Beşiktaş Belediyesi logosu bulunan yeşil bir çanta ve önünde çeşitli kişisel bakım ürünleri. Çantanın yanında ve önünde bebek bakım ürünleri, şampuan, duş jeli, diş fırçası, diş macunu, tarak ve toka gibi eşyalar bulunuyor. "Organizör, Lohusa Külotu, Anne Çantası, Kişisel Bakım Ürünleri (Seyahat Boy Şampuan, Duş Jeli, Diş Fırçası, Diş Macunu, Tarak, Toka), Bilgilendirici ve Tanıtıcı Broşür" yazılı bir metin var. Arka planda kitaplar görülüyor.
HAZIRLAYAN: Selvet BAYRAKTAR TOKAT Merhabalar, değerli Umudun Kadınları Dergisi dostları. Kadına ve mücadelesine dair haberlerden oluşan bir köşe hazırladık sizlere. Güzel haberler de var elbette ama ne yazık ki istediğimiz kadar değil. Önce başlıklar: İzmir Kadın Platformu'ndan 5 kardeşin hayatını kaybetmesiyle ilgili tepki: Sorumlusu sizsiniz Beşiktaş Belediyesi'nden kadınlara 'Lohusa Destek Paketi' 2010'dan bu yana en acı tablo... Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verileri açıkladı: 14 yılda en fazla kadın cinayeti Ekim 2024'te işlendi LANZAROTE Sözleşmesi 17 yaşında: Çocuklar hala korunamıyor. Çocukların Cinsel Suistimal Federasyonun kararıyla erkek sporcularla antrenman yapmaya başladılar İranlı aktivist Narges Mohammadi'ye 'ek hapis cezası' iddiası İzmir Kadın Platformu'ndan 5 kardeşin hayatını kaybetmesiyle ilgili tepki: Sorumlusu sizsiniz İzmir Kadın Platformu, İzmir'in Selçuk ilçesinde anneleri hurda satmaya gittiğinde, elektrikli sobanın devrilmesi nedeniyle evde çıkan yangında 5 kardeşin hayatını kaybettiği olaya ilişkin basın açıklaması yaptı. Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde gerçekleştirilen açıklamada, iktidarın aile, kadın ve çocuk politikaları eleştirilirken ilgili bakanlığın ihmalkâr davrandığı ifade edildi. Açıklamada ayrıca AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in yaşanan olaya ilişkin kullandığı “Dönüp dolaşıyorsunuz her şeyi paraya bağlıyorsunuz" ifadelerine de tepki gösterildi. Açıklamayı İzmir Kadın Platformu adına Nuray Öztürk yaptı. Öztürk, 25 Kasım’da düzenlenecek büyük eyleme çağrı yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bir yaşındaki Aras Bulut, iki yaşındaki Masal Işık, üç yaşındaki Aslan Miraç, dört yaşındaki Funda Peri ve beş yaşındaki Fadime Nefes’i, İzmir'in Selçuk ilçesinde hurdacılık yaparak çocuklarına bakmaya çalışan anne Melisa Akcan hurda parasını almak için yaşadıkları baraka evden ayrıldığı sırada çıkan yangında yitirdi. Daha sorumlu bakanlık ve kurumlardan açıklama yapılmadan ‘Aileye yardım yapıldı. Çocukları devlet korumasına vermek istemediler’ gibi haberler düştü ortalığa itiraf niteliğinde. AKP Grup Sözcüsü Özlem Zengin, Meclis kürsüsünden utanmadan ‘Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı tarafından ailenin 18 kez ziyaret edildiğini, 110 bin 705 lira kaymakamlık üzerinden de 9 bin lira civarında elektrik, su faturası desteği sağlandığını söyleyerek ‘Aile tüm bunlara rağmen çocuklarına kendi bakmayı tercih etmiş, kimsenin çocuğu zorla alma kastı yok. Öyle bir imkân da yok. Annenin de hayat tarzı’ diyerek tıpkı kadın cinayetlerinde olduğu gibi acılı anneyi hedefe koyabildi. Yetmedi. Ölümlerin sebebini soranlara, açıklama isteyenlere, ‘Her şeyi paraya bağlıyorsunuz’ diye çıkışıp “Altında başka sebepler var. Onları da arka tarafta size izah edeyim” diyerek