Kırmızı duvarlarla çevrili bir sanat galerisi veya müze koridorunda bir grup insan. Duvarlarda çeşitli portre resimleri asılı. Kalabalık, bir kadının rehberliğinde resimleri inceliyor. Kadın, siyah bir elbise giymiş ve gruba bir şeyler anlatıyor. Grubun içinde resmi kıyafetli kişiler de var, bunlar arasında bir askeri üniforma giymiş bir adam dikkat çekiyor. Zemin ahşap görünümlü ve tavanda spot ışıkları yer alıyor.
HAZIRLAYAN: Selvet BAYRAKTAR TOKAT Merhabalar değerli dergi okuyucularımız ve dinleyicilerimiz. Kadına ve sanata dair gelişmeleri yine buluşturmaya devam ediyoruz sizlerle. Önce başlıklar: Oğlu acı haberi duyurdu: Meral Çelen hayatını kaybetti Dijital film platformu MUBI’nin düzenleyeceği festival sansür nedeniyle iptal edildi Sinemada kadının adı var Konak’ta kadın sanatçılardan Ata’ya Saygı sergisi Oğlu acı haberi duyurdu: Meral Çelen hayatını kaybetti Nesin Vakfı’nın “kurucu annesi” olarak bilinen, usta yazar Aziz Nesin’in eski eşi Meral Çelen, hayatını kaybetti. 1973 yılında Çelen’in önerisiyle kurulan ve ihtiyaç sahibi çocuklara eğitim ve yaşam olanağı sunan Nesin Vakfı, onun emekleriyle köklü bir kurum haline geldi. Aynı zamanda gazeteci Ahmet Nesin’in annesi olan Çelen, yazar kimliğinin yanı sıra şair, çevirmen ve edebiyat dünyasında önemli bir isimdi. Ahmet Nesin, vefat haberini şu sözlerle duyurdu: “Annem Meral Çelen’i bu sabah 09.35’te kaybettik. Ali Nesin bana haber verdiğinde ve ben bunu şimdi yazarken bile Fransa’da hâlâ 09.35 olmadı, yani annemin ölmesine daha var. Bugünde bile yaşam mizahını yaptı bana.” Meral Çelen, ardında derin bir miras ve hatıralar bırakarak edebiyat ve kültür dünyasına veda etti. Diyarbakır’da doğan Meral Çelen, ilkokulu Adana İsmet Paşa İlkokulu’nda tamamladı. Kastamonu Kız Ortaokulu’nu bitirdikten sonra çalışmak zorunda olduğundan okuluna ara verdi. Çorum Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü kazandı. Üniversiteden sonra Varlık, Karikatür gibi dergilerde ve Düşün Yayınevi’nde çalıştı. 1955 yılında Aziz Nesin’le evlendi Aziz Nesin’le uzun yıllar evli kaldı, 1968 yılında boşandı. İlk şiiri 16 yaşında çıkmasına rağmen şiir yazmaktan vazgeçerek öykü denemelerine başladı. 1959’dan sonra Varlık ve Türk Dili dergilerinde öyküleriyle görünür. Varlık dergisindeki ilk öyküsü, 15 Şubat 1959’da “Tek veya Çift” adıyla Türk Dili dergisindeki ilk öyküsü ise Kasım 1959’da “Bir Günbay Vardı” adıyla çıktı. Söz konusu dergilerde çeviri ve röportajlarıyla da yer aldı. Kadın sorunlarına odaklandığı ilk ve tek öykü kitabı olan Güllü Güzel’i 1961 yılında yayımladı. Meral Çelen, bu kitaba adını veren “Güllü Güzel” öyküsünü yazarken kimden, nasıl etkilendiğini anılarında anlatır: Bir süre sonra ilk ve son öykü kitabım olan Güllü Güzel yayınlanmıştı. Güllü Güzel, kocasını öldürdüğü için Eminönü Meydanında asılan ve benim ipin ucunda sallanırken gördüğüm, her gece rüyalarıma giren Sivaslı Durdu Sarıkaya’nın öyküsüydü. Dijital film platformu MUBI’nin düzenleyeceği festival sansür