SÖYLEŞİYİ YAPAN: Şule SEPİN İÇLİ
Şule: Sevgili Umudun Kadınları izleyicilerimiz, ‘Hak mı Hukuk mu Lütuf mu’ köşemizden herkese merhabalar. Özlem Ayata ile biz, sizin için çok etkili bir konuyu konuşmak istiyoruz. Kiracıların canını yakan bir konu. Sözü hemen özlem Ayata’ya bırakıyorum.
Özlem: Şu sıralar kiracılar ev sahiplerinden, ev sahipleri de kiracılarından dertli. Geçen sene temmuz ayı gibi, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumla da ilgili, paranın ciddi değer kaybetmesinin ardından bir yasal düzenleme yapıldı. Pandemiden gelen yoksulluk da üzerine eklendi. Bir sene boyunca kira artışı, enflasyon oranlı değil, yüzde 25 oranında üst sınır olarak sınırlandı. Eğer kiracı ve ev sahibi aralarında anlaşıyorlarsa, bunun üzerinde bir artış söz konusu olabilir. Bunun üzerine ortalık karıştı. Bu düzenleme sadece konut kiralarını kapsıyor. Tefe-tüfe, enflasyon oranına göre artış yapılır diye rutin bir madde konur. Artış yapılacağı ayda, açıklanan artış oranına bakarsınız. Enflasyon oranları çok yüksek olduğu için bu herkesi çok zorlayacaktı. Paranın değeri çok düştüğü ve enflasyon çok yükseldiği için hele de aldığı kirayla geçinen insanları geçindiremez hale soktu. Market alış-verişinde sepetini üç kat para ödeyerek doldurduğu halde kira gelirine sadece yüzde 25 zam yapılıyor. Bu düzenleme, toplumsal problemin çözümüne hiçbir katkı sunmadı. Kiracılar kiralarını ödemekte zorlanmasınlar diye yapılmış bir düzenleme ama ev sahipleri yüzde 25 üzerinde bir zam talep ettiler. Kiracıların maaşlarına zam gelmedi ve kimsenin geliri artmadı. Enflasyon oranında artış yapma şansı da olamadı. Ev sahipleri, beş yıl oturan kiracılarının zam yapmasını istediler ve dava açmaya başladılar. Aslında beş yılın sonunda artırma konusu yasal düzenlemelerde zaten vardı. “Ben yaşayacağım, oğlum gelecek, kızım oturacak” diye ihtiyaç davaları açtılar. Şu an yargı, bu davaların yüküyle ağırlaşmış durumda. Henüz yürürlüğe girmese de yeni bir yasal düzenleme geldi. Dava açılmadan önce, mecburen taraflar uzlaşmaya gidecek, uzlaşmada çözülmezse dava açılacak. Adliyeye akan iş yükünün önüne arabuluculuk uygulamasıyla set koymak için yapıldı bu. Bunun çok etkili olacağını zannetmiyorum. Ev sahibi yüzde 25’in üzerinde bir zam yapmak istese de kiracı bunu yapmak zorunda değil. Yasa çok net. Bu süre Temmuz’a kadardı. Bu sürenin uzayıp uzamayacağı soruluyor. Ev sahiplerinin buna uymaması halinde, çeşitli yaptırımların olabileceği söyleniyor. Bunun ne şekilde olacağını bilmiyoruz. Kira artış zamanınız geldi ve ev sahibi 2000 olan kirayı 4000’e çıkarmak istedi. Yüzde 25 oranı koyarak banka hesabına yatırdığınızda, eksik ödediğinize dair hiçbir itiraz gelemiyor yasaya göre.
Borçlar Kanununa göre kiracı 6. Yıla girdiğinde, ödediği kira, oturduğu bölgenin kira miktarının altında kalacaktır. Bu durumda ev sahibi dava açabilir. Düzenli kira artışı yapsa bile, civardaki evler daha fazla kiraya gidiyorsa, bunu öne sürebilir. Mahkeme oturma süresine, rayicin altında kalıp kalmadığına bakıyor, keşfe geliyor. Emlakçılardan ve emlak sitelerinden bilgi topluyorlar. İski, Tedaş, gibi kurumlara yazı yazıp kira kontrat örneklerini istiyorlar. Elektrik ve suyu üzerlerine almak için yeni kiracılar kontrat götürmek zorundalar. Emlakçı, inşaat mühendisi, mimar mühendisinden bilirkişi atıyor ve evin pozisyonuna bakılıyor keşifte. Hakim, bilirkişinin rapor hazırlamasını istiyor. Hakim o rapora bağlı olmamakla birlikte, eğer aklına yatmışsa, raporun hukuken bir probleminin olmadığını düşünüyorsa, eski kiracı için yüzde 20’ye kadar hakkaniyet indirimi de uygulayarak kiranın yükseltilmesine dair karar veriyor. Yargı yolu açık, üst mahkemelere taşınabiliyor. Bu karar kesinleşmeden ev sahibi kiracıdan bu parayı alamıyor. Bu karar verildiğinde, iki hafta içerisinde İstinaf Mahkemesine kararın hukuka aykırı olduğu, rayicin üzerinde bir bedel istendiği yargılamayla ilgili keşifte yapılanlar, davanın esas ve usullüyle ilgili dosyayı gönderdiğinde, inceleme orada bir buçuk yıl sürebiliyor üst mahkemelerde. Karar kesinleşmediği için ev sahibi zam kararını uygulayamıyor. Karar kesinleştiğinde, geriye dönük ödeme yapılıyor.
