sebnemkarakus4@gmail.com
Yeşil bir alanda bir piknik masasında oturmuş, sol elinde kemanı sağ elinde yayı, kırmızı elbisesiyle ve siyah uzun saçlarına taktığı tacıyla ,gülümsüyor.
YAZAN: Şebnem Karakuş

BULUT İÇEN KIZ

Fincan fincan demlenmiş bir bulut içmeden uyanamazdı

Gözleri denizi kuruttukça

Rüzgârı evcilleştirirdi.

Bembeyazdı bilekleri

Tek bir kelepçe izi bulamazdınız düşlerinde

Uğurlu rakamlarından, sıcacık kazaklar örer

Kat kat giydirirdi çocukluğunu

Onu karanlığından soymayı unutarak.


Uzun yolculuklara çıkmak istedi hep

Nereye gittiğini bilmeden

Her yeni yol hazırlığında

Belleğindeki pusula bozuluverirdi.


Başkalarının artıklarını bulamazdınız tabağında

Umudu,

En gevrek simidi ilk dişleyen olmaktı çünkü

Yine de suratını buruşturmazdı

Bir bulutun kenarına ruj lekeleri bırakırken.


DENİZİN KIZI

Martılara simit atar gibi

Geçmişten kalma hayaletlerini

Beyazlar giyinmiş kırık bir sevinçle besledin.

Kalbinde ritim bozukluğuydu el çırpmaların

Ritmi bozuk davulları şaheser bildin.


Kumsalda kurumuş denizyıldızları doğurdum

Saçlarını kuruttuğun güneşin kokusundan

Sen tüm ölü doğan ihtimallerin annesiydin

Beline geliyordu köpük köpük bir mavi

Kıyıya el sallayıp daha, daha derine kulaç atardın

Deniz kızı değil, denizin kızıydın çünkü.


Seni son kez

Kıyıya vuran bir kız çocuğunun ölü gözlerinde gördüğüm zaman

Son simidimi de martılara bırakıp

Kendime sakladım açlığımı

Geçmişin gök gürültüsüydü karnımdaki gurultu

Rüzgârda ters dönen şemsiyelerime uyup

Göğe doğru yağmayı öğrendim.

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.