HAZIRLAYAN: Selvet BAYRAKTAR TOKAT
İçten sevgilerle hepinize merhabalar değerli okuyucu ve dinleyicilerimiz. Yine bolca hak ihlali içeren ve sanata, kadına dair hepimizin kaygı eşiğini yükselten gelişmeler var ülkemizde. Doğal olarak köşemizin haberleri de bu konuları kapsıyor. Önce başlıklar:
• Anta Toros Yaşamını Yitirdi
• Manifest’in Küçük Çiftlik Park'taki Konserine 'Teşhircilik' Soruşturması
• Kızılcık Şerbeti Dizisinin Senaristi Merve Göntem Gözaltına Alındı
• Ayşe Barım'dan Dizi-Film Sektörüne Ağır Sitem: 'Ömür Boyu Unutmayacağım'
• Taliban Kadınların Kalemini De Susturdu!
Anta Toros Yaşamını Yitirdi
Bir süredir mide kanseriyle mücadele eden Anta Toros, 30 Ağustos 2025’te 77 yaşında hayatını kaybetti. Acı haberi Film-San Vakfı Genel Müdürü Kıvanç Terzioğlu sosyal medyadan duyurdu. Tiyatrocu Nedim Saban da “Çok üzgünüm Antacığım, geriye güzel anılar kaldı” sözleriyle üzüntüsünü dile getirdi. Asıl adı Antaram Torosyan olan Anta Toros, 12 Ocak 1948’de İstanbul’da dünyaya geldi. Ermeni asıllı sanatçı, 1965’te amatör tiyatro ile sanat hayatına adım attı. Dostlar Tiyatrosu’nda aldığı eğitimin ardından 1971’de Gülriz Sururi – Engin Cezzar Tiyatrosu’nda profesyonel oyunculuğa başladı.
Kariyeri boyunca Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu ve Nisa Serezli – Tolga Aşkıner Tiyatrosu gibi önemli topluluklarda sahne aldı. Amerika’da da tiyatro üzerine eğitim gören Toros, Vera Vlasova ve Actors Studio’dan Mitehel Mestor ile çalışma imkânı buldu. Kariyeri boyunca çoğunlukla sivri ve sert karakterleri canlandıran Toros, Türk sinemasının ve televizyon dizilerinin unutulmaz yüzleri arasında yer aldı. Katıldığı bir programda rol seçimleri için “Yüzümün sert ifadesi nedeniyle kötü karakterler bana verildi ama bütün rollerimi çok severek oynadım” demişti. Tiyatrodan televizyona, sinemadan kısa filmlere kadar geniş bir yelpazede yer alan Anta Toros, özellikle karakter oyunculuğuyla iz bıraktı. Sahneye duyduğu tutku ve rollerine kattığı gerçekçilik, onu sanat dünyasının unutulmaz isimlerinden biri haline getirdi. Anta Toros, kendisi gibi tiyatro sanatçısı olan Misak Toros ile evliydi. 2010 yılında eşi Misak Toros’u kaybeden sanatçının bu evliliğinden İrna Büyüksakayan adında bir kızı bulunmaktadır. 'Adını Feriha Koydum', 'Çocuklar Duymasın', 'Acı Hayat', 'Adanalı', 'Yarım Elma' gibi dizilerde yer alan Anta Toros için Kadıköy Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde tören düzenlendi.
Törene sanat camiasından birçok isim ve Toros'un sevenleri katıldı.
Törende konuşan Anta Toros'un kızı İrna Büyüksakayan "Açıkçası hiç hazırlıklı değilim ben onlar kadar becerikli de değilim ama ne şanslıyım ki iki muhteşem insanın evladıyım. Hepinize çok teşekkür ediyorum ve çok güzel dostluklar bıraktığı için her ikisine de çok teşekkür ediyorum" dedi.
Tiyatro oyuncusu Suna Keskin "50 yıllık dostluk 50 yılık arkadaşlık 50 yıllık candaş, yoldaş, meslektaş her şey. 50 yılımın her anında var olan çok güzel değerli bir dostluk. Onu buradan göndermek çok zor. Güle güle Anta" dedi.
