Uzun siyah saçlarını toplamış, gözlüklü, açık mavi hırka içinde, mavi çizgili beyaz gömleği var. İki eli, önünde açık olan laptopun üzerinde.
Güneş ışığının vurduğu bir mezarlıkta, siyah giysili bir kadın başını eğmiş ve ellerini birleştirmiş şekilde dua ediyor gibi duruyor. Etrafında mezar taşları ve ağaçların gölgeleri var. Hüzünlü ve düşünceli bir atmosfer hâkim.

12 Ocak 2024 tarihinde, 9 Mehmetçik terörist saldırıyla şehit oldu. Ekranların başında acıyla Mehmetçikleri, silah arkadaşlarını ve ailelerini yüreğimiz yanarak izledik. Ne rastlantı ki; hepsi de yoksul aile çocuklarıydı. 



O günden bu yana ana-babalarının halini düşünüyorum. Kimi ayakta bile duramaz haldeyken, kimi sağlam durma çabasındaydı. 



Ne yazık ki hayat adil değil ve her zaman sıralı ölümle karşılaşmıyoruz.  Keşke ana-babalar çocuklarını değil, çocuklar ana-babalarını toprağa verse.



Kuşkusuz insanın evladının ölümünü görmesi, yaşayabileceği en büyük acıdır. Evlat kaybı travmatik bir yaşantı. Travmayla başa çıkmanın bir yolu yas tutmak. Kaybedilen evlat olunca, sanırım, dünyanın dönmekten vazgeçmesini, hayatın durmasını isteyecek bir ruh hali içinde olunur. Yas tutma sürecinin nasıl yaşandığı çok önemli. Herkes kendi kişilik yapısına, kaybın koşullarına, kayıp şekline göre bir yas tutma süreci yaşar. Bu süreç çok kişisel bir süreç olmakla birlikte Elizabeth Kübler-Ross’a göre, yasın genel olarak yaşanan beş aşaması var. 



İnkâr aşaması



İlk aşama olan inkâr aşamasında genellikle olay veya durum yok sayılır, başa gelmiş kabul edilmez, bir yanlışlık olduğu düşünülür.



Öfke/Kızgınlık aşaması



Kızgınlık aşaması, inkâr aşamasında devreye sokulmayan sorgulamaların devreye girmesi ile başlar, üst üste gelen sorgulamalar neticesinde öfke duyguları insanı ele geçirir. En bilinen soru “Neden ben?” sorusudur. Hele de önlenebilir bir durum sonucu evladını kaybeden bir ana-babayı düşününce,bu öfkenin katlanarak artacağını da öngörüyorum. 



Pazarlık aşaması



Pazarlık aşaması durumu kabul edilebilir seviyeye indirmek veya çıkarmak için girilen bir evredir. Bu aşamada “Madem olmuş, bari şöyle yapayım da durum biraz olsun iyiye döner”, “Olan olmuş ama bir çıkış yolu belki var” tarzı düşünceler ve eylemler insana eşlik eder. 



Depresyon aşaması



Pazarlık aşamasının tamamlanmasıyla birlikte etkisi oldukça uzun sürebilen depresyon aşaması başlar. Bu aşamada bütün durumun farkına varılmıştır, bundan ötürü büyük bir mutsuzluk hâkim olur. Hayattan soyutlanma, hiçbir şey yapmak istememe, kayıtsızlık hali gibi belirtiler görülür.



Kabullenme aşaması



En son aşama kabullenme aşamasıdır. Durumun hazmedilmesi ve hayatın normal akışına dönmesi gerçekleşir.



Yas insanın tek başına yaşadığı bir süreç değildir. Bu süreçten bütün yaşamı ve çevresindeki herkes etkilenir. Aile ilişkileri, sosyal yaşamı, iş yaşamı sekteye uğrar. Tepkiler haberin ilk alındığı şiddette kalamaz. Bir süre sonra insanın daha sakinleşmiş ve kabul edici olması beklenir. 



Her şeyden önce, kişinin verdiği tepkilerin normal olduğunun kabul edilmesi gerekir. Çünkü beklenmeyen bir durum karşısında, normal hayat sürdürülemez. Yas geri döndürülemeyecek bir kayıp karşısında verilebilecek en doğal tepkidir. Bu doğal tepkiyi kabul etmek, engellememek gerekir.



Kültürümüz yas tutma sürecini etkileyen davranış kalıpları içerir. Kaybedilen kişinin ‘şehit’ unvanıyla şereflendirilmesi, şehit ana-babasına gösterilen saygı ve özen, yapılan cenaze töreni, cenaze sonrası bir arada olma ve birlikte yas tutma davranışı, yedisi, kırkı, elli ikisi, yıl dönümü gibi zamanlarda toplanma, yemek paylaşma vb. gelenekler, yası birlikte tutmayı ve dayanışmayı sağlar. Bu törenler, kaybedilene karşı görevi yerine getirmişlik duygusu yaşatır. Her ne kadar ‘ateş düştüğü yeri yakıyor’ olsa da ateşi birlikte karşılayabilmek süreci kolaylaştırır.



Yaşanan kayıptan 3-6 ay sonrasında kişinin önceki hayatına dönmesi gerçekleşmiyorsa, yas tepkilerinde değişim olmuyorsa ya da daha şiddetli biçimde bu hali yaşıyorsa depresyondan şüphelenmek gerekir. Öz bakımını gerçekleştirmek, İşine dönmek, ev işlerini yapmak, sorumlu olduğu diğer kişilere karşı sorumluluklarını yerine getirdiğinde suçluluk hissetmemek gerekir. ‘Hayata dönmek’,yaşanan kaybı unutmak anlamına gelmez. Üzüntü, kayıp yaşayan kişiyle birlikte kalmaya devam eder ancak bunun gündelik hayatı etkilemesine izin vermeyecek biçimde uyum sağlaması beklenir. 



Kültürümüzde yas sürecini kolaylaştırmak kadar, sürecinuzamasına neden olan yorumlar da vardır. Yasın şiddetinin ve süresinin uzamasının, kaybedilen kişiye verilen değer olarak düşünülmesi de söz konusu olabilir. Bu etkilere karşı uyanık olmak gerekir. 



Uzayan süreçler yas kapsamına girmez ve profesyonel müdahale edilmesini gerektirir.



Şehitlere Allahtan rahmet, ailelerine ve yakınlarına sabır diliyorum. Yaşadıkları bu zorlu yaşam deneyiminde, umarımdayanışma içinde olacak yakınları çok olur. 



17 Ocak 2024

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.