Sarı saçları, parlament mavi örgülü, sol omzunun altı işlemeli kazağı ile gülümsüyor. Önünde açık bir defter, sağ elinde kalemi var.
Yazan: Aynur Yurtseven

Ali Sinan hemofili hastası olarak Denizli’nin Sarayköy ilçesinde dünyaya gelir. Sekiz yaşına kadar hastalığını ailesi de, kendisi de bilmeden sağlıklı çocuklar gibi top oynar, duvarlardan atlar, ağaçlara tırmanır, hastalığının yasak koyduğu bütün oyunları oynar, düşer, kalkar.

Vücudunun eklem yerlerinde oluşan morarmalara, şişmelere ailesiyle birlikte şaşırıp kalırlar. Bir de nedensiz burnu kanar ve dinmesi çok uzun sürermiş. Vücudundaki bu gariplikler ve sünnet olunca başlayan kanamaların günlerce sürmesi, yaralı yerlerinin iyileşmemesi üzerine, ailesi Ege Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Bölümüne gider. Bu bölümdeki doktorun koyduğu teşhis üzerine, Hemofili A hastası olduğu anlaşılır. 29 gün tıbbi müdahalelerle kan durdurulur, yara yeri üç ay içinde ancak iyileştirilir ve hastanenin bu bölümü bundan böyle ikinci adresleri olur.

Yıllar sonra saygın doktorunu kaybeder, onu hiç unutmaz, hep minnet borcuyla anar.

Hemofili hastalığı erkek çocuklarda görülen kan hastalığıdır. Kadınların taşıyıcı olduğu kalıtsal pıhtılaşma bozukluğudur. Hastalık yüz bin canlı doğumdan yaklaşık on ile yirmisine etki eder. Pıhtılaşma faktörlerinden olan Faktör Dokuz eksikliğine ise ‘Hemofili’ B denir. Hemofili hastalarında kas ve eklem kanamaları kendiliğinden oluşan sebepsiz kanamalarla tanımlanan, kendini gösteren, Faktör Sekiz ya da Faktör Dokuz takviyesiyle tedavi edilir. Bu gün Türkiye’de 4000’in üzerinde hemofili hastası mevcuttur.

Benim Ali Sinan’la tanışmam ‘Sev Kardeşim Elini Ver Bana’ tiyatro oyununu izlemekle başladı. Hiç duymadığım hemofili hastalığı hakkında bilgilendim ve bu hastalıkla ilgili araştırmalarıma devam ediyorum. Ben de tiyatro oyununun bir parçası oldum. Ömrüm izin verdikçe devam edeceğim. Hastalığı öğrendikçe, bu hastaların hayallerini gerçekleştirmek için koşulları zorlayarak, mücadeleden vazgeçmeden, istediklerinin peşinden nasıl koştuklarını görünce, çok saygı duyuyorum.

Hemofili hastalığı sürdürülebilir bir hastalıktır ve on yıldır engellilere tanınan haklardan yararlanabiliyorlar. 1994 yılında kurdukları dernek sayesinde üyelerini ve halkı bilinçlendirme faaliyetlerini yürütüyorlar.

Ali Sinan çocukluğunda yasak olan futvol oyununu 18 yaşına gelince, antrenörlük kurslarına katılarak aldığı belgeyle, Denizli, Samsun ve İzmir illerinde öğrenci yetiştirerek sürdürüyor. Bu arada konservatuvarda tiyatro bölümünü bitirmiş ve oyunculuk hayatını sürdürüyor.

Hemofili hastası çocukların, çarpışmamaları, bir yerlerinin kesilmemesi gerekir. Ali Sinan’ın çocukluğundan en çok aklında kalan sözcükler ise, ‘koşma, düşme, vurma ve çarpmadır.

Sizler hayallerinizin sınırlarını zorlayıp hiçbir engel tanımadığınız için koşmaya devam ediniz.

Hepinizin yolu açık olsun…

10 Ağustos 2022

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.