selvetbayraktarr@hotmail.com
Uzun, gür, kahverengi saçları, mavi kazağıyla, elleri klavyenin üzerinde çalışıyor.
HAZIRLAYAN: Selvet BAYRAKTAR TOKAT

Merhaba değerli takipçilerimiz. Yeni bir kadının güncesiyle sizlerleyiz. Önce başlıklar:
Altı Nokta Körler Derneği Kadın Meclisinde Muhteşem Etkinlikler
25. Kadın Sığınakları Kurultayı | ‘Kadın mücadelesi artık geri döndürülemez’
Türkiye'de özel sektör ve kamuda çalışan LGBTİ+'larla ilgili araştırma
Yeni Zelanda'da ilk kez kadın milletvekili sayısı erkekleri geçti
İdam kararı olan İranlı kadın sınır dışı edilmek isteniyor

Altı Nokta Körler Derneği Kadın Meclisinde Muhteşem Etkinlikler
Altı Nokta Körler Derneği Kadın Meclisi Tarafından 7/ 12 Kasım tarihleri arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şile engelliler merkezinde etkinlikler düzenlendi. İstanbul şubesi adına delege olmam nedeni ile bende bu etkinliklerde yer aldım. Beş gün süren organizasyon 7 Kasım Pazartesi günü başladı.
İlk gün, kamp alanına yerleşme ve kamp ile ilgili bilgilendirme toplantısı dışında serbest zamanlı geçti.
İkinci gün, sabah kahvaltısından sonra kafeteryada tanışma ve kaynaşma buluşması gerçekleşti.
Aynı gün öğle yemeğinden sonra kampın etkinliği olan doğa yürüyüşüne katılım gösterdik. Yine aynı günün akşamı 21:00 ila 23:00 arası kadın Meclisi delege toplantımızı gerçekleştirdik.
Üçüncü gün saat 14:00 itibari ile İstanbul Barosu Kadın hakları Merkezi Başkanı Avukat, Şükran Eroğlu’nun katılımıyla kadın hakları ile ilgili kanunlarda yapılan son değişiklikler hakkında bilgilendirme programı yapıldı. Avukat Eroğlu, program sonrasında da iki saate yakın kafeteryada bizlerle sohbet etti, sorularımızı cevapladı.
Dördüncü gün, sabah saat 09:05 kadın Meclisimiz ve diğer tüm kamp katılımcıları ile birlikte Atatürk’ün ölüm yıl dönümü nedeniyle saygı duruşunda bulunuldu ve kadın Meclisimizin anma etkinliği çerçevesinde hazırladığı program gerçekleştirildi.
Aynı gün saat 15:00’te yine kampın bir etkinliği olan kültür gezisine katılım gösterdik.
Beşinci gün, Önce Yasal Haklarımızı Öğrenelim seminerine katıldık. Daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi acil yardım ve can kurtarma müdürlüğünden eğitim sorumlusu Müdiresi eğitmen hemşire Tülay Küpçük‘ün sorumluluğunda kamp alanımıza gelen on beş kişilik bir ilk yardım ekibi bizlere öğleden önce v e öğleden sonra iki oturum şeklinde olmak üzere uygulamalı ilk yardım müdahalelerini anlattı.
Aynı günün akşamı delegeler olarak kendi aramızda bir veda eğlencesi düzenledik. Altıncı gün saat 09:30 itibari ile kamptan ayrıldık. Kamp alanından otogara ve tren istasyonuna ulaşım sağlamak amaçlı yine Kadıköy belediyesinden iki ayrı araç tahsis edildi.
Kamp süresince en ufak bir aksaklık yaşanmadı. Derneğimizin kadından sorumlu genel başkan yardımcısı ve kadın meclisi başkanı Nil sevin yola çıktığımız andan itibaren eve ulaşana kadar bütün delegeleri gerek sadece bu etkinlik için kurduğu grup aracılığıyla ya da telefonla arayarak herhangi bir sorun olup olmadığını takip etti. Etkinlikler çok verimli geçti. Kampta diğer engel guruplarından engelliler ve yakınları da olduğundan gerek yapılan avukat seminerine gerekse kadın meclisi yürütmesinin düzenlediği Atatürk anma programına diğer engelli yakınları da büyük bir ilgi gösterdi.
Hem kadın dayanışmamızın güçlendiği hem de çok yararlı, bilgilendirici eğitimler aldığımız, aynı zamanda da dinlenme fırsatı bulduğumuz mükemmel bir deneyim yaşamış olduk.
Daha önce genel merkez yönetiminde kadın yönetici yoktu. Bir vefat üzerine Nil Sevin Kadından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak göreve başladı. Durgunluk içinde olan kadına yönelik çalışmalar hızla çoğaldı. Kadın emeği kendini göstermiş oldu.
25. Kadın Sığınakları Kurultayı | ‘Kadın mücadelesi artık geri döndürülemez’
Kadın sığınakları ve Dayanışma Merkezleri Kurultayı, 25. Yılında Rosa Kadın Derneği Ev Sahipliğinde Diyarbakır’daki Green Park Otel’de Yapıldı.
Rosa Kadın Derneği ve Mor Çatı Vakfı ortaklığıyla yapılan, 30 bileşenli kurultaya çeşitli il ve kurumlardan çok sayıda kadın katıldı.