Şule: İzleyicilerimizin çok merak ettiği bir soru sormak istiyorum. Ev sahipleri ilk kez kiraya verirken, çok yüksek rakamlar isteyerek kiraya veriyorlar. Bunun yasal bir yaptırımı var mı? İnsanlar kafalarına göre artış yapıyorlar, belirlenmiş bir rakam olmadığı için. Bu konuda neler yapabilirler?
Özlem: Şu an bununla ilgili hiçbir yasal düzenleme yok. Serbest piyasa ekonomisi. Ev sahibi evine 50000 tl. kira istiyor, tutulmazsa, bir yıl boş kalabiliyor. 30000 tl. kira isteyenin evi tutulursa, o bölgede o fiyatlar geçerli oluyor artık. Ev kiralarını sınırlayan bir uygulama yok. Şişli semti için, iki odalı ev için şu fiyat olur diye bir durum yok maalesef. Ev sahibinin çok evi olsa da bir düzenleme yok. Bu nedenle kiracılarla ev sahipleri karşı karşıya geliyorlar. Medyada çok korkunç haberler var. Ev sahibi çok kira istemiş, kiracı vermek istememiş. Laf dalaşı tartışmaya dönüşmüş ve iş bıçaklamaya kadar gitmiş. Yaralamalardan dolayı ceza dosyası üretir hale geldi bu sıkıntılar. İnsanların bu problemi yaşamamaları için başka bir düzenlemenin yapılması lazım. 5. Senede korkuyor bana artırım davası açacak diye. Kira kontratı bir yıllık yapılır. Sene sonunda yenileniyor. On yılını dolduran kiracı için ev sahibi hiçbir gerekçe göstermeden, üç ay önce bir ihtar çekiyor. On yılını doldurduğu için sözleşmeyi yenilemeyebiliyor. Evi boşaltmak zorunda. Boşaltmadığı halde, tahliye kararı, diğer tahliye sebeplerine göre daha hızlı bir şekilde çıkıyor. Şeklen bakılıyor sadece. On seneyi doldurmuş mu, ihtar çekilmiş mi diye. 9. Yılda bu riski göze alamayan kiracı evsiz kalmamak için yüzde 25 diye tutturmuyor. Kendi kendilerine, müzakere etmeyi zorlayarak sorunu çözmeye çalışıyorlar. İki tarafı gözeten bütün ihtimaller dikkate alınarak bir düzenleme yapılsa, bu sıkıntılar o zaman daha az yaşanır. Normal bir sözleşme sürecinde, ev sahibinin gerçekten haklı bir sebebi varsa, sözleşme bitmeden, haber vermek kaydıyla tahliye isteyebiliyor. Kızı evlenecek ve başka bir evi olmadığı için kızı orada yaşayacak mesela. Kendi oturduğu ev, depreme dayanıksız çıktı, kendisi o eve taşınacak. Kentsel dönüşüm kararı alındı. Müteahhitle anlaşma yapılmış, tapuya kayıt düşülmüş, yıkım kararı alınmış, hepsi belli, bu ihtiyacı ispatlamak kaydıyla mahkemeden tahliye kararı alabilir. On yılı beklemesi gerekmiyor. Bu dava iki yıl kadar sürebiliyor. Tanıklar dinletiliyor, gerçekten bu ihtiyaç samimi mi, ona bakılıyor. Yılda neredeyse bir dosyanın iki duruşması yapılıyor. Hele tanık dinlenecekse, 4-5 duruşma olacak ki bitsin.
Şule: Başka bir uygulama daha var. Eğer kira rayiç bedelin çok üzerindeyse, şikayet olduğunda, iki yıl kiraya verilemiyor gibi bir uygulama.
