Hazırlayan: Selvet bayraktar tokat
Merhabalar hepinize, yeni bir sanatın kadın sesleriyle sizlerleyiz.
Önce başlıklar
Neslican Tay’ın hayatını anlatan film, 2023’te vizyona girecek
Küratör ve yazar Fulya Erdemci vefat etti
Kitap önerisi üç kız kardeş- İclal Aydın
GÜNEŞ festivalinde İstanbul sözleşmesi vurgusu
Neslican Tay’ın hayatını anlatan film, 2023’te vizyona girecek
Hayata bağlılığı ve verdiği mücadeleyle birçok kişiye ilham kaynağı olan Neslican Tay'ın hayat hikâyesine odaklanan "Demir Kadın: Neslican" adlı filmin ikinci tanıtım videosu sosyal medya kanallarında yayınlandı.
Senaryosunu Nalan Merter Savaş'ın kaleme aldığı, yönetmenliğini Özgür Bakar'ın üstlendiği film, 27 Ocak 2023'te vizyona girecek.
Filmde Neslican Tay'ı Naz Çağla Irmak canlandırıyor.
Oyuncu kadrosunda ayrıca Deniz Uğur, Mesut Akusta, Naz Çağla Irmak, Zeynep Elçin, Ahmet Haktan Zavlak, İlker Aksum, Özge Sezince Varley, Şeyma Peçe, Hasan Denizyaran, Cansu Fırıncı, Yurdaer Okur, Meral Çetinkaya, Sedef Şahin ve Nisa Sofiya Aksongur yer alıyor.
'Kanser aktivisti' olarak tanınan ve üç kez kanseri yenen Neslican Tay, 20 Eylül 2019’da hayatını kaybetmişti.
Küratör ve yazar Fulya Erdemci vefat etti
Türkiye'de çağdaş sanat alanında önemli işlere imza atan küratör ve yazar Fulya Erdemci vefat etti.
Erdemci, son olarak Danimarka'da kamusal alanda sanata odaklanan müze olan KØS'un direktörlüğünü üstlenmişti. Her zaman güçlü, eleştirel, duyarlı ve şiirsel bir anlayışla, şehrin sokaklarından vahşi doğaya ve çoğu zaman siyasi kargaşa zeminine kadar en zorlu çevrelerde sanat projeleri küratörlüğü yaptı.
2013’te “Anne, ben barbar mıyım?” başlıklı 13. İstanbul Bienali'nin yanı sıra 54. Venedik Bienali‘nde ''Türkiye Pavyonu'' gibi uluslararası sanat sergileri ve programlarının
küratörlüğünü yürüten Erdemci, 2008’den 2012’ye kadar Amsterdam’daki SKOR Sanat ve Kamusal Alan Vakfı‘nın direktörlüğünü yaptı.
2015’ten itibaren çok sayıda mekâna özgü serginin yer aldığı Cappadox Festivali Çağdaş Sanat Programı’nın küratörlüğünü üstlenen Erdemci, İstanbul Bienali’nin ilk yönetmenleri arasında da yer almış, 'İstanbul Yaya Sergisi'ne imza atmıştı.
Kitap önerisi üç kız kardeş- İclal Aydın
İclal Aydının yazdığı kitap görme engelliler teknoloji laboratuvarında Sema Özer tarafından seslendirilmiştir. 372 sayfadan oluşan soluk soluğa okunacak ve içinizi ısıtacak bir roman. Geçen sene aynı isimle diziye dönüştürülünce kitabı merak ettim. Ve iki gün de okuyup bitirdim.
Güzel günler, acılı vakitler, hastalıklar, sırlar, hayaller, aşklar, ihanet, sevgi, iyilikler, merhamet, dostluk, kardeşlik… Kısacası İclal Aydın’ın Üç Kız Kardeş kitabı hayatın içinde var olan her duyguyu harmanlayan Ayvalık’ta başlayıp ve Ayvalık’ta sona eren samimi bir hikâyeyi sunuyor okuyucularına.
Hiçbir hayatın, hiçbir seçimin göründüğü kadar kolay olmadığını, bazen en büyük, en akla gelmeyecek sırların en güvendiklerimizin kalbinde saklandığını, en korkulacak hastalıkların gün gelip geçmişi derleyip toplayabileceğini anlamak zaman istiyordu. Ve zamanın ilaç olmadığı bir yara var mıydı dünyada?