nedeniyle iptal edildi İstanbul Kadıköy’de açılışını yapacak olan MUBI Fest İstanbul, başlamasına saatler kala Kadıköy Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. Festival geçen yıl sorunsuz yapılmıştı. MUBI’den yapılan açıklamada, “Festival programında yer alan ve aynı zamanda açılış filmi olan Queer’in gösteriminin yasaklandığını, İstanbul Kadıköy Kaymakamlığı’nın tebliği ile üzülerek öğrendik. Kararda filmin, toplum barışını tehlikeye atacak provokatif içerik taşıdığı gerekçesiyle yasaklandığı ve yasak kararının güvenlik nedeniyle uygulanacağı belirtiliyor. Bu yasak kararının, sanatı ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan bir müdahale olduğuna inanıyoruz” dendi. Birçok ülkede düzenlenen MUBI Fest, ilk kez Türkiye’de gericiliğin kurbanı oldu. MUBI’den yapılan açıklamada, hazırlıkları ve duyuruları aylar öncesinde başlayan festivalle ilgili son dakikada karar alındığı belirtilerek “MUBI olarak seyircimizin bizden beklediği doğru duruşu sergilemek istiyor ve MUBI FEST İstanbul’un tamamını iptal etme kararı aldığımızı üzülerek bildiriyoruz. Festivale katılmayı planlayan ve bu durumdan en az bizim kadar üzüntü duyduğuna inandığımız tüm sanatçılara, izleyicilere ve destekçilerimize, gösterdikleri anlayış ve dayanışma için teşekkür ederiz. İfade özgürlüğünün ve sanatsal ifadelerin korunması adına bu konudaki duruşumuzu sürdürmeye devam edeceğiz” denildi. Festivalin yasaklanmasına neden olan yapım, “Beni Adınla Çağır” ve “Suspiria” gibi dünyaca ünlü filmlerin Oscar ödüllü yönetmeni Luca Guadagnino’nun filmi queer oldu. Peki, bu kadar korkulan bu yapımın konusu neydi? 1950'lerin Mexico City'sinde geçen film, genç bir adama (Drew Starkey) âşık olan dışlanmış bir Amerikalı göçmenin (Daniel Craig ) hikâyesini konu alıyor. Festivalde Tunç Başaran’ın “Uçurtmayı Vurmasınlar” filminin yenilenmiş kopyası dâhil çok sayıda önemli yönetmenin filmi üç gün boyunca izleyiciyle buluşacaktı. Sinemada kadının adı var İzmir Büyükşehir Belediyesi Kadın Çalışmaları Şube Müdürlüğü sinema Atölyesi ile kadınların sanat dünyasına adım atmasını sağlıyor. 6 ay teorik ve uygulamalı sinema eğitimini içeren atölye, hayalleri gerçek kılıyor. Ücretsiz verilen Sinema Atölyesi’nde teorik eğitimi bitiren kadın kursiyerler, Selçuk’ta Şirince Mahallesi’nde belgesel çekimlerine başladı. Eğitmenler Tuğçe Soytürk ve Kibar Dağlayan Yiğit eşliğinde bir kurmaca bir de belgesel film çekecek kadınlar, film festivallerine katılarak “Sinemada biz de varız” demeye hazırlanıyor. Atölye çalışmaları hakkında bilgi veren Kadın Çalışmaları Şube Müdürlüğü Örnekköy Kadın Dayanışma Merkezi Sinema Atölyesi Eğitmeni Tuğçe Soytürk, “Kadın Çalışmaları Şube Müdürlüğü olarak Sinema Atölyesi’ni yürütmeye devam ediyoruz. Bu kapsamda Seferihisar’da Bilgi Olgaç Sinema Atölyesi ve Karşıyaka Örnekköy’de Afife Jale Sinema Atölyesi olarak senaryo, kamera teknikleri, kurgu gibi teorik ve uygulamalı eğitimler veriyoruz. Uygulamalı derslerimizde olabildiğince İzmir’in farklı