SÖYLEŞİYİ YAPAN: Sultan Çamur Karataş
Sevgili Umudun Kadınları dinleyicileri.
Bu gün Zeytindalı Kadın Kooperatifi Mamak Dikiş Atölyesi sorumlusu Nurcan Yalçın’la birlikteyiz. Nurcan’la ilişkimiz 2006 yılında bir çalışmada başladı ve hep bir arkadaşlık olarak devam etti.
Sultan: Nurcan’cım hoş geldin. Önce kendini tanıtır mısın dinleyicilerimize.
Nurcan: Hoş bulduk. Önce bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Sultan’la arkadaşlığımız çok uzun süredir devam ediyor. Ben kendimi şöyle tanıtayım. Ben Nurcan Yalçın. Sivas’ta evlenip sonra Ankara’ya yerleşen bir kadınım. Evliyim, iki çocuğum var. 2007’de Ankara’ya gelince tabi herkesin olduğu gibi benim de sıkıntılarım oldu. Eşim tek çalışıyordu. Ben de çalışmak istedim. Çalışamadım. Nedenleri benim okumamış olmamdı. İlkokul mezunuyum çünkü. Bu arada acım oldu. Ağabeyimi kaybettim. Ben hayatımı ikiye bölüyorum. Vakıftan öncesi ve Vakıftan sonrası diye hayatımı devam ettiriyorum. Abimin ölümüyle Vakıfla tanıştım ve hayatım değişti.
Sultan: Hangi Vakıf bu Nurcan?
Nurcan: Çağdaş Kadın ve Gençlik Vakfı. 2002’de kurulan Ankara Mamak Tuzluçayır’da kuruldu. Binlerce benim gibi kadına ulaştı. Kadınlara ulaşarak güçlenme eğitimleri vererek kadınları bilinçlendirdi. Çok güzeldi. Dört tane büyük projeye imza attı. Bu projelerden biri de ev eksenli çalışan kadınlar projesiydi. Proje Hacettepe Üniversitesi, Fas ve Çağdaş Kadın ve Gençlik Vakfının bir projesiydi. Projede ben iki yıl haritalamacı olarak çalıştım. Ev eksenli çalışan kadınları nerede buluruz. Sorunları nelerdir diye çıkarmak için bir haritalama oldu ve o ev eksenli projesinin sonunda çok güzel, benim de içinde bulunmak istediğim kooperatif kuruldu.
Sultan: Ev eksenli ne demek?
Nurcan: Evde iş yapan demek. Kadın evde iş yapıyor. Ben ev eksenli olduğum için kendimi anlatayım. Yıllarca evde iş yaptım.
Sultan: Ne iş yapıyordun evde?
Nurcan: Mesela evde örgü örüyordum, dikiş dikiyordum. Bunun yanında dantel yapıyordum, kanaviçe işliyordum. Ama hep eşe dosta. Bunu bir paraya dönüştürüp de kendime kazanç getireceğini hiçbir zaman düşünmedim. Herkese hediye ettim. Kızın birinin çeyizi yapılacak, ona yapıyorum, buna yapıyorum. Vakfın yapmış olduğu bir eğitimin sonucunda anladım ki ben de aslında bir çalışanmışım ama bunu ne ben kendim farkındayım bir ev eksenli olarak, ne de eşim, ne de çevrem farkında.
Sultan: Kendini bir çalışan olarak görebilmek için bunun bir ücret karşılığı olması gerektiğini öğrendin.
Nurcan: Evet. O eğitim sonrasında ev eksenli çalışanlarla ilgili Vakıfta çalışan Nazik Işığın verdiği eğitimde anladım ki aslında bunu paraya dönüştürdüğüm zaman ben de bir çalışan olacaktım.
Sultan: O güne kadar çalışan olabileceğine ilişkin bir fikrin yok muydu?
Nurcan: Yoktu. Yani bu alanda yoktu. Başka alanlarda iş aramıştım ama ev eksenli çalışmada ben çalışırsan para kazanırsam çalışan olurum diye bir fikrim yoktu. Eğitimin sonunda ben gördüm ki evet aslında ben de bir evde çalışanmışım. Bu sadece el işi yapmakla değil. Ev ekonomisine çok büyük katkım
varmış. O gün ben anladım eğitimin sonucunda. İki çocuk büyüttüm onu düşünüyorum. Evdeki çamaşırdı, bulaşıktı, düşünürsen aslında kadınlar da evde çalışıyor ama bir sosyal güvencesi olmadığı için sabit bir gelir eve girmediği için kadın kendini çalışır görmüyormuş.
Sultan: Ev işleri de aslında bir kadın çalışması.
Nurcan: Evet. Aynen öyle. Ama karşılığı olmayan. Sonunda eşinin sigortasına bağlı ve eşinin verdiği, parayla geçinen bir kadın oluyorsun. Yani ben bunu o çalışmada gördüm. Bunun için ne yaparız diye düşünürken kafamın bir yerine bunu koydum. Aslında ben bir çalışanım. Benim gibi binlerce kadın var. Bunu ne yaparız derken Çağdaş Kadın ve Gençlik Vakfı bu projeyi aldı. Tam da üstüne oturdu. Biz o projede 500 kadına ulaşıp iki yıl eğitim verdikten sonra bir kooperatif kurduk. Kooperatif 2007 yılında kurulan bir kooperatif. Yedi yıl bu kooperatif sürdü. Sonunda içimizdeki iç savaştan, aslında aldığımız eğitimler, işimiz, çok güzel danışmanlarımız, altı yedi danışmanımız olsa da benlikten bizliğe geçemediğimiz için 2012 yılında bu kooperatifi kapattık.
Sultan: Hangi kooperatifti bu?
Nurcan: Kozadan İpeğe Ev eksenli Çalışan Kadınlar Kooperatifi. Aslında tam da bize uygun ve güzel bir kooperatifti. Kooperatifi kurarken çok güzel bir slogan bulmuştuk. 2007 yılında, şu anda yaygınlaşmış olan fikri biz yıllar önce bulmuştuk. Naylon poşete hayır deyip, bez poşetler üretmeye başlamıştık. Yani doğal üründen, aynı zamanda da çevreci bir kimliğimiz de vardı. Kadının çok kimliği var. Bütün kimlikler bizim, nedense görünmeyen de yine biziz. Naylon poşete hayır demiştik. O dönemde TMOBB ve odaları iki yıl boyunca bizi sürekli destekledi. Bütün konferans çantalarını bize diktirdi.
Sultan: Bez çantalar dikiyordunuz toplantılar için.
