlıksı lacivertler koşuyor akşamlarına
Topluyor martılar nar çiçeklerini
Kımıl kımıl süs bahçeleri gibi
Gözbebeklerine biriken deltalarından
Aşk çözebilir mi her şeyi
Kamaşır usul usul
dalında meyveye dönen şeftali
Işıklar yanıp söner… Devamını Oku
YAZAN: Ezgi Ceren KAYIRICI
KİMDİ GİDEN, KİMDİ KALAN?
YAZAN: Murathan MUNGAN
HAYATA YOĞUŞTUK
Ne yazı buluyor kendini seste
ne ses yazıda
Bir kapkaç oyunu tutuyor bizi bir arada
-Sen ve Ben-
Biz’in ötesinde buluşan
onlar’ı içine alan
Gelmiş ve gitmiş sözlerin
arasında yüzen… Devamını Oku
Kanatlanıp kuş olsam;
Konsam dallarına,
Ben anlatsam, sen dinlesen.
Ilık bir rüzgâr esse,
Sesim sesine değse yapraklarının,
Yağmur yağsa üstümüze
Birlikte ıslansak…
Gökkuşağının sarısına inat
Mavi olsak, aşk olsak.
Küçük tomurcuk olsam,
Tutunsam dallarına,
Ben açılsam, sen… Devamını Oku
Yağmur Yüklü bulutlar
Yağmur yüklü bulutlarımdan
Dökülen damlalar “Sen”din
Sen doldururdun denizlerimi
Ve ben
Boğulurdum denizlerce..
Her çiçek senin adını taşırdı
Koklar
Ve solardım renklerce...
Baharlarla toprağıma düşerdin
Ilık, ılık cemrelerce...… Devamını Oku
1 Mayıs İçin
Ey işçi…
Bugün hür yaşamak hakkı seninken
Patronlar o hakkı senin almışlar elinden.
Sa’yınla edersin de “tufeyli”leri zengin Kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?
Rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkâd;
Lakin seni fakr etmede günden güne… Devamını Oku
Donuk fabrika bacalarına, yoksul mutfaklara
Çarpıyor sesimiz ve birden parlayan
Bir ışık gibi ulaşıyor insanlara
"Ekmek ve gül! Ekmek ve gül!"
Yürüyoruz yürüyoruz, erkekler için de yürüyoruz
Çünkü hâlâ bizim oğullarımızdır onlar
Ve biz hâlâ analık… Devamını Oku
Ben karşının ölüsüyüm...
Döve döve öldürdüğünüz Ali, başından vurduğunuz Berkin, çırılçıplak soyduğunuz Kevser…
Ben karşının ölüsüyüm…
“Terörist” dediğiniz Kürt. Küfür ettiğiniz Ermeni...
Evini aldığınız Rum, kovduğunuz Çingene, hor gördüğünüz Arap…
Kapısı işaretlediğiniz… Devamını Oku
Dünyaya gelişlerimi anlatacağım size
Birçok kez dünyaya gelmiş
Şöyle bir görünüp de gitmiş bulunmuşum.
Çiçekmişim dünyaya ilk gelişimde
Hoş bir kokum, narin bir duruşum varmış
Demir parmaklıklı balkonlarda kurumuşum.
Tarlaymışım dünyaya ikinci gelişimde
İznim alınmadan ekilen… Devamını Oku
Önce bir soluklandım denizin kıyısında.
Sonra ona rastladım bir çınarın altında.
Kemeraltı’na doğru ilerlerken peşine;
Yollandım sokakların ücra köşelerine.
Nerde konakladıysa durdum, dinledim onu.
En acıtan öyküler Bey Baba’nın gönlünden
Akıyordu sel gibi sözcüklerle… Devamını Oku
Daha değil vakur kuzgun.
Ayartma beni kahkahalarınla.
Var zamanı daha.
Elbet bineceğim sırtına.
Daha değil masum akbaba.
Harcama güzel sesini boşa.
Elbet bir gün gireceğim kursağına.
Ey topraktaki kayın kökü.
Daha değil…
Hiç dokunmadım ki sana daha.
Niçin… Devamını Oku