aileyi suçlamaya devam etti. Her facianın yoksulluk ve devletin sorumluluğunu yerine getirmediği gerçeği ortaya çıkmışken bu açıklamaları kabul etmiyoruz. Çocukların ölümünün nedeni apaçık bir biçimde derin yoksullukken, ‘mesele para değil’ diyen, ‘gelin arka tarafta konuşalım’ diyen Özlem Zengin'e buradan soruyoruz. Sosyal yardım alırken hala yiyecek almak için hurdaya çıkmak zorunda kalan anne çaresizliğine, yaşam tarzı demeye utanmıyor musunuz? Madem bakanlık da dahil ilgili kurumların takibindeydi, bu çocuklar neden öldü? Çocuk Koruma Kanunu’nda yer alan barınma tedbiri maddesini neden uygulamadınız? 18 kere gittiğiniz evde yaşanamayacağını, çocukların ve annenin bu evde olmaması gerektiğini görmediniz mi? Neden anneye çocuklarıyla beraber sağlıklı bir biçimde kalacakları bir ev sağlamadınız? Neden kadına güvenceli, gelir getirici bir iş, çocuklara ücretsiz bakım hizmeti sağlamadınız? Neden psikolojik destek sağlamadınız. Verdiğinizi iddia ettiğiniz para ki bunun da kamuda tasarruf tedbirleri kapsamında kesildiğini biliyoruz. Yoksulluk sınırının 70 binleri aştığı ülkemizde beş çocuklu bir ailenin geçimine yeterli mi? Aile Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, kaymakamlık ve belediye dahil onca kurumun bilgisi, takibi, müdahalesi altında yaşamını yitirdi bu çocuklar. Eğitimden sağlığa, barınmadan beslenmeye çocuk her alandaki ihtiyaçları devlet tarafından göz ardı edildiği için can verdi. Kadınlar olarak arka tarafta değil dosdoğru, kamuoyuna açık yerde konuşuyoruz. Sizin sermaye yanlısı politikalarınız yüzünden ölüyor çocuklar. Tasfiye ettiğiniz kamusal hizmetler yüzünden ölüyor. Kamu kreşlerini kapattığınız, sosyal devlet ilkesini sosyal yardıma, onu da tarikat ve cemaatlere bağladığınız için ölüyor. Siyasal çıkarlarınız için palazlandırdığınız, devlet yurtları yetersiz olduğu için mecbur bıraktığınız tarikat ve cemaat yurtlarında intihara sürükleniyor. Uyuşturucu ticareti merkezi haline getirdiğimiz ülkemizde çocuklar, uyuşturucu bataklığına saplanıyor. Tacize, tecavüze, istismara uğruyor. Bu ülkede 13 yaşında çocuklar, AIDS’ten ölüyor. Sermaye ve onun en çürümüş hali çetelere terk ettiğiniz sağlık sistemi içinde yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde can veriyor çocuklar. O çok övündüğünüz büyüme rakamları, çocukları ve kadınları öldürüyor. Siz halktan topladığınız vergileri sermayeye teşvik, vergi indirimi, muafiyeti diye dağıttığınız, yap-işlet-devret modelli otoyol, köprü ve hastanelere peşkeş çektiğiniz, yandaş sermayenin borcunu bir gecede silerken eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamusal hizmetlere para ayırmadığımız için ölüyor. Sadece 2024 yılında sermayeden 2 trilyon 210 milyar vergi alacağınızdan vazgeçerken kadının güçlendirilmesi başlığı altında bir kadına yıllık yaklaşık 139,3 lira günlük 38 kuruş ayırdığımız için ölüyor. Bir yandan aileyi kutsallaştırıp diğer yandan o çok kutladığınız aileleri yoksulluğa sürüklediğiniz için. Patronların ihracat rakamları büyüyor. Sizin şatafatlı yaşamınız büyüyor. Çocuklar, kadınlar, işçi ve emekçiler, yoksullaşıyor. Artan yoksulluk, özellikle kadın ve çocuklara şiddet olarak geri dönüyor. Eğer kadınların her mahalleye her iş yerine 7/24 ücretsiz kreş taleplerine kulak tıkamasaydınız, okullara bir öğün ücretsiz