sulesepin06@gmail.com
Bir masada oturmuş, ciddiyetle önündeki kağıtları inceliyor. Kısa, koyu kahverengi, küt saçları, vişne çürüğü uzun kollu, çizgili bir kazağı var.
Söyleşiyi Yapan: Şule Sepin İçli

Şule: Sevgili Umudun Kadınları dinleyenlerimiz, Rol Modellerimiz köşemizin bu bölümünde Fetiye’den Zuhal Karın’la birlikteyiz. Seni tanıyalım.

Zuhal: Aslen Muğla’lıyım. Üç yıldır Fethiye’de yaşıyorum. Görme engelliyim. İki çocuk annesiyim. Eşimden ayrıyım. Çocuklarımla birlikte yaşıyorum. Psikoterapistlik yapıyorum. Bir arkadaşımla birlikte yeni bir işletme devir aldık. Onu işletiyoruz. Eleman çalıştırmıyoruz. Bütün işleri kendimiz yapıyoruz. Yaşamım evde, çocuklarla, işletmenin işleriyle sürüp gidiyor. Daha önce Fethiye’de 15 yıl rehber öğretmen olarak çalıştım. Bir başkasına bağlı olarak çalışmak bana çok zor geldiği için emekli oldum. Bu işimde 24 saat çalışsam da mutlu oluyorum. Sonuçta kimseye bağlı olmadan çalışmak daha güzel.

Şule: Arkadaşınla birlikte bir pansiyon açmaya nasıl karar verdiniz?

Zuhal: Bu, arkadaşımın hayaliydi. Birkaç yıl önce aynı yere bakmıştık. Eşi sıcak bakmadı. “Nasıl yapacaksınız? Çok tadilat isteyen bir yer.” Dedi. Gerçekten de çok tadilat isteyen bir yerdi burası. Neredeyse 30 yıldır bir çivi çakılmamış, binada eskimiş eşyalar, fareler, dışarıda büyümüş ağaçlar vardı. Bina harabeye dönmüştü. Burayı bize bir arkadaşım göstermişti. Hayali olan arkadaşım, eşini saf dışı bıraktığını, bu hayalin içinde kaldığını söyledi ve benden de birlikte sürdürme, bu hayalini gerçekleştirmek için destek olmamı istedi. Ustalarla konuştuk. Eşi de bize dâhil oldu, onun elinden tadilat işleri geliyor. Ücretli eleman tuttuk. Tadilat yaklaşık 50 gün sürdü. Şimdi küçük, rahat ve şirin bir yer oldu. Yaklaşık iki aydır bu pansiyonu işletiyoruz. İyi ki de bu hayalin peşinden gitmişim diye düşünüyorum. Çünkü insanlara hizmet etmeyi çok seviyorum. Evimden misafir hiç eksik olmaz. Hem misafir ağırlayıp hem de para kazanmak bana büyük bir keyif veriyor. Hani derler ya, insan sevdiği işi yaparsa, bu ona iş gibi görünmez, bu da öyle. Pansiyonun çamaşırlarını eve getirip yıkıyorum, kurutuyorum, ütülüyorum ve geri pansiyona götürüyorum. Sabah kahvaltı hazırlıyoruz. Pansiyondan ayrılanların ve temizliğe ihtiyacı olan odaları temizliyoruz. İki görmeyen ve eşiyle birlikte bütün işleri yapıyoruz. Arkadaşımın eşi şoförümüz oluyor. Dışarıdan alış-veriş yapmak, ortalığı toparlamak, servise yardım etmek onun işi. Böylece işlerimiz kolaylaşıyor. Biz iki arkadaş maddi ve manevi sorumluluklarımızı üstleniyoruz. Bu işi yaptığımızı duyanlar, “Bize örnek oldunuz. Biz de yapabiliriz” diyorlar. İzmir’de iki görmeyen arkadaş küçük bir işletme açmış. Onların bizden feyz alması, cesaret bulmaları çok hoşuma gitti.

Gelenlerden, “Aaa! Bunlar da görmüyormuş” sözünü hiç duymadık. Misafirlerimiz verdiğimiz reklamlar aracılığıyla, görmediğimizi bilmeden bize geliyorlar. Çok güzel dostluklar edindik. Memnun olanlar, yakın arkadaşlarına da öneriyorlar ve birlikte yeniden gelenler oldu. Görme engelli arkadaşlarımızın tatil yapmasını çok önemsiyoruz. Genelde refakatçi olmadan tatil yapmaları çok zor. Bunu ortadan kaldırmayı hedefledik. Onların yanında olduğumuzu bilmelerini istiyoruz.