bölgelerinde çalışmaya dikkat ediyoruz. Bu çalışmaların sonucunda kurmaca ve belgesel olmak üzere iki film çekilecek. Kadınlar bu filmlerin her aşamasında görev alıyor” dedi. Sinemanın sektör anlamında maliyetli bir alan olduğunu belirten Tuğçe Soytürk, “İzmir’de sinema alanında ücretsiz eğitim veren bir yer yok. İzmir Büyükşehir Belediyesi, ücretsiz eğitim sağlıyor. Dolayısıyla biz dezavantajlı kesime de hitap etmiş oluyoruz. Ekonomik gelir seviyesi düşük insanların da sinemaya dâhil olmasını, eğitim almasını sağlıyoruz. Atölyeden çıkan filmleri festivallere de gönderiyoruz. Ayrıca iyi bir izleyici yetiştiriyoruz. Kursiyerler sinemaya farklı bir gözle bakmaya başlıyor. Dizi izleyicisinden festival filmleri izleyicisine ulaşmaya çalışıyoruz ve bu gelişimi de gözlemliyoruz” diye konuştu. 31 yaşındaki Dilara Girgin isimli kursiyerin kaleme aldığı metin üzerinden belgesel çekimine başlayan kadınlar, Şirince’nin tarihi, doğal ve kültürel güzelliklerini ekrana yansıtacak. Belgeselin ana konusu ise Şirince’nin aslında dünya tarafından tanınan bir köy olması. 21 Aralık 2012’de kopacak kıyametin Şirince’yi etkilemeyeceği yönündeki efsane üzerine odaklandıklarını söyleyen Girgin, “İleride sinema sektöründe yer almak istiyorum. Kadınların her yerde olmasını ve her alanda görev almasını doğru buluyorum. Kadınlar isterse her şeyi başarabilir. İzmir Büyükşehir Belediyesi de bu konuda bize destek sağlıyor. Başkanımız Dr. Cemil Tugay’a ve hocalarımıza teşekkür ediyorum” dedi. Farklı yaş gruplarından pek çok kadının yer aldığı kursta eğitim gören 47 yaşındaki kursiyer Derya Erdoğan da “Sosyal medya üzerinden kurs duyurusunu gördüm. Sıradan bir sinema izleyicisiydim, hevesle kursa katıldım. Eğitimlerde teknik konuları öğrendik. Çekim açıları, planlar, senaryo konularında eğitim aldık. Çekim yaparak kamerayı tanıdık. Bakış açım o kadar değişti ki artık film izlerken teknik detayları fark edebiliyorum ve yönetmenlerin vermek istediği mesajları hissediyorum. Çok büyük bir farkındalık oluştu. İnsanlar bazen düşüncelerini sadece sözel olarak aktaramayabiliyor. Sinema da ayrı bir aktarım sanatı. Kadınlar bu tip kursları değerlendirmeli. Benim idolüm buradaki hocalarım oldu. Onların eşliğinde çektiğimiz filmleri festivallere yollamayı hedefliyoruz” dedi. Türk sinemasını çok sevdiğini ve bu yüzden kursa katılmaya karar verdiğini ifade eden 63 yaşındaki Yüksel Mizmizlioğlu isimli kursiyer ise “Türk sinemasını çok sevdiğim için sinemaya ilgi duydum ve kursa başladım. Burada kamerayı kullanmayı, sinemanın tarihini öğrendim. Güzel bilgiler edindim. Sinemaya sevgim vardı ama şimdi film çekmeye de heves duyuyorum. Her şeyi belgesel gibi çekmek istiyorum. Hayata bakış açım değişti. Filmleri artık daha dikkatli izliyorum ve festivallere gidiyorum” sözlerine yer verdi. Sinemayı çok sevdiğini ve kursa büyük bir hevesle başladığını söyleyen 34 yaşındaki kursiyer Hatice Okur Günay, “İzmir’de 2 yıldır yaşıyorum. Kibar Dağlayan Yiğit’in Mahallenin Kadınları