Nurcan: Evet toplantılar için bez çantalar dikiyorduk ve bu artık yaygınlaştı. TMOBB bizim elimizden tuttu ama Dünya Bankası, ILO gibi, üniversiteler, bunlar kadın biriminde çalışan bütün arkadaşların iş birliği ile Vakıftan aldığımız sosyalleşmemiz bizim işe dönmemize çok faydası oldu. Biz çanta dikmeye başladık, bu kurumlar bize destek oldu, 2022 yılındayız, yine Sultan gibi yıllardır olan arkadaşlığımızdan, birbirimize destek verip bu güne geldik.
Sultan: Bazı örgütler kapanabiliyor. Ömrünü tamamlıyor. Nedeni ne olursa olsun. Ama siz bu işi sürdürüyorsunuz. Kozadan İpeğe Kadın Kooperatifi kapandı diye sizin ev eksenli çalışmalarınız bitmedi. Hemen yeni bir örgütlenmeye geçtiniz.
Nurcan: Evet. Çünkü o bilinç bizdeydi. Biz artık Kozadan İpeğe Kadın Kooperatifinde farkındalık eğitimleri de vermeye başladık. Her yıl farkındalık eğitimleri veriyorduk. Çünkü biz şuna inanıyorduk: Diyoruz ki, bir kadın iki ayakla güçlenmeli. Hem ekonomik ayakla güçlenmeli hem de eğitimlerle güçlenmeli. Birbirini desteklemeli. Eğitim verirsin kadına, eğer ekonomik olarak güçlendirmek için iş vermezsen, kadının aldığı eğitimler de yarım kalır. Aynı zamanda kadına iş vererek desteklersin, bilinç yükseltmediğin için yine eksik kalır. Biz bu iki ayağı birden yapıyoruz. Koza zamanında da yapıyorduk şimdi de devam ediyoruz. Bu bilinçte olduğumuz için Koza kapanınca evimize gidemedik.
Sultan: Ne yaptınız?
Nurcan: Ne yaptık. Biz yeni bir kooperatif oluşumu mu kuralım dedik. Sonra da şunu dedik. Herkes yeni bir kooperatif kuruyor. Farklı farklı kooperatif kuruyor. Ama bu arada Ankara’da bizden önce, biz 2007’de kurulmuştuk. 2004 yılında kurulan bir Zeytindalı Kadın Kooperatifi vardı. Biz onlarla görüşmeye gittik. Yeni bir kooperatif kurabiliriz, çünkü biz o güvene sahip olduk. Ama neden biz birlikte çalışmıyoruz dedik.
Sultan: İşbirliği yapmak istediniz.
Nurcan: İşbirliği yapmak istedik. Onlara dedik ki bize isim hakkını verin. Biz Mamak dikiş atölyesi olalım. Bu arada siz de atölyeler sistemine geçin. Çok güzel olur. Evet. 2014 yılında Zeytindalının Mamak dikiş atölyesi olarak tabelamızı astık. Aynı bilinçle şu ana kadar da yürüyoruz.
Sultan: Hiç şevkinizi kaybetmediniz.
Nurcan: Kaybetmedik. Biz artık lider kadındık. Bu liderlik, zaman olur ki yerin dibine girersin ama tekrar çıkarsın. Evet biz de yerin dibine girmiştik ama tekrar çıkmasını bildik. Bize verilen hem eğitim hem de ekonomik güçtendi.
Sultan: Benim gördüğüm senin liderliğinde üç kişilik bir çekirdek kadrosunuz. Ama bildiğim kadarıyla üç kişi olarak sınırlı kalmıyorsunuz. Başka kadınlar da iş çerçevesinde ve eğitim çerçevesinde yanınızda oluyor. Bu nasıl oluyor?
Nurcan: Kooperatif kar dağıtmayan bir kooperatif. 2004 yılında TMOBB da çalışan yedi mühendisin bir araya gelip kadın yoksulluğuyla mücadele etmek için kuruluş Zeytindalı. Başkanımız Menşure Işık. Kooperatif kar dağıtmadığı için proje çerçevesinde iş yapıyoruz. Biz sigortalı çalışan, yevmiyeli çalıştıran bir kurum değiliz. Proje kapsamında aldığımız işleri çevredeki kadınlara veriyoruz. Yılda bir kez farkındalık eğitimi, ürün geliştirme eğitimi, pazarlama eğitimi veriyoruz. Sonunda kadınlara diyoruz ki, ürün geliştirmede bakıyoruz, makinelere yatkınlığına, pazarlamada olan var mı, bunu gözlüyoruz. Eğitim sonunda diyoruz ki, evet arkadaşım siz bizimle çalışmak ister misiniz? Bu sözde bir söleşme aslında.
Sultan: Bir sözleşme yapmıyorsunuz.
Nurcan: Yok öyle bir şey. Kolektif çalışma aslında. Biz proje kapsamında aldığımız işleri sizinle paylaşmak istiyoruz diyoruz. Bizimle var mısınız? Diyoruz. Onlar da evet diyor. Çünkü atölyede sigortalı bir yıl boyunca sabit çalıştıracak bir güç yok. İş gelirse oluyor. Olmazsa olmuyor. Proje kapsamında gelen iş kadar kadın geliyor. İşi nasıl bölüştüğümüzü de anlatayım. Örneğin bir çanta geliyor, çantanın teslimine kadar her şeyi atölye yapıyor. İşi almak, aldığımızı ettiğimizi sonra bakıyoruz bu iş beş kişiyle olacaksa dışarıdan beş kişi çağırıyoruz. On kişiyle olacaksa dışarıdan on kişi çağırıyoruz. Arkadaşlar gelin diyoruz. Bir çanta aldık, şu kadar paraya alık. Örneğin bir çantayı beş liraya aldıysak dört kişi çağırıyoruz. Çünkü her zaman bir lira kooperatifin payı oluyor. Payı derken genel merkezin değil, bu atölyenin çalışması için giderlerine ayırıyoruz. Çünkü çalışan herkesle aynısını alıyoruz biz de.
Sultan: Kadınları çağırdığınız zaman onlar günlük diyelim ki bir lira alıyorsa siz de bir lira alıyorsunuz.
Nurcan: Evet biz de bir lira alıyoruz. Bunun dışında buranın yaşaması için de bir lira ayırıyoruz. Çünkü atölyelerin karı ve zararı kendine. Merkeze değil. Tüm finansı biz sağlıyoruz. Kar edersek de bizim zarar edersek de bizim. Kirayı da veriyoruz. Vergisini de veriyoruz. Gideridir, gazıdır, tuzudur, her şeyi bize ait. O nedenle bir lirayı da atölyeye koymak zorundayız.
Sultan: Kadınlar bu işten memnun mu?