14 Kasım Pazartesi gününe kadar devam eden kurultayın açılış konuşmasını yapan Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya, sözlerine İran’da Jina Mahsa Amini’nin katledilmesinin ardından kadınlar öncülüğünde başlayan direnişi selamlayarak başladı.

25. Kadın Sığınakları ve dayanışma Merkezleri Kurultayı’na katılan Avukat Canan Arın, kadın mücadelesinin artık geri döndürülemez bir noktada olduğunu vurgularken, kız çocuklarının zorla evlendirilmesine ilişkin düzenlemelere dikkat çekerek, bu durumun dini söylemlerle meşrulaştırmaya çalışıldığını vurguladı. “Macun tüpten çıktı artık geri giremez. Kadınlar haklarının farkına vardı. Her kesimden kadın, ‘İnsanım ve yaşamak istiyorum’ diyor” ifadelerini kullandı. Kaos GL’den Defne Güzel “Son yıllarda iktidarın LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemi arttı bu toplumu da etkiliyor” dedi. Mor Çatı’dan Açelya Uçan ise “Ailenin ‘kutsiyeti’ içinde kadınların yaşadıklarının kaybolup gitmesi söz konusu, o nedenle bu sorun toplumsal cinsiyet bağlamında tartışılmalı” diye konuştu. Kadına yönelik artan şiddete dikkat çeken Kaya, “Politik kadın cinayetleri, yükselen kadın kırımı politikalarının da farklı bir boyutu bu çerçevede de sevgili Nagihan Akarsel’i anarak başlamak istiyorum. O’nun kadın mücadelesini saygıyla selamlıyorum” dedi.
Erkek ve devlet şiddetine karşı kadın mücadelesinin direnişi yükselttiğini belirten Kaya, kurultayda ve mücadelede emeği geçen tüm kadınları selamlayarak sözlerini sonlandırdı.
‘Jin, Jiyan, Azadi’ sloganıyla başlayan kurultayda Kaya’nın ardından Hülya Gülbahar, ‘Şiddetle Ortak Mücadelemizde 25. Yıl’ başlıklı sunumu gerçekleştirdi.

Gülbahar, 25 yıl önce kurultay kararı aldıklarında Türkiye’de sayılı kadın sığınma evi olduğunu, kadın mücadelesiyle bugünlere geldiklerini vurguladı ve bağımsız, sadece kadınların birlikteliğiyle 25 yıldır yürütülen kurultayın önemine dikkat çekti.

‘Aile’ kavramının tartışıldığı kurultay, basına kapalı olarak 3 gün devam etti.

Sunumlar ve atölyelerin yapıldığı kurultayda; ‘Aile odaklı devlet politikaları, kadına yönelik erkek şiddetiyle mücadeleyi nasıl güçsüzleştiriyor?’ başlığı altında kadın ve çocuklara yönelik suçlar, özel savaş politikaları, kadınlar ile çocukların adalete erişimi, ailenin kurgulanışı, aile içerisindeki şiddet vb. konular ele alındı.

Pandeminin ardından ilk kez yüz yüze gerçekleşen kurultay kadın örgütlerinden, belediyelere bağlı sığınma evlerinde çalışan kadınlara dek pek çok kesimden kadını bir araya getirdi.