Şule: Bu işe nasıl para ayırdınız? Kredi mi çektiniz?

Zuhal: Bizim hiç paramız yoktu. Kredi kartlarımızı kullandık ve taksitlendirdik. Bir miktar kredi çektik. Ödemelerimizi karşılayacak kadar kazanıyoruz. Yaklaşık 200 bin TL harcadık ve dörtte birini geri aldık.

Şule: Kaç oda?

Zuhal: Sekiz odamız var. Üçünü üç kişilik, ‘Arkadaş Odası’ diyoruz, üçünde çiftler kalıyor, bir odada da çocuklu aileleri konaklatıyoruz.

Şule: Şu an kaç odanız dolu?

Zuhal: Yarısı dolu. Tavsiye üzerine geliyorlar. 2 Temmuzdan itibaren misafirlerimiz gelmeye başladı.

Şule: Kirası ne kadar?

Zuhal: İşletmenin sahibi arkadaşımız. Kazancımızın bir bölümünü ona veriyoruz. Aramızda anlaşma yaptık. Türkiye koşullarında cüz’i bir rakam.

Şule: Yani ortak gibi.

Zuhal: Buranın atıl kalmasını istemedi. Aracı olan arkadaşımız da onun hiç kıramayacağı biri.

Şule: Gerçekten sürükleyici, çok heyecan verici, çok da güzel bir iş... Dinleyenlerimize biraz da yemek ve yüzme konuları hakkında bilgi verebilir misin? Mekân erişilebilir bir yer olmalı.

Zuhal: Görme engelliler için erişilebilir bir yer. Odaların kapısında ve tırabzanlarda kabartma yazılar var. Zaten oldukça küçük ve rahat bir yer. Binanın önündeki yola arabaların yavaş geçmesi için belediyeye başvuruda bulunduk. Kasis yapmalarını talep ettik. Burası bir mekân. Düğün organizasyonlarının yapıldığı bir yer, plajımız, çadır kamping kısmı ve konaklama tesisimiz bulunuyor. Her bölümün işletmecisi ayrı.

Şule: Denize ne kadar uzaklıkta?

Zuhal: 120 metre mesafe var, denize sıfır olarak geçiyor. Sadece işletmeden yararlananlar plajı kullanabiliyor.

Şule: Yemek işlerini nasıl hallediyorsunuz?

Zuhal: Bir mutfak yaptık. Bizim de ihtiyacımız vardı mutfağa. Pandemi ve pahalılık nedeniyle insanlar kendileri pişirmek istiyorlar. Malzemelerini alıp bu mutfağı kullanabiliyorlar. İnsanların gereksinimlerini anlamaya çalışıyoruz. Kalanlar üç-dört gün sonra çamaşırlarını yıkamak istiyorlar. Bir çamaşır makinası edindik. Örneğin bir misafirimizin çocuğu rahatsızlandı, isal oldu. Alezleri tuvalette yıkamak zorunda kaldılar. Çamaşırları kuru temizlemeye verdiler. Az bir ücret karşılığında bu hizmeti de veriyoruz. Yemek isteyenlere, biz de yapabiliyoruz. Aldığımız ücretler de piyasanın bayağı altında. Dert ortaklığını ve dostluğu daha çok önemsiyoruz. Kahvaltı, oda ücretine dâhil. Öyle ve akşam yemeklerinde, kimi dışarıdan meyve alıyor, kimi menemen yapıyor. Toplasan 15-16 kişi birlikte yiyoruz. Bahçemizde yemek yiyebilecekleri masalar mevcut. Odalarda buzdolabı, televizyon, yazın çok sıcak olduğu için klima var. Odalarda balkon olduğu için isterlerse yemeklerini kendileri bağımsız olarak yiyebiliyorlar. Pansiyonumuzun temizliğine çok dikkat ediyoruz. Özellikle temiz yatakta yatmak çok önemli. Bulaşıkları biz, bazen gelen konuklar yıkıyorlar. Bulaşık makinamız da var. Gerçekten inanılmaz keyifli.

Şule: Deneyimlerimizden, pansiyonun çok samimi bir ortam olduğunu biliyoruz. İşletmeyi yeni açtınız. Bundan sonra ne tür planlarınız var?

