sulesepin06@gmail.com
Bir masada oturmuş, ciddiyetle önündeki kağıtları inceliyor. Kısa, koyu kahverengi, küt saçları, vişne çürüğü uzun kollu, çizgili bir kazağı var.
YAZAN: Şule Sepin İçli

Evde uzun süre kalmanın verdiği sıkıntıyla kendimi dışarı atmak istedim. Bir arkadaşım uzun zamandır beni çağırıyordu, ona gitmeye karar verdim. Beni genç kızıyla birlikte çok güzel ağırladılar. Sohbet etmeye başlayınca, bir de baktık ki laf nereden nereye gelmiş. Belki söyleşi yapmak için sözleşseydik, bu kadar verimli bir sohbet olmazdı. Öğrendiklerimi size aktarmak istedim.

Arkadaşımın kızıyla özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde çalışırken, tanışmışız. Onu hayal meyal anımsarken, o beni hiç unutmamış. Arkadaşımla birbirimizi tanımamız, bahçelerinde piknik yapmakla başladı. Kızı piknik yapmayı sevmediği için onunla evde ayrıntılı konuşmak kısmet oldu.

Arkadaşım konuşmalarında sürekli zihinsel engelli oğlunu anlatıyordu. Onun iş yerinde çok başarılı, mücadeleci bir yapısı olduğundan söz ediyordu. Kızını da anlatıyordu ama ben onun anlatımlarından, kızının zihinsel engelinin daha ağır olduğunu zannetmiştim. Kızını tanıyınca, oğlunu daha çok ön plana çıkardığını söylemeden edemedim. Ayrımcılığın ilk tohumları ailede atılmıştı.

Zihinsel engellilerin sorunlarını konuşurken, ailelerin daha çok bilgi sahibi olduğunu düşünürüz ve çocuklarıyla ilgili onlardan bilgi alırız. Hele zihinsel engelli kadınların sorunlarını irdelediğimizde, klasik cinsel istismar vakaları kendini gösterir. Cinsel istismarı önemsemediğimi düşünmenizi istemem. Klasik derken, asıl sorunların göz ardı edildiğini vurgulamak istedim. Bunları da arkadaşımın kızıyla derin sohbetlerimizden öğrendim.

Bütün zihinsel engelliler aynı düzeyde ağır engelli değildir. Engeli daha hafif düzeyde olanlarla konuşmanın, onların deneyimlerini paylaşmanın ne kadar değerli olduğunu anladım. Arkadaşımın kızının tanısı Özgül Öğrenme Güçlüğü. Yazma, not alma gibi meziyetleri yerine getirmekte biraz zorlanıyor. Yani yazma dışında yapılacak bir sürü iş var. Onları rahatlıkla yapabilir. Konuşması çok düzgün ve akıcı. Raporda özgül öğrenme güçlüğü tanısı aldığı için zihinsel engelli statüsünde değerlendiriliyor. Bu kategoride tanımlandığı için bakın hangi sorunları yaşıyor? İş başvurularında zihinsel engelli bireylere sorulan klasik soru, ‘saldırgan davranışların var mı? Bunun için ilaç kullanıyor musun?” bütün zihinsel engelliler saldırgan mıdır? Bir-iki örneğe rastlamışlar, sanıyorlar ki hepsi böyle. Tam anlamıyla bir ayrımcılık ve kötü bir genelleme bu. “ben alıştım bu sorulara, artık hiç kızmıyorum. Bu sorulardan sonra yanıtım hayır olsa bile işe alınmayacağımı biliyorum.” Diyor.

Zihinsel engellileri işe alan özel sektör, ortalarda görünmelerini istemedikleri için onları şehir merkezinden uzak, izbe yerlere veriyorlarmış. Erkekler bunu daha kolay kabul edip gidebilirler. Peki bir kadın nasıl gitsin o kadar uzak yere. İş yerlerinin çoğunda servis yok. Mesai saatleri daha da uzayabiliyor. Kışın hava erken kararıyor. Ülkemizde yaşanan cinsel istismar olaylarını biliyoruz. Hele zihinsel engelli bir kadın olunca, istismarcılar, nasıl olsa anlamazlar düşüncesiyle daha çok cesaret etmiyorlar mı bu davranışlara?