Özlem: Yanlış bir bilgi. Eğer ihtiyaçtan seni tahliye etmişse, üç sene başkasına kiraya veremez.
Şule: İlk kiraya verilirken olan bir uygulamadan söz ediyorum. 20000 kira istedi mesela. Evin gerçek bedeli 5000 TL.
Özlem: Nereden duyduğunu bilmiyorum ama böyle bir düzenleme yok. Tutan memnunsa, istediği fiyata verdi, kimseyi ilgilendirmiyor. Vergisini ödemek zorunda. Hukuk gelip verdiği kira miktarını sorgulamıyor. İhtiyacının olduğunu söylediği halde, kendi ve yakınlarını getirmeyip başkasına kiraya veremez. Eğer yüzde 25 değil de yüzde 50 kira artışı yapıyorsa ev sahibiyle ileride karşı karşıya gelmemek için, bunu mutlaka ev sahibiyle yazılı bir sözleşme haline getirsinler. ‘Yasal sınır yüzde 25 olmak kaydıyla, taraflar bu oranın üzerinde bir artış yapmışlardır. Bu artış, kiranın rayice çıkarılması için yapılmış bir artıştır. Ev sahibi seneye yasadan kaynaklı yapılacak rayiç hakkından vazgeçtiğini söyler. Beş sene boyunca bu artışın karşılığında rayiç bedel davası açmayacağını kabul eder.’ Karşılıklı bir protokol yapıldığında, bu protokoller geçerlidir. Kiracılar kendilerini hukuksal olarak koruma altına alabilirler. Fazla artış yaptıkları halde, yine davayla karşı karşıya kalmak istemiyorlarsa, ev sahibiyle uygun bir müzakere yürütüp yazılı bir sözleşme yapabilirler.
Şule: Çok çok teşekkür ediyoruz Özlem. Sevgili izleyicilerimiz, gerçekten kiracıların bu kadar zor ekonomik koşulların olduğu ortamda durumu giderek daha da zorlaşıyor. Umarız, bu ekonomik sorunlar biraz azalır da insanlar kendi başlarını sokabilecek bir eve sahip olabilirler. Bu eşitsizlik de ortadan kalksın istiyoruz, umudumuz o. Bir kişinin 4-5 evi varken, bazı insanların da hiç evi olmayabiliyor. Başka bir söyleşide buluşmak üzere, hoşça kalın.
14 Haziran 2023
Şule: Sevgili Umudun Kadınları izleyicilerimiz, ‘Hak mı Hukuk mu Lütuf mu’ köşemizden herkese merhabalar. Özlem Ayata ile biz, sizin için çok etkili bir konuyu konuşmak istiyoruz. Kiracıların canını yakan bir konu. Sözü hemen özlem Ayata’ya bırakıyorum.
Özlem: Şu sıralar kiracılar ev sahiplerinden, ev sahipleri de kiracılarından dertli. Geçen sene temmuz ayı gibi, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumla da ilgili, paranın ciddi değer kaybetmesinin ardından bir yasal düzenleme yapıldı. Pandemiden gelen yoksulluk da üzerine eklendi. Bir sene boyunca kira artışı, enflasyon oranlı değil, yüzde 25 oranında üst sınır olarak sınırlandı. Eğer kiracı ve ev sahibi aralarında anlaşıyorlarsa, bunun üzerinde bir artış söz konusu olabilir. Bunun üzerine ortalık karıştı. Bu düzenleme sadece konut kiralarını kapsıyor. Tefe-tüfe, enflasyon oranına göre artış yapılır diye rutin bir madde konur. Artış yapılacağı ayda, açıklanan artış oranına bakarsınız. Enflasyon oranları çok yüksek olduğu için bu herkesi çok zorlayacaktı. Paranın değeri çok düştüğü ve enflasyon çok yükseldiği için hele de aldığı kirayla geçinen insanları geçindiremez hale soktu. Market alış-verişinde sepetini üç kat para ödeyerek doldurduğu halde kira gelirine sadece yüzde 25 zam yapılıyor. Bu düzenleme, toplumsal problemin çözümüne hiçbir katkı sunmadı. Kiracılar kiralarını ödemekte zorlanmasınlar diye yapılmış bir düzenleme ama ev sahipleri yüzde 25 üzerinde bir zam talep ettiler. Kiracıların maaşlarına zam gelmedi ve kimsenin geliri artmadı. Enflasyon oranında artış yapma şansı da olamadı. Ev sahipleri, beş yıl oturan kiracılarının zam yapmasını istediler ve dava açmaya başladılar. Aslında beş yılın sonunda artırma konusu yasal düzenlemelerde zaten vardı. “Ben yaşayacağım, oğlum gelecek, kızım oturacak” diye ihtiyaç davaları açtılar. Şu an yargı, bu davaların yüküyle ağırlaşmış durumda. Henüz yürürlüğe girmese de yeni bir yasal düzenleme geldi. Dava açılmadan önce, mecburen taraflar uzlaşmaya gidecek, uzlaşmada çözülmezse dava açılacak. Adliyeye akan iş yükünün önüne arabuluculuk uygulamasıyla set koymak için yapıldı bu. Bunun çok etkili olacağını zannetmiyorum. Ev sahibi yüzde 25’in üzerinde bir zam yapmak istese de kiracı bunu yapmak zorunda değil. Yasa çok net. Bu süre Temmuz’a kadardı. Bu sürenin uzayıp uzamayacağı soruluyor. Ev sahiplerinin buna uymaması halinde, çeşitli yaptırımların olabileceği söyleniyor. Bunun ne şekilde olacağını bilmiyoruz. Kira artış zamanınız geldi ve ev sahibi 2000 olan kirayı 4000’e çıkarmak istedi. Yüzde 25 oranı koyarak banka hesabına yatırdığınızda, eksik ödediğinize dair hiçbir itiraz gelemiyor yasaya göre.