Nurcan: Kadınlar memnun. Çünkü bir sorumlulukları yok. Ortaklık demek kara-zarara ortak olduğu için, biz sorumluyuz aslında. Onların öyle bir ortaklık sorunu olmadığı için rahatlar. Biz de ortaklık olsun istemiyoruz. Çünkü biliyorum ki gelen kadın ortaklığa hazır bir kadın değil. Yıllar geçmeli. Kadın ekonomik olarak güçlenmeli. Sonra kendisi gelip demeli ki ben de buraya ortak olmak istiyorum. Sonra ortak olmalı.
Sultan: Karına ve zararına.
Nurcan: Kendi demeli. Bunu yanında sadece dikiş olarak kadınları desteklemiyoruz. Örgüler grubunuz var. Kanaviçe grubumuz var. Dışarıda on beş yirmi faydalanıcımız var.
Sultan: Şimdi, dikiş diktiriyorsunuz, örgü yaptırıyorsunuz, dantel yaptırıyorsunuz, başka?
Nurcan: Bu güne kadar atölyeye bu işler geldiği için bunları yapıyoruz. Atölye aslında sipariş usulü çalışıyor. Biz fason çalışmadan yana değiliz. Aslında fason demek sömürme demek. Biz de Tuzluçayır’lı kadınların sömürülmesini istemiyoruz. Çünkü biliyoruz, fason ağır ve parası az olan bir çalışma. İşte de çeşitliliğe girmedik bu güne kadar. Bizim kadınlarımızın yapabileceği işlere girdik. Evet, ev eksenli çalışmada fason da var. Her türlü iş yapılıyor. Örneğin bir prizin içini yapmak, bir kalemi oluşturmak, bunlar fason. Gittikçe çeşitleniyor ama biz hiç girmedik. Çünkü emeği çok parası az işler olduğu için.
Sultan: Ben bir de siz kooperatifin bu eğitimlerini çok önemsiyorum. Kadının güçlenmesi eğitimi diyorsunuz. İçeriği nedir, kadın hangi eğitimlerle güçleniyor?
Nurcan: Kendimden de örnek vereyim. Kendi güçlenmem üzerinden gidelim. Bir kadının toplumsal cinsiyeti bilmesi lazım. Doğuştan bize verilen rolleri biz hep yapıyoruz. Biz anne olarak, kız çocuğu ileride anne olarak yetiştiriliyor. Aslında kız çocuğu bir anne olmamalı. Bir birey olmalı. Yani bir insan olmalı. Ben olmalıyım. Ben Nurcan’ım. Ben babamın kızı, Abidin’in eşi çocuklarımın annesi değilim aslında ben Nurcan’ım.
Sultan: Aslında hayatımızın çok önemli bir bölümü evlat olmak, eş olmak, anne olmak ama bu sana yeterli gelmemiş hiçbir zaman.
Nurcan: Ben Nurcan’ım. Neden birinin adıyla anılayım. Zuhal’in annesi, Abidin’in eşi değil. Ben Nurcan olmalıyım. Toplumsal cinsiyet bu başlıkların içinde en önemlisi. İkincisi kadınlar şiddeti sadece dayakla biliyorlar. Son on yıl diyelim, hatta yirmi yıla yayalım. Kadın örgütleri, feministler bu balıkları çok güzel bulup kaıdnlara eğitim olarak verdiler. Çok güzeldi. Yirmi yıl öncesini düşündüğüm zaman kadınların sadece dayak olarak bildikleri bir şiddet. Bunun yanında psikolojik şiddeti de kadınlar görüyor, ekonomik şiddeti de görüyor. Cinsel şiddeti de görüyor. Bu eğitimlerde ikinci önemsediğim bu. Hayatımda da bunu gördüm. Mesela çok mükemmel bir eşim vardı. Bana hiçbir zaman şiddet hem sözel hem de fiziksel şiddet uygulamadı ama her zaman ekonomik şiddet ben gördüm. Çünkü kendim kazanana kadar. Bu eşimin suçu değildi. Sosyal devletin suçu. Yani bize imkânların sağlanmamasından oluşan bir suç aslında. Tam bir para alıp da kendim gidip alışveriş yapmadım. Yıllık iki tane ayakkabımın olmadığı. Bir tek ayakkabıyla geçirdim. Benim elbiselerim tek renktir. Siyahtır. Çükü siyah ayakkabım var. Kırmızı elbisem, mavi elbisem olmadı. Çünkü altına giyecek farklı bir ayakkabım olmadı. Aslında bunu eğitimlerde gördüm. İkincisi de kadınların karar mekanizmalarında yer alması. Bu çok önemli. Eğer ben burada yer almasaydım bu kadar güçlenmezdim. Bu kararı da o günkü aldığım eğitimlerden kendi hayatımda uyguladım. Şimdi de uygulatmaya çalışıyorum kadınlara. Şiddete uğrayan kadılar gidecekleri bir yerinin olmadığını, sinip vde kaldığını, bir baro gibi bir oluşumun olduğunu, bir kadın örgütünün kapısından içeri girdiğinde yardım alabileceğini bilmeli. Zeytindalı şiddetle çalışan bir örgüt değil ama kadına yol gösterecek danışmanların olduğu bir örgüt. Kadınlar rahatlıkla geliyor. Benim uzmanlık alanım değil ama şuraya gidebilirsiniz, kadın dayanışma vakfını biliyorum. Çünkü diğer örgütlerle işbirliği yapıyoruz. Baroda Gelincik var oraya gidebilirsiniz diyorum.
Sultan: Bir danışmanlık hizmeti sürdürüyorsunuz.
Nurcan: Bu eğitimlerde bir de şunu gördüm. Sultan’la birlikte gördük. Kadınlar dört duvar arasında durmaktan ekonomik, psikolojik şiddete uğramaktan %90’ı psikolojileri bozulmuştu.
Sultan: Psikolojik danışmanlığa ihtiyaç duyan çok kadınla karşılaştık.
Nurcan. Evet. Bu sadece dayakla değildi. Kadının evde durmasıydı. Bunun gibi on altı başlıkta bir eğitim sürüyor. İçlerinden dört beş eğitimin çok önemli olduğunu kendi hayatımdan bildiğim için de şimdi kadınlara yılda bir kez bu eğitimleri veriyoruz. Şuna inanıyoruz. Kadın iki taraflı güçlenmeli. Hem ekonomik olarak hem de sosyal olarak diyoruz ve bu eğitimleri de sürdürüyoruz. Sağ olsun Sultan da bu konuda her zaman bizim yanımızda ve destekçimiz. Aynı zamanda bilinçlendirme eğitimleri için yılda bir kez farklı illere gidip orada hem ev eksenli çalışmayı anlatıp hem de az da olsa farkındalık eğitimi veriyoruz. Bunlar da uzmanlarla veriyoruz.
