YAZAN: Emine ORTAKAYA
Onur Gencer’i bilir misiniz? Peki, ya Deniz Poyraz adı size bir şey hatırlatıyor mu? Ya polis-güvenlik güçleri deyince aklınıza ne geliyor? Kendinizi daha güvende mi hissedersiniz, yoksa daha güvensiz, tedirgin mi?... Peki, ya mahkemeler, mahkemeler size neyi hatırlatır? Örneğin, aradığınız adaleti oralarda bulabileceğinize inanıyor musunuz, yoksa sadece belli bir zümreye mi ‘adalet’ sağlıyorlar? Ya il ve ilçe mülkî âmirleri ve ülkeyi yönetenler, onlar da tüm topluma hizmet etme sorumluluğunu mu taşırlar yoksa kendi seçmenleri olduğunu düşündükleri veya daha sonra çıkarlarının olacağı belli bir zümreye mi ‘hizmet’ ederler?...
Bu yılın 17 Haziran’ında içinde pek çok sayıda kadın örgütünün de olduğu bir grup insan İzmir-Buca-Kaynaklar mezarlığında bir genç kadının mezarını ziyaret etti. Anma etkinlikleri öğleden sonra da öldürüldüğü yerde devam etti. Annesinin o feryadı günlerdir kulaklarımda: “Beni bir de seninle imtihan ettiler yavrum. Ben yıkılmadım, dimdik ayaktayım güzel kızım. Ama artık senin destek verdiğin yanım eksik…” ve sonra annesi Deniz Poyraz’ı şöyle anlatmaya devam etti:
“Benim kızım bir karıncayı bile incitmedi. Babası ceza evindeyken ben çalışmak zorundaydım. Bütün kardeşlerine o baktı. Çocukluğunu hiç yaşamadı benim kızım. Hep barış olsun isterdi, savaştan nefret ederdi ama benim kızımı hunharca katlettiler. Kızımın gerçek katili Onur Gencer değil, devletin içine yuvalanmış olan çetelerdir…”
Etkinlik, güvenlik kulübesinin olduğu yerde Basın açıklamasıyla son buldu. Olay gününde parti binasına silahıyla giren Onur Gencer’i görmeyen, daha sonra da silah seslerini duyduğu halde içeriye bir türlü giremeyen ve sadece olayı duyup gelenlerin içeri girmesini engelleyen yani içerideki adamlarının işini rahat rahat görmesine müsaade eden güvenlik güçleri demek ki kimi koruyormuş?...
Evet, partilerini koruma konusunda gönülsüz güvenlik güçlerinin eylemsizliğinden sonra HDP İl yönetimi partide sürekli olarak bir veya birkaç kişiyi binayı beklemek üzere görevlendiriyor. Ne yapsın? İş başa düştü bir kere.
Onur Gencer Kimdir?
HDP binasında Deniz Poyraz'ı katleden Onur Gencer saldırıdan önce 27 defa emniyeti aramış. Onur Gencer, 'tasarlayarak adam öldürmek' suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. Alel acele tutuklanan Gencer'in "Partililerin sosyal medya paylaşımları beni tahrik etti. İçerideki herkesi öldürecektim" dediği aktarılıyor. Zanlının, saldırıdan önce HDP İzmir İl Başkanlığı ile aynı binada bulunan İngilizce kursuna keşif amaçlı yazıldığı öğrenildi. Katil zanlısı savcılıktaki ifadesinde, "Eylemi kendim planladım. Silahı kendim temin ettim. Amacım içimi soğutmaktı. Serbest bırakılmayı talep ediyorum." demişti. Sağlık çalışanı Onur Gencer'in gerekçesiz işe gitmediği için meslekten ihraç edildiği de belirtildi. Silahlı fotoğrafları ortaya çıkan Onur Gencer'in, emniyette verdiği ifadede, binada kaç kişi bulunursa bulunsun öldürme niyetiyle içeriye girdiğini söylediği öğrenildi. Onur Gencer'in sosyal medyadan zaman zaman PKK sempatizanlarıyla tartışmalar yaşadığını belirttiği kaydedildi.
Gencer'in ifadesinde, "PKK'dan nefret ediyorum. Zaman zaman sosyal medyada küfürleşiyoruz. Bina çevresine birkaç kez keşif için gittim. Binaya gittiğimde orada birkaç kişinin olabileceğini düşündüm. Oraya PKK'lıların gittiğini bildiğimden herhangi bir ayrım yapmayacaktım. Kim olsa ateş edecektim. Silahımda olan 10 mermiyi de ateşledim" dediği belirtildi. Onur Gencer’in işten çıktığı sırada Suriye’ye giderek orada birkaç ay boyunca silahlı eğitim aldığı da öğrenildi. Zanlının, emniyete götürülürken, ‘İyi ki o kızı öldürdüm. O çok güçlüydü,’ dediği öğrenildi.