Tiyatro ve dizi oyuncusu Ayşe İnci "Sevgili Anta için herkesin söylediğinden farklı bir şey söylemeyeceğim. Tanıdığım günden beri ben ona büyük bir hayranlık duyardım. Yüzü güzel, gülüşü güzel, gözlerinin içi gülen, çok zarif çok tatlı bir kadındı" ifadelerini kullandı. Anta Toros’un cenazesi Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde düzenlenen törenin ardından Üç Horan Kilisesi’ne getirildi. Toros'un ailesi burada taziyeleri kabul etti. Cenaze daha sonra Şişli Ermeni Mezarlığı'na defnedildi.
Manifest’in Küçük Çiftlik Park'taki Konserine 'Teşhircilik' Soruşturması
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Manifest grubunun Küçük çiftlik Park konserindeki dans ve gösteriler nedeniyle soruşturma başlattı.
Türk Ceza Kanunu'nun 225. maddesinde düzenlenen "Hayasızca Hareketler" ve "Teşhircilik" suçundan ve yapılacak inceleme araştırmalar sonrasında tespit edilecek suçlar kapsamında maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için değerlendirme ve soruşturma yapılmak üzere şüpheliler hakkında resen soruşturma başlatıldığı bildirilen açıklamada, bu aşamada gerekli araştırma, inceleme ve şüphelilerin tespiti için Kolluk Birimlerine talimat verildiği kaydedildi.
Soruşturmanın, Basın Suçları Soruşturma bürosunca yürütüldüğü öğrenildi. Popüler müzik grubu Manifest, açılan soruşturma kapsamında ifade verdi. Mahkeme, Manifest grup üyelerinin yurtdışı çıkış yasağı ve imza yoluyla adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi. Karar sonrası Manifest grubundan yapılan ilk açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Değerli Kamuoyuna,
6 Eylül'de İstanbul'da gerçekleşen 18 yaş sınırlı konserimizle ilgili açılan soruşturma kapsamında ifademizi verdik, şu an serbestiz.
Sahnemizde gerçekleştirdiğimiz şovun tüm sorumluluğunu almakla birlikte, amacımızın kimseyi rahatsız etmek ya da hassasiyetlerini göz ardı etmek olmadığının bilinmesini isteriz. Her yaştan ve hayat görüşünden insanı dans ve müzik ekseninde birleştirmek için kurulmuş bir grup olarak, oluşan durum en çok bizi üzdü.
Sadece sevdiği işi yapan, sahneyi en özgür alanı olarak gören, ürettiği şovlarla yüksek standartlara ulaşmaya çalışan altı genç kadın olarak en büyük hayalimiz ülkemizi dünya çapında başarılarla temsil etmektir.
Bu anlamda her gün çalışmaya devam edeceğiz.
Sürecin hassasiyeti sebebiyle konuyla ilgili başka açıklamamız olmayacaktır.
Destekleriniz için teşekkür ederiz.
Umuyoruz ki konserlerimizde görüşeceğiz.
Sizi seviyoruz,
Manifest” Bu gelişmelerden sonra gurubun bütün turnelerini de iptal etti. Sanatçılardan da MANİFEST gurubuna destek geldi. Şarkıcı Ceylan Ertem, konsere ilişkin soruşturma açılmasına sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla tepki gösterdi. Ertem, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
"Manifest grubuna açılan soruşturma, sahne sanatlarına ve kadının özgürlüğüne yönelik açık bir saldırıdır.
Bu ülkede binlerce çocuk gelin varken, daha geçen gün Boğaziçi Üniversitesi’nde 15 yaşında bir ‘işçi’ kız çocuğu katledilmişken, kadınların yaşam güvencesi olan 6284 sayılı yasa hakkında mücadeleye çoğunluk kulaklarını tıkamışken, Narin’den Rojin’e yüzlerce cinayet karanlıkta kalmışken, tek kelime etmeyenler; Sahneye çıkan kadınların kıyafetleri hakkında milyonlarca paylaşım yapıyor! Rezalet! Utanç duyuyorum! İşte tam da bu yüzden vah halimize!
Kadın şarkı söyler, dans eder, istediğini giyer, sahnede özgürce var olur. Bu özgürlüğü hedef alan her saldırı, toplumun tümüne yönelmiş bir tehdittir.