Sultan: Anladım. Siz bir de kendinize bir misyon edinmişsiniz. Örgütlenmeyi de desteklemek istiyorsunuz. Tek başına bir kadın mücadele edecek gücü bulamaz ama örgütlendiği zaman bir çok beyin bir araya gelir. Örgütlenme için de çok desteğiniz olduğunu biliyorum.
Nurcan: Evet. Örgütlenmede yeni duyacaksınız. Biraz aha farklı bir yöne gitmeye başladık. Sadece çevredeki kadınları örgütlenmesi değil. Kooperatif çok güzel bir örgütlenme. Şunu çok önemsiyorum. Tabandan örgütlenme. Artık son zamanlarda şöyle bir şey oldu. Kooperatifler çoğaldı, kooperatiflerin de sıkıntıları arttı. Çok ayakta duramıyorlar. Bunun için de şu anda çok güzel bir örgütlenmenin içindeyiz. Zeytindalı bunu üstlendi. KEDEV’in öncülüğünde örgütlenmede finans danışmanlığı yapıyor.
Sultan: KEDEV’in açılımı ne?
Nurcan: Kadın Emeği Değerlendirme Vakfı. Genel merkezi İstanbul’da. Onun amacı da kadın kooperatiflerinin güçlenmesine yönelik danışmanlık yapmak. Son zamanlarda kadın kooperatifleri açılıyor, mantar gibi çoğalıyor ve geri kapanıyor. Bunun farklı farklı nedenleri var. Onu burada anlatmayayım ama şunu oluşturmaya başladık. Bölgesel ağlar oluşturmaya başladılar. Kooperatifler birlikte hareket etmedikleri için de kapanan kooperatifler çok. Biz şimdi ağ olarak diyoruz ki birlikte olalım. Ağın amacı şu. Ham maddeyi birlikte oluşturalım. Pazarı birlikte oluşturalım. Muhasebeyi birlikte oluşturalım. Örneğin avukatımız olsun. Mevzuatı birlikte oluşturalım. Böyle bir ağ oluşturmaya çalışıyoruz. Daha yolun başındayız. Yeni bir ağ. Biz Zeytindalı olarak Ankara ağını oluşturacağız. Ankara’da, ilçelerde ve merkezde kırk tane kooperatif var. Her kooperatife birer birer gitmek, veri tabanı oluşturmak, bunun üstünden ağ, nerede sıkıntı var, nerede yanında oluruz diye böyle bir ağ oluşturmaya başladık. Güzel bir adım. Bunu da Zeytindalı olarak yaptığımız için de çok sevinçliyiz. Bu projenin yürütücüsü olmaktan da mutluyum.
Sultan. Evet çok gurur duyulacak bir noktadasın. Çünkü sen bir ilkokul mezunu kadın olarak, böyle adım adım, ilmek ilmek dokuyup şu noktaya geldin. Bundan sonra da artık kooperatifleri birbiriyle ilişkilendirerek desteklemek üzerinde çalışıyorsunuz. Gelecek için planınız böyle görünüyor.
Nurcan: Biz bir kadınız. Amacımız bir kadının güçlenmesi. Bunu da ömrümüz yettiği yere kadar sürdürmeye çalışacağız.
Sultan: Nurcan sen bir mücadeleci kadın grubu içinde başlardasın. Çok gurur duyuyorum seninle. Bunun içinde herhangi bir en ufacık katkım olduysa da gerçekten çok mutlu olurum. Biz Umudun Kadınları dergisini oluştururken engelli kadınlara hitap etmek istiyoruz. Engelli kadınlara söylemek istediğin bir şey var mı?
Nurcan: Aslında kadın engelli değil. Ben buna inanıyorum. Engelli kadınlar demeyelim. Biz kadınlar derken hiçbir zaman ayırt etmiyoruz. Bu siyah kadın olabilir, beyaz kadın olabilir, açık olabilir, kapalı olabilir, bunun yanında engelli de olabilir. Kadın olarak bakıyoruz. Hiç bir zaman ben engelli kadın olarak ayırt etmedim. Eğer o arkadaşlara güçlenmeleri için bir faydam olursa ne mutlu bana. Onlar kendilerini engelli görmesinler. Biliyorum ki, birkaç tane tanıdığım var. Onlar engelsiz kadınlardan daha üstünler.
Sultan: Sizin bu eğitimlerinize katılabilir mi engelli kadınlar örneğin Ankara’da yaşayanlar Ankara’daki eğitimlere katılabilir mi? Güçlenme eğitimleri çok faydalı olabilir.
Nurcan: Biz güçlenme eğitimi açtığımız zaman her gün gelmeseler bile farklı ana başlıklarda olanlara gelmek istiyorum dediği zaman bizim atölyemiz, sadece bizim atölyemiz değil Zeytindalının bizden başka üç tane daha atölyesi var. Bez atölyemiz farkındalık eğitimini sürekli yapıyor. Eğitimleri genelde orada sürdürüyoruz. Burası sürekli üretimde olduğu için. Bir gümüş atölyemiz var. Bir de gıda atölyemiz var. Dört atölye üstünden gidiyor Zeytindalı. Ama biz Tuzluçayır çevresinde olduğumuz için kadınlara biz burada eğitim veriyoruz. Bu eğitimlerde elbette, engelli kadın demeyelim. Öyle deyince ben çok üzülüyorum. Eğitime ihtiyaç duyan bütün kadınlar bizim buraya gelebilir.
Sultan: Kadınlar sizinle nasıl iletişime geçebilir?
Nurcan: Kadınlar Mamak Dikiş atölyesine telefonla ulaşabilirler. Burada üç arkadaşız. Benimle birlikte sorumlu bir arkadaşım daha var. Telefonla arayabilirler. Ben Nurcan Yalçın. Telefonum 05363993878. Bu telefonu arayabilirler. Benden bilgi alabilirler. Sadece buraya gelmek için değil. Örgütlenmede en ufak ne yapılıyorsa, nereden oluyorsa bana ulaşıp, ben onlara telefonla da buraya da gelseler de diğer arkadaşlarla beraber danışmanlığımızı rahatlıkla verebiliriz.
Sultan: Harika. Peki, şimdi artık söyleşimizi bitirmek istiyorum. Son olarak ne demek istersin Umudun Kadınları dinleyicilerine?
Nurcan: Birlikte olalım. Bu dünyayı kadınlar kurtaracak.
Sultan: Harikasın. Çok teşekkür ederim.
Sevgili Umudun Kadınları dinleyicileri. Nurcan Yalçınla birlikteydik. Gerçek bir mücadeleci kadın örneği Nurcan. Şimdilik hepinize iyi günler diliyorum. Bir sonraki söyleşide tekrar birlikte olmak dileğiyle.