Ayvalık’ın denize uzanan taş sokaklarından, nice yaşamlar görüp geçirmiş zeytin ağaçlarından, hayatın kaynağından akan suyundan, eski evlerinden doğmuş bir aile hikâyesi Üç Kız Kardeş. Bir mutsuzluk hikâyesi değil; neşeli günleri hatırlaya hatırlaya iyiliğe Dönüş’ün hikâyesi. İyileşmenin yolculuğu…
En büyükleri olan Türkan, ortancaları Dönüş ve en küçük kardeşleri Derya’nın hikâyesidir bu. Anneleri Nesrin Hanım ilkokul öğretmeni, babaları Sadık Bey de PTT Müdürüdür. İlk çocuk olan Türkan oyuncak bebek edasıyla büyütülürken o dönem Eskişehir’dedirler. Babalarının tayini Ayvalık’a çıkınca annesinin tayinini de oraya aldırmak biraz zaman alır. Asıl bilmedikleri ise anneleri hamiledir. Kocasından kızından uzak ve zor bir hamilelik süreci geçirirken Dönüş dünyaya gelir fakat doğumundaki doktor yaşamasına fazla ihtimal vermez. Ayvalıkta ki çocuk doktoru Metin Bey aracılığı ile Ankara’ya başka bir doktora götürülür ve kısa bir süre sonra her şey yoluna girer. Nihayet ikinci kızları ile Nesrin Hanım da Ayvalık’a eşinin yanına yerleşir.
Bir süre sonra üçüncü kız kardeş Derya dünyaya gelir. Liseden mezun olur olmaz İstanbullu zengin bir aile Türkan’a talip olur. Kayınvalide Rüçhan Hanım gelin adayı Türkan’ın zarifliğine, güzelliğine, iş bilmesine gittikçe hayran olmuştur. Oğlu Avrupa’ya gitmiş tahsilini İngiltere’ de bitirmiş ve İstanbul da yaşamaya karar vermiştir fakat iş dolayısıyla sürekli yurt dışındadır. Oysa böyle olmadığı yıllar sonra Türkan’ın itiraflarıyla ortaya çıkar. Nihayetinde sadece düğün gününde gördükleri damatları aslında ailesini hep tedirgin ediyordur. Defne Türkan’ın kızıdır. Dünyaya geldiğinde hastane ziyaretini yaptıktan bir gün sonra anneleri Nesrin Hanım vefat eder.
Daha çok bir erkek çocuğu edasında, korkusuz, başına buyruk olan Derya ise İstanbul’da Mimarlık Fakültesi’ni kazanıp üniversiteye gider. Dönüş çocukluk aşkı olan Serdar’a âşıktır. Serdar Ankara’da tıp okur ve Dönüş’ün en büyük korkusu onu kaybetmektir. Birkaç sene sınavlara girmesine rağmen panik atak halleri yüzünden o çok istediği Edebiyat Fakültesi’ni bir türlü kazanamaz. Aslında Serdar da Dönüş’e âşıktır, yıllarca ona mektuplar yazar ama ne haber alır ne de karşılaşabilir. Peki, o mektuplara ne olmuştur? Bu gizli aşk yıllarca birbirlerinden habersiz kimseye söyleyemeden geçer gider.
Bu güzel ailenin içinde bir de Mesut vardır. Mesut, kimsesiz Ayvalık’ta dolanırken Sadık Bey zamanla onu himayesine alır ve o da artık ailenin bir ferdidir. Sadık Bey’in ona sırtındaki paltoyu hediye etmesi ile Mesut ölene kadar o paltoyla gezer. “Baba dediği sadık Bey onun için hayattaki en değerli kişidir. Yaş olarak büyük olsa da zekâ olarak gelişemeyen bir birey olan Mesut bir gün tomarla para yakar sobada. Hava soğuktur düşünür ki Sadık Babası üşümesin. Ama Mesut’un yaktığı aslında onların evi, barkı tüm geleceğidir. Beş parasız kalan sadık ve Dönüş mecburen İstanbul’da ki halalarının yanına yerleşir.