Kızılcık Şerbeti Dizisinin Senaristi Merve Göntem Gözaltına Alındı
RTÜK’ün “toplum değerlerine saldırı” iddiasıyla inceleme başlattığı Kızılcık Şerbeti dizisinin senaristi Merve Göntem, 4 yıl önce bir röportajda kullandığı sözler nedeniyle Cihangir’deki evinden gözaltına alındı. Göntem 4 yıl önce verdiği röportajda genç kadınların yaşadığı ekonomik sıkıntıları ele almıştı. Senarist o dönem şu ifadeleri kullanmıştı: “Kızlar hayallerini gerçekleştirmek için kendilerine eğlenceli bir yol bulmuş. Para karşılığı seks yapıyorlar, bunda ne var ki. Onlara bu motivasyonu ülke şartları veriyor.”
Ayşe Barım'dan Dizi-Film Sektörüne Ağır Sitem: 'Ömür Boyu Unutmayacağım'
Televizyon sektöründe tekelleşme suçlamasıyla gözaltına alınan ancak 12 yıl önceki Gezi Parkı Direnişine sanatçıları yönlendirerek "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçlamasıyla tutuklanan menajer ve ID iletişim sahibi Ayşe Barım, ilk kez bu kadar açık konuştu.
T24'ten Cansu Çamlıbel'in sorularını yanıtlayan Barım, "Sektör bana sahip çıkmadı. Ömrüm boyunca bunu unutmayacağım. O kadar büyük bir hayal kırıklığı yaşadım ki..." dedi. Çalıştığı birçok yapımcıya “Lütfen bir açıklama yapın, oyuncuları kimin seçtiğini, dizilerin patronunun kim olduğunu söyleyin” dediğini aktaran Barım, kimsenin açıklama yapmadığını ve karışmak istemediğini dile getirdi.
Burada bir de bunun yasını yaşıyorum' ifadelerini kullandı.
Oyuncuların kendisini ziyaret etmek istediğini ama başvurularının reddedildiğini de söyleyen Ayşe Barım, cezaevinde 30 kilo verdiğini de ekledi. Avluda nefes darlığı nedeniyle yürüyüş yapamadığını vurgulayan Barım, durumunun kötüye gittiğini belirtti.
Barım, dört ayda yedi kez bayıldığını ve bunun sebebinin kalp kasında bozulmanın cezaevinde ilerlemesi olarak açıkladı. "Var olan hastalıklarının neden cezaevine girdikten sonra ilerlediğine dair nasıl bir izahat veriyor doktorlar?" sorusuna yanıt veren Barım, şu ifadeleri kullandı:
"Kaygı bozukluğu ve oluşan panik ataklar her iki hastalığı da tetikliyormuş. Yani vücudumda bir nevi iki ayrı patlamaya hazır bomba var. Dolayısıyla da iki açıdan da yüksek ölüm riskiyle karşı karşıyayım. Bu hastalıkların sonucu olarak gelen bayılmalarımı hissetmiyorum. Sanki bir anda kalbimde elektrik kesiliyor gibi oluyor. Bunu 7 kez yaşadığım için de “Ya uyanamazsam ya geri dönemezsem” gibi bir kaygı içinde yaşıyorum sürekli. Bu kaygı içinde olmamın temel nedeni ise burada bu hastalıklara müdahale şansı yok. Kampüs hastanesinde ne nörolog ne de kardiyolog var. En yakın tam teşekkülü devlet hastanesi 1,5 saat uzaklıkta. Yani kurtulmam imkânsız. Tabi bu korku ile yaşamaya çalışmak da korkunç. Tek isteğim sağlıklı yaşam hakkımın verilmesi.” Barım, "Sektörünüzde dolaşan bir dedikodu var. Deniyor ki; senin şirketinin temsil ettiği oyuncuların TRT kanallarındaki yapımlarda yer almasına izin vermediğin için birilerinin canını sıkmışsın ve iş buraya kadar gelmiş. Karşı karşıya olduğun durumun birilerinin kişisel husumetinden kaynaklı olabileceğini hiç düşündün mü?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Tabii ki düşündüm ve hâlâ her gün neden ve kim, diye düşünüyorum. Ve açıkçası böyle bir duruma sebep olacak ne yapmış olabilirim, bulamıyorum. Söylediğin yorumlar bana da ulaştı. Bunun üzerine şirketteki ilgili birimden, oyuncularımızın son yıllarda TRT’de ve Tabii platformunda kaç projede rol aldıklarına bakmalarını rica ettim. Son yıllarda 28 oyuncumuz, aşağı yukarı 25 adet TRT ve Tabii projesinde rol almış. Yani bahsettiğin gibi bir algı yaratıldıysa da bizim ortaya koymuş olduğumuz rakam bunun gerçek dışı bir iddia olduğunu açıkça kanıtlıyor. Gördüğünüz gibi iddialar doğru değil. Ayrıca şunu da eklemek isterim ki menajer sadece bir aracıdır.”
