mneksekck06@gmail.com
Siyah beyaz bir fotoğrafta, aydınlık bir pencerenin pervazının önünde kalorifer var. Düz, uzun saçlı tayt giymiş genç bir kadın pervazın üzerine oturmuş. Kadının elleri bacaklarının üzerinde, başı önde ve saçları dağınık görünüyor.
YAZAN: Menekşe KOÇAK

Bugünlerde güvenmenin tehlikeli olduğunu anlatan, ‘Bu devirde babana dahi güvenme! Güvenme dostuna saman doldurur postuna. Sadece Azrail’e güvenirim, niyeti baştan belli...’ gibi sözler ne kadar sık duyuluyor ve söyleniyor değil mi? Maalesef, toplumda yaygınlaşan bu güvensizlik hali sadece sözde kalmıyor; hayatın her alanına hâkim oluyor.

Güven sorununun yaygınlaşmasında bugün söylediğini yarın yok sayan ve nezaket kurallarını unutalı çok olan siyasiler, sözde sanatçı ve kanaat önderleri; caydırıcı cezalar olmadığı için artan yolsuzluklar, yaralama ve cinayetler de etkili oluyor.

Ayrıca bu tür olaylara şahit olan aileler, tedbirler alarak çocuklarına daha güvenli ortamlar hazırlamaya çalışıyorlar ancak bu tedbirler, çocukların güven duygusunu deneyimleyerek öğrenmesine engel olduğu için ileriki yıllarda çok ciddi sorunlara neden oluyor.

Toplumda yaşanan bu olumsuzluklara insanların özel yaşantısındaki kırgınlıklar da eklenince güven duygusu yerini kaygı ve kuşkuya bırakıyor. Bütün bunlara ek olarak ekonomideki kötü gidiş, insanların geleceğe güvenle bakma umudunu da elinden alıyor.

Maalesef, karabasan gibi ülkemizin üstüne çöken bu güvensizlik hali; insanlarımızın mutsuz, huzursuz ve umutsuz olmasına neden oluyor. İnsanlar güvenemedikleri için sevmekten korkuyorlar, sağlıklı ilişkiler kuramıyorlar; ekonomik sorunlar nedeniyle başarılı iş olanaklarına kavuşamıyorlar...

Nitekim Birleşmiş Milletler, Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleme Ağı, 18 Mart 2022 tarihinde, mutlulukla ilgili küresel anket verilerini yayınladı. Bu verilerden yararlanarak ‘2022 Dünyanın En Mutlu Ülkeleri Raporu’ hazırlandı. Bu raporda 150 ülke karşılaştırıldı ve İskandinav ülkelerinin vatandaşları mutlulukta ilk sırayı aldılar. Türkiye ise 2021 yılına göre 8 basamak daha gerileyerek mutluluk endeksinde 112. sırada yer aldı.

Bu sonuca şaşırdık mı? Hayır... Çünkü hepimiz sokağa çıktığımızda gergin yüzler ve sık sık basit nedenlerden dolayı tartışan insanlar görüyoruz. Hepimiz gelecek kaygısı ve geçim sıkıntısı gibi pek çok nedenden dolayı farkında olmadan, çoğu zaman kendimizi homurdanırken buluyoruz yani kendimizi güvende hissetmediğimiz için mutsuzuz.

Gerçek şu ki güven olmayan ortamda sevgi yeşermez çünkü güven korkmadan, çekinmeden ve kuşku duymadan birilerine inanma ve bağlanma duygusudur. Güven duygusunun temelinde bebeklik döneminde anne ve babaya bağımlı olunması vardır. Bu bağımlılık zaman içinde güven duygusunu geliştirir. İnsanda ana kucağı baba ocağında gelişen güven duygusu zamanla yaşamının merkezi olur. Sağlıklı ilişkilerin temelinde karşılıklı güven olduğu için insan, sürekli güveneceği kişileri bulma çabası içindedir.

Bu güven arayışı dilimizde güven duymak, güveni sarsılmak, güvenli olmak, güven kazanmak, güven vermek, güven beslemek, güvenli liman, güven arayışı, güven mektubu, güvenoyu gibi pek çok söz ile ifade edilir.

Peki, insan neden sürekli sığınacak güvenli bir liman arayışı içindedir? Çünkü güvensizlik insanı kuşku yani şüphe ile yaşamaya mahkûm eder; ya beni dolandırırsa, ya beni aldatırsa, ya beni şikâyet ederse ya bana zarar verirse, ya beni terk ederse... Bu ve benzeri düşüncelerin yarattığı kaygı ve korku duygusu, insanı yalnızlığa ve sevgisizliğe mahkûm eder; çevresindekilere şefkat ve merhamet gösteremez. Dolayısıyla mutlu olmak için ihtiyaç duyduğu şefkat ve merhamet duygularına da hasret kalır; daima tetikte, daima tedirgin, daima saldırmaya veya kavgaya hazır bekler. Bu ruh hali insanı yoğun bir strese, karamsarlığa ve yalnızlığa sürüklediği için insanın daha çok hayal kırıklığı yaşamasına neden olur.

Bu hayal kırıklığı, Mabel Matiz ve Mert Demir’in son günlerin moda parçasında çok güzel anlatılıyor:

“Bazen geceleri

Oturup ağlıyorum

Yorganın içine girip

Karalar bağlıyorum


En yakın dostum şişelerin dibi

Onun da bir sonu var, tıpkı senin gibi

Bitmesin istedim uğraştım deli gibi

Hâlâ bir sözüm var, dinlersin beni di mi?


Gitme buradan,

Sen olmadan ben asla yaşayamam

Kesmiyor ne ilaç ne antidepresan

Çözemedim valla çok enteresan”

Günümüzde güvendiği biri tarafından terk edilmenin yarattığı büyük acı gibi durumların üstesinden gelmek için antidepresan kullanılması çok yaygın. Oysa antidepresan sorunların çözümünde sadece yara bandı görevi yapar. Asıl çözüm bu kötü ruh halini atlatmak için psikolojik destek almak ve gelecek güzel günlere umudu yani geleceğe güveni daima taze tutmaktır.

Nitekim ülkemizde 2017 yılında 48 milyon, 2020 yılında 55 milyon, 2021 yılında 60 milyon kutu antidepresan kullanılmıştır ama halen mutluluk endeksinde çok gerilerde Türkiye... Sorunların kaynağına inerek çözümler üretemediğimiz sürece “Kesmiyor ne ilaç ne antidepresan/Çözemedim valla çok enteresan” dizelerini mırıldanmaya devam edeceğiz.

Gelecek söyleşimizde güven duygusunun kazandırılması için neler yapılması gerektiği üzerine söyleşmeye devam edeceğiz.

Kaynakça:

10 Ekim 2022, Beyza Şimşek, BBC Türkçe

12 Nisan 2023

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.