Zihinsel engelli kadınların iş yaşamındaki sorunlarına az da olsa tanık olduk. Verimli çalışabilmek ve kendini yetiştirmek adına pek çok kursa katılmış ve sertifikalar almış. Annesi bu sertifikaların hiç işe yaramadığını söyleyince, “öyle düşünme, ben kendimi geliştirdim, arkadaş çevrem genişledi. Evet, iş bulamadım ama pek çok arkadaşımın derdine ortak olabiliyorum” diye itiraz etti.

Babasıyla iletişimleri de yok denecek kadar azmış. Baba gelince, odasına çekilir, orada etkili zaman geçirir, babasının aşağılamalarını duymazmış. Kendine böyle bir yol bulmuş. Bardağın dolu tarafını görmek böyle bir şey olsa gerek. Sözleri umut verici, olumlu, yaklaşımları hayat dolu ve sevecendi.

Erkek kardeşinin engeli daha ağır olduğu halde o iş bulabilmiş. Ne kadar uzak yere verirlerse versinler, gitmiş, yılmadan mücadele etmiş ve iş verenlerinin güvenini kazanmış, çalıştığı yerin vaz geçilmezi olmuş. Aynı mücadeleyi veremiyor bir kadın bu olumsuz koşullarda. Onlarla sohbet etmekten büyük bir keyif aldım. Belki bu yazıyı bir ilgili okur da kendisine rahatlıkla “hafif zihinsel engelliyim” diyen bir kadın arkadaşımız iş bulur, üretir, örnek olur. Bunu umut ediyorum.

Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına Dair Sözleşmeyi onayladık ve 28 Ekim 2009 tarihinden itibaren yürürlükte. Bu sözleşmeyi uygulamadığımız ortada. Çünkü ayrımcılık yasağı, (Madde 5) Çalışma ve İstihdam (Madde 27) adı altında düzenlemeler var bu sözleşmede. Bir kişi, engelli olduğu için, kadın olduğu için ayrımcılık yapılamaz. “biz seni engelinden dolayı işe almıyoruz” diyemiyorlar da başka bahaneler buluyorlar. İşkur, engelli iş alımıyla ilgili pek çok ilan yayımlıyor. Duyan da engellilere iş olanağının daha fazla olduğunu zannedecek. Anlaşılan işverenlerin önemli bir çoğunluğu, sözleşme maddelerine itibar etmiyor, ayrımcı, olumsuz değer yargılarına göre hareket ediyor.

Sakatlar haftasında medya engelli haberlerini yayımlamak için adeta birbiriyle yarışıyor. Eğer yaşanan sorunları bir hafta içine sığdırırsak, sorun çözmeye yalnızca şeklen
yaklaşmış oluruz, sorunun özüne inemeyiz. Özgül öğrenme güçlüğü olan çok insan iş bulup çalışabiliyor. Sorun tanı almak mı? Kişinin yeteneklerinin, bilgi birikiminin, deneyimlerinin ön plana çıkarılması gerekmez mi? Kişinin kadın olması, engelli olması, özel gereksinimlerin nasıl karşılanması gerektiği konusuna girer. İşe almamak için bir engel teşkil etmez.

Çalışmak isteyen özgül öğrenme güçlüğü olan bir kadını, iş ortamlarına daha görünür bir biçimde katmalıyız ki işin niteliği, engelli bireylere olumlu yaklaşımlarımız öncelensin. Üretken insanların göz önünde olmaları, toplumun aydınlanmasını sağlar, bu tür örneklerin artmasına katkıda bulunur.

Engellilere abartılı övgüler yağdırmak, acıma duygusuyla yaklaşmak yerine, zihinsel engellilerle ilgili doğru bilgiler öğrensek, çalışma yaşamında engelli-engelsiz insanların bir arada üretmelerine fırsat versek daha iyi olmaz mı? Şimdi hiç kimseyi geride bırakmamak için harekete geçme zamanı.

28 ağustos 2022

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.