Taliban Kadınların Kalemini de Susturdu!
Afganistan’da Taliban yönetimi, üniversitelerde okutulan ders kitaplarını tek tek tarayarak 140’ı kadın yazarların imzasını taşıyan toplam 679 kitabı yasakladı. Gerekçe: ‘Şeriat’a aykırılık.' Yükseköğretim Bakanlığı’nın üniversitelere gönderdiği yazıda, 18 dersin tamamen kaldırıldığı, 201 dersin ise hâlâ 'sorunlu içerik' gerekçesiyle inceleme altında olduğu belirtildi. Kadınların kaleminden çıkan eserlerin yok edilmesi, Taliban’ın dört yıldır süren sistematik kadın düşmanlığının yeni perdesi oldu. Raporlara göre, yasaklanan toplam 679 ders kitabının 310’u İranlı yazarlar ya da yayınevleri tarafından hazırlanmıştı. BBC’ye konuşan kurul üyelerinden biri, İranlı yazarların ya da İran’da yayımlanmış kitapların yasaklanmasının Afgan müfredatına “İran etkisinin sızmasını önlemek” amacı taşıdığını savundu.
Gelecek sayımızda yine kadına ve sanata dair olumlu olumsuz bütün gelişmelerle sizlerle buluşa bilmek umuduyla. Sevgiyle kalın.
22.09.2025
İçten sevgilerle hepinize merhabalar değerli okuyucu ve dinleyicilerimiz. Yine bolca hak ihlali içeren ve sanata, kadına dair hepimizin kaygı eşiğini yükselten gelişmeler var ülkemizde. Doğal olarak köşemizin haberleri de bu konuları kapsıyor. Önce başlıklar:
• Anta Toros Yaşamını Yitirdi
• Manifest’in Küçük Çiftlik Park'taki Konserine 'Teşhircilik' Soruşturması
• Kızılcık Şerbeti Dizisinin Senaristi Merve Göntem Gözaltına Alındı
• Ayşe Barım'dan Dizi-Film Sektörüne Ağır Sitem: 'Ömür Boyu Unutmayacağım'
• Taliban Kadınların Kalemini De Susturdu!
Anta Toros Yaşamını Yitirdi
Bir süredir mide kanseriyle mücadele eden Anta Toros, 30 Ağustos 2025’te 77 yaşında hayatını kaybetti. Acı haberi Film-San Vakfı Genel Müdürü Kıvanç Terzioğlu sosyal medyadan duyurdu. Tiyatrocu Nedim Saban da “Çok üzgünüm Antacığım, geriye güzel anılar kaldı” sözleriyle üzüntüsünü dile getirdi. Asıl adı Antaram Torosyan olan Anta Toros, 12 Ocak 1948’de İstanbul’da dünyaya geldi. Ermeni asıllı sanatçı, 1965’te amatör tiyatro ile sanat hayatına adım attı. Dostlar Tiyatrosu’nda aldığı eğitimin ardından 1971’de Gülriz Sururi – Engin Cezzar Tiyatrosu’nda profesyonel oyunculuğa başladı.