Borçlar Kanununa göre kiracı 6. Yıla girdiğinde, ödediği kira, oturduğu bölgenin kira miktarının altında kalacaktır. Bu durumda ev sahibi dava açabilir. Düzenli kira artışı yapsa bile, civardaki evler daha fazla kiraya gidiyorsa, bunu öne sürebilir. Mahkeme oturma süresine, rayicin altında kalıp kalmadığına bakıyor, keşfe geliyor. Emlakçılardan ve emlak sitelerinden bilgi topluyorlar. İski, Tedaş, gibi kurumlara yazı yazıp kira kontrat örneklerini istiyorlar. Elektrik ve suyu üzerlerine almak için yeni kiracılar kontrat götürmek zorundalar. Emlakçı, inşaat mühendisi, mimar mühendisinden bilirkişi atıyor ve evin pozisyonuna bakılıyor keşifte. Hakim, bilirkişinin rapor hazırlamasını istiyor. Hakim o rapora bağlı olmamakla birlikte, eğer aklına yatmışsa, raporun hukuken bir probleminin olmadığını düşünüyorsa, eski kiracı için yüzde 20’ye kadar hakkaniyet indirimi de uygulayarak kiranın yükseltilmesine dair karar veriyor. Yargı yolu açık, üst mahkemelere taşınabiliyor. Bu karar kesinleşmeden ev sahibi kiracıdan bu parayı alamıyor. Bu karar verildiğinde, iki hafta içerisinde İstinaf Mahkemesine kararın hukuka aykırı olduğu, rayicin üzerinde bir bedel istendiği yargılamayla ilgili keşifte yapılanlar, davanın esas ve usullüyle ilgili dosyayı gönderdiğinde, inceleme orada bir buçuk yıl sürebiliyor üst mahkemelerde. Karar kesinleşmediği için ev sahibi zam kararını uygulayamıyor. Karar kesinleştiğinde, geriye dönük ödeme yapılıyor.
Şule: İzleyicilerimizin çok merak ettiği bir soru sormak istiyorum. Ev sahipleri ilk kez kiraya verirken, çok yüksek rakamlar isteyerek kiraya veriyorlar. Bunun yasal bir yaptırımı var mı? İnsanlar kafalarına göre artış yapıyorlar, belirlenmiş bir rakam olmadığı için. Bu konuda neler yapabilirler?