Türkiye'de Özel Sektör ve Kamuda Çalışan LGBTİ+'Larla İlgili Araştırma
Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi ile Kaos GL’nin ortak gerçekleştirdiği “Türkiye’de Özel Sektör ve Kamu Çalışanı LGBTİ+’ların Durumu” araştırmasının 2022 sonuçları açıklandı.
Araştırmaya özel bir şirkette çalıştığını ve LGBTİ+ olduğunu beyan eden 18-35 yaş aralığında 289 kişi katıldı. Araştırmaya göre işyerinde tamamen açık olduğunu beyan edenlerin genel oranı yüzde 27,7. Bununla birlikte katılımcıların sadece yüzde 13,5’i işe alım sürecinde tamamen açık olduğunu beyan etti.
Özel sektör raporundan öne çıkan bazı sonuçlar şöyle:
2020 yılında özel kurumlardaki katılımcıların yüzde 36,9’u; 2021’de yüzde 30,5’i çalıştığı kurumlarda nefret söylemine maruz kaldığını ifade ederken 2022’de yüzde 27,3 oldu. Bu orana göre, özel sektörde her dört LGBTİ+ çalışandan biri nefret söylemiyle karşı karşıya.
Katılımcıların yarısından fazlası İstanbul’da yaşıyor. İstanbul’u İzmir ve Ankara takip ediyor.
Katılımcıların çalıştıkları sektörlerin başında eğitim sektörü geliyor. Eğitim sektörünü gıda, sivil toplum ve sağlık sektörleri izledi.
Yüzde 38,4’ü cinsiyet kimliğini erkek, trans erkek veya cis erkek, cinsel yönelimini gey olarak beyan etti. Bu yılki araştırmanın örnekleminde de eşcinsel erkek katılımcılar en yüksek yüzdeyi oluşturdu. Bu yıl trans kadın, kadın ve cis kadın seçeneklerini işaretleyenlerin toplam oranıysa 289 katılımcı içinde yüzde 34,6’da kaldı.
92 kişinin katıldığı kamu araştırmasına göre ise;
Kamu çalışanı LGBTİ+’ların sadece yüzde 6.5’i işyerinde açık davranabiliyor. Yüzde 93,5’i görev yaptıkları kurumda cinsiyet kimliği, cinsel yönelim ve cinsiyet özellikleri konusunda tamamen açık davranamıyor. Yüzde 63’ü ise nefret söylemiyle karşılaştığını beyan ediyor.
Araştırmanın sonuç kısmında şu ifadeler yer aldı:
“Araştırma LGBTİ+ çalışanların uğradıkları ayrımcılık karşısında herhangi bir resmi kanala başvurmadıklarını gösteriyor. Resmi kanallar yoluyla sonuç alacaklarına dair bir inanç taşımadıklarını ortaya koyuyor. Güçlendirici mekanizmaların etkili biçimde uygulandığı işyerlerinde LGBTİ+ çalışanlar arasındaki açık olma oranı 2 katına çıkıyor. Eşitliğin sağlanabilmesi için hem hukuk politikası hem kurumsal politikalar hem de sivil toplum örgütlerinin oluşturacağı stratejiler anlamında atılması gereken adımlar, yapılması gereken tartışmalar bulunduğuna işaret ediyor.”
Yeni Zelanda'da İlk Kez Kadın Milletvekili Sayısı Erkekleri Geçti
Yeni Zelanda tarihinde ilk defa kadın milletvekillerinin sayısı çoğunluğa ulaştı.
Eski Parlamento Başkanı Trevor Mallard'ın, İrlanda Büyükelçisi olmak üzere meclisten ayrılmasının ardından İşçi Partisinden Soraya Peke-Mason'ın, parlamentoda yemin etmesiyle kadın milletvekillerinin sayısı erkek milletvekillerinin sayısını geçti.
Parlamentodaki son değişikliklerin ardından kadın milletvekili sayısı 60, erkeklerinki 59 oldu.
Peke-Mason, basın mensuplarına verdiği demeçte, "Bugünün, benim için özel bir gün olmasının yanında Yeni Zelanda için de tarihi olduğunu düşünüyorum." dedi.
İdam Kararı Olan İranlı Kadın Sınır Dışı Edilmek İsteniyor
İzmir'de yaşayan İranlı mülteci Mahşid Nazemi isimli kadın, 8 Kasım’da “eksik imzanız var” denilerek çağrıldığı göç idaresinde gözaltına alındı. Aydın Geri Gönderme Merkezi'ne götürülen Nazemi, Aydın'dan İran'a sınır dışı edilmek isteniyor.

Siyasi mülteci olan Nazemi'nin İran'da idam kararı olduğu öğrenilirken, Halkların Demokratik Kongresi Göç ve Mülteciler Meclisi, Kadın Dayanışması, Halkların Demokratik Partisi Göçmen ve Mülteciler Komisyonu’nun da aralarında olduğu birçok dernek, kurum ve siyasi parti sosyal medya hesaplarından Nazemi’nin bir an önce serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Mahşid Nazemi yaşadıklarına ilişkin sanal medya hesabından paylaşım yaparak şunları söyledi: "Bugün beni ikamet ettiğim ilçenin göç idaresinden aradılar. Dosyamda birkaç imza atmak için çağırdılar. Bir gün önce evimin önünde bekleyen bir arabada beni tehdit ettiler. Bunu polise şikâyet etmiştim. Bunun için polislerin beni çağırdıklarını düşündüm. Sabah göç idaresine gittim beni hapse attılar. Şu an oturduğum yerin karakolundayım. Beni İran mülteci geri dönüş kampına götürecekler."

Bu olaydan sonra Mezopotamya Ajansı'na konuşan Aydın Barosu, Nazemi'nin vekaletini alarak, geri gönderilmemesi için hukuki işlem başlatacakları bilgisini verdi.
Gelecek sayımızda buluşmak dileğiyle umutla kalın.
16 KASIM 2022

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.