Kariyeri boyunca Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu ve Nisa Serezli – Tolga Aşkıner Tiyatrosu gibi önemli topluluklarda sahne aldı. Amerika’da da tiyatro üzerine eğitim gören Toros, Vera Vlasova ve Actors Studio’dan Mitehel Mestor ile çalışma imkânı buldu. Kariyeri boyunca çoğunlukla sivri ve sert karakterleri canlandıran Toros, Türk sinemasının ve televizyon dizilerinin unutulmaz yüzleri arasında yer aldı. Katıldığı bir programda rol seçimleri için “Yüzümün sert ifadesi nedeniyle kötü karakterler bana verildi ama bütün rollerimi çok severek oynadım” demişti. Tiyatrodan televizyona, sinemadan kısa filmlere kadar geniş bir yelpazede yer alan Anta Toros, özellikle karakter oyunculuğuyla iz bıraktı. Sahneye duyduğu tutku ve rollerine kattığı gerçekçilik, onu sanat dünyasının unutulmaz isimlerinden biri haline getirdi. Anta Toros, kendisi gibi tiyatro sanatçısı olan Misak Toros ile evliydi. 2010 yılında eşi Misak Toros’u kaybeden sanatçının bu evliliğinden İrna Büyüksakayan adında bir kızı bulunmaktadır. 'Adını Feriha Koydum', 'Çocuklar Duymasın', 'Acı Hayat', 'Adanalı', 'Yarım Elma' gibi dizilerde yer alan Anta Toros için Kadıköy Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde tören düzenlendi.
Törene sanat camiasından birçok isim ve Toros'un sevenleri katıldı.
Törende konuşan Anta Toros'un kızı İrna Büyüksakayan "Açıkçası hiç hazırlıklı değilim ben onlar kadar becerikli de değilim ama ne şanslıyım ki iki muhteşem insanın evladıyım. Hepinize çok teşekkür ediyorum ve çok güzel dostluklar bıraktığı için her ikisine de çok teşekkür ediyorum" dedi.
Tiyatro oyuncusu Suna Keskin "50 yıllık dostluk 50 yılık arkadaşlık 50 yıllık candaş, yoldaş, meslektaş her şey. 50 yılımın her anında var olan çok güzel değerli bir dostluk. Onu buradan göndermek çok zor. Güle güle Anta" dedi.
Tiyatro ve dizi oyuncusu Ayşe İnci "Sevgili Anta için herkesin söylediğinden farklı bir şey söylemeyeceğim. Tanıdığım günden beri ben ona büyük bir hayranlık duyardım. Yüzü güzel, gülüşü güzel, gözlerinin içi gülen, çok zarif çok tatlı bir kadındı" ifadelerini kullandı. Anta Toros’un cenazesi Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde düzenlenen törenin ardından Üç Horan Kilisesi’ne getirildi. Toros'un ailesi burada taziyeleri kabul etti. Cenaze daha sonra Şişli Ermeni Mezarlığı'na defnedildi.
Manifest’in Küçük Çiftlik Park'taki Konserine 'Teşhircilik' Soruşturması
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Manifest grubunun Küçük çiftlik Park konserindeki dans ve gösteriler nedeniyle soruşturma başlattı.
Türk Ceza Kanunu'nun 225. maddesinde düzenlenen "Hayasızca Hareketler" ve "Teşhircilik" suçundan ve yapılacak inceleme araştırmalar sonrasında tespit edilecek suçlar kapsamında maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için değerlendirme ve soruşturma yapılmak üzere şüpheliler hakkında resen soruşturma başlatıldığı bildirilen açıklamada, bu aşamada gerekli araştırma, inceleme ve şüphelilerin tespiti için Kolluk Birimlerine talimat verildiği kaydedildi.
Soruşturmanın, Basın Suçları Soruşturma bürosunca yürütüldüğü öğrenildi. Popüler müzik grubu Manifest, açılan soruşturma kapsamında ifade verdi. Mahkeme, Manifest grup üyelerinin yurtdışı çıkış yasağı ve imza yoluyla adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi. Karar sonrası Manifest grubundan yapılan ilk açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Değerli Kamuoyuna,
6 Eylül'de İstanbul'da gerçekleşen 18 yaş sınırlı konserimizle ilgili açılan soruşturma kapsamında ifademizi verdik, şu an serbestiz.
Sahnemizde gerçekleştirdiğimiz şovun tüm sorumluluğunu almakla birlikte, amacımızın kimseyi rahatsız etmek ya da hassasiyetlerini göz ardı etmek olmadığının bilinmesini isteriz. Her yaştan ve hayat görüşünden insanı dans ve müzik ekseninde birleştirmek için kurulmuş bir grup olarak, oluşan durum en çok bizi üzdü.