Sevgili Umudun Kadınları dinleyicileri.
Bu gün Zeytindalı Kadın Kooperatifi Mamak Dikiş Atölyesi sorumlusu Nurcan Yalçın’la birlikteyiz. Nurcan’la ilişkimiz 2006 yılında bir çalışmada başladı ve hep bir arkadaşlık olarak devam etti.
Sultan: Nurcan’cım hoş geldin. Önce kendini tanıtır mısın dinleyicilerimize.
Nurcan: Hoş bulduk. Önce bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Sultan’la arkadaşlığımız çok uzun süredir devam ediyor. Ben kendimi şöyle tanıtayım. Ben Nurcan Yalçın. Sivas’ta evlenip sonra Ankara’ya yerleşen bir kadınım. Evliyim, iki çocuğum var. 2007’de Ankara’ya gelince tabi herkesin olduğu gibi benim de sıkıntılarım oldu. Eşim tek çalışıyordu. Ben de çalışmak istedim. Çalışamadım. Nedenleri benim okumamış olmamdı. İlkokul mezunuyum çünkü. Bu arada acım oldu. Ağabeyimi kaybettim. Ben hayatımı ikiye bölüyorum. Vakıftan öncesi ve Vakıftan sonrası diye hayatımı devam ettiriyorum. Abimin ölümüyle Vakıfla tanıştım ve hayatım değişti.
Sultan: Hangi Vakıf bu Nurcan?
Nurcan: Çağdaş Kadın ve Gençlik Vakfı. 2002’de kurulan Ankara Mamak Tuzluçayır’da kuruldu. Binlerce benim gibi kadına ulaştı. Kadınlara ulaşarak güçlenme eğitimleri vererek kadınları bilinçlendirdi. Çok güzeldi. Dört tane büyük projeye imza attı. Bu projelerden biri de ev eksenli çalışan kadınlar projesiydi. Proje Hacettepe Üniversitesi, Fas ve Çağdaş Kadın ve Gençlik Vakfının bir projesiydi. Projede ben iki yıl haritalamacı olarak çalıştım. Ev eksenli çalışan kadınları nerede buluruz. Sorunları nelerdir diye çıkarmak için bir haritalama oldu ve o ev eksenli projesinin sonunda çok güzel, benim de içinde bulunmak istediğim kooperatif kuruldu.
Sultan: Ev eksenli ne demek?
Nurcan: Evde iş yapan demek. Kadın evde iş yapıyor. Ben ev eksenli olduğum için kendimi anlatayım. Yıllarca evde iş yaptım.
Sultan: Ne iş yapıyordun evde?
Nurcan: Mesela evde örgü örüyordum, dikiş dikiyordum. Bunun yanında dantel yapıyordum, kanaviçe işliyordum. Ama hep eşe dosta. Bunu bir paraya dönüştürüp de kendime kazanç getireceğini hiçbir zaman düşünmedim. Herkese hediye ettim. Kızın birinin çeyizi yapılacak, ona yapıyorum, buna yapıyorum. Vakfın yapmış olduğu bir eğitimin sonucunda anladım ki ben de aslında bir çalışanmışım ama bunu ne ben kendim farkındayım bir ev eksenli olarak, ne de eşim, ne de çevrem farkında.
Sultan: Kendini bir çalışan olarak görebilmek için bunun bir ücret karşılığı olması gerektiğini öğrendin.
Nurcan: Evet. O eğitim sonrasında ev eksenli çalışanlarla ilgili Vakıfta çalışan Nazik Işığın verdiği eğitimde anladım ki aslında bunu paraya dönüştürdüğüm zaman ben de bir çalışan olacaktım.
Sultan: O güne kadar çalışan olabileceğine ilişkin bir fikrin yok muydu?
Nurcan: Yoktu. Yani bu alanda yoktu. Başka alanlarda iş aramıştım ama ev eksenli çalışmada ben çalışırsan para kazanırsam çalışan olurum diye bir fikrim yoktu. Eğitimin sonunda ben gördüm ki evet aslında ben de bir evde çalışanmışım. Bu sadece el işi yapmakla değil. Ev ekonomisine çok büyük katkım
varmış. O gün ben anladım eğitimin sonucunda. İki çocuk büyüttüm onu düşünüyorum. Evdeki çamaşırdı, bulaşıktı, düşünürsen aslında kadınlar da evde çalışıyor ama bir sosyal güvencesi olmadığı için sabit bir gelir eve girmediği için kadın kendini çalışır görmüyormuş.
Sultan: Ev işleri de aslında bir kadın çalışması.
Nurcan: Evet. Aynen öyle. Ama karşılığı olmayan. Sonunda eşinin sigortasına bağlı ve eşinin verdiği, parayla geçinen bir kadın oluyorsun. Yani ben bunu o çalışmada gördüm. Bunun için ne yaparız diye düşünürken kafamın bir yerine bunu koydum. Aslında ben bir çalışanım. Benim gibi binlerce kadın var. Bunu ne yaparız derken Çağdaş Kadın ve Gençlik Vakfı bu projeyi aldı. Tam da üstüne oturdu. Biz o projede 500 kadına ulaşıp iki yıl eğitim verdikten sonra bir kooperatif kurduk. Kooperatif 2007 yılında kurulan bir kooperatif. Yedi yıl bu kooperatif sürdü. Sonunda içimizdeki iç savaştan, aslında aldığımız eğitimler, işimiz, çok güzel danışmanlarımız, altı yedi danışmanımız olsa da benlikten bizliğe geçemediğimiz için 2012 yılında bu kooperatifi kapattık.
Sultan: Hangi kooperatifti bu?
Nurcan: Kozadan İpeğe Ev eksenli Çalışan Kadınlar Kooperatifi. Aslında tam da bize uygun ve güzel bir kooperatifti. Kooperatifi kurarken çok güzel bir slogan bulmuştuk. 2007 yılında, şu anda yaygınlaşmış olan fikri biz yıllar önce bulmuştuk. Naylon poşete hayır deyip, bez poşetler üretmeye başlamıştık. Yani doğal üründen, aynı zamanda da çevreci bir kimliğimiz de vardı. Kadının çok kimliği var. Bütün kimlikler bizim, nedense görünmeyen de yine biziz. Naylon poşete hayır demiştik. O dönemde TMOBB ve odaları iki yıl boyunca bizi sürekli destekledi. Bütün konferans çantalarını bize diktirdi.
Sultan: Bez çantalar dikiyordunuz toplantılar için.