Derya’da üniversitede tanıştığı Erdem ile evlenir ve onunda bir kızı olur. Halaları Kız kurusu olarak görmeye başlar dönüşü. Kardeşi Derya’nın kızı Gülce’ye Dönüş bakar. Dönüş için halası bin bir çeşit kısmetler bulup Dönüş’ü zorla yollar ama hepsinden boş döner Dönüş. Çünkü onun aklıda kalbide Serdar’la doludur.
Nihayet sonunda halası kısmetini bulur. Dönüş için bu sefer davet ettiği kişi Serdar’dır ve yıllardır içlerinde yaşattıkları aşkları gün yüzündedir. Serdar ve Dönüş’te aile arasında sade bir törenle evlenir. Türkan kocası Somer’in yıllarca çilesini, yokluğunu, çapkınlığını, ihanetlerini, kaynanası Rüçhan’ın hakaretlerini, dayaklarını yaşadıktan sonra kızı Defne’yi alır ve boşanır. Yıllar sonra karşısına çıkan kendi hayat mücadelesini verdiği şirketin sahibi Kartal Bey’e âşık olur ve hayatını onunla birleştirir. O kadar mutludur ki hayatında hiç olmadığı kadar güzel günler artık onlarındır.
Derya tüm hırsını, ilgisini, enerjisini iş hayatına yöneltip kızını ve kocasını ihmal edince onun evliliğinde de çatırtılar başlar. Kocası Erdem boşanmak istediğini hatta onu tanıdıkları olan bir kadınla aldattığını söyler. Oysa attığı bu yalandan kendi bile utanırken tek isteği Derya’nın dikkatini kendisinde toplamaktır. Eniştelerinin araya girmesiyle Derya da hatasını anlar ve evlilikleri devam eder.
Hayatı kitaplar, şiir olan, kendi halinde naif ruhlu Dönüş çocukluk aşkına kavuştuktan sonra Can adında bir oğulları olur her şey güzel giderken Dönüş’ün kanser olduğu ortaya çıkar. Ama büyük destek alır sevgi dolu ailesinden. Öyle güzel bir ortamın içindedir ki o günleri atlatır ve iyileşmeyi başarır.
Sırlarıyla hatıralarıyla, bildikleri, sonradan öğrendikleri ile hastalık döneminde Dönüş’ün yazmaya başladığı defter bir gün Derya’nın eline geçer ve Derya bu ortaklığa Türkan’ı da dâhil eder. İşte bilinmeyenler de o dönem ortaya çıkar ve onlarda bu deftere kayıt edilir.
Yazın bu sıcak günlerinde sıkılmadan okuyacağınızdan emin olduğum bu kitabı sizlere öneririm.
GÜNEŞ festivalinde İstanbul sözleşmesi vurgusu
Mezitli Belediyesi tarafında bu yıl 10’uncusu gerçekleştirilen Soli Güneş Festivalinin finali muhteşem bir defile ile yapıldı. Festivalin son gününde Yıldırım Mayruk Güneş Defilesi moda severler ile buluştu.
3 gün boyunca on binlerce Mersinlinin akın ettiği Soli Arenada ünlü Moda Tasarımcısı Barbaros Şansal hazırladığı programla, Yıldırım Mayruk'un elbise tasarımlarını sergiledi.
Kurtuluş Savaşı sonrası Mustafa Kemal Atatürk'ün çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmak için kat ettiği yolun anlatıldığı gecenin koreografisi ve elbise tasarımları büyük beğeni kazandı.
Sahne, ışık şovları ve Barbaros Şansal’ın sunumuyla renklenen gecede mankenler izleyicilerin alkışları arasında Ulusal Kurtuluş Savaşının süreci, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu dönem dönem anlatan kıyafetlerini taşıdı.
Mezitli Kaymakamı Ahmet Erdoğdu, Mezitli’nin kardeş kenti Tempelhof-Schöneberg Belediye Başkanı Jörn Oltmann ve beraberindeki heyetin de moda severler ile izlediği defilenin finalinde, tüm mankenler ellerinde "İstanbul Sözleşmesi Yaşatır" yazılı dövizlerle çıktı.
Büyük beğeni kazanan finalinde Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan eşi Sembol Tarhan ile sahneye çıkarak ünlü modacılar Mayruk, Şansal ve mankenlerle birlikte izleyicileri selamladı.
Gelecek sayımızda görüşmek üzere umutla kalın.