Özlem: Şu an bununla ilgili hiçbir yasal düzenleme yok. Serbest piyasa ekonomisi. Ev sahibi evine 50000 tl. kira istiyor, tutulmazsa, bir yıl boş kalabiliyor. 30000 tl. kira isteyenin evi tutulursa, o bölgede o fiyatlar geçerli oluyor artık. Ev kiralarını sınırlayan bir uygulama yok. Şişli semti için, iki odalı ev için şu fiyat olur diye bir durum yok maalesef. Ev sahibinin çok evi olsa da bir düzenleme yok. Bu nedenle kiracılarla ev sahipleri karşı karşıya geliyorlar. Medyada çok korkunç haberler var. Ev sahibi çok kira istemiş, kiracı vermek istememiş. Laf dalaşı tartışmaya dönüşmüş ve iş bıçaklamaya kadar gitmiş. Yaralamalardan dolayı ceza dosyası üretir hale geldi bu sıkıntılar. İnsanların bu problemi yaşamamaları için başka bir düzenlemenin yapılması lazım. 5. Senede korkuyor bana artırım davası açacak diye. Kira kontratı bir yıllık yapılır. Sene sonunda yenileniyor. On yılını dolduran kiracı için ev sahibi hiçbir gerekçe göstermeden, üç ay önce bir ihtar çekiyor. On yılını doldurduğu için sözleşmeyi yenilemeyebiliyor. Evi boşaltmak zorunda. Boşaltmadığı halde, tahliye kararı, diğer tahliye sebeplerine göre daha hızlı bir şekilde çıkıyor. Şeklen bakılıyor sadece. On seneyi doldurmuş mu, ihtar çekilmiş mi diye. 9. Yılda bu riski göze alamayan kiracı evsiz kalmamak için yüzde 25 diye tutturmuyor. Kendi kendilerine, müzakere etmeyi zorlayarak sorunu çözmeye çalışıyorlar. İki tarafı gözeten bütün ihtimaller dikkate alınarak bir düzenleme yapılsa, bu sıkıntılar o zaman daha az yaşanır. Normal bir sözleşme sürecinde, ev sahibinin gerçekten haklı bir sebebi varsa, sözleşme bitmeden, haber vermek kaydıyla tahliye isteyebiliyor. Kızı evlenecek ve başka bir evi olmadığı için kızı orada yaşayacak mesela. Kendi oturduğu ev, depreme dayanıksız çıktı, kendisi o eve taşınacak. Kentsel dönüşüm kararı alındı. Müteahhitle anlaşma yapılmış, tapuya kayıt düşülmüş, yıkım kararı alınmış, hepsi belli, bu ihtiyacı ispatlamak kaydıyla mahkemeden tahliye kararı alabilir. On yılı beklemesi gerekmiyor. Bu dava iki yıl kadar sürebiliyor. Tanıklar dinletiliyor, gerçekten bu ihtiyaç samimi mi, ona bakılıyor. Yılda neredeyse bir dosyanın iki duruşması yapılıyor. Hele tanık dinlenecekse, 4-5 duruşma olacak ki bitsin.
Şule: Başka bir uygulama daha var. Eğer kira rayiç bedelin çok üzerindeyse, şikayet olduğunda, iki yıl kiraya verilemiyor gibi bir uygulama.
Özlem: Yanlış bir bilgi. Eğer ihtiyaçtan seni tahliye etmişse, üç sene başkasına kiraya veremez.
Şule: İlk kiraya verilirken olan bir uygulamadan söz ediyorum. 20000 kira istedi mesela. Evin gerçek bedeli 5000 TL.
Özlem: Nereden duyduğunu bilmiyorum ama böyle bir düzenleme yok. Tutan memnunsa, istediği fiyata verdi, kimseyi ilgilendirmiyor. Vergisini ödemek zorunda. Hukuk gelip verdiği kira miktarını sorgulamıyor. İhtiyacının olduğunu söylediği halde, kendi ve yakınlarını getirmeyip başkasına kiraya veremez. Eğer yüzde 25 değil de yüzde 50 kira artışı yapıyorsa ev sahibiyle ileride karşı karşıya gelmemek için, bunu mutlaka ev sahibiyle yazılı bir sözleşme haline getirsinler. ‘Yasal sınır yüzde 25 olmak kaydıyla, taraflar bu oranın üzerinde bir artış yapmışlardır. Bu artış, kiranın rayice çıkarılması için yapılmış bir artıştır. Ev sahibi seneye yasadan kaynaklı yapılacak rayiç hakkından vazgeçtiğini söyler. Beş sene boyunca bu artışın karşılığında rayiç bedel davası açmayacağını kabul eder.’ Karşılıklı bir protokol yapıldığında, bu protokoller geçerlidir. Kiracılar kendilerini hukuksal olarak koruma altına alabilirler. Fazla artış yaptıkları halde, yine davayla karşı karşıya kalmak istemiyorlarsa, ev sahibiyle uygun bir müzakere yürütüp yazılı bir sözleşme yapabilirler.
Şule: Çok çok teşekkür ediyoruz Özlem. Sevgili izleyicilerimiz, gerçekten kiracıların bu kadar zor ekonomik koşulların olduğu ortamda durumu giderek daha da zorlaşıyor. Umarız, bu ekonomik sorunlar biraz azalır da insanlar kendi başlarını sokabilecek bir eve sahip olabilirler. Bu eşitsizlik de ortadan kalksın istiyoruz, umudumuz o. Bir kişinin 4-5 evi varken, bazı insanların da hiç evi olmayabiliyor. Başka bir söyleşide buluşmak üzere, hoşça kalın.
14 Haziran 2023
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.