Nurcan: Evet toplantılar için bez çantalar dikiyorduk ve bu artık yaygınlaştı. TMOBB bizim elimizden tuttu ama Dünya Bankası, ILO gibi, üniversiteler, bunlar kadın biriminde çalışan bütün arkadaşların iş birliği ile Vakıftan aldığımız sosyalleşmemiz bizim işe dönmemize çok faydası oldu. Biz çanta dikmeye başladık, bu kurumlar bize destek oldu, 2022 yılındayız, yine Sultan gibi yıllardır olan arkadaşlığımızdan, birbirimize destek verip bu güne geldik.
Sultan: Bazı örgütler kapanabiliyor. Ömrünü tamamlıyor. Nedeni ne olursa olsun. Ama siz bu işi sürdürüyorsunuz. Kozadan İpeğe Kadın Kooperatifi kapandı diye sizin ev eksenli çalışmalarınız bitmedi. Hemen yeni bir örgütlenmeye geçtiniz.
Nurcan: Evet. Çünkü o bilinç bizdeydi. Biz artık Kozadan İpeğe Kadın Kooperatifinde farkındalık eğitimleri de vermeye başladık. Her yıl farkındalık eğitimleri veriyorduk. Çünkü biz şuna inanıyorduk: Diyoruz ki, bir kadın iki ayakla güçlenmeli. Hem ekonomik ayakla güçlenmeli hem de eğitimlerle güçlenmeli. Birbirini desteklemeli. Eğitim verirsin kadına, eğer ekonomik olarak güçlendirmek için iş vermezsen, kadının aldığı eğitimler de yarım kalır. Aynı zamanda kadına iş vererek desteklersin, bilinç yükseltmediğin için yine eksik kalır. Biz bu iki ayağı birden yapıyoruz. Koza zamanında da yapıyorduk şimdi de devam ediyoruz. Bu bilinçte olduğumuz için Koza kapanınca evimize gidemedik.
Sultan: Ne yaptınız?
Nurcan: Ne yaptık. Biz yeni bir kooperatif oluşumu mu kuralım dedik. Sonra da şunu dedik. Herkes yeni bir kooperatif kuruyor. Farklı farklı kooperatif kuruyor. Ama bu arada Ankara’da bizden önce, biz 2007’de kurulmuştuk. 2004 yılında kurulan bir Zeytindalı Kadın Kooperatifi vardı. Biz onlarla görüşmeye gittik. Yeni bir kooperatif kurabiliriz, çünkü biz o güvene sahip olduk. Ama neden biz birlikte çalışmıyoruz dedik.
Sultan: İşbirliği yapmak istediniz.
Nurcan: İşbirliği yapmak istedik. Onlara dedik ki bize isim hakkını verin. Biz Mamak dikiş atölyesi olalım. Bu arada siz de atölyeler sistemine geçin. Çok güzel olur. Evet. 2014 yılında Zeytindalının Mamak dikiş atölyesi olarak tabelamızı astık. Aynı bilinçle şu ana kadar da yürüyoruz.
Sultan: Hiç şevkinizi kaybetmediniz.
Nurcan: Kaybetmedik. Biz artık lider kadındık. Bu liderlik, zaman olur ki yerin dibine girersin ama tekrar çıkarsın. Evet biz de yerin dibine girmiştik ama tekrar çıkmasını bildik. Bize verilen hem eğitim hem de ekonomik güçtendi.
Sultan: Benim gördüğüm senin liderliğinde üç kişilik bir çekirdek kadrosunuz. Ama bildiğim kadarıyla üç kişi olarak sınırlı kalmıyorsunuz. Başka kadınlar da iş çerçevesinde ve eğitim çerçevesinde yanınızda oluyor. Bu nasıl oluyor?
Nurcan: Kooperatif kar dağıtmayan bir kooperatif. 2004 yılında TMOBB da çalışan yedi mühendisin bir araya gelip kadın yoksulluğuyla mücadele etmek için kuruluş Zeytindalı. Başkanımız Menşure Işık. Kooperatif kar dağıtmadığı için proje çerçevesinde iş yapıyoruz. Biz sigortalı çalışan, yevmiyeli çalıştıran bir kurum değiliz. Proje kapsamında aldığımız işleri çevredeki kadınlara veriyoruz. Yılda bir kez farkındalık eğitimi, ürün geliştirme eğitimi, pazarlama eğitimi veriyoruz. Sonunda kadınlara diyoruz ki, ürün geliştirmede bakıyoruz, makinelere yatkınlığına, pazarlamada olan var mı, bunu gözlüyoruz. Eğitim sonunda diyoruz ki, evet arkadaşım siz bizimle çalışmak ister misiniz? Bu sözde bir söleşme aslında.
Sultan: Bir sözleşme yapmıyorsunuz.
Nurcan: Yok öyle bir şey. Kolektif çalışma aslında. Biz proje kapsamında aldığımız işleri sizinle paylaşmak istiyoruz diyoruz. Bizimle var mısınız? Diyoruz. Onlar da evet diyor. Çünkü atölyede sigortalı bir yıl boyunca sabit çalıştıracak bir güç yok. İş gelirse oluyor. Olmazsa olmuyor. Proje kapsamında gelen iş kadar kadın geliyor. İşi nasıl bölüştüğümüzü de anlatayım. Örneğin bir çanta geliyor, çantanın teslimine kadar her şeyi atölye yapıyor. İşi almak, aldığımızı ettiğimizi sonra bakıyoruz bu iş beş kişiyle olacaksa dışarıdan beş kişi çağırıyoruz. On kişiyle olacaksa dışarıdan on kişi çağırıyoruz. Arkadaşlar gelin diyoruz. Bir çanta aldık, şu kadar paraya alık. Örneğin bir çantayı beş liraya aldıysak dört kişi çağırıyoruz. Çünkü her zaman bir lira kooperatifin payı oluyor. Payı derken genel merkezin değil, bu atölyenin çalışması için giderlerine ayırıyoruz. Çünkü çalışan herkesle aynısını alıyoruz biz de.
Sultan: Kadınları çağırdığınız zaman onlar günlük diyelim ki bir lira alıyorsa siz de bir lira alıyorsunuz.
Nurcan: Evet biz de bir lira alıyoruz. Bunun dışında buranın yaşaması için de bir lira ayırıyoruz. Çünkü atölyelerin karı ve zararı kendine. Merkeze değil. Tüm finansı biz sağlıyoruz. Kar edersek de bizim zarar edersek de bizim. Kirayı da veriyoruz. Vergisini de veriyoruz. Gideridir, gazıdır, tuzudur, her şeyi bize ait. O nedenle bir lirayı da atölyeye koymak zorundayız.
Sultan: Kadınlar bu işten memnun mu?