24 Temmuz 2022
Merhabalar hepinize, yeni bir sanatın kadın sesleriyle sizlerleyiz.
Önce başlıklar
Neslican Tay’ın hayatını anlatan film, 2023’te vizyona girecek
Küratör ve yazar Fulya Erdemci vefat etti
Kitap önerisi üç kız kardeş- İclal Aydın
GÜNEŞ festivalinde İstanbul sözleşmesi vurgusu
Neslican Tay’ın hayatını anlatan film, 2023’te vizyona girecek
Hayata bağlılığı ve verdiği mücadeleyle birçok kişiye ilham kaynağı olan Neslican Tay'ın hayat hikâyesine odaklanan "Demir Kadın: Neslican" adlı filmin ikinci tanıtım videosu sosyal medya kanallarında yayınlandı.
Senaryosunu Nalan Merter Savaş'ın kaleme aldığı, yönetmenliğini Özgür Bakar'ın üstlendiği film, 27 Ocak 2023'te vizyona girecek.
Filmde Neslican Tay'ı Naz Çağla Irmak canlandırıyor.
Oyuncu kadrosunda ayrıca Deniz Uğur, Mesut Akusta, Naz Çağla Irmak, Zeynep Elçin, Ahmet Haktan Zavlak, İlker Aksum, Özge Sezince Varley, Şeyma Peçe, Hasan Denizyaran, Cansu Fırıncı, Yurdaer Okur, Meral Çetinkaya, Sedef Şahin ve Nisa Sofiya Aksongur yer alıyor.
'Kanser aktivisti' olarak tanınan ve üç kez kanseri yenen Neslican Tay, 20 Eylül 2019’da hayatını kaybetmişti.
Küratör ve yazar Fulya Erdemci vefat etti
Türkiye'de çağdaş sanat alanında önemli işlere imza atan küratör ve yazar Fulya Erdemci vefat etti.
Erdemci, son olarak Danimarka'da kamusal alanda sanata odaklanan müze olan KØS'un direktörlüğünü üstlenmişti. Her zaman güçlü, eleştirel, duyarlı ve şiirsel bir anlayışla, şehrin sokaklarından vahşi doğaya ve çoğu zaman siyasi kargaşa zeminine kadar en zorlu çevrelerde sanat projeleri küratörlüğü yaptı.
2013’te “Anne, ben barbar mıyım?” başlıklı 13. İstanbul Bienali'nin yanı sıra 54. Venedik Bienali‘nde ''Türkiye Pavyonu'' gibi uluslararası sanat sergileri ve programlarının
küratörlüğünü yürüten Erdemci, 2008’den 2012’ye kadar Amsterdam’daki SKOR Sanat ve Kamusal Alan Vakfı‘nın direktörlüğünü yaptı.
2015’ten itibaren çok sayıda mekâna özgü serginin yer aldığı Cappadox Festivali Çağdaş Sanat Programı’nın küratörlüğünü üstlenen Erdemci, İstanbul Bienali’nin ilk yönetmenleri arasında da yer almış, 'İstanbul Yaya Sergisi'ne imza atmıştı.
Kitap önerisi üç kız kardeş- İclal Aydın
İclal Aydının yazdığı kitap görme engelliler teknoloji laboratuvarında Sema Özer tarafından seslendirilmiştir. 372 sayfadan oluşan soluk soluğa okunacak ve içinizi ısıtacak bir roman. Geçen sene aynı isimle diziye dönüştürülünce kitabı merak ettim. Ve iki gün de okuyup bitirdim.
Güzel günler, acılı vakitler, hastalıklar, sırlar, hayaller, aşklar, ihanet, sevgi, iyilikler, merhamet, dostluk, kardeşlik… Kısacası İclal Aydın’ın Üç Kız Kardeş kitabı hayatın içinde var olan her duyguyu harmanlayan Ayvalık’ta başlayıp ve Ayvalık’ta sona eren samimi bir hikâyeyi sunuyor okuyucularına.
Hiçbir hayatın, hiçbir seçimin göründüğü kadar kolay olmadığını, bazen en büyük, en akla gelmeyecek sırların en güvendiklerimizin kalbinde saklandığını, en korkulacak hastalıkların gün gelip geçmişi derleyip toplayabileceğini anlamak zaman istiyordu. Ve zamanın ilaç olmadığı bir yara var mıydı dünyada?