Sinema Yapıyor adlı çalışmasını gördüğümde ben de çalışmalara katılmak istedim. Daha sonra bu kurstan haberdar oldum. İlk 3 ay boyunca teorik eğitimlerimizi aldık. Senaryo nasıl yazılır, kamera nasıl kurulur, çekim nasıl yapılır öğrendik. Şimdi de teorik olarak öğrendiklerimizi pratiğe döktüğümüz aşamaya geçtik. Ben iyi bir sinema izleyicisiyim ama sinema benim gözümde çok ulaşılmaz bir yerdeydi. Bu atölye bana sinemanın yapılabilir ve ulaşılabilir olduğunu gösterdi. Herkesin dünyayı gördüğü yeri başkalarıyla paylaşabilmesinin mümkün olduğunu gösterdi. Hedefim burada öğrendiklerim ışığında kendi gözümden gördüklerimi aktarmak” ifadelerini kullandı. Konak’ta kadın sanatçılardan Ata’ya Saygı sergisi Konak Belediyesi Kadın Müzesi’nde açıldı. 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü ve Atatürk Haftası’na özel hazırlanan sergi açılışına ev sahibi Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu’yla birlikte belediye meclis üyeleri, sanatçılar, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve muhtarlar katıldı. Kadının gücünü ve insan hakları mücadelesi başta olmak üzere verdiği mücadeleleri vurgulayan sergide Lale Temelkuran, Seba Uğurtan, Sezin Haşıcı, Emine Ceylan Özdemir, Hüsniye Ceylan, Mehlika Korol, Nehir Öven Karaböcek, Hatice Aydoğan, Hülya Yalçın, Nurhilal Harsa, Nuray Leblebici, Nuray Tümer, Filiz Pelit, Nevin Önen, Dilek Bayat, Faden Suzan Kudisoğlu, Nuran Tanıverdi, Yıldız Arun, Feza Çiftçi, Olcay Gültepe, Müge Aygıt ve Mona Muzo’nun eserleri yer aldı. Konak Belediyesi Kadın Müzesi’nde açılan sergi, 14 Kasım tarihine kadar ziyarete açık kaldı. Serginin açılış konuşmasını yapan Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, Türk kadınının kazanımlarında Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği emeğe dikkat çekti. Sergi için bir araya gelen tüm sanatçılara teşekkür eden Başkan Mutlu, Kadın Müzesi’ni geliştirerek yeniden yapılandıracaklarının da sinyalini verdi. Kadın üretiminin, sanatın daha çok görünür olduğu bir müze oluşturacaklarını ifade eden Başkan Mutlu, “Türk kadınının bugün içinde bulunduğu her türlü zorluğa rağmen pek çok hakkının elde edilmesini sağlayan Atamızı anmak için İzmir’in çok değerli kadın sanatçıları bir araya geldi ve bize bu harika sergiyi hazırladı. Bu sanatçılar arasında benim çok kıymetli dostlarım var. Çok uzun yıllardır birlikte mücadele ettiğimiz, görüştüğümüz ve bu desteklerini, emeklerini Konak Belediyesi’nden esirgemedikleri için onlara ayrıca çok teşekkür ediyorum. İçinde bulunduğumuz müze de çok anlamlı. Bu bir kadın müzesi ve Türkiye’deki az sayıda kadın müzesinden biri. Biz bu dönem sizlerin desteğiyle bu müzenin yeniden yapılandırılmasını sağlamak istiyoruz. Gerçekten daha fazla kadınların üretimine, sanatının sergilenmesine yardımcı olacak bir mekân haline getirmek istiyoruz” diye konuştu. Gelecek sayımızda kadınların sanata dair üretimleriyle buluşmak üzere umutla kalın. 18.11.2024

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.