İzmirli büyük ozan Homeros'un "gök kubbenin altındaki en güzel şehir"; Yunanlı düşünür Aristo'nun İskender'e "görmezsen eksik kalırdın" dediği; Victor Hugo'nun görmediği halde adına şiir yazıp:
"İzmir bir prensestir.
Çok güzel küçük şapkasıyla mutlu.
İlkbaharlar durmaksızın onun çağrısına yanıt verir .
Nasıl vazo içindeki çiçekler gülümserse,
O da denizler arasından ışıldar.
Hatta Arşipel' in “yaratılışından çok daha tutkulu." dediği İzmir.
İzmir, ilkçağdan bu yana önde gelen bir ticaret, sanat ve kültür merkezi olmuştur. Bilinen en eski tarihi M.Ö.3000’e kadar dayanır. İlk İzmirliler, Luvvi veya Leleg denilen bir kavim tarafından şehirlerini Bayraklı’da kurmuşlardır.Söylencelere göre, tarihe geçen efsanevi İzmir kentinin, isminin (M.Ö.15.Yüzyılda Doğu Karadeniz'in The Miskyra kenti çevresinden Anadolu'ya yayılarak Efes ve Smyrna’ya(İzmir’e) gelen Akhilleus söylencelerinde yer alıyor. Amazon kraliçesinin adı Symrna kelimesinden geldiği iddia edilir. Sağ memeleri kesilmiş, kalkanlı ve mızraklı, sırım gibi vücutlara sahip, adaleli ve yanık yüzlü bu kadınlar, dev gibi atların üzerinde Pagos (Kadifekale) eteklerinden tozu dumana katarak, Meles Çayı kıyılarına ve Halkapınar bağlarına indiler.
Zaman içinde zmirra, asmira, esmira, ismira, ismire, yezmir seklinde de anılmıştır. İyonca da isimlerin başına i eki getirilerek, İzmirnii olarak okunurdu. İzmir kelimesi bu kökten gelir. Buradan gelip geçmiş tüm kültür kökenlerinde İzmir, ulaşılamaz erişilemez kadın veya kız anlamına gelir.
İzmir, yüz yıllardır Anadolu'nun dünyaya açılan penceresi olmuş. Bu pencereden yenilik girmiş, ışık girmiş.19.yüzyılda Levant'lar Batı kentlerindeki giyim kuşam biçimlerini, spor aktivitelerini, yaşam biçimlerini, eğlence alışkanlıklarını İzmir'de hayata geçirmişler. Gazeteci Nuri Çolak şöyle diyor:"İzmir yüzyıllardır Anadolu’nun dünyaya açılan penceresi olagelmiş. Bu pencereden ışık girmiş, yenilik girmiş Onun için İzmir’in insanları dünyaya daha rahat bakar, yenilikçidir. Kaç-göç yaşanmamıştır. Bundan 50 yıl önce Daryo Moreno Göztepe sahilinde bir kayığa uzanmış, elinde gitarı şarkılarını söylerken, İzmir’in kızları, erkekleri bu müziği denizde çevresinde yüzerek dinliyordu. Genç kızlar ve erkekler karşı cinsten olanlarla topluca gezilip tozulabileceğini daha çok küçük yaşta öğreniyorlardı. Terakkiperver Fırka’dan Demokrat Parti’ye kadar Türkiye’deki birçok yeni hareketin çıkış noktasıydı İzmir. Bu nedenle İzmirli geniş bakar, geniş düşünür, yüksek sesle konuşur, karşıdan yükselen sesi de dinler, kabul etmese bile onunla birlikte yaşamayı bilir."
İzmir, çağdaş Türkiye'yi dünyanın evrensel değerlerine eklemleyen öncü bir kenttir. Türk kadını tiyatro sahnesine ilk kez İzmir'de çıkmıştır.
Seçilme hakkını kullanan ilk kadın olan Benal Nevzat Arıman 1935 yılında Atatürk'ün meclisinde bileğinin hakkıyla kazanan ilk kadın milletvekilidir. İzmirli gazeteci Tevfik Nevzat Bey'in kızıdır. Sorbonne Üniversitesi'nde edebiyat eğitimi alan Arıman daha sonra İzmir'de Halk Partisi'nde görev almış, kadınların partilere girmediği o yıllarda Latin alfabesinin öğrenilmesi ve yaygınlaşabilmesi için çaba harcamıştır. Daha sonra milletvekili seçilen Arıman belediye ve parti üyeliğinden sonra bir kadın olarak konumundan ötürü hiçbir rahatsızlık yaşamamış olduğunu, dile getirmektedir. 16 yıl süreyle kadın milletvekili olarak görev yapan Benal Arıman hamileliği döneminde yıllık izinlerini kullanıp gizlice doğum yapmış ve hamileliği esnasında TBMM'de bulunmamayı uygun görmüştür.
Yine İzmirli araştırmacı yazar Yaşar Aksoy; "Hugo, İzmir’e hiç ayak basmadan, çok uzaklardan şöyle bir bakıp, ona nasıl prenses diyebilmiştir? Bunun sebebi İzmir’in baskın "dişilik" özelliğidir. Bir Amazon kraliçesi tarafından kurulduğu efsanelere kazınmıştır. İzmir üzerine yazılmış her şiir buram buram dişilik kokar. O bir prensestir, bazen bir sevgili veya eş, bazen kız kardeştir, bazen de küçük bir kız çocuğu." diyor İzmir için.
Cemal Süreyya'ya kulak verelim bir de: "Ama İzmir... İzmir'de hayat beklenmez, kovalanmaz da. O zaten sizinle beraberdir. Ufkun ötesini muştulayan bir deniz vardır. Mutlulukla dolu, sakin bir sevişmenin tadındadır körfez. Körfez vapurlarının sakin gidişinde hırslarınız yok olur, kovalamayı bırakırsınız, hatta martılara gevrek atacak kadar iyilikle dolarsınız. Ne varsa bu şehirde, bayatlamış vapur çayı bile nektar olur. Hafta sonları denize doğru bir göç başlar. "Ey hayat, biz Çeşme'ye gidiyoruz sen de arkadan gel" der. Ne garip, uçak biletinin üzerinde adımın hemen yanında yazan İzmir harflerine sevgiyle bakıyorum. Sabırsızım, sevgilisine kavuşacak âşıklar kadar. "1000 yıl bu topraklarda Rumlar, Yahudiler vardı. Şimdi de Anadolu’nun her coğrafyasından, Balkanlar’dan gelen insanlar var. Bu kentin renkleri, tüm bu insanlar. İzmirliler olarak bu renkliliği korumamız gerekiyor.
İzmir’i, İzmir yapan da güzel, sıcak, hoşgörülü yapan da bu insan dokusu.
KAYNAKLAR:
İzmir Kent Ansiklopedisi, Ahmet Priştina Kent Arşivi
İzmir Tarihi, İzmir Büyükşehir Belediyesi Dokümanlar
Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi’ne İlhan Pınar tarafından bağışlanan İzmir'le ilgili Belgeler
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.