Sadece sevdiği işi yapan, sahneyi en özgür alanı olarak gören, ürettiği şovlarla yüksek standartlara ulaşmaya çalışan altı genç kadın olarak en büyük hayalimiz ülkemizi dünya çapında başarılarla temsil etmektir.
Bu anlamda her gün çalışmaya devam edeceğiz.
Sürecin hassasiyeti sebebiyle konuyla ilgili başka açıklamamız olmayacaktır.
Destekleriniz için teşekkür ederiz.
Umuyoruz ki konserlerimizde görüşeceğiz.
Sizi seviyoruz,
Manifest” Bu gelişmelerden sonra gurubun bütün turnelerini de iptal etti. Sanatçılardan da MANİFEST gurubuna destek geldi. Şarkıcı Ceylan Ertem, konsere ilişkin soruşturma açılmasına sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla tepki gösterdi. Ertem, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
"Manifest grubuna açılan soruşturma, sahne sanatlarına ve kadının özgürlüğüne yönelik açık bir saldırıdır.
Bu ülkede binlerce çocuk gelin varken, daha geçen gün Boğaziçi Üniversitesi’nde 15 yaşında bir ‘işçi’ kız çocuğu katledilmişken, kadınların yaşam güvencesi olan 6284 sayılı yasa hakkında mücadeleye çoğunluk kulaklarını tıkamışken, Narin’den Rojin’e yüzlerce cinayet karanlıkta kalmışken, tek kelime etmeyenler; Sahneye çıkan kadınların kıyafetleri hakkında milyonlarca paylaşım yapıyor! Rezalet! Utanç duyuyorum! İşte tam da bu yüzden vah halimize!
Kadın şarkı söyler, dans eder, istediğini giyer, sahnede özgürce var olur. Bu özgürlüğü hedef alan her saldırı, toplumun tümüne yönelmiş bir tehdittir.
Kızılcık Şerbeti Dizisinin Senaristi Merve Göntem Gözaltına Alındı
RTÜK’ün “toplum değerlerine saldırı” iddiasıyla inceleme başlattığı Kızılcık Şerbeti dizisinin senaristi Merve Göntem, 4 yıl önce bir röportajda kullandığı sözler nedeniyle Cihangir’deki evinden gözaltına alındı. Göntem 4 yıl önce verdiği röportajda genç kadınların yaşadığı ekonomik sıkıntıları ele almıştı. Senarist o dönem şu ifadeleri kullanmıştı: “Kızlar hayallerini gerçekleştirmek için kendilerine eğlenceli bir yol bulmuş. Para karşılığı seks yapıyorlar, bunda ne var ki. Onlara bu motivasyonu ülke şartları veriyor.”
Ayşe Barım'dan Dizi-Film Sektörüne Ağır Sitem: 'Ömür Boyu Unutmayacağım'
Televizyon sektöründe tekelleşme suçlamasıyla gözaltına alınan ancak 12 yıl önceki Gezi Parkı Direnişine sanatçıları yönlendirerek "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçlamasıyla tutuklanan menajer ve ID iletişim sahibi Ayşe Barım, ilk kez bu kadar açık konuştu.
T24'ten Cansu Çamlıbel'in sorularını yanıtlayan Barım, "Sektör bana sahip çıkmadı. Ömrüm boyunca bunu unutmayacağım. O kadar büyük bir hayal kırıklığı yaşadım ki..." dedi. Çalıştığı birçok yapımcıya “Lütfen bir açıklama yapın, oyuncuları kimin seçtiğini, dizilerin patronunun kim olduğunu söyleyin” dediğini aktaran Barım, kimsenin açıklama yapmadığını ve karışmak istemediğini dile getirdi.
Burada bir de bunun yasını yaşıyorum' ifadelerini kullandı.
Oyuncuların kendisini ziyaret etmek istediğini ama başvurularının reddedildiğini de söyleyen Ayşe Barım, cezaevinde 30 kilo verdiğini de ekledi. Avluda nefes darlığı nedeniyle yürüyüş yapamadığını vurgulayan Barım, durumunun kötüye gittiğini belirtti.