Nurcan: Kadınlar memnun. Çünkü bir sorumlulukları yok. Ortaklık demek kara-zarara ortak olduğu için, biz sorumluyuz aslında. Onların öyle bir ortaklık sorunu olmadığı için rahatlar. Biz de ortaklık olsun istemiyoruz. Çünkü biliyorum ki gelen kadın ortaklığa hazır bir kadın değil. Yıllar geçmeli. Kadın ekonomik olarak güçlenmeli. Sonra kendisi gelip demeli ki ben de buraya ortak olmak istiyorum. Sonra ortak olmalı.
Sultan: Karına ve zararına.
Nurcan: Kendi demeli. Bunu yanında sadece dikiş olarak kadınları desteklemiyoruz. Örgüler grubunuz var. Kanaviçe grubumuz var. Dışarıda on beş yirmi faydalanıcımız var.
Sultan: Şimdi, dikiş diktiriyorsunuz, örgü yaptırıyorsunuz, dantel yaptırıyorsunuz, başka?
Nurcan: Bu güne kadar atölyeye bu işler geldiği için bunları yapıyoruz. Atölye aslında sipariş usulü çalışıyor. Biz fason çalışmadan yana değiliz. Aslında fason demek sömürme demek. Biz de Tuzluçayır’lı kadınların sömürülmesini istemiyoruz. Çünkü biliyoruz, fason ağır ve parası az olan bir çalışma. İşte de çeşitliliğe girmedik bu güne kadar. Bizim kadınlarımızın yapabileceği işlere girdik. Evet, ev eksenli çalışmada fason da var. Her türlü iş yapılıyor. Örneğin bir prizin içini yapmak, bir kalemi oluşturmak, bunlar fason. Gittikçe çeşitleniyor ama biz hiç girmedik. Çünkü emeği çok parası az işler olduğu için.
Sultan: Ben bir de siz kooperatifin bu eğitimlerini çok önemsiyorum. Kadının güçlenmesi eğitimi diyorsunuz. İçeriği nedir, kadın hangi eğitimlerle güçleniyor?
Nurcan: Kendimden de örnek vereyim. Kendi güçlenmem üzerinden gidelim. Bir kadının toplumsal cinsiyeti bilmesi lazım. Doğuştan bize verilen rolleri biz hep yapıyoruz. Biz anne olarak, kız çocuğu ileride anne olarak yetiştiriliyor. Aslında kız çocuğu bir anne olmamalı. Bir birey olmalı. Yani bir insan olmalı. Ben olmalıyım. Ben Nurcan’ım. Ben babamın kızı, Abidin’in eşi çocuklarımın annesi değilim aslında ben Nurcan’ım.
Sultan: Aslında hayatımızın çok önemli bir bölümü evlat olmak, eş olmak, anne olmak ama bu sana yeterli gelmemiş hiçbir zaman.
Nurcan: Ben Nurcan’ım. Neden birinin adıyla anılayım. Zuhal’in annesi, Abidin’in eşi değil. Ben Nurcan olmalıyım. Toplumsal cinsiyet bu başlıkların içinde en önemlisi. İkincisi kadınlar şiddeti sadece dayakla biliyorlar. Son on yıl diyelim, hatta yirmi yıla yayalım. Kadın örgütleri, feministler bu balıkları çok güzel bulup kaıdnlara eğitim olarak verdiler. Çok güzeldi. Yirmi yıl öncesini düşündüğüm zaman kadınların sadece dayak olarak bildikleri bir şiddet. Bunun yanında psikolojik şiddeti de kadınlar görüyor, ekonomik şiddeti de görüyor. Cinsel şiddeti de görüyor. Bu eğitimlerde ikinci önemsediğim bu. Hayatımda da bunu gördüm. Mesela çok mükemmel bir eşim vardı. Bana hiçbir zaman şiddet hem sözel hem de fiziksel şiddet uygulamadı ama her zaman ekonomik şiddet ben gördüm. Çünkü kendim kazanana kadar. Bu eşimin suçu değildi. Sosyal devletin suçu. Yani bize imkânların sağlanmamasından oluşan bir suç aslında. Tam bir para alıp da kendim gidip alışveriş yapmadım. Yıllık iki tane ayakkabımın olmadığı. Bir tek ayakkabıyla geçirdim. Benim elbiselerim tek renktir. Siyahtır. Çükü siyah ayakkabım var. Kırmızı elbisem, mavi elbisem olmadı. Çünkü altına giyecek farklı bir ayakkabım olmadı. Aslında bunu eğitimlerde gördüm. İkincisi de kadınların karar mekanizmalarında yer alması. Bu çok önemli. Eğer ben burada yer almasaydım bu kadar güçlenmezdim. Bu kararı da o günkü aldığım eğitimlerden kendi hayatımda uyguladım. Şimdi de uygulatmaya çalışıyorum kadınlara. Şiddete uğrayan kadılar gidecekleri bir yerinin olmadığını, sinip vde kaldığını, bir baro gibi bir oluşumun olduğunu, bir kadın örgütünün kapısından içeri girdiğinde yardım alabileceğini bilmeli. Zeytindalı şiddetle çalışan bir örgüt değil ama kadına yol gösterecek danışmanların olduğu bir örgüt. Kadınlar rahatlıkla geliyor. Benim uzmanlık alanım değil ama şuraya gidebilirsiniz, kadın dayanışma vakfını biliyorum. Çünkü diğer örgütlerle işbirliği yapıyoruz. Baroda Gelincik var oraya gidebilirsiniz diyorum.
Sultan: Bir danışmanlık hizmeti sürdürüyorsunuz.
Nurcan: Bu eğitimlerde bir de şunu gördüm. Sultan’la birlikte gördük. Kadınlar dört duvar arasında durmaktan ekonomik, psikolojik şiddete uğramaktan %90’ı psikolojileri bozulmuştu.
Sultan: Psikolojik danışmanlığa ihtiyaç duyan çok kadınla karşılaştık.
Nurcan. Evet. Bu sadece dayakla değildi. Kadının evde durmasıydı. Bunun gibi on altı başlıkta bir eğitim sürüyor. İçlerinden dört beş eğitimin çok önemli olduğunu kendi hayatımdan bildiğim için de şimdi kadınlara yılda bir kez bu eğitimleri veriyoruz. Şuna inanıyoruz. Kadın iki taraflı güçlenmeli. Hem ekonomik olarak hem de sosyal olarak diyoruz ve bu eğitimleri de sürdürüyoruz. Sağ olsun Sultan da bu konuda her zaman bizim yanımızda ve destekçimiz. Aynı zamanda bilinçlendirme eğitimleri için yılda bir kez farklı illere gidip orada hem ev eksenli çalışmayı anlatıp hem de az da olsa farkındalık eğitimi veriyoruz. Bunlar da uzmanlarla veriyoruz.