yemek taleplerini ‘aç çocuk yok’ diye cevaplamasaydınız, güvenceli istihdam olanaklarını ortadan kaldırmasaydınız, eşit işe eşit ücret taleplerini görmezden gelmeseydiniz bu çocuklar ölmeyecekti. Sorumlusu sizsiniz, yaratılan ölüm düzeni. Bizim canımız sizin ölüm düzeninize feda olmayacak.” Beşiktaş Belediyesi'nden kadınlara 'Lohusa Destek Paketi' Beşiktaş Belediyesi, komşularının hayatını kolaylaştıran projelere bir yenisini daha ekliyor. İlçede ikamet eden ve ihtiyaç sahibi olan anne adaylarına destek olmak amacıyla sunulan “Lohusa Paketi” hizmeti, doğum yapacak kadınların ihtiyaç duyabileceği pek çok malzemeyi içeriyor. Ayrıca, doğumdan 15 gün önce ve 15 gün sonra olmak üzere iki kez yapılacak doğal içerikli ev temizliğiyle annelerin evleri hijyenik ve güvenli hale getirilecek. Bu süreçte, yeni annelere 20 gün boyunca günde iki öğün sağlıklı yemekler ulaştırılacak. Ayrıca, annelere ve ailelerine yönelik grup terapileri, atölye çalışmaları ve eğitimler düzenlenerek yalnız olmadıklarını hissetmeleri sağlanacak. Beşiktaş’ta yaşayan anne adayları, Beşiktaş Belediyesi Çözüm Merkezi üzerinden bu hizmet için başvuruda bulunabilecek. Başkan Akpolat projeye ilişkin şunları söyledi: “Değerli komşularım, Beşiktaş Belediyesi olarak, kadınların annelik yolculuklarına destek olmak amacıyla Lohusa Destek Paketi projemizi hayata geçiriyoruz. Bu paketle, kadınların doğum sonrası en hassas döneminde yanlarında olmayı, bu süreci huzur ve sağlıkla atlatmalarına katkı sunmayı amaçlıyoruz. Uzman doktorlarımızın önerileriyle hazırlanan Lohusa Destek Paketi'miz, annelik sürecinde ihtiyaç duyulabilecek her detayı içeriyor. Ayrıca, Aşevi ekibimiz lohusa annelerimize 20 gün boyunca günde iki öğün sağlıklı ve lezzetli yemekler de ulaştıracak.” 2010'dan bu yana en acı tablo... Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verileri açıkladı: 14 yılda en fazla kadın cinayeti Ekim 2024'te işlendi Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2024 Ekim Ayı Veri Raporunu açıkladı. Açıklanan rapora göre Ekim ayında 48 kadın öldürüldü, 23 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Platform, 48 sayısının veri toplamaya başladıkları 2010 yılından bu yana ayda gerçekleşen 'en yüksek kadın cinayeti sayısı' olduğunu vurguladı. Ekim ayında öldürülen 48 kadının 19’u evli olduğu erkek, 6’sı tanıdığı biri, 5’i birlikte olduğu erkek, 4’ü akrabası, 3’ü babası, 3’ü eskiden evli olduğu erkek, 3’ü eskiden birlikte olduğu erkek, 2’si kardeşi, 2’si oğlu tarafından öldürüldü. 1 kadının öldürüldüğü kişiyle yakınlığı tespit edilemedi. Kadınların 26’sı evinde, 9’u kamusal alanlarda, 7’si sokakta, 2’si su ve kenarında, 1’i ıssız bir yerde, 1’i eğlence mekânında, 1’i çay ocağında öldürülmüştür. 1 kadının öldürüldüğü yer tespit edilememiştir. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 54’ü evlerinde öldürüldü. Bu ay öldürülen kadınların 33’ü ateşli silahlarla, 12’si kesici aletle, 1’i darp edilerek, 1’i boğularak, 1’i arabayla ezilerek öldürüldü. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 69’u ateşli silah ile öldürüldü. Raporda ayrıca yılın başından bu yana en az 36 kadının polis veya savcılığa başvurmasına rağmen öldürüldüğü ifade edildi. Platformun yayınladığı yazılı açıklamada "Türkiye’de kadın cinayetlerini durdurma mücadelemiz 14 yıldır devam ediyor. Platform olarak, ihtiyacı tespit ettiğimiz 2010 yılından itibaren kadın cinayeti verilerini kamuoyuna açıklıyoruz. Bakanlıklar ise kadın cinayeti verilerini maalesef sistematik şekilde tutmayıp paylaşmıyor. Kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümleri gerçekliğini açıklamakla birlikte, kadın cinayetlerini durdurmak için somut çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi de devletin görevidir. Bu görevin yerine getirilmesi için de ilgili tüm bakanlıkların, tüm mekanizmaların harekete geçirilmesi için mücadeleye devam edeceğiz" denildi. LANZAROTE Sözleşmesi 17 yaşında: Çocuklar hala korunamıyor. Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (Lanzarote) 17 yaşına girdi. Türkiye 2011 yılından beri sözleşmeye taraf olmasına karşın çocuklar hala korunamıyor, istismara uğruyor. Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) 17’nci yılında sözleşmenin etkin uygulanması gerektiğine vurgu yaparak bir basın açıklaması yayımladı. EŞİK’in yaptığı açıklamada, “Türkiye’de 13 yıldır yürürlükte olan Lanzarote Sözleşmesi’ne rağmen Tekirdağ’da istismar edilen 2 yaşındaki bebek kaldırıldığı hastanede hayatını kaybediyor. 8 yaşındaki Narin’in öldürülme nedeni ve katilleri halen belirsizliğini koruyor. 2011 yılından bu yana bağlı olduğumuz Lanzarote Sözleşmesi’nin hükümleri etkin bir şekilde uygulanmadığı gibi, kamu görevlileri, politikacılar, siyasal iktidar mensubu yöneticiler çocuk cinsel istismarını meşru gösterecek şekilde “bir kereden bir şey olmaz”, “küçüğün rızası”, “erken evlilik ve cinsel istismar suçu ayrıştırılmalıdır” benzeri söylemleri ile suçu affedilebilir bir zemine çekiyor ve suça teşvik ediyorlar. Çocuk istismarcılarına “af” anlamına gelecek yasal düzenlemeleri her yargı paketinin içinde ısıtıp ısıtıp gündeme getirenler, evlilik yaşını düşürmenin de fırsatını kolluyorlar” dendi. Açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi: “Ülkede halen çocuk yaşta resmi evlilikler gerçekleştiriliyor. TÜİK'in 2021 yılında açıkladığı 16-17 yaşında resmi olarak evlendirilen çocuk sayısı 12.919 ve çocuk evliliğine verilen izinler aile mahkemelerinden büyük bir hızla çıkmaya devam ediyor. Medeni Kanun’da tanımlanan yaştan önce gerçekleşen “evlilik” adı altındaki çocuk istismarlarının sayısını tespit etmekse mümkün görünmüyor. Çünkü Bakanlık veri toplamıyor, mevcut verileri ise kamuoyu ile şeffaf bir şekilde paylaşmıyor. Çocuklar, kanunen suç sayılan yaşta, devletten maaş alan din görevlileri eliyle ve dini nikâhla “evlilik” adı altında istismarın kucağına atılıyor. Çocuk istismarını önlemek için etkin, bütüncül bir politika ve bu politikayı uygulamayı sağlayacak nitelikli mekanizmalar halen yok. Oysa Lanzarote Sözleşmesi, çocukların cinsel istismardan ve sömürüden korunması konusunda devletlere nasıl bir yol haritası izleyeceklerini gösteriyor. Sözleşmenin taraf devletlere yüklediği sorumlulukları siyasal iktidara ve çocukları korumakla sorumlu her kademe kurum ve kuruluşa tekrar hatırlatıyoruz: 18 yaş ve altındaki her bireyin çocuk olduğunu temel ilke olarak gözetin. Uluslararası sözleşmeleri esas alarak çocukları cinsel sömürü ve cinsel istismardan koruyucu politikalar geliştirin. Lanzarote Sözleşmesi’ni etkin uygulayın” Federasyonun kararıyla erkek sporcularla antrenman yapmaya başladılar Türkiye'de son yıllarda kadın boksu çağ atladı. 