Olay anında Onur Gencer işini bitirip dışarı çıktıktan sonraki karşılanışı da beyleri, paşaları kıskandırır mahiyette: Güvenlikçiler Gencer’i, “Sakin ol ağabeyciğim. İyi misin? Senin adın ne ağabeyciğim?’ diyerek karşılayıp adeta olay yerinden kaçırırcasına emniyete götürmüşler. Ayrıca, burada bir not daha düşmeliyim: Keşke insanların aklı erene kadar onlara isim koymamak mümkün olabilseymiş. Bu zatın aklı erseydi, herhalde kendine Onur isminin konmasına itiraz ederdi, örneğin adının ‘Yıldıray, Saldıray’ falan olmasını isterdi.
Deniz Poyraz ise Bir Kürt ailenin en büyük kızı. Yukarıda da belirttiğim gibi daha küçücük yaşında annesinin yerine kardeşlerine bakarak sorumluluk üstleniyor yani anne yarısı… En büyük dileği okuyup öğretmen olmak. Olay günü ise rahatsızlanan annesinin yerine HDP il binasındaki çaycılık görevini yapmaya geliyor. Domates, salatalık, zeytin ve peynirden oluşan kahvaltısını hazırlıyor, çayı demliyor. Rastgele her yere ateş eden katil Deniz’i önce ayaklarından vuruyor ve tam 10 dakika boyunca can çekişmesini izleyip kameraya kaydediyor. Daha sonra son öldürücü kurşunu atıyor. Deniz’den geriye, yerde kanlar içinde yatan cansız bedeni, masanın üzerindeki kahvaltı tabağı ve yanında bir bardak çayı kalıyor. İl binasının duvarları, camları delik deşik…
Kamera kaydını Twitter’da yayımlayacak kadar soğukkanlı çekincesiz bir katil. Kayıttan anlaşıldığı kadarıyla her odayı didik didik arıyor. Başka kimseyi bulamayınca Deniz’i öldürdükten sonra kurşunları her yere boşaltıyor.
Deniz Poyraz'ın acılı annesi Fehime Poyraz "Benim yerime gitti. Kızım öğretmen olmak istiyordu" dedi. Böyle bir annenin acısını ne dindirebilir ki… Ancak elimizden gelen, Fehime anneye ve onun gibi acılı kadınlarımıza omuz vermek, umudu diri tutmak olabilir. Güçlenmek ve güçlendirmek zorundayız.
Yine de Sevgili Ahmet Arif’i anmadan geçemeyeceğim. “Tanı bunları Adiloş Bebem, tanı da büyü!” Hepimiz düşmanlarımızı tanıyıp bilmeliyiz. Öfkemizi diri tutmalı ama umudumuzu da yitirmemeliyiz.
18 Haziran 2023
Onur Gencer’i bilir misiniz? Peki, ya Deniz Poyraz adı size bir şey hatırlatıyor mu? Ya polis-güvenlik güçleri deyince aklınıza ne geliyor? Kendinizi daha güvende mi hissedersiniz, yoksa daha güvensiz, tedirgin mi?... Peki, ya mahkemeler, mahkemeler size neyi hatırlatır? Örneğin, aradığınız adaleti oralarda bulabileceğinize inanıyor musunuz, yoksa sadece belli bir zümreye mi ‘adalet’ sağlıyorlar? Ya il ve ilçe mülkî âmirleri ve ülkeyi yönetenler, onlar da tüm topluma hizmet etme sorumluluğunu mu taşırlar yoksa kendi seçmenleri olduğunu düşündükleri veya daha sonra çıkarlarının olacağı belli bir zümreye mi ‘hizmet’ ederler?...
Bu yılın 17 Haziran’ında içinde pek çok sayıda kadın örgütünün de olduğu bir grup insan İzmir-Buca-Kaynaklar mezarlığında bir genç kadının mezarını ziyaret etti. Anma etkinlikleri öğleden sonra da öldürüldüğü yerde devam etti. Annesinin o feryadı günlerdir kulaklarımda: “Beni bir de seninle imtihan ettiler yavrum. Ben yıkılmadım, dimdik ayaktayım güzel kızım. Ama artık senin destek verdiğin yanım eksik…” ve sonra annesi Deniz Poyraz’ı şöyle anlatmaya devam etti:
“Benim kızım bir karıncayı bile incitmedi. Babası ceza evindeyken ben çalışmak zorundaydım. Bütün kardeşlerine o baktı. Çocukluğunu hiç yaşamadı benim kızım. Hep barış olsun isterdi, savaştan nefret ederdi ama benim kızımı hunharca katlettiler. Kızımın gerçek katili Onur Gencer değil, devletin içine yuvalanmış olan çetelerdir…”
Etkinlik, güvenlik kulübesinin olduğu yerde Basın açıklamasıyla son buldu. Olay gününde parti binasına silahıyla giren Onur Gencer’i görmeyen, daha sonra da silah seslerini duyduğu halde içeriye bir türlü giremeyen ve sadece olayı duyup gelenlerin içeri girmesini engelleyen yani içerideki adamlarının işini rahat rahat görmesine müsaade eden güvenlik güçleri demek ki kimi koruyormuş?...