Barım, dört ayda yedi kez bayıldığını ve bunun sebebinin kalp kasında bozulmanın cezaevinde ilerlemesi olarak açıkladı. "Var olan hastalıklarının neden cezaevine girdikten sonra ilerlediğine dair nasıl bir izahat veriyor doktorlar?" sorusuna yanıt veren Barım, şu ifadeleri kullandı:
"Kaygı bozukluğu ve oluşan panik ataklar her iki hastalığı da tetikliyormuş. Yani vücudumda bir nevi iki ayrı patlamaya hazır bomba var. Dolayısıyla da iki açıdan da yüksek ölüm riskiyle karşı karşıyayım. Bu hastalıkların sonucu olarak gelen bayılmalarımı hissetmiyorum. Sanki bir anda kalbimde elektrik kesiliyor gibi oluyor. Bunu 7 kez yaşadığım için de “Ya uyanamazsam ya geri dönemezsem” gibi bir kaygı içinde yaşıyorum sürekli. Bu kaygı içinde olmamın temel nedeni ise burada bu hastalıklara müdahale şansı yok. Kampüs hastanesinde ne nörolog ne de kardiyolog var. En yakın tam teşekkülü devlet hastanesi 1,5 saat uzaklıkta. Yani kurtulmam imkânsız. Tabi bu korku ile yaşamaya çalışmak da korkunç. Tek isteğim sağlıklı yaşam hakkımın verilmesi.” Barım, "Sektörünüzde dolaşan bir dedikodu var. Deniyor ki; senin şirketinin temsil ettiği oyuncuların TRT kanallarındaki yapımlarda yer almasına izin vermediğin için birilerinin canını sıkmışsın ve iş buraya kadar gelmiş. Karşı karşıya olduğun durumun birilerinin kişisel husumetinden kaynaklı olabileceğini hiç düşündün mü?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Tabii ki düşündüm ve hâlâ her gün neden ve kim, diye düşünüyorum. Ve açıkçası böyle bir duruma sebep olacak ne yapmış olabilirim, bulamıyorum. Söylediğin yorumlar bana da ulaştı. Bunun üzerine şirketteki ilgili birimden, oyuncularımızın son yıllarda TRT’de ve Tabii platformunda kaç projede rol aldıklarına bakmalarını rica ettim. Son yıllarda 28 oyuncumuz, aşağı yukarı 25 adet TRT ve Tabii projesinde rol almış. Yani bahsettiğin gibi bir algı yaratıldıysa da bizim ortaya koymuş olduğumuz rakam bunun gerçek dışı bir iddia olduğunu açıkça kanıtlıyor. Gördüğünüz gibi iddialar doğru değil. Ayrıca şunu da eklemek isterim ki menajer sadece bir aracıdır.”
Taliban Kadınların Kalemini de Susturdu!
Afganistan’da Taliban yönetimi, üniversitelerde okutulan ders kitaplarını tek tek tarayarak 140’ı kadın yazarların imzasını taşıyan toplam 679 kitabı yasakladı. Gerekçe: ‘Şeriat’a aykırılık.' Yükseköğretim Bakanlığı’nın üniversitelere gönderdiği yazıda, 18 dersin tamamen kaldırıldığı, 201 dersin ise hâlâ 'sorunlu içerik' gerekçesiyle inceleme altında olduğu belirtildi. Kadınların kaleminden çıkan eserlerin yok edilmesi, Taliban’ın dört yıldır süren sistematik kadın düşmanlığının yeni perdesi oldu. Raporlara göre, yasaklanan toplam 679 ders kitabının 310’u İranlı yazarlar ya da yayınevleri tarafından hazırlanmıştı. BBC’ye konuşan kurul üyelerinden biri, İranlı yazarların ya da İran’da yayımlanmış kitapların yasaklanmasının Afgan müfredatına “İran etkisinin sızmasını önlemek” amacı taşıdığını savundu.
Gelecek sayımızda yine kadına ve sanata dair olumlu olumsuz bütün gelişmelerle sizlerle buluşa bilmek umuduyla. Sevgiyle kalın.
22.09.2025
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.