Ayvalık’ın denize uzanan taş sokaklarından, nice yaşamlar görüp geçirmiş zeytin ağaçlarından, hayatın kaynağından akan suyundan, eski evlerinden doğmuş bir aile hikâyesi Üç Kız Kardeş. Bir mutsuzluk hikâyesi değil; neşeli günleri hatırlaya hatırlaya iyiliğe Dönüş’ün hikâyesi. İyileşmenin yolculuğu…
En büyükleri olan Türkan, ortancaları Dönüş ve en küçük kardeşleri Derya’nın hikâyesidir bu. Anneleri Nesrin Hanım ilkokul öğretmeni, babaları Sadık Bey de PTT Müdürüdür. İlk çocuk olan Türkan oyuncak bebek edasıyla büyütülürken o dönem Eskişehir’dedirler. Babalarının tayini Ayvalık’a çıkınca annesinin tayinini de oraya aldırmak biraz zaman alır. Asıl bilmedikleri ise anneleri hamiledir. Kocasından kızından uzak ve zor bir hamilelik süreci geçirirken Dönüş dünyaya gelir fakat doğumundaki doktor yaşamasına fazla ihtimal vermez. Ayvalıkta ki çocuk doktoru Metin Bey aracılığı ile Ankara’ya başka bir doktora götürülür ve kısa bir süre sonra her şey yoluna girer. Nihayet ikinci kızları ile Nesrin Hanım da Ayvalık’a eşinin yanına yerleşir.
Bir süre sonra üçüncü kız kardeş Derya dünyaya gelir. Liseden mezun olur olmaz İstanbullu zengin bir aile Türkan’a talip olur. Kayınvalide Rüçhan Hanım gelin adayı Türkan’ın zarifliğine, güzelliğine, iş bilmesine gittikçe hayran olmuştur. Oğlu Avrupa’ya gitmiş tahsilini İngiltere’ de bitirmiş ve İstanbul da yaşamaya karar vermiştir fakat iş dolayısıyla sürekli yurt dışındadır. Oysa böyle olmadığı yıllar sonra Türkan’ın itiraflarıyla ortaya çıkar. Nihayetinde sadece düğün gününde gördükleri damatları aslında ailesini hep tedirgin ediyordur. Defne Türkan’ın kızıdır. Dünyaya geldiğinde hastane ziyaretini yaptıktan bir gün sonra anneleri Nesrin Hanım vefat eder.
Daha çok bir erkek çocuğu edasında, korkusuz, başına buyruk olan Derya ise İstanbul’da Mimarlık Fakültesi’ni kazanıp üniversiteye gider. Dönüş çocukluk aşkı olan Serdar’a âşıktır. Serdar Ankara’da tıp okur ve Dönüş’ün en büyük korkusu onu kaybetmektir. Birkaç sene sınavlara girmesine rağmen panik atak halleri yüzünden o çok istediği Edebiyat Fakültesi’ni bir türlü kazanamaz. Aslında Serdar da Dönüş’e âşıktır, yıllarca ona mektuplar yazar ama ne haber alır ne de karşılaşabilir. Peki, o mektuplara ne olmuştur? Bu gizli aşk yıllarca birbirlerinden habersiz kimseye söyleyemeden geçer gider.
Bu güzel ailenin içinde bir de Mesut vardır. Mesut, kimsesiz Ayvalık’ta dolanırken Sadık Bey zamanla onu himayesine alır ve o da artık ailenin bir ferdidir. Sadık Bey’in ona sırtındaki paltoyu hediye etmesi ile Mesut ölene kadar o paltoyla gezer. “Baba dediği sadık Bey onun için hayattaki en değerli kişidir. Yaş olarak büyük olsa da zekâ olarak gelişemeyen bir birey olan Mesut bir gün tomarla para yakar sobada. Hava soğuktur düşünür ki Sadık Babası üşümesin. Ama Mesut’un yaktığı aslında onların evi, barkı tüm geleceğidir. Beş parasız kalan sadık ve Dönüş mecburen İstanbul’da ki halalarının yanına yerleşir.