Sultan: Anladım. Siz bir de kendinize bir misyon edinmişsiniz. Örgütlenmeyi de desteklemek istiyorsunuz. Tek başına bir kadın mücadele edecek gücü bulamaz ama örgütlendiği zaman bir çok beyin bir araya gelir. Örgütlenme için de çok desteğiniz olduğunu biliyorum.
Nurcan: Evet. Örgütlenmede yeni duyacaksınız. Biraz aha farklı bir yöne gitmeye başladık. Sadece çevredeki kadınları örgütlenmesi değil. Kooperatif çok güzel bir örgütlenme. Şunu çok önemsiyorum. Tabandan örgütlenme. Artık son zamanlarda şöyle bir şey oldu. Kooperatifler çoğaldı, kooperatiflerin de sıkıntıları arttı. Çok ayakta duramıyorlar. Bunun için de şu anda çok güzel bir örgütlenmenin içindeyiz. Zeytindalı bunu üstlendi. KEDEV’in öncülüğünde örgütlenmede finans danışmanlığı yapıyor.
Sultan: KEDEV’in açılımı ne?
Nurcan: Kadın Emeği Değerlendirme Vakfı. Genel merkezi İstanbul’da. Onun amacı da kadın kooperatiflerinin güçlenmesine yönelik danışmanlık yapmak. Son zamanlarda kadın kooperatifleri açılıyor, mantar gibi çoğalıyor ve geri kapanıyor. Bunun farklı farklı nedenleri var. Onu burada anlatmayayım ama şunu oluşturmaya başladık. Bölgesel ağlar oluşturmaya başladılar. Kooperatifler birlikte hareket etmedikleri için de kapanan kooperatifler çok. Biz şimdi ağ olarak diyoruz ki birlikte olalım. Ağın amacı şu. Ham maddeyi birlikte oluşturalım. Pazarı birlikte oluşturalım. Muhasebeyi birlikte oluşturalım. Örneğin avukatımız olsun. Mevzuatı birlikte oluşturalım. Böyle bir ağ oluşturmaya çalışıyoruz. Daha yolun başındayız. Yeni bir ağ. Biz Zeytindalı olarak Ankara ağını oluşturacağız. Ankara’da, ilçelerde ve merkezde kırk tane kooperatif var. Her kooperatife birer birer gitmek, veri tabanı oluşturmak, bunun üstünden ağ, nerede sıkıntı var, nerede yanında oluruz diye böyle bir ağ oluşturmaya başladık. Güzel bir adım. Bunu da Zeytindalı olarak yaptığımız için de çok sevinçliyiz. Bu projenin yürütücüsü olmaktan da mutluyum.
Sultan. Evet çok gurur duyulacak bir noktadasın. Çünkü sen bir ilkokul mezunu kadın olarak, böyle adım adım, ilmek ilmek dokuyup şu noktaya geldin. Bundan sonra da artık kooperatifleri birbiriyle ilişkilendirerek desteklemek üzerinde çalışıyorsunuz. Gelecek için planınız böyle görünüyor.
Nurcan: Biz bir kadınız. Amacımız bir kadının güçlenmesi. Bunu da ömrümüz yettiği yere kadar sürdürmeye çalışacağız.
Sultan: Nurcan sen bir mücadeleci kadın grubu içinde başlardasın. Çok gurur duyuyorum seninle. Bunun içinde herhangi bir en ufacık katkım olduysa da gerçekten çok mutlu olurum. Biz Umudun Kadınları dergisini oluştururken engelli kadınlara hitap etmek istiyoruz. Engelli kadınlara söylemek istediğin bir şey var mı?
Nurcan: Aslında kadın engelli değil. Ben buna inanıyorum. Engelli kadınlar demeyelim. Biz kadınlar derken hiçbir zaman ayırt etmiyoruz. Bu siyah kadın olabilir, beyaz kadın olabilir, açık olabilir, kapalı olabilir, bunun yanında engelli de olabilir. Kadın olarak bakıyoruz. Hiç bir zaman ben engelli kadın olarak ayırt etmedim. Eğer o arkadaşlara güçlenmeleri için bir faydam olursa ne mutlu bana. Onlar kendilerini engelli görmesinler. Biliyorum ki, birkaç tane tanıdığım var. Onlar engelsiz kadınlardan daha üstünler.
Sultan: Sizin bu eğitimlerinize katılabilir mi engelli kadınlar örneğin Ankara’da yaşayanlar Ankara’daki eğitimlere katılabilir mi? Güçlenme eğitimleri çok faydalı olabilir.
Nurcan: Biz güçlenme eğitimi açtığımız zaman her gün gelmeseler bile farklı ana başlıklarda olanlara gelmek istiyorum dediği zaman bizim atölyemiz, sadece bizim atölyemiz değil Zeytindalının bizden başka üç tane daha atölyesi var. Bez atölyemiz farkındalık eğitimini sürekli yapıyor. Eğitimleri genelde orada sürdürüyoruz. Burası sürekli üretimde olduğu için. Bir gümüş atölyemiz var. Bir de gıda atölyemiz var. Dört atölye üstünden gidiyor Zeytindalı. Ama biz Tuzluçayır çevresinde olduğumuz için kadınlara biz burada eğitim veriyoruz. Bu eğitimlerde elbette, engelli kadın demeyelim. Öyle deyince ben çok üzülüyorum. Eğitime ihtiyaç duyan bütün kadınlar bizim buraya gelebilir.
Sultan: Kadınlar sizinle nasıl iletişime geçebilir?
Nurcan: Kadınlar Mamak Dikiş atölyesine telefonla ulaşabilirler. Burada üç arkadaşız. Benimle birlikte sorumlu bir arkadaşım daha var. Telefonla arayabilirler. Ben Nurcan Yalçın. Telefonum 05363993878. Bu telefonu arayabilirler. Benden bilgi alabilirler. Sadece buraya gelmek için değil. Örgütlenmede en ufak ne yapılıyorsa, nereden oluyorsa bana ulaşıp, ben onlara telefonla da buraya da gelseler de diğer arkadaşlarla beraber danışmanlığımızı rahatlıkla verebiliriz.
Sultan: Harika. Peki, şimdi artık söyleşimizi bitirmek istiyorum. Son olarak ne demek istersin Umudun Kadınları dinleyicilerine?
Nurcan: Birlikte olalım. Bu dünyayı kadınlar kurtaracak.
Sultan: Harikasın. Çok teşekkür ederim.
Sevgili Umudun Kadınları dinleyicileri. Nurcan Yalçınla birlikteydik. Gerçek bir mücadeleci kadın örneği Nurcan. Şimdilik hepinize iyi günler diliyorum. Bir sonraki söyleşide tekrar birlikte olmak dileğiyle.
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.