Zuhal: Burayı üç yıl işletmeyi planladık. Ülke koşulları neyi gösterir, bilemiyoruz. Benim başka bir hayalim var, o da sağlık mekânı açmak. İçinde detoks, meditasyon ve konaklama olsun. İnsanlar bu mekânda bir arınma yaşasınlar istiyorum. Ağaç evler, yalnız kalabilecekleri bir ortam, vegan beslenme gibi bir ütopya benimki. Özel bir hizmet olduğu ve ayrıntılar barındırdığı için oldukça maliyetli bir iş. Diyetisyen, doktor çalıştırmak gerekiyor. Bir ekip kurma işi. Bu iş beni oralara götürür mü bilmiyorum.

Şule: Dileriz, bu hayalin de gerçekleşir. Henüz yeni bir başlangıç. Dergi olarak girişimci olmak isteyen kadınlara rol model olacağını düşünüyoruz.

Zuhal: Sokakta bir görme engelliye takındıkları acıma tutumlarından çok farklı bir tutumla karşılaştık. “Yapamayız” dememek lazım. Temizlik yapıyoruz, camları, yerleri siliyoruz, tuvaletleri temizliyoruz. Temizlik konusunda hiçbir sorun yaşamadık. Genelde körlerin nasıl temizlik yaptıklarını, evlerini kimin temizlediğini sorarlar. Gelenler, “ Bu kadar temiz bir ortamla hiç karşılaşmadık” diyorlar. Bu işi yapmak isteyenler için söylüyorum. En kötü batarsın, “Yapmadım” demezsin. Başarılı olmak için bu yola çıkmadık. Gerekeni yaptık. Belki sonra bir sürü olumsuzluklar çıkabilir, bunu kestiremiyoruz. Korkmamak gerekiyor. Bunları göze aldık. Şu
an çok iyi gidiyor. Korkmuyoruz. Bu bir cesaret işi gerçekten. “ Görmüyorum, yapamam” dememek lazım.

Şule: Sadece görmeyenler değil, kadınlar da yapamayacaklarını düşünüyorlar. Ya da şartları uygun olmuyor, bu tür işlere girişmek için. Sıfırdan başlayıp nereden nereye gelen kadınları da biliyoruz. Biz de orayı çok merak ediyoruz. Umarız bir gün ziyaret eder ve izlenimlerimizi takipçilerimizle paylaşma fırsatı bulabiliriz.

Zuhal: Bizimle instegramdan iletişime geçebilirler. Petunya Beach’ olarak geçiyor. Altınokta Körler Derneği Fethiye Şubesindeyim.

Şule: Sadece görmeyenler değil, engelsiz arkadaşlarımız da duysunlar ve gelsinler. Yavaş yavaş söyleşimizin sonuna geliyoruz. Son mesajların varsa onları da alalım.

Zuhal: “Ben hiç tatil yapmadım. Nasıl tatil yapacağımı bilmiyorum. Biriyle de gidemiyorum.” Diyen herkesin benimle iletişime geçmesini istiyorum. Geçen yıl, İç Anadolu bölgesinde yaşayan ve hiç deniz ortamında olamamış iki arkadaşım düğüne geldiler. Çocukları da küçüktü. İlk kez tatil yaptılar ve mutluluklarını dile getirdiler. İşte ben bunu yaşamak istiyorum. Böyle mutlu olacak arkadaşlara ulaşmak istiyorum. Bana ulaşsınlar. Onları elimden geldiğince rahat ettirmek, arkadaşlık etmek ve tatil yaptırmak istiyorum. Ücretleri kişilerin koşullarına göre ayarlıyoruz. Çok pahalı bir yer değil.

Şule: Pansiyonunuzun adı ne?

Zuhal: Petunya Beach Pansiyon. Petunya bir çiçek adı. Fethiye’de sonu klap ile biten bir mekân daha var. Bizimki pansiyon.

Şule: Çok teşekkür ediyoruz sana.

Zuhal: Beni konuk ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Umarım tatil yapmak isteyenlere sesim ulaşır. İş kurmak isteyenlerin içinde küçücük bir ışık yakabildiysek, ne mutlu bize.

Şule: Sevgili dinleyenlerimiz, Petunya pansiyonu tanıdık. Yolu düşenlerin bu pansiyonu ziyaret etmelerini diliyoruz. Söyleşimizin sonuna geldik. Başka bir girişimcilik içeren söyleşide buluşmak üzere, umutla kalın. https://instagram.com/petunyabeachpansiyon?r=nametag

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.