Evet, partilerini koruma konusunda gönülsüz güvenlik güçlerinin eylemsizliğinden sonra HDP İl yönetimi partide sürekli olarak bir veya birkaç kişiyi binayı beklemek üzere görevlendiriyor. Ne yapsın? İş başa düştü bir kere.
Onur Gencer Kimdir?
HDP binasında Deniz Poyraz'ı katleden Onur Gencer saldırıdan önce 27 defa emniyeti aramış. Onur Gencer, 'tasarlayarak adam öldürmek' suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. Alel acele tutuklanan Gencer'in "Partililerin sosyal medya paylaşımları beni tahrik etti. İçerideki herkesi öldürecektim" dediği aktarılıyor. Zanlının, saldırıdan önce HDP İzmir İl Başkanlığı ile aynı binada bulunan İngilizce kursuna keşif amaçlı yazıldığı öğrenildi. Katil zanlısı savcılıktaki ifadesinde, "Eylemi kendim planladım. Silahı kendim temin ettim. Amacım içimi soğutmaktı. Serbest bırakılmayı talep ediyorum." demişti. Sağlık çalışanı Onur Gencer'in gerekçesiz işe gitmediği için meslekten ihraç edildiği de belirtildi. Silahlı fotoğrafları ortaya çıkan Onur Gencer'in, emniyette verdiği ifadede, binada kaç kişi bulunursa bulunsun öldürme niyetiyle içeriye girdiğini söylediği öğrenildi. Onur Gencer'in sosyal medyadan zaman zaman PKK sempatizanlarıyla tartışmalar yaşadığını belirttiği kaydedildi.
Gencer'in ifadesinde, "PKK'dan nefret ediyorum. Zaman zaman sosyal medyada küfürleşiyoruz. Bina çevresine birkaç kez keşif için gittim. Binaya gittiğimde orada birkaç kişinin olabileceğini düşündüm. Oraya PKK'lıların gittiğini bildiğimden herhangi bir ayrım yapmayacaktım. Kim olsa ateş edecektim. Silahımda olan 10 mermiyi de ateşledim" dediği belirtildi. Onur Gencer’in işten çıktığı sırada Suriye’ye giderek orada birkaç ay boyunca silahlı eğitim aldığı da öğrenildi. Zanlının, emniyete götürülürken, ‘İyi ki o kızı öldürdüm. O çok güçlüydü,’ dediği öğrenildi.
Olay anında Onur Gencer işini bitirip dışarı çıktıktan sonraki karşılanışı da beyleri, paşaları kıskandırır mahiyette: Güvenlikçiler Gencer’i, “Sakin ol ağabeyciğim. İyi misin? Senin adın ne ağabeyciğim?’ diyerek karşılayıp adeta olay yerinden kaçırırcasına emniyete götürmüşler. Ayrıca, burada bir not daha düşmeliyim: Keşke insanların aklı erene kadar onlara isim koymamak mümkün olabilseymiş. Bu zatın aklı erseydi, herhalde kendine Onur isminin konmasına itiraz ederdi, örneğin adının ‘Yıldıray, Saldıray’ falan olmasını isterdi.
Deniz Poyraz ise Bir Kürt ailenin en büyük kızı. Yukarıda da belirttiğim gibi daha küçücük yaşında annesinin yerine kardeşlerine bakarak sorumluluk üstleniyor yani anne yarısı… En büyük dileği okuyup öğretmen olmak. Olay günü ise rahatsızlanan annesinin yerine HDP il binasındaki çaycılık görevini yapmaya geliyor. Domates, salatalık, zeytin ve peynirden oluşan kahvaltısını hazırlıyor, çayı demliyor. Rastgele her yere ateş eden katil Deniz’i önce ayaklarından vuruyor ve tam 10 dakika boyunca can çekişmesini izleyip kameraya kaydediyor. Daha sonra son öldürücü kurşunu atıyor. Deniz’den geriye, yerde kanlar içinde yatan cansız bedeni, masanın üzerindeki kahvaltı tabağı ve yanında bir bardak çayı kalıyor. İl binasının duvarları, camları delik deşik…
Kamera kaydını Twitter’da yayımlayacak kadar soğukkanlı çekincesiz bir katil. Kayıttan anlaşıldığı kadarıyla her odayı didik didik arıyor. Başka kimseyi bulamayınca Deniz’i öldürdükten sonra kurşunları her yere boşaltıyor.
Deniz Poyraz'ın acılı annesi Fehime Poyraz "Benim yerime gitti. Kızım öğretmen olmak istiyordu" dedi. Böyle bir annenin acısını ne dindirebilir ki… Ancak elimizden gelen, Fehime anneye ve onun gibi acılı kadınlarımıza omuz vermek, umudu diri tutmak olabilir. Güçlenmek ve güçlendirmek zorundayız.
Yine de Sevgili Ahmet Arif’i anmadan geçemeyeceğim. “Tanı bunları Adiloş Bebem, tanı da büyü!” Hepimiz düşmanlarımızı tanıyıp bilmeliyiz. Öfkemizi diri tutmalı ama umudumuzu da yitirmemeliyiz.
18 Haziran 2023
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.