2020 (2021) Tokyo ve 2024 Paris Olimpiyat Oyunları’nda Busenaz Sürmeneli, Buse Naz Çakıroğlu, Hatice Akbaş kürsüye çıktılar. Avrupa ve dünya şampiyonalarında da Türkiye ilk 5 ülke arasına girdi. Peki, kadın boksunun sırrı neydi? Bu gerçek, geçen hafta sonu Balıkesir Altıeylül Belediyesi’nin düzenlediği Türk sporunun sorunları ve çözüm arayışları zirvesinde ortaya çıktı. Daha önce 2016 Rio Olimpiyatları’nda mücadele eden ve zirveye katılan eski milli boksör Ali Eren Demirezen, son yıllarda federasyonun aldığı kararla kadın boksörlerin erkek boksörlerle antrenman yaptığını ve bu eşleşmenin, kadın boksunu bir anda öne taşıdığını söyledi. Kadın sporcuların, erkek rakipleriyle en sert antrenmanlara bile katıldığını belirten ve aynı zamanda Balıkesir BESYO Öğretim Görevlisi olan Demirezen, “Bu antrenman tekniği kadın boksunun önünü açtı ancak erkek sporcular geriledi. Şimdi buna çare üretmeliyiz” demekten de geri kalmadı. İranlı aktivist Narges Mohammadi'ye 'ek hapis cezası' iddiası İran’da insan hakları aktivisti ve Nobel Barış Ödülü sahibi Narges Mohammadi'nin hapis cezasına 6 ay daha ceza eklendiği iddia edildi. “Özgür Narges Koalisyonu” tarafından yapılan açıklamada, Mohammadi'nin 19 Ekim'de cezaevinde “emirlere itaatsizlik ve direnme” suçlamasıyla mahkûm edildiği belirtildi. Mohammadi'nin, siyasi mahkûmlar ve Batı ile bağlantılı kişilerin tutulduğu Evin Hapishanesi'nde kaldığı belirtildi. “Özgür Narges Koalisyonu”, ağustos ayında cezaevinin kadınlar koğuşunda bir siyasi mahkûmun idam edilmesinin ardından Mohammadi'nin bir protesto gösterisi düzenlediğini ve bunun da ek kovuşturmaya yol açtığını söyledi. Mohammadi zaten 30 ay hapis cezasına çarptırılmıştı ve ocak ayında buna 15 ay daha eklendi. İran hükümeti, Mohammadi'nin ek cezaya çarptırıldığını kabul etmedi. 52 yaşındaki Mohammadi, zorunlu başörtüsü kullanımına karşı sivil itaatsizliği teşvik etmek de dahil olmak üzere insan hakları savunuculuğu çalışmaları nedeniyle 1998 yılından bu yana defalarca tutuklandı ve hapsedildi. 2016 yılında idam cezasına karşı kampanya yürüttüğü için 16 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 2021'de tekrar hapsedilmeden önce 2020'de serbest bırakıldı. O zamandan beri cezaevindeki kadınların istismarı ve hücre hapsi hakkında raporlar hazırladı. Kadınların öncülük ettiği protestolar için bir umut ışığı olarak görülen Mohammadi, 22 yaşındaki Mahsa Amini'nin başörtüsünü yetkililerin uygun gördüğü şekilde takmadığı iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra polis gözetiminde hayatını kaybetmesinin ardından düzenlenen protestolar nedeniyle o sırada cezaevinde olmasına rağmen bir figürandı. Mohammadi, “Otuz yıl boyunca özgürlük ve insan hakları için verdiği cesur mücadele ve yeni bir protesto dalgası İran'ı kasıp kavururken gösterdiği liderlik” nedeniyle 2023 yılında Nobel Barış Ödülü'nü kazandı. “Özgür Narges Koalisyonu”, Mohammadi'nin parmaklıklar ardında geçirdiği süre boyunca sağlığının önemli ölçüde kötüleştiğini belirterek, kalp rahatsızlığından mustarip olduğunu vurguladı. Gelecek sayımızda iç karartıcı haberler vermek zorunda bırakılmamamız umuduyla, sevgiyle kalın. 18.11.2024

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.