YAZAN: Ebru BOZCUK
Her kadının kendi hikâyesi vardır fakat özellikle bu coğrafyada katlanılması istenen şey tüm kadınlar için ortaktır. Evet, bunun adı ataerkilliktir.
Kadın, yaşam ve özgürlük üçlemesi bu topraklarda her zaman kanayan bir yara olmuştur.
Kadını susturduklarını zanneden feodal egemenler, kadının sessiz çığlığı karşısında şiddete başvurmaya devam ediyor. Bunu tek sebebi içlerindeki yetersizlik duygusu esasında.
Bu kötü niyetli erk hesapları, bu dayatma yüzyıllardır kadının özgürce uçmasının önüne geçmiş ve varoluşuna büyük bir darbe vurmuştur.
Sonu olmayan bir direniş mücadelesi içinde olan kadın, bu yüzyılda da birey olabilmek için kişisel mücadelesini vermeye devam etmektedir. Tıpkı İran'daki yaşanan son örnek gibi.
O genç kadın o suskun eylemiyle avazı çıktığı kadar bağırmaktadır esasında.
Çaresizliğin, mutsuzluğun son raddesidir o hal.
Tüm engellere karşı attığı balyoz gibi bir yumruktur.
Ben de insanım, benim de seçme hakkım, yaşam hakkım var demenin vücut bulmuş halidir.
Geçtiğimiz yıllarda yaşanan Mahsa Amini olayını hatırlarsınız.
İranlı kadınlar için saç kesmek, Kökeni Firdevsi’nin yazdığı dünyanın en uzun Farsça epik şiirlerinden olan Şehname'ye kadar uzanıyor.
Şehname'de saç, tekrar eden bir motif olarak görülüyor ve genellikle "YAS" ve "KAYIP" anlamına gelmek üzere koparılıyor ya da kesiliyor. Velhasıl bu topraklarda kadın için yas, hep var olan bir kavram.
İranlı kadınların yanı sıra, dünyanın dört bir yanında kadınlar, başörtülerini yakarak, "Başörtüsüne hayır, özgürlük ve eşitliğe evet" sloganları atarak hemcinslerine destek vermişlerdi fakat yara hala kanıyor.
Türkiye'de ise durum çok farklı. Yıllar önce hiç bir dünya kadınının sahip olamadığı haklara sahip olmamıza rağmen buralarda da kadının adı hala yok.
Her gün sadece medyaya yansıyan haberler bile kanımızı dondurmaya yetiyor.
Eski kocası tarafından 25 yerinden bıçaklanan kadının feryadı bir anafor gibi sessizlikte kaybolup gidiyor. Ve o adam "Cezai kontrol" şartıyla salıveriliyor.
Birileri "KADININ BEYANI ESASTIR" mı demişti sanki?..
Sanırım bu cümle de sadece beyan olarak askıda kalmaya mahkûmdu.
Bu noktada vicdanı, ahlakı, sağduyulu olmayı tekrar sorgulasak işe yarar mı ki sizce?.
Kadının ötekileştirilmesi, sindirilmesi, susturulması buralarda tüm hızıyla devam ediyor.
Bu topraklarda hala "Kaç çocuğun var?" sorusuna, sadece erkek evlatlarının sayısını söyleyen bir kesim var. Düşünsenize, doğan kızının adını "DÖNE" koyan bir anlayış bu. Bu isimle hayata başlayan bir kadının ruhsal yolculuğunu tahmin edebiliyor musunuz?.
En başından ötekileştirilmiş, istenmemiş, reddedilmiş bir kadın. Ya da "Yeter", "İmdat" isimlerinin altında yatan sessiz çığlığı düşünün. Bunlar, travmaları doğduğu gün başlayan kadınlar. Ne gariptir ki kadınlar için de "Erkek annesi" olmak bir güç, bir iktidar olarak kabul edilmiş. Çünkü bir kadın bu topraklarda, ancak o zaman aile içinde güçlenip, köklenebiliyor.
Biz, diğer İslam ülkelerine göre, büyük önderimiz Atatürk sayesinde bireysel haklarımızı birçok dünya kadınından önce elde etmiş olmamıza rağmen, bugün hala o çağdışı anlayışın izlerini görmekteyiz.
Eril sistemin, dini referans göstererek kadın üzerinde kurduğu baskı her daim yürürlükte olmaya devam ediyor.
Hiç bir din, kadının varoluşunu ve özgürlüğünü kısıtlamamıştır.
Bu tamamıyla çıkar hedefleri güden bir takım sınıfın kadın üzerindeki oyunlarıdır ve temelinde korku vardır. Ezerek ve sindirerek iktidarda kalma isteğidir sadece.
100 yıllık bir Cumhuriyetin kadınları olarak artık bu ülkede çok başka şeylerden bahsetmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Siyasetin, yasa koyucuların, yönetim kadrolarının tamamıyla erkek egemenliği altında olduğu bu coğrafyada ne zaman varoluşumuzu ispatlayacağımız kocaman bir muamma fakat kadınlar asla susmayacaktır. Çünkü direniş bizim kodlarımıza işlenmiştir.
Evet, bu coğrafyada kadın olmak kader değil, direniştir fakat bir gün muhakkak daha aydınlık günlere çıkacağımıza dair inancım tam.
Çünkü Atatürk 'ün kadınları bunu fazlasıyla hak ediyor. Bunu hem ülkem, hem de tüm dünya ülkelerinin kadınları adına yürekten diliyorum.
Kurtarıcımız, atamız, ulu önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK' e bir kez daha minnet dolu sevgi ve saygılarımla.
Ebru BOZCUK
Kasım/2024
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.