Derya’da üniversitede tanıştığı Erdem ile evlenir ve onunda bir kızı olur. Halaları Kız kurusu olarak görmeye başlar dönüşü. Kardeşi Derya’nın kızı Gülce’ye Dönüş bakar. Dönüş için halası bin bir çeşit kısmetler bulup Dönüş’ü zorla yollar ama hepsinden boş döner Dönüş. Çünkü onun aklıda kalbide Serdar’la doludur.
Nihayet sonunda halası kısmetini bulur. Dönüş için bu sefer davet ettiği kişi Serdar’dır ve yıllardır içlerinde yaşattıkları aşkları gün yüzündedir. Serdar ve Dönüş’te aile arasında sade bir törenle evlenir. Türkan kocası Somer’in yıllarca çilesini, yokluğunu, çapkınlığını, ihanetlerini, kaynanası Rüçhan’ın hakaretlerini, dayaklarını yaşadıktan sonra kızı Defne’yi alır ve boşanır. Yıllar sonra karşısına çıkan kendi hayat mücadelesini verdiği şirketin sahibi Kartal Bey’e âşık olur ve hayatını onunla birleştirir. O kadar mutludur ki hayatında hiç olmadığı kadar güzel günler artık onlarındır.
Derya tüm hırsını, ilgisini, enerjisini iş hayatına yöneltip kızını ve kocasını ihmal edince onun evliliğinde de çatırtılar başlar. Kocası Erdem boşanmak istediğini hatta onu tanıdıkları olan bir kadınla aldattığını söyler. Oysa attığı bu yalandan kendi bile utanırken tek isteği Derya’nın dikkatini kendisinde toplamaktır. Eniştelerinin araya girmesiyle Derya da hatasını anlar ve evlilikleri devam eder.
Hayatı kitaplar, şiir olan, kendi halinde naif ruhlu Dönüş çocukluk aşkına kavuştuktan sonra Can adında bir oğulları olur her şey güzel giderken Dönüş’ün kanser olduğu ortaya çıkar. Ama büyük destek alır sevgi dolu ailesinden. Öyle güzel bir ortamın içindedir ki o günleri atlatır ve iyileşmeyi başarır.
Sırlarıyla hatıralarıyla, bildikleri, sonradan öğrendikleri ile hastalık döneminde Dönüş’ün yazmaya başladığı defter bir gün Derya’nın eline geçer ve Derya bu ortaklığa Türkan’ı da dâhil eder. İşte bilinmeyenler de o dönem ortaya çıkar ve onlarda bu deftere kayıt edilir.
Yazın bu sıcak günlerinde sıkılmadan okuyacağınızdan emin olduğum bu kitabı sizlere öneririm.
GÜNEŞ festivalinde İstanbul sözleşmesi vurgusu
Mezitli Belediyesi tarafında bu yıl 10’uncusu gerçekleştirilen Soli Güneş Festivalinin finali muhteşem bir defile ile yapıldı. Festivalin son gününde Yıldırım Mayruk Güneş Defilesi moda severler ile buluştu.
3 gün boyunca on binlerce Mersinlinin akın ettiği Soli Arenada ünlü Moda Tasarımcısı Barbaros Şansal hazırladığı programla, Yıldırım Mayruk'un elbise tasarımlarını sergiledi.
Kurtuluş Savaşı sonrası Mustafa Kemal Atatürk'ün çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmak için kat ettiği yolun anlatıldığı gecenin koreografisi ve elbise tasarımları büyük beğeni kazandı.
Sahne, ışık şovları ve Barbaros Şansal’ın sunumuyla renklenen gecede mankenler izleyicilerin alkışları arasında Ulusal Kurtuluş Savaşının süreci, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu dönem dönem anlatan kıyafetlerini taşıdı.
Mezitli Kaymakamı Ahmet Erdoğdu, Mezitli’nin kardeş kenti Tempelhof-Schöneberg Belediye Başkanı Jörn Oltmann ve beraberindeki heyetin de moda severler ile izlediği defilenin finalinde, tüm mankenler ellerinde "İstanbul Sözleşmesi Yaşatır" yazılı dövizlerle çıktı.
Büyük beğeni kazanan finalinde Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan eşi Sembol Tarhan ile sahneye çıkarak ünlü modacılar Mayruk, Şansal ve mankenlerle birlikte izleyicileri selamladı.
Gelecek sayımızda görüşmek üzere umutla kalın.
